Muazzez Abacı’ya veda...Torunu gözyaşlarını tutamadı
Amerika’da vefat eden Türk sanat müziğinin usta ismi Muazzez Abacı, son yolculuğuna uğurlanıyor. Sanatçı için İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde veda töreni düzenlendi.
Muazzez Abacı, 5 Kasım’da kızını ziyaret etmek için gittiği New York’ta kalp krizi geçirmişti. Stent takılan sanatçı, daha sonra böbreklerinde gelişen komplikasyon nedeniyle yoğun bakıma alınmış, tüm müdahalelere rağmen 12 Kasım’da hayatını kaybetmişti.
Abacının cenazesi gerekli işlemlerin ardından dün saat 15.30’da Türk Hava Yolları (THY) ile Washington’dan İstanbul’a getirildi. Cenaze daha sonra ailesi tarafından teslim alındı.
"CANIM ANNEANNEM SENİ ÇOK ÖZLEYECEĞİM"
Ünlü sanatçının torunu Sera Anderson, AKM'de düzenlenen veda töreninde yaptığı konuşmada duygusal anlar yaşadı:
"Hepinizin anneanneme olan sevginiz için teşekkür ederim. Çocukken bu sevgiyi biliyordum ama bu kadar çok sevildiğinden haberim yoktu. Anneannem sebebiyle ben de Türkiye’yi, Türk olmayı ve Atatürk’ü çok sevdim. O Türkiye’nin büyük sanatçısı, benim de canım anneannemdi. Bana her akşam meyve tabağı yapar, çorap giymemi söyler, birlikte annem yeter deyinceye kadar alışveriş yapardık. Arkadaşlarımla yakından ilgilenirdi. Onların da anneannesiydi. Maçlarımıza gelir, bize yemekler yapar, sevinçlerimize ortak olurdu. O, yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde çok sevildi. Muazzez Abacı anneannelerin en iyisi, en güzeliydi. İsmi hep dillere, müziği ve ismi hep kuşaklarda olacak biliyorum. Canım anneannem seni çok seviyorum ve çok özleyeceğim.”

KIZI ASLI SABA ABACI:
Muazzez Abacı'nın kızı Aslı Saba Abacı şöyle konuştu:
- "Muazzez Abacı sevenleri, Varlığınızla onu çok mutlu ettiniz. Benim canım annem beni öyle sevdi, öyle iyi yetiştirdi ki onun için ne yapsam azdı. Ben de ona layık olmaya çalıştım. İnsanları çok severdi. Akıllı, itikâtli ve hayat doluydu. Atatürk’ü, müziği, eğitimi, helal kazanmayı, alışverişi çok severdi. Çalışmadığı zamanlarda evinde olmayı çok severdi. Bana babamı ve Hasan Heybeli’yi kazandırdı. Annem evinde geçirdiği kazada ayağı kırıldıktan sonra ABD’ye geldi. Pandemiden sonra bir daha ayrılmadık. Onu bırakmadım. Ayrı geçirdiğimiz yılların acısını çıkarmak istedim. O sizleri çok özledi. Ama ben o hasret dolu yılların acısını çıkarmak için onu Türkiye’ye göndermedim. Keşke daha uzun yıllar birlikte olabilseydik. Daha uzun yıllar bize ulaşmaya devam edecek. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’a, Kültür Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’a, New York ve Washington başkonsolosluklarına çok teşekkür etmek istiyorum. Annemin can dostu Seda Akay’a, ona bir evlat gibi olan menajeri Tamer Budak’a teşekkürler. Annem çok özel ve güzel bir insandı. İyi ki onun evladıyım, iyi ki benim annemdi. O sevenlerin hepsine teşekkür ediyorum."

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI MEHMET NURİ ERSOY: GERÇEK SANATÇILAR GÖNÜLLERDE YAŞAMAYA DEVAM EDER
Türk müziğinin efsane sesine veda eden Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, törende yaptığı konuşmada sanatçının Türk müziğinin en parlak yıldızlarından biri olduğunu söyledi.
"Bugün burada, Türk sanat müziğinin efsanevi sesi, gönüllerimizde taht kurmuş büyük bir sanatçıyı Muazzez Abacı’yı sonsuzluğa uğurlamak için bir aradayız.” diyen Ersoy, güçlü sesi ve kendine özgü yorumuyla Muazzez Abacı’nın her şarkıyı bir duygu seline dönüştürdüğünü vurgulayarak sanatçının sanat anlayışı ve sahneye taşıdığı zarafetiyle adını müziğimizin altın sayfalarına yazdırdığını kaydetti.
“HALKIN SANATÇISI OLARAK GÖNÜLLERDE YER EDİNDİ"
Abacı’nın, Tük sanat müziğinin en özel eserlerini yo rumlarken her notada, her kelimede kalplerimize dokunduğunu belirten Ersoy şunları söyledi:
“Sayın Abacı 1998 yılında Devlet Sanatçısı unvanını da kazanmıştı. Ancak şarkılarıyla her kuşaktan insanın gönlünde taht kurarak en kıymetli unvanı aldı ve Halkın Sanatçısı gönüllerde yer edindi. O’nun şarkılarında kendi hikâyesini buldu. Bu yüzden Muazzez Abacı, sadece bir sanatçı değil; bir kültürel miras, bir duygu köprüsü, bir müzik abidesi olarak kalacaktır.”
“HÜZÜN, ADININ ANLAMIYLA BİRLEŞEN BİR VEDAYA DÖNÜŞTÜ"
Hayata gözlerini yumduğu gün aynı zamanda Muazzez Abacı’nın doğum günü olduğunu hatırlatan Bakan Ersoy, Abacı’nın ilk adının da Hicran olduğunu sözlerine ekledi ve “Bugün kıymetli sanatçımızın geride bıraktığı derin hüzün, onun adıyla özdeşleşen bir vedaya dönüştü.” dedi.
“GERÇEK SANATÇILAR GÖNÜLLERDE YAŞAMAYA DEVAM EDER"
Muazzez Abacı’nın sesinin, sahneye adım attığı ilk andan bu yana olduğu gibi, Türkiye’nin dört bir yanında yankılanmaya devam edeceğini ifade eden Ersoy, gerçek sanatçıların sevenlerinin gönüllerinde ilelebet yaşadıklarını söyledi.
Kültür ve sanat dünyamızın O’nun ardından büyük bir boşluk hissedeceğini belirten Ersoy, Muazzez Abacı’nın eserlerinin, genç sanatçılara ilham veren bir meşale olmaya devam edeceğini vurguladı.
ORHAN GENCEBAY:
Allah gani gani rahmet eylesin kardeşime. O en üst düzey yorumcularımızın başında gelirdi. Kısmet bana imiş. Kervan Plak’ta 1973 yılında stajyerliğini bitirip program yapan arkadaşlardan beğendiklerimizi firmamıza almak istedik. Muazzez Abacı’yı izledik ve onu almamız gerekiyor dedik. Birlikte çalıştık. Ona herkes hayran kaldı. Çünkü harika bir yorumcuydu. Her okuduğu eseri on numara okurdu ama kendisi beğenmezdi. Böylesine titiz biriydi. Son derece üzgünüz. Çok çalıştı, çok başarılı oldu. Şehitlerimize de gani gani rahmet diliyorum. Halkımıza baş sağlığı diliyorum. Kardeşim, nur içinde yat.
MUAZZEZ ERSOY:
Bugün merhaba demek çok zor benim için. O efsane bir ses, yeri doldurulamayacak bir sanatçıydı. Büyük bir duayendi. Onu hep kalbimizde yaşatacağız. Eserleriyle yaşatmaya devam edeceğiz. Onun adını onurla taşıyarak devam edeceğim. Mekanı cennet olsun, nurlar ve güzellikler içinde uyusun inşallah.
EMEL SAYIN:
Hepimizin başı sağ olsun. Çok zor bir an, konuşmak zor. Aklıma en çok Muazzez’le ilk tanıştığımız an geliyor. Ankara Radyosunda 1967 veya 68’de, ben İstanbul’a adım atmak üzereyken imtihan açıldı. Hiçbirini tanımıyorum. Bir gün büyük usta Mustafa Erses dedi ki sana bir ses dinleteceğim. Yanında bir genç kızla geldi, stajyer bir kız, tatlı bir gülümsemeyle. Muazzez Abacı dedi. O kadar sıcak ve sevimliydi ki. Muazzez bir şarkı söyler misin dedi. Tabii, dedi. Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden. O güzel şarkıyı söyledi. Dondum kaldım. Muhteşem bir ses. Allah’ım Türk Sanat Müziğine yeni bir yıldız geldi dedim. Kendisine de söyledim. İyi şanslar diledim. Bizim arkadaşlığımız sonuna kadar sevgi ve saygı çerçevesinde devam etti. Yakından tanıyanlar bilir çok iyi yürekli, çok doğal, güzel bir insan, güzel bir arkadaştı. Ne anılarımız var. Onlar benimle birlikte yaşayacak. O olmasa da onun güzel sesini aynı hayranlıkla dinleyeceğiz.
