Bakan Fidan'dan son dakika açıklamalar! 'Biz hazırız' diyerek duyurdu

Son dakika haberi... Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Ülke TV canlı yayınında çok önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Fidan, "(Gazze) İki devletli çözüm hayata geçerse biz fiili garantör olma sorumluluğunu almaya hazırız." dedi.

GİRİŞ 18.10.2025 21:19 GÜNCELLEME 18.10.2025 23:45

SON DAKİKA HABERİ: Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ülke TV'de canlı yayınlanan EN SIRADIŞI ÖZEL programında gazeteci Turgay Güler'in sorularını yanıtladı. Bakan Fidan, Filistin meselesinde iki devletli çözümün hayata geçirildiği vakitte, Türkiye'nin Gazze'de fiili garantör devlet olmak için hazır olduğunu duyurdu.

Bakan Fidan, Hamas ve İsrail'in ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze planını kabul etmesinin ardından Gazze Şeridi'nde kalıcı ateşkes anlaşması imzalamasına da değindi. Bakan Fidan, İsrail'in olası ateşkesi bozmasına ilişkin yaptığı açıklamada, "İsrail'in siciline baktığımız zaman yüzde yüz güven mümkün değil." dedi.

Hakan Fidan

MEHMETÇİK GAZZE'YE GİRECEK Mİ?

Gazze'de ateşkes bozulursa ne olacak? Mehmetçik Gazze'ye girecek mi? Suriye'de SDG düğümü nasıl çözülecek? ABD ile ilişkilerde yeni dönemde hangi adımlar atılacak?

Bakan Fidan'ın açıklamaları şu şekilde:

Öncelikle teşekkür ediyorum misafir ettiğiniz için. Ekranları başından bizleri izleyen seyircilerimize de selamlarımı iletiyorum.

Şarm el-Şeyh'te varılan mutabakat, atılan imzalar tarihi nitelikteydi. Burada her şey bitmiş değil. Her şey daha yeni başlıyor. Suriye'de de aynı şeyi söylemiştik. Burada devam eden soykırımın son bulması, 2 milyon insanın karşı karşıya kaldığı çaresizliğin bir an önce son bulması, Filistin halkının ikinci bir sürgün yaşamasının önüne geçmek bizim önceliğimizdi.

Biz Gazze savaşının ilk gününden itibaren söyledik, Cumhurbaşkanımız Gazze savaşına çok ehemmiyet verdiği için ilk Gazze savaşından 2008'den beri bizleri bu konuya memur etmişti.

O günden bu güne çıkardığımız derslerin arasında en önemli konu şu eğer kalıcı bir ateşkes olmazsa iki devletli çözüm olmazsa biz bu savaşı durdurabiliriz ama 5-6 sene sonra biz bir savaş daha görebiliriz.

Uluslararası topluma biz bunu anlattık. Artık buna nihai olarak son vermemiz gerekiyor. Bu herhangi bir çatışmaya benzemiyor. İnsanlığın tüm değerlerini çatıştığı bir yer. Bu çatışma burada kalmıyor bütün dünya başkentlerine de gelip etkisini gösteriyor. Siyasette ve halk arasında inanılmaz bir negatif etkiye yol açıyor. insanlık vicdanı bunu taşıyamıyor. Eğer bu zulme bir son verilmezse daha sonra bu kendini manifeste eder ve daha büyük sorunlarla baş başa kalırsınız.

O şehitler İsrail'in yıllardır ortaya koyduğu illüzyonu yıktı. Bizim ortaya koyduğumuz mutabakat insanı yardımların devam etmesi, Gazze'ye yardımların girişi ve iki devletli çözüme gidilmesi.

Önemli olan şu bugüne kadar bunu kabul etmemiş başta bazı büyük Batılı devletlerin ve uluslararası toplumun bunu kabullenmesi. Bu konu gelip başkentlerimizi, sosyal tabanımızı, bizim siyasetimizi bozuyor. Birinci Gazze Savaşı daha küçük boyutlu bir savaştı. Matematiksel bir veri vermek yıkımın tabiatından dolayı zor olabilir ama savaşın işleyişini bildiğim için orada kameralar önünden kaçan çok fazla katliam olduğunu biliyorum.

Bu kadar şehit kanının günün sonunda rahmete dönüştüğü, dünyada ezilenler için bir umut kaynağı olduğunu görüyoruz.

İsrail'in aslında kendi güvenliğini, oluşturduğu illüzyonun yalanın arkasına gizledi. Bu güvenlik kalkanı ortadan kalkıyor. Bu sihri ortadan kaldıran mübarek şehitlerin kanı. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere yoğun bir mücadele içerisine girdik. Stratejiyi baştan kurarken şuna baktık, Müslüman ülkelerin büyük bir dayanışma içerisine olması ve uluslararası topluma bunu anlatması gerekiyordu.

'CUMHURBAŞKANIMIIZN LİDERLİĞİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI ETKİ DİĞER ÜLKELERİN ARKASINDA SAF TUTMASINI SAĞLADI'

Amerika, İsrail ve 4 tane Arap ülkesiyle götürülen bir konuydu. Bu sefer savaş başladığında biz İslam İşbirliği Teşkilatı'nda (İİT) dedik ki Müslüman ülkelerin coğrafyalarını koruyan bir yapıyla ortaya çıkalım. Beraber ortaya koyduğumuz bu çabanın özellikle Cumhurbaşkanımızın New York'ta 8 liderle bir araya gelip, Trump'la görüşmesi, arabuluculuk rolüne evrilmesi şu andaki geldiğimiz sürecin başlangıcı oldu.

Biz kendi sorunumuzu kendimiz sahiplenirsek, sahi ve samimi bir şekilde etkimiz var. Cumhurbaşkanımızın şu ana kadar liderliğinin ortaya çıkarttığı etki, daha da önemlisi güvenilirliği burada diğer ülkeleri arkasında saf tutmasını sağladı.

Bütün olumsuz ve olumlu senaryolar için bir cevabımız var. Bu sorunu topyekun çözme manasında değil ama hazırlıklı olma manasında önemli konu. İsrail'in siciline baktığımız zaman yüzde yüz güven mümkün değil. Belli çalışmaların yapılması gerekiyordu. Garantörlükle ilgili birkaç konuyu netleştirmem gerekiyor.

Bizim şu ana kadar oynadığımız rol arabulucu rolü. Biz Filistin davasına olan desteğimiz, yakınlığımız, inancımız dolayısıyla onlar üzerindeki bu samimiyetimizi bu meseleyi çözmek için kullandık. ABD'de İsrail üzerindeki etkiyi kullandı. Öncelikle ABD ile Müslüman ülkelerin anlaşması lazımdı.

Şu anda oluşturulmuş erken görev gücü mevcut arazide ateşkes anlaşmasından ortaya çıkacak birtakım sıkıntılar oluyor. Orada bazı operasyonel sorunlar oldu. Onları çözmek için oluşturulmuş bir grup var. Orada arkadaşlar görev alıyorlar. Onun dışında yapısallandırılmış bir durum yok. Trump'ın barış planında görev gücü, barış konseyi ve istikrar gücü tanımları var. Bunların görev tanımları ve kompozisyonları konusunda erken tartışmalar dönüyor.

'İKİ DEVLETİ ÇÖZÜM HAYATA GEÇERSE BİZ BURADA FİİLİ GARANTÖR OLMAYA HAZIRIZ, BUNU HER DEVLET YAPAMAZ'

Biz şunu söylüyoruz. Cumhurbaşkanımızın bize garantörlükle ilgili verdiği yetki eğer Filistinlilerinde kabul edeceği bir durum ortaya çıkarsa burada biz üstümüze düşeni yapmaya hazırız. İki devletli çözüm hayata geçerse biz burada fiili garantörü olma sorumluluğuna hazırız. Bu çok önemli bir konu. Bunun altına her devlet giremez. Yeter ki 1967 sınırlarına dayalı bir devlet ortaya çıksın.

'BURADA BİR SAVAŞ YOK, BİR KATLİAM VE SOYKIRIM VAR'

Şimdi burada anladığımız manada bir savaş yok. Bir katliam, bir soykırım var. Başlayacak olan bir savaş değil, bir soykırım. Uluslararası toplumun bunu fark etmesi lazım. En son İsrail'in suistimal ettiği konu neydi, rehineler konusuydu. Filistin halkını aç bırakması için hiçbir neden yok. Hala daha saldırılar devam ederse sistem çökmüş durumda. Dünya Filistin devletini tanımaya başlamış. Hala daha saldırılar devam ederse bu sadece İsrail'in değil bu her yerin çöküşü.

Fiil ne soykırım. Kim yaparsa yapsın, kime olursa olsun biz karşısında duruyoruz. Ama batılılar böyle değil.

Rasyonel düşünen bir yapıyla (İsrail) karşı karşıya değiliz.

'BU SEL SİYASİ OLARAK HER ŞEYİ GÖTÜRÜR'

Biz tepkiyi organize etmeyle uğraşacağız. Şu andaki en büyük rolümüz her şeyi organize etmek. Bakın insanlar şunu görmeli Filistin meselesindeki bütün dram ve zulüm insanların çektiği dram ve zulümlerle karşılaştırılıyor. Avrupa başkentlerinde protestoyu yapan grup kendi hayatındaki başka bir sıkıntıyla eklemlendiriyor. Bu tek başına bir Filistin meselesi değil. Filistin burada çok güçlü bir ateşleyici rolü üstleniyor. Bu sel siyasi olarak her şeyi götürür.

Bu sadece Türkiye'ye bırakılsa 6 Şubat Depremi'nden sonra ortaya koyduğu kısa süredeki çabayı, profesyonelliği bütün dünya gördü. Keşke yaşanmasaydı ama yaşandı. Gazze'de elini taşın altına koymak isteyen ülkelerle bir rol dağılımı ve masraf dağıtımı gerekiyor.

Ateşkes devam ederse yapılacak donörler konferansıyla aslında bir şekillenme olacak. Bir defa kaynak bulunması gerekiyor. Dünya Bankası'nın  ve başka devletlerin yaptığı maliyet analizleri var. Tazminatı gündeme getirmek olabilir. Onun içinde bir yerden çalışılması gerekiyor. Hukuki olarak belki bunu da Uluslararası Adalet Divanı'na taşımamız gerekiyor. Tazminat süreci biraz zaman alabilir. Ama Gazze'nin bir an önce ayağa kaldırılması gerekiyor. Türkiye, Gazze'nin yeniden inşası için Cumhurbaşkanımızın talimatıyla elinden geleni yapmaya hazır.

Ancak her şeyden önce ateşkesin devam ediyor olması ve bozulmayacağına ilişkin de bir garanti olması lazım.

'CUMHURBAŞKANIMIZ BÖLGEYE YENİ BİR KAVRAM GETİRDİ'

Körfez'de, Türkiye ile diğer İslam ülkelerinin arasını açmak için çaba sarf edilmişti. Suriye'de bunu denediler insanlar. Cumhurbaşkanımız bölgeye yeni bir kavram getirdi. Rekabeti değil, iş birliğini. Yok Türk dominasyonu, yok Arap dominasyonu... Bizim bunlarla işimiz yok kardeşlerimizle. Bunun için bu coğrafyada yeteri kadar kaynak var. İnsan gücü var. Para var. Stratejik oryantasyon ve hikmet ve liderlik lazım. Türkiye gerçekten çok güçlü bir ülke. Çok güçlü bir liderliği var. Türkiye bu kendi gücünü dominasyon için değil iş birliği için kullanıyor. Bu çağrılara devam etmek gerekiyor. Suriye'de Arap ülkeleriyle çok güzel ilişkilerimiz var. Buraya olumlu yaklaşırsanız olumlu sonuçlar çıkar. Olumsuz yaklaşırsanız terör çıkar, kavga çıkar.

ŞARA-PUTİN ZİRVESİ

Olması gereken bir diyalog. Şu olgunluğa da şapka çıkarıyorum. Gerçek devlet adamlarında bu oluyor. Kavga ederken de konuştuk. Ahmed Şara ve arkadaşları Rusya Esad'ı desteklerken karşı kamplarda savaşıyorlar. Rusya bunun hemen sonrasın yeni gerçekliği kabul etti ve gel konuşalım dedi. Şara da hayatın bir gerçeğisiniz Rusya büyük bir ülke dedi ve gidip konuştu.

'BİZ DE BİN YILLARA DAYANAN DEVLET TECRÜBEMİZİ AKTARMAYA ÇALIŞIYORUZ'

Şara'nın bu konuda sorumlu davrandığını düşünüyorum. Bizim de istişarelerimiz oluyor. Biz de bin yıllara dayanan devlet tecrübemizi aktarmaya çalışıyoruz.

Burada Rusya'nın davranışını da tebrik ediyorum, Suriye'nin ortaya koyduğu tavrı da. Önemli olan diyalog kapısını açmak.

Suriye ile her şekilde temas içindeyiz. Saatler süren toplantı yapıyoruz. Dün uzun bir telefon görüşmesi yaptım. Takibini yaptığımız bazı önemli konular vardı. Arkadaşlarımız, bakanlarımız devlet kurumu ve kuruluşlarımız sürekli bir temas halinde.

Çok detay isteyen konular var.

'SURİYE MESELESİ BİZİM İÇİN BİRİNCİL GÜVENLİK MESELESİ, İSRAİL'E MESAJIMIZ ÇOK NET'

İşler iyi giderken birden bire Lazkiye'de ayaklanma çıktı. Daha sonra güneyde Süveyda'da olaylar çıktı. YPG frene basma hamlesine girdi ve kurumsal kapasite inşası, ülke normalleşmesi faaliyetleri inkitaya uğradı. Şimdi bu kriz alanlarını iyi yönetmek gerekiyor. Bence burada da ciddi mesafeler alınıyor. En büyük risk İsrail yayılmacılığının  Suriye üzerinden devam etme riski. ABD'lilerle de görüştüğümüz konu bu konu. İsrail'in şundan vazgeçmesi gerekiyor. Onunla biraz meşgulüz. Kendisine komşu ülkeleri zayıf ve bölünmüş bırakarak, başkasının zayıflığı üzerinden güvenlik üretmek çok tehlikeli bir strateji. Bu Mısır'da, Ürdün'de, Lübnan'da böyle oldu. Bizden uzakta olduğu için biz konuya stratejik baktık. Fakat Suriye meselesi bizim için birincil güvenlik meselesi. Orada olan her şey benim buradaki toprak bütünlüğüm ve vatandaşımın canı ve kanıyla ilgili. Bizim buradaki mesajımız çok net.

'Bunlar Sünni Arap Müslümanlar biz bunların niyetini okuyoruz. Onun için ben şimdiden bunları böleyim, parçalayayım' diye bir güvenlik politikası yürütüyorsan bu çok tehlikeli bir şey.

'GERİ DÖNEN SURİYELİ SIĞINMACI 500 BİNE YAKIN'

Geri dönen Suriyeli sığınmacılarla ilgili tam rakam aklımda değil ama 500 bine yakın bir mültecinin geri dönmesi söz konusu. Bu rakamlar şöyle biz sınırdan gidenler üzerinden yorum yapıyoruz ama Suriye'ye başka ülkelerden gidenler de var. Ürdün'de, Irak'ta, Lübnan'da, Mısır'da olan Suriyelilerin dönüşleri de var. Orada istikrar ve güven devam ettikçe nüfusun dönmesi devam ediyor. Bu nüfusun geri dönüşüne bizim ihtiyacımız var. Fabrikaların, bürokrasinin çalışması için bu nüfusun dönüşüne ihtiyacımız var.

'YPG'NİN BU İŞGALCİ VE SÖMÜRGECİ TAVRININ BİR AN ÖNCE ORTADAN KALKMASI GEREKİYOR'

10 Mart mutabakatının uygulanması aslında bunların hepsini kapsıyor. Nüfusu Arap olan yerlerden YPG'nin hemen çekilmesi birincil öncelikti. Herkes şu anda bu sorun çözülecek diye bekliyor. Çözülmemesi durumunda çok ciddi çatışmaların çıkacağını öngörmek aslında mümkün. Şu anda Arapların bulunduğu bölgeden YPG'nin çekilmesi birinci öncelik. Bakalım bekliyoruz. Şu anda devam eden bazı görüşmeler var ama o görüşmelerden halihazırda tam bir içerik yok. Şimdi özellikle silahlı unsurların entegrasyonu konusundaki keyfiyet ne olacak konusu kendi aralarında tartışılan bir konu. Deyrezzor'un devri meselesi var o konuda da henüz kağıt üzerinde mutabık kalınmış değil. Burada YPG'nin maksimalist bir tutum içinde olduğunu görüyoruz. Bu işgalci tavrının, bu sömürgeci tavrının bir an önce ortadan kalkması gerekiyor. 

'YPG TÜRKİYE'NİN MİLLİ GÜVENLİĞİ İÇİN TEHDİT OLAN UNSURLARDAN VAZGEÇTİĞİNE İLİŞKİN BİR DEKLARASYONDA BULUNMUŞ DEĞİL'

Mutabakatta olumsuzluk çıkması durumunda Suriye ile bu konuda bir iş birliği içerisindeyiz. Amerikalı dostlarımızla da konuşuyoruz. Onlar YPG ile de konuşuyorlar. Kim ne kadar rasyonel kim ne kadar gayrirasyonel ve neyi ne kadar istiyor istemiyor ortaya çıkıyor. Biz bunu defaatle söyledik. Bizim için sorun kendi milli güvenliğimizle alakalı bir sorun. YPG henüz halihazırda Türkiye'nin milli güvenliği için tehdit olan unsurlardan vazgeçtiğine ilişkin bir deklarasyonda ve eylemde bulunmuş değil. Oradaki Türkiye, Irak, İran kökenli PKK militanlarından nasıl kurtulacağına ilişkin bir yol haritası  bize sunmuş değil. Türkiye'ye yönelik tünellerin, füze sistemlerinin, diğer başka unsurları ortadan kaldıracağına ilişkin bize bir şey sunmuş değil. 

Trump yönetimi ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack'ı Suriye koordinatörü olarak atadı. Bu aslında Ankara üzerinden bölgeye yaklaşımı fevkalade önemli. Trump yönetimi, Suriye'deki duruma başka yerlerdeki durumlara olduğu gibi yeniden topyekun kendi Trump yönetimi yaklaşımını getirme peşinde. Bunu görüyoruz. Bu oluşturulurken bizim ortaya koyduğumuz yapıcı tutum önemli. Ama biz yaparken şunu da söylüyoruz biz insanların kimliksel özgürlüğü, eşitliği bunlar bizim hassas olduğumuz konular. Ne Kürdün ne Türkün ne Arap'ın ne Şii'nin ne Sünni'nin kimsenin hakkına bir şey olmasın. Mevzumuz bu değil. Bu adamın varlık nedeni Türkiye'ye zarar vermek kardeşim. Ben bu adamın bu unsurlardan arınmasını istiyorum. Sonra ne yapıyorsa yapsın. 

'TÜRKİYE GÜÇLÜ BİR BÜNYE BU VİRÜS SİZE GİRDİMİ KALDIRAMAZSINIZ'

Ben kategorik olarak o düşmanı bu düşmanı değilim. Benim kendi yıllardır kavga verdiğim bir mücadele var. Ben bunun mücadelesini vermeye devam edeceğim. Ben bunu geleceğe bırakamam. 'Oradan bir kriz çıksın da, başka bir şey olsun. İşte beni şimdiye kadar bu ülkeler kullandı. Şimdi beni başka kullanacak ülke yok mu. Siz beni destekleyin ben de Türkiye'ye kan kaybettireyim.' Bu oyunla artık gidilecek bir yer yok.  Yani bu başta Kürtlere büyük rahatsızlık. Kürtleri alıp uluslararası sistemdeki bazı emperyal güçlerin iş birlikçisi  durumuna düşürecek zehirli bir zehirli zihniyetin Kürtlerle de işi yok hiçbir aziz milletle de işi yok. Bakın bu sadece Türkiye'nin değil. Güya Türkiye'ye karşı kuruldu bu oyun ama Türkiye bundan en az etkilenen durumda. En fazla etkilenen kim bu virüsü taşıyan ülkeler. Ben başka fenomenle dedim 'Bakın bu adamlar virüs kardeşim. Türkiye güçlü bir bünye. Bizi biraz hafif ateşlendirir ama bu size girdimi bu sizi öldürür. Kaldıramazsınız siz. İmkanlarınız bedeniniz küçük.

Türkiye Rusya-Ukrayna konusunda katkı vermeye devam edebilir. Üçlü zirve yapıldı. Buralarda somut adımlar atıldı. Esirler değiştirildi, yaralılar bulundu. Birçok konuda adım atıldı. Atılmayan adımlar da var. Taraflar kendi aralarında nihai bir ateşkes için neye ihtiyaç var, pozisyonları nelerdir onları da doğrudan veya ima yoluyla anlatarak aslında bir şekilde müzakere ettiler. Liderlerine gidip rapor ediyorlar. Karşıdakinin niyetinden emin olana kadar siz her zaman için en kötü senaryoya göre hareket edersiniz. Bu da daha fazla saldırı anlamına gelir. Böylelikle daha fazla imha edici bir savaşla karşı karşıya kalıyorsunuz.

'CUMHURBAŞKANIMIZ TRUMP İLE YÜRÜTTÜĞÜ İLİŞKİDE BİRİNCİ GÜNDEM MADDESİ YAPTI'

Bu üç tur görüşme gerçekten fevkalade büyük rol oynadı. Gelen heyetlere bakın. Rusya ve Ukrayna tarafından heyetlere bakın. Bu kompozisyon çok önemli. Herkesin içeride hesap vereceği aktörler var. O işin savaşını veren insanların bu işi kabul etmesi lazım. Geldiği zaman herkes 15'er kişilik heyetle geliyor. Bunların hepsi aslında ayrı ayrı bu sorumluluğun içerisinde olmak zorundalar. Nasıl ki savaşın içindeler barışın içinde de olmak zorundalar. Şimdi Türkiye bunu mümkün kılmış bir platformu hazırladı ve ev sahipliği yaptı.

'DONBASS'TA KİLİTLENİYOR'

Biliyorsunuz daha sonra Alaska görüşmesi yapıldı. Cumhurbaşkanımız defalarca söyledi ben talimatlarımı verdim bakanlar bir araya geldi. Hem Sayın Trump ile hem de Sayın Putin ile görüşürken iki konu söyledi Cumhurbaşkanımız. Rusya-Ukrayna ve Gazze meselesi hep bu istikrarla geldik. Sonra devreye Suriye meselesi geldi. Ama bu konuyu her zaman için gündemde tuttu. Cumhurbaşkanımız bu iki sorunu daha sonra da Suriye'yi her zaman için Trump ile yürüttüğü ilişkide birinci gündem maddesi yaptı.

Ben biraz daha ümitliyim. Bir yerde kilitleniyor işte. Donbass'ta kilitleniyor.

BAKAN FİDAN'DAN YUNANİSTAN'A KRİTİK ÇAĞRI

Yakından takip ettiğimiz bir konu. Bunu gerçekten orada da az önce söylediğim konuyla karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanımız yıllardır kesintisiz yanındayım. Gördüğüm şu karşısında onunla aynı siyasi iradeyi kullanacak bir muhatap olsaydı... Cumhurbaşkanımız her seçilen Yunanistan Cumhurbaşkanı'na şans veriyor. Türkiye-Yunanistan, Türkiye-Kıbrıs meselesini çözecek tek insan Cumhurbaşkanımız. Bunu Yunanlılarda biliyor, Kıbrıslılarda biliyor. Eğer bu konuda adım atmak istiyorsanız bu imkanı değerlendirin. Ama şöyle bir sorun var. Bu da Yunanistan'ın siyasal iç sorunu. Yunan siyaseti anti-Türk durumu üzerinden besleniyor. İçeride bir yolsuzluk davası var hemen bir Türkiye kartı sok. İçeride bir protesto oldu hemen Türkiye üzerinden yürü.

Kendilerine de buradan seslenmek istiyorum. Artık Türkler ve Yunanlar bölgenin kadim iki halkı. Artık bu açmazdan çıkmamız lazım. Oturalım medeni bir şekilde konuşalım. Eğer bir tehdit dili oluşturursanız Türkiye bunun 15 katını yapar. Buna gerek yok.

'BİRBİRİMİZE TEHDİT DİLİ KULLANIRSAK BUNUN SONU İYİYE GİTMEZ'

Bu ibretle takip edilmesi gereken bir konu. Biz Avrupalılara da söyledik. Bu ülkelerin Avrupa'nın güvenliğiyle falan alakaları yok. Türkiye kendi sorununu 1980'de, 1974'te Yunanistan NATO'nun paktından çıkmıştı. Türkiye bunu kabul etmeyebilirdi. Ama Türkiye o dönem daha büyük bir stratejik bir şekilde baktı. Şimdi aynı olgunluğu Yunanistan'dan bekliyoruz. Şimdi bunu göremeyen bir perspektifle nereye kadar gidersiniz bu ayrı bir konu.

Ne Yunanistan'daki ne de Doğu Akdeniz'deki çabalar gözümüzden kaçmıyor. Sayın Erdoğan burada. Gelin çözelim bunu. Birbirimize tehdit dili kullanırsak bunun sonu iyiye gitmez. Ben tehditten ziyade adamları bir gerçeğe davet ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti güvenlik hassasiyeti yüksek olan bir ülke. Siz barış diliyle gelirseniz bu ülke size barış diliyle gelir. Başka bir dille gelirseniz Türkiye başka bir dille gelir. Ama ilk başlatan biz asla olmayız. Bizim ilk dilimiz selam dilidir.

Ege Denizi'ndeki sorun çözülmeyecek bir sorun değil. Ama herkes şundan korkuyor. Ben bu sorunu çözdüğüm zaman bu benim iktidarıma mâl olur mu? Hikaye bu. Umarız sayın Miçotakis görevdeyken bunu yapma imkanımız olur. Mazareti ne olursa olsun biz devletiz, kullanılan dile dikkat ederiz. Bu olumsuzlukları ilk başlatan bir olmayız ama cevapsız da kalamayız.

GÜNEY KIBRIS-İSRAİL PROVOKASYONLARI

Güney Kıbrıs'ta pişirilmek istenen şey baştan sona radarımızda. Güney Kıbrıs, Gazze'deki soykırıma ev sahipliği yapan ülkelerin başında oldu. Ama Kıbrıs bakın oradan kalkan uçaklar çok fazla Filistinli'nin ölmesine neden oldu. Bu günahı nasıl ödeyecekler, altından nasıl kalkacaklar bilemiyorum.

Karşımızda akil düşünen, vizyoner yaklaşan, hikmet sahibi insanlar yok. Bir delilik yaparlarsa silah bizim işimiz. Bunlar hiçbir zaman için savaşmış değil. Bu konuları akıllarından bile geçirmemeleri gerekiyor. Biz deşifre ettik. Böyle bir hamle var. Biz bununla ilgili Uluslararası birimlere kaydımızı yaptık. NATO'ya, AB'ye kaydımızı geçirdik. Burada çok haince bir düşünce var. Bu muhataplarla konuşun dedik.

BAKAN FİDAN: CUMHURBAŞKANIMIZ VAZİFESİNE AŞIK BİR İNSAN

Tayyip Erdoğan artık bir marka oldu tüm dünyada. Şimdi Cumhurbaşkanımız bugün de il kampında sordular. Bir defa 24 saat vazifesiyle meşgul olması inanılmaz bir özellik. 7/24, bütün bir yıl sürekli vazifeyle meşgul olmak ve hiçbir zaman için of dememek, hangi konuyu götürürseniz, ne zaman götürürseniz zamanı mı sırası mı asla demez. Kendisinin bizi araması bize daha çok dokunuş eden bir şey. Bizi zorlayan şu oluyor çoğu zaman istihbarattayken daha fazla oluyordu. Acil konular olur gece uyandırmamız gereken. Bunu kaç defa yaptım bilmiyorum. Kendisini kaç defa uykusundan uyandırdığımı. Hiçbir zaman arayıp da bir defa bile ben bir meselemi o gece kendisine söylemediğimi hatırlamıyorum. Muhakkak açar ve hiçbir zaman için de ben niye uyandım demez. Devlete ait bilginin küçüğü, büyüğü olmaz hepsini aynı ihtimamla dinler, talimatını verir, iradesini koyar. Kendisi arar da, kendisi daha çok aranır. Biz açıkçası şey oluruz bu kadar çok çalışan bir lideri bir de üstüne üstlük biz rahatsız edeceğiz. Geçen gece Burhanettin Bey ile konuşuyoruz acaba hangimiz arayalım diye. Geçen yine aradık ve uyandırdık. Vazifesine aşık bir insan. Bir defa bile bir insan açmamazlık eder mi?

'BENCE BİZİM ELİMİZDEKİ EN BÜYÜK MİLLİ GÜVENLİK ASSETİMİZ'

Herkes nam için, şan, şöhret için yaptığı bir işin bilinmediği işi kimse iş saymıyor. Bu hizmet öyle değil. Bir şey yapacaksınız ama bu bilinmeyecek. Sizin buna hazır evlatlarınız olduğunu görmek beni mutlu ediyor. Onlara ilham kaynağı olabilmek önemli bir husus. İnsanlar milli dava ne demektir, milli kavga ne demektir, ne türden bir hayat tarzı, adanmışlık istiyor bunu yeniden Türk strateji kültüründe var ediyor olmak ve gençlerin bunun etrafında kenetleniyor olması bence bizim elimizdeki en büyük milli güvenlik asseti.

Türkiye'nin üzerine düşen sorumluluk çok fazla. Savaşlar var, yıllardır zaten içeride verdiğimiz mücadele var. Daha da iyiye gitmeyecek. Aslında biz normali bu anormallik içerisinde aramamız gerekiyor. Türkiye'nin aynı bir deniz feneri gibi yol gösterici bir rolü üstlenmesi lazım.

Ben çok keyif aldım, sizlere de teşekkür ediyorum. Bu saate bizleri izleyen bütün izleyicilerimize teşekkür ediyorum. Dualarını eksik etmesinler. Ülke TV izleyicilerinin duasına ihtiyacımız var.

KAYNAK: HABER7
Muhammet Arif Güreli Haber7.com - Editör
Haber 7 - Muhammet Arif Güreli

Editör Hakkında

1999 yılında İstanbul'un Ümraniye ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul'da tamamladı. 2022 yılında Üsküdar Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümünden dereceyle mezun oldu. İnternet Haberciliğine ilk olarak üniversite sıralarındayken kurduğu internet haber sitesiyle başladı. Kurduğu sitede, 1 yıl kadar sağlık, spor ve kültür kategorilerinde röportaj, özel haber ve analiz yazıları yazdı. Staj eğitimini ise Haber7.com'da tamamladı. Mezun olduğu 2022 yılından bugüne dek Haber7.com ailesinde başlıca gündem, siyaset, dünya, ekonomi kategorileri olmak üzere birçok özel haber, grafik ve video hazırladı. Haber7.com’da mesleki hayatına devam etmektedir.
YORUMLAR 15
  • Şuayb 7 dakika önce Şikayet Et
    Lütfen özellikle Türk ve Kürt kardeşleri birleştirin, bu konuda nasıl bir yol izlenecek, koministlerin etkisi nasıl bertaraf edilecek bilmiyorum, devlet aklı biliyor mutlaka. Müslüman Kürt halkını sdg ypg denen din düşmanı, Siyon tasmalı cahillerin elinden kurtarın. Kürtleri uçuruma sürükleyen, İsrail'in kirli emellerine kurban etmek isteyen yapıları yok edin!
    Cevapla
  • Derbeder 18 dakika önce Şikayet Et
    Türkiye cumhuriyetine ve milletine bir hiristiyan düşmanlık yaparmi yapar bir yahudi yaparmi yapar fakat ülkede müslümanın diyen bunlardan daha fazla düşmanlık yapan müslüman bir toplluk var ve bu toplluk ABD emrinde hareket eden bir yapıdır ve bütün bu yıkılan insanları öldürülen ülkelere bakın bu ülkelerin dağılıp yıkılmasına sebeb olmuş hep bu topluluktur
    Cevapla
  • DEMİR 20 dakika önce Şikayet Et
    ....... Operasyonel Hareket Tek Başımıza Değil Bölge Ve Sınır Ülkeleriyle Beraber Olursa Daha Sağlam Olur . ..... Bu Hareket Oturtmalı Olmalı . ... Bir Daha Yerinden Kalkmamalı Olmalıdır .... .... İsrail'in Gücü Türkiye ye Yetmez ....Nasıl Yapar Psikolojik Baskılarla Sindirerek Yapabilir . ... İsrail Daha İleri Giderse İsrail. ...... ..... ... Niyazi Olacaktır .
    Cevapla
  • Vatandaş 30 dakika önce Şikayet Et
    Kafirin anladığı tek dil şiddet ve kaba kuvvet onlara öyle cevap verelim mi dünyada kaçacak delik arasınlar
    Cevapla
  • marslı 45 dakika önce Şikayet Et
    orada tek devlet var o da Filistin.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Son dakika: Dünyanın gözü önünde kanlı saldırılar! Çok sayıda şehit ve yaralı var...
Ahmet Minguzzi'nin hayatı film oluyor