Kadir Has'ın fidyeci ile pazarlığı

Ünlü işadamı Kadir Has, kansere yenilen yeğeni Mete Has'ı 34 yıl önce kaçırıp 400 bin lira fidye isteyen Mahir Çayan'la yaptıkları can pazarlığını anlattı.

Kadir Has'ın fidyeci ile pazarlığı
Kadir Has'ın fidyeci ile pazarlığı
GİRİŞ 12.02.2005 08:29 GÜNCELLEME 12.02.2005 08:29

MAHİR ÇAYAN'LA KAYSERİ PAZARLIĞI

Tarih: 4 Nisan 1971'di. Mete'nin Suadiye'deki evine ulaştık. Zile bastık kapı açıldı. Karşımda gelinim Ferzal'i beklerken yabancı bir erkekle karşılaştık. Kapı kapandı. Teröristler benden 400 bin lira para istiyordu. Mete ile Talip Aksoy'u alıp gittiler. Ben de Mahir Çayan olduğunu öğrendiğim teröristle evden çıktık işyerime gittik.

Orada durumu kayınbiraderim Ali Germirli'ye anlattım. Vaziyeti kavrayamamış olacak ki, (Burası dağ başımı, ne parası) deyince Çayan kızdı. (O lafı bir daha edersen, kurşunu yersin) deyince Ali 250 bin teklif etti. Ama terörist razı olmadı. 200 bin lirayı tedarik edip Çayan'a verdim. Kalanını bir kaç saat sonra gönderip Mete'yi kurtardık.

* * *

Tarih 9 Şubat 2005, günlerden Çarşamba idi... İşadamı Kadir Has'la, Beybi Giz Plaza'nın 28. katında bulunan ofisinde buluşarak, özel bir röportaj almak üzere sözleşmiştik... Ne var ki, rekor bağışları kadar, konuşkanlığı, nüktedanlığıyla da tanınan Kadir Has'ı o gün bir hayli buruk bulduk. Çok sevdiği, hatta iki kızından birine talip olup nüfusuna geçirdiği yeğeni Mete Has ağır hastaydı. Kadir Bey, 'Allahtan ümit kesilmez' diyordu; ama yeğeninin hastalığının hayli ilerlemiş olduğu gerçeğini vurgulamadan da edemiyordu. Bir an, 'Allah geçinden versin... Mete'nin başına bir şey gelirse...' dedi, hüzünle içini çekti ve ekledi: 'Mete'nin adını yaşatacağım.' İşte o röportajdan bazı bölümler...

METE'Yİ REHİN ALIP GÖTÜRDÜLER

-1971 yılında Mahir Çayan ve arkadaşları, ellerinde Tomson'larla Mete Has'ın evini bastı; sizleri rehin aldı...

Evet, yaptılar... Para alacak birini arıyorlar; 'Alsak alsak Kadir Has'tan alırız' diyorlar... O gün, Mete'nin evine yemeğe gidecektim. Kapıyı çaldık; kapı açıldığında bunlarla karşılaştık... Meğer, daha evvelden eve girmişler ve evde bulunanları rehin almışlar... Eve de kim gelirse, buyur ediyorlar... Bize, 'Konuşmayacaksınız! Biz falanca örgütteniz' dediler. 'Size bir şey yapmayacağız; ama siz de bizim istediklerimizi yapacaksınız.' Sonra yeğenim Mete Has ve eniştem Talip Aksoy'u rehin alıp götürdüler. Dediler ki, '400 bin lira istiyoruz. Parayı verirseniz, serbest bırakacağız. Ödemediğiniz takdirde ise ölülerini yollayacağız... Teröristlerin benden istediği 400 bin lira fidye çok büyük para idi. Bu para ile, tanesi 133 liradan 3007 adet Cumhuriyet Altını almak mümkündü. 1971'in 400 bin lirası, günümüzün yaklaşık 200 bin dolarına eşdeğerdi.

-Polise baş vurmadınız mı?

Ailenin büyüğü olarak düşündüm ve polise gitmedim. Birkaç kişiye danıştım; ama sonunda kafamı kullandım. Dedim ki, 'Bu parayı vermezsem, bunları öldürürler'... Biri, eniştem... Kız kardeşimin kocası... Diğeri, yeğenim... Üstelik Mete'nin kızını almışım... Öldürülürlerse, ben parayı vermemiş olacağım! 'İyisi mi, sen polise haber verme!' dedim. Polise gitmemi tavsiye edenleri dinlemedim. Çünkü bunlar sabıkalı teröristler... Yüzde 100, yüzde 90 öldürecekler!.. Ben, 400 bin lira için onları feda edemezdim.

-Parayı nasıl ödediniz?

Taksitle ödedim. İlk gün yarısını, sonra diğer yarısını... Adının Mahir Çayan olduğunu öğrendiğim teröristle birlikte sabah evden çıktık. Tabanca ellerinde, yazıhaneme geldiler. Görüyorum; silah bellerinde, üç-dört kişi dolaşıyor, nöbet tutuyor. İşyerimi kayınbiraderim Ali Germirli yönetiyordu.

Ali'ye durumu anlattım. Bana 'Ağabey, bu çok büyük para' dedi. Ali, işin dehşetini anlamamış olacak ki, 'Burası dağ başımı, Ne parası' diyecek oldu. Anında teröristten cevabını aldı: 'O lafı bir daha edersen, kurşunu yersin!' Ali bu defa Kayserililik içgüdüsüyle teröriste '250 bin versek olmaz mı?' diye teklifte bulundu. Bu pazarlık ortamından rahatsız olan Mahir Çayan ise 'Olmaz' cevabını verdi. 200 bin lirayı çok kısa zamanda tedarik edip Mahir Çayan'a verdim. Paranın ikinci yarısını ise akşamüstü muhasebe müdürümüz Nihat Ünsal ile Karaköy İskelesi'ne gönderdik. Gece yarısı Talip ile Mete'yi kurtardıktan sonra, polisi haberdar ettik. Teröristlere fidye verdiğimiz için, mahkemeye düştük. Yargılandık, beraat ettik."

-Epey korku yaşamışsınız... Mümkün olsa da, Mahir Çayan ve arkadaşları bugün karşınıza çıksa ne dersiniz?

'O gün, o kadar büyük parayı benden isteyerek iyi yapmadınız!' derim. Ben zorla buldum o parayı!.. 200 bini bankalardan buldum... Gerisini, dosttan ahbaptan...

İrem BARUTÇU

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Memur ve emeklileri gözü bu toplantıda! Başkan Erdoğan açıklayacak
Kılıçdaroğlu’ndan İmamoğlu cephesini ürküten kulis: CHP’yi 1 yıl boyunca dizayn edeceğiz