Atatürk'ün hayranı olduğu padişah

"Atatürk'ün Osmanlı padişahlarını kötülediği, onları alçaklık, beceriksizlik, hatta hainlikle suçladığı" iddiaları M. Kemal'in sözleriyle yalanlandı. Atatürk, bir padişahın ise açık hayranı..

Atatürk'ün hayranı olduğu padişah
Atatürk'ün hayranı olduğu padişah
GİRİŞ 10.05.2009 07:51 GÜNCELLEME 10.05.2009 07:51
Bu Habere 146 Yorum Yapılmış

Zaman gazetesi yazarı Mustafa Armağan'ın köşesine taşıdığı ilginç bilgiler....

Atatürk'ün hayranı olduğu padişah

Tarih bilgimiz büyük ölçüde söylentilere dayanıyor. Günümüzde bile sözlü (şifahi) kültürün varlığını koruduğuna dair en güçlü kanıtlardan biri, bunca tarih kitabı basılmasına rağmen insanların yine de kulaktan dolma bilgilerle (şimdi bir de internetteki 'gözden dolma' bilgiler eklendi buna) idare etmesidir.

Mesela Atatürk'ün Osmanlı padişahlarını daima kötülediği, onları alçaklık, beceriksizlik, hatta hainlikle suçlayarak yeni neslin gözünden düşürmeye çalıştığını zannederiz. Süngümüzü takalım: Hakikaten öyle mi?

Fethin 556. yıldönümü yaklaşırken, Atatürk'ün Fatih Sultan Mehmed hakkındaki düşünceleri bize ışık tutabilir diye düşündüm.

Atatürk Ankara'ya adımını atar atmaz (28 Aralık 1919) yaptığı konuşmada, Osmanlı'nın hoşgörüsünden ve yabancı unsurların inanç ve âdetlerine saygısından söz etmiş, "Başka dinlere saygılı tek millet biziz." demiştir:

"Fatih İstanbul'da bulduğu dinî ve millî teşkilatı olduğu gibi bıraktı. Rum Patriği, Bulgar Eksarhı ve Ermeni Katoğikos'u gibi Hıristiyan dinî reisleri imtiyaz sahibi oldu. Kendilerine her türlü serbesti bahşedildi. İstanbul'un fethinden beri Müslüman olmayanların mazhar bulundukları bu geniş imtiyazlar, milletimizin dinen ve siyaseten dünyanın en müsaadekâr ve civanmert bir milleti olduğunu ispat eder."

2 yıl sonra Eskişehir'de yaptığı konuşmada Fatih'in İstanbul'u fethederek Doğu Roma'yı tevarüs ettiğini söyleyen Mustafa Kemal Paşa, onun ikinci amacının Roma'yı almak ve Batı Roma İmparatorluğu'nun da tacını başına koymak olduğunu söyler. Birçok fetih yapan Fatih'in esas sorunu, dış politikada güçlü olmak için iç politikada da güçlü olmaktır. Avrupa'yı istilaya kalkan Fatih'in bu politikası, Atatürk'e göre "çok âkılâne ve müdebbirâne"dir ve bu yüzden az çok başarılı olmuştur.

1921'de öne çıkarttığı hoşgörü ilkesini 2 yıl sonra eleştirecektir. İzmit'teki konuşmasında ilk kapitülasyonların Fatih tarafından Cenevizlilere verildiğini söyler. Bir ihsan-ı şahane ve atiye olarak verilen kapitülasyonlar sebebiyle zamanla milletin sırtındaki yükün ağırlaşıp onu takatsiz bıraktığını ileri sürer. Ancak konuşmanın devamında büyüleyici bir Fatih portresi bizi beklemektedir:

"İstanbul'u alan büyük Fatih, bu azametli, kudretli padişah hakikaten bütün İslam dünyasının, bütün Türk dünyasının hakkıyla istifade edebileceği bir zattır. Bazı kusurları bir kenara bırakılırsa, bütün cihanın büyüklüğünü takdir edebileceği şahsiyettir."

Şunu anlıyorum ben Atatürk'ün söylediklerinden:

Fatih'in Batı'ya yayılma siyaseti esasen doğruydu ama bunu ancak Fatih gibi birisi kişisel yetenekleri sayesinde sürdürebilirdi. Bu bir devlet ve millet siyaseti değildi. Oysa önemli olan, aslî unsurun, geniş anlamda Türklüğün vicdanından çıkma bir siyasettir.

Atatürk 22 Ocak 1923 tarihli Bursa konuşmasında bu sefer Patriğe ayrıcalıklar bahşeden Fatih'in pek de iyi yapmadığını söyler. Ancak yeni kurulacak Türkiye'de bu tür ihsanlar kimseye verilmeyecektir. (Hatırlatalım ki, Lozan'ın imzası öncesinde ABD'ye Chester İmtiyazı'nı veren de Atatürk'ün başında bulunduğu TBMM'dir. 7 ay sonra "The Saturday Evening" gazetesine verdiği mülakatta (13 Temmuz 1923) "Amerika'ya olan inanç ve güvenimizin somut bir delilini, Chester İmtiyazı'nı vermek suretiyle gösterdik." diyen kendisi değil midir?)

Lozan'da karar anına yaklaşılırken Atatürk'ün, konuşmalarında "fetih" ve "yayılma" fikrinden hızla uzaklaştığını görürüz. "Cihangirlik fikri lugatimizden ebediyen silinmiştir." der. Bu dönemde Fatih'in ve fethin gündeme getirilmesi, Avrupa'da Türkiye üzerindeki hassas şüphe bulutlarını kabartmak, "Acaba yine Osmanlı mı geliyor?" endişesini yağdırmak olurdu. Yeni Türkiye barışçı bir ülke olacaktı. Söylemediği ama kendisine yakıştırılan bir sözle ifade edecek olursak, Türkiye, "Yurtta sulh, cihanda sulh" istemektedir.

Peki Atatürk Cumhuriyet döneminde Fatih'e nasıl bakmıştır? Bunun için iki hatırata eğilmemiz gerekiyor.

Prof. Afet İnan "Atatürk Hakkında Hâtıralar ve Belgeler" (1968, s. 187) adlı kitabında Atatürk'ün "Büyük Fatih"e her zaman hayranlığını ifade ettiğini yazar. İnan'a göre, Atatürk, bir Fatih heykelinin yapılmasını çok arzu etmiştir. Kâh Ayasofya Camii'ne, kâh Kızkulesi, Rumelihisarı veya gemilerin karadan yürütüldüğü Kasımpaşa kıyısına dikilmesini düşünmüştür heykelin. Ama gözde mekânı, besbelli ki Kızkulesi'dir.

Afet İnan'a göre Atatürk tam bir Fatih hayranıdır:

"[Atatürk] Osmanlı Devleti'nin yükseliş devri için, hayranlık ve muhabbet beslemiştir. Onun için FATİH SADECE BİR TÜRK BÜYÜĞÜ DEĞİL, CİHAN TARİHİNDE DE EN BÜYÜK ADAMDIR." (s. 312)

Atatürk'ün yakınlarından Münir Hayri Egeli de çok ilginç bir anekdot aktarır "Atatürk'ün Bilinmeyen Hâtıraları" adlı kitabında (1954, s. 58-59).

Bir gün sofrada söz Fatih'e gelir. Atatürk sorar: "Tarih acaba benim mi, yoksa Fatih'in mi yaptığı işleri daha mühim bulacaktır?" Orada bulunanlar hemen atılırlar: "Tabii ki sizi." Atatürk sorar: "Niçin?" Herkes kendince Atatürk'ün Fatih'ten üstün bir tarafını ispatlama yarışına girer. Dalkavuk mu yok? "Sizin yanınızda Fatih de kim oluyormuş!" diyenler bile çıkar. Bunun üzerine Atatürk, bu kişiye kızar, "Halt etmişsin" der. Şu sözler olgun bir devlet adamının bakışını yansıtır:

"Ben Fatih'ten büyük olabilir miyim? Çok kereler Fatih'in karşısında kaldığı meseleleri düşündüğüm zaman ben de aynı hal çarelerine varmışımdır. Yalnız, Fatih benim karşısında kaldığım meseleleri nasıl hallederdi? Bunu çok merak ederim. O BÜYÜK BİR ADAMDIR, BÜYÜK."

Egeli'ye göre Atatürk bir cümle daha söylemiştir ki, büsbütün düşündürücüdür:

"FATİH'İN DEVRİNDE YAŞASAYDIM MEMNUNİYETLE OYUMU ONA VERİR VE ONU CUMHURBAŞKANI SEÇERDİM."

Bu çarpıcı tespitin ışığında Atatürk'ün Fatih'e ve Osmanlı'ya bakışını yeniden değerlendirmeye var mısınız? Varım, diyenlerle işimiz var çünkü...

KAYNAK: ZAMAN-PAZAR
YORUMLAR 146
  • ALPEREN 14 yıl önce Şikayet Et
    Ataturku anlamak icin yasadigi devre ve sartlarina bakilmalidir tarafsiz ve isabetli yorum icin... bi insani yuceltmek icin digerini kotulemek cok basit ve acizane bi davranistir.Ataturk de Fatih de buyuk devlet adami ve dusunurdur.Fatih maneviyat olarak gucludur hatta evliyadir ama Ataturkte dindar olmasada dinsiz degildir ve Turk milletinin bekasi icin yasamis bir basbugdur.onu uzen osmanlida devletin kuruculari olan Turklerin asagilanmasi ve ecnebilerin ustun gorulup ust kademelerde yer almasiydi.bu yuzden Turk milleti zekidir ve Ne mutlu Turkum diyene demistir.padisahlara olan soguklugu bundandir..
    Cevapla
  • Ali Erdogan 14 yıl önce Şikayet Et
    Evet DİNCİ tayfa için Osmanlı, Allah'ın ordusudur.. Atatürk ise Arapçayı kaldırıp tekke ve zaviyeleri kapattığı için bu yoldan sapmıştır. Hatta İttihat ve terakkicidir. Bu yüzden aradaki farkı anlayın. DİNCİ, Milli Görüşçü, Nurcu bil umum Dinci, tarikatçi LAİKLİKten rahatsız olur. Peki neden? Çünkü bunların beyni Kuran'ın Arapçası ile yıkanmıştır. Fakat Atatürk'ü tam manası ile bilen ve hissedenler ise kendilerine verilen kitabı kendileri anlayarak okumayı tercih eder ve Kuran'ı dinleyip de bir meczup olmak için değil, anlamak için okurlar.
    Cevapla
  • remzi güneş 14 yıl önce Şikayet Et
    olmuyor. arkadaşlar zaten türkiye böyle kaybediyor yok efendim sagcı yok solcu yok laikci yok şeriatcı yok kürt yok türk yok alevi yok sünni fatihi ve atatürkü kimse tartışamaz onlar iki büyük lider ikisinede saygı duymalısınız nasılki türkler hun imparatorlugun dan selcuklulara ordan osmanlılara ve büyük TÜRKİYE CUMHURİYETİ ne kadar hep beraber yaşadıysa öyle devam edecek şu bir gercekki günümüzde atatürkün üstünde cok siyset yapan var bırakalım herkes mezarında rahat uyusun ahirette herkes hesabını verecek
    Cevapla
  • ahmet kaya 14 yıl önce Şikayet Et
    haluk yayabaş kardeşime. elbetteki herkes ettiğnin karşılığını alacaktır.ben fatih için peygamber demedim kuru ekmek yiyen bir peygamberi örnek olsun diye verdim istese sarayın alasını inşa eden bir peygamberden bahs ettim ama yapmadı.. dediğiniz gibi rüya aleminde istişare ediyorlar idiyseler fatih bir sultan gibi saraylarda yaşamaz adınıda sultan koymaz bir halife gibi yaşardı..tekrar ediyorum osmanlı islamı teslim almıştır malesef dyerli kardeşim kuranı iyi anlayan anlamaya çalışan herkes bu gerçekle yüzleşecektir KURAN OKUYUN!
    Cevapla
  • hakan erkan 14 yıl önce Şikayet Et
    fatih sultan mehmet. atatürk ile fatih sultan mehmet 'i kıyaslayamayız. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz : "Kostantiniyye (İstanbul) elbette feth edilecektir. O'nu feth eden kumandan, ne güzel kumandandır! Onu fetheden asker ne güzel askerdir!buyurmuşlardır. sözün bittiği yer. bugüne kadar kıyaslayanlara bu hadis yeter. ha kıyaslayanlar müslüman değilse o ayrı birşey.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Küçükçekmece'de hareketli saatler! Bıçaklı saldırgan bacağından vurularak yakalandı
Fenerbahçe-Beşiktaş! Muhtemel 11'ler