İnönü'nün Dersim'i ıslah programı

Başbakan İsmet İnönü 1935’te Şark Gezisi’nde tuttuğu notlarda Dersim’de nelerin hangi sırayla yapılacağını tek tek yazmıştı. 'Dersim’in ıslahı programı'nın detayları:

İnönü'nün Dersim'i ıslah programı
İnönü'nün Dersim'i ıslah programı
GİRİŞ 10.01.2012 17:28 GÜNCELLEME 10.01.2012 17:28
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Yaşar Taşkın Koç'un yazı disizi - 2

Genç Cumhuriyet’in Dersim bölgesiyle ilgili tutumunu Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nün kamuya açtığı gizli belgelerden izlemek mümkün. Belgelere göre, Ankara, uzun yıllardır Dersim’de olup bitenleri çok yakından izliyor, İstihbarat raporlarının ardı arkası kesilmiyor. Özellikle aşiretlerin kendi aralarındaki çatışma ve barışmalar; Seyit Rıza’nın neredeyse bütün önemli görüşmeleri kayda alınıyor. Ankara için bölge bir an önce feodal yapısından kurtarılmalı; halkı da Batı illerinde sağlanmaya çalışılan yaşam standardına kavuşturulmalıydı. Bu yukarıdan bakışı zorlayan sebeplerden birisi de şüphesiz silahlı aşiretlerin asayişle ilgili sık sık çıkardığı zorluklar ve merkezi hükümete çok da boyun eğmeyen yapısıydı.

Bölgenin coğrafi yapısının elverişsizliği; sağlam karakol binalarının azlığı; yolların yetersizliği ve coşkulu nehirlerin üzerinde güvenilir köprülerin olmayışı da sorunu derinleştiriyordu. Bütün bu bakış açısının en billur hali, 1935 yılında Başbakan İsmet İnönü’nün Şark Gezisi’nde bölgeyle ilgili tuttuğu notlardan okunabiliyor. İnönü, Dersim’e ayırdığı 2 sayfalık notta nelerin ne kadar zamanda ve hangi sırayla yapılacağını tek tek yazmıştı. Başbakan’ın Dersim’e bakış açısı her şeyi özetliyordu. Daha ilk cümlede “ıslah” diyor ve devam ediyordu: “Dersim’in ıslahı için bir program dahilinde tevessü (genişletmek) edeceğiz. Program; hazırlık, silahtan tecrid ve icap ed erse iskan safhalarını ihtiva edecektir.” Keza öyle de oldu.

Yazdıkları kesintisiz yerine geldi

Harekatın kritik bir döneminde Başbakanlığı Celal Bayar’a devretmiş olsa da 1935’te yazdıkları kesintisiz ve eksiksiz yerine getirildi. İnönü, hazırlık ve silahsızlanma için 3 yıl öngörüyordu; dediği gibi oldu. 1937’de başlayan ve esasen 1938 sonunda tamamlanan harekatla hazırlık ve silahtan tecrit gerçekleştirildi.

Dersim Vilayeti’ni yeni usulde teşkil edeceklerini yazmıştı notlarına; gerçekten adı Tunceli’ye çevrilen Dersim için özel bir kanun çıkarıldı ve yönetimine getirilen vali İnönü’nün istediği gibi tam yetkiliydi. İnönü, bir Kolordu Komutanı’nın vali olmasını; kaza kaymakamlarının da yerli olmayan muvazzaf subaylardan seçilmesini tasarlamıştı. Korgeneral Abdullah Alpdoğan’ın Vali olarak tayini de onun planının bir parçası olarak hayata geçti. Daha 1935’te valiye olağanüstü yetkiler verilmesini de öneren Başbakan, dönemin öztürkçeleştirme akımına uygun olarak vali yerine ilbay kelimesini kullanarak şöyle yazmıştı: “İlbaylık bir kolordu karargahı gibi fakat maksada elverişli olarak teşkil olunacaktır. Asayiş, yol, maliye, ekonomi, adliye, kültür, sağlık şubeleri olacaktır. İdama kadar infaz İlbaylıkta bitecektir. Adliye usulü basit, hususi ve kesin olacaktır.”

Son cümle olacakları anlatıyordu: Topyekün bir hücum, katı ve sert uygulamalar ve aynı sertlikte hızlı ve özel yargılamalar sonunda kültüründen ekonomisine kadar müdahale edilen; iskan yani zorunlu sürgünlerle tamamlanan bir operasyon...

BÖLGENİN TÜRKLEŞTİRİLMESİ

1935 yılında kabul edilen 2848 sayılı İskan Kanunu’nun bazı maddelerinin değiştirilmesiyle ilgili bir notta da aslında Dersim bölgesinin genel bir Türkleştirme bakış açısının da hedefi olduğunu gösteriyor. Belge, kanunun değiştirilen 2. maddesine göre Türkiye iskan bakımından 3 parçaya ayrılıyor. Bir numaralı mıntıkaların Türk kültür ve nüfusunun yoğun olmasının istenildiği yerler olarak tanımlanıyor. İki numaralı mıntıkalar ise Türk kültürüne benzemesi istenilenlerin nakil ve iskanına ayrılan yerler. Son maddede ise yer, sıhhat, iktisat, kültür, siyaset, askerlik ve inzibat sebepleriyle boşaltılması istenilen ve iskan ve ikamet yasak edilen yerler olarak tanımlanıyor. Dersim’in, 1937 yılında büyük askeri operasyon başladığında 3 numaralı mıntıka olduğunda hiç şüphe yok. İleride çatışmalar yoğunlaştığında da göreceğimiz gibi Dersim’in büyük bölümü iskan ve ikamet açısından yasaklı ilan edilecek ve büyük kıyımlar, çatışmalar bu bölgelerde gerçekleşecek.

VE SONUNDA HAREKAT BAŞLIYOR

UZUN hazırlıkların ardından Dersim’e büyük askeri operasyon Mayıs 1937’de başladı. Çok yetkili Vali olarak atanan Korgeneral Abdullah Alpdoğan’ın komutasındaki birliklerin durumunu ve muhtemel askeri planları içeren Haziran 1937 tarihli rapora göre bölgeye sevkedilen asker sayısı 6 bin 320 ve operasyon için kullanılacak tank, araç ve hayvan sayısı da 2 bin 565 olmuştu. Harekat hızlı ilerledi ve Eylül’de Seyit Rıza’nın teslim olması; mahkemelerin kurulması, hızla çalışması ve idamların da olduğu cezalandırmalarla sona erdi. Cumhurbaşkanı Atatürk, asayiş sorunları nedeniyle Mart’ta açmaya gelemediği Singeç Köprüsü’nü, Seyit Rıza’nın asılmasından 2 gün sonra açarken dışarıdan bakan bu işin sona erdiğini sanabilirdi. Öyle olmadı. Elazığ’da tren istasyonunda bazı bakan ve komutanlarla yaptığı kısa toplantıda Tunceli’de yapılacaklar kararlaştırılmıştı, Herkesi, Cumhuriyet tarihinin en kanlı yılı bekliyordu: 1938... Köylerin bombalanacağı, yakılacağı, binlerce masum sivilin yargısız infazlarla hayatını kaybedeceği acı dolu bir yıl olacaktı 1938...

Dersim Harekatı sefer mahiyetinde

Harekatın bir savaş gibi algılandığını gösteren başka belgeler de Başbakanlık Arşivleri’nin açtığı dosyalarda mevcut. 1937’deki hükümet kararnamelerinde olsun Genelkurmay, İçişleri ve Milli Savunma Bakanlıklarının yazışmalarında olsun, harekatın sefer hamiyetinde olduğu vurgulanıyordu. Yazışmalarda “Dersim’de başlayan harekatı askeriyenin, sefer mahiyetinde mühim harekattan bulunduğundan bahisle” cümlesi kullanılarak askerlere normal yemek öğününün verilmesi öngörülüyordu. 1936’da bölgede mümkün olduğunca silah toplanmış, asilerin teslim olması için yoğun çalışılmış ve bölgeye büyük çapta asker takviye olarak gönderilmişti. Hükümet işi çok ciddiye alıyordu ve harekata katılanların terhis zamanı geldiğinde birkaç kere erteleme kararnamesi çıkardı. Operasyona katılan er ve yedek subaylar ancak harekat sona erdiğinde evlerine dönebilecekti.

Parasızlık geciktiriyor Hatay ise sıkıştırıyor

1938 yılı Haziran ayında başlaması planlanan ikinci kapsamlı Tunceli Harekatı’nın önündeki en büyük engellerden birisinin de para olduğu görülüyor. Bizzat Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın Başbakanlığa 4 Haziran’da yazdığı yazıda bu konuya detaylı ve biraz da sitemkar olarak değindiği görülüyor. Çakmak, 20 Mayıs’ta ihtiyaç olarak gösterilen 959 bin liranın ancak 400 bin lirasının verilebileceğinin belirtildiğini ama harekatın başlaması karlaştırılan günde sadece 88 bin lira verildiğine dikkat çekiyor.

Mareşal’in operasyonun başlamasını geciktiren bu sorunun bir an önce çözülerek tahsisatın ivedilikle yapılmasını istediği yazıda ilginç bir cümlesi daha var: “Bu harekatın en geç üç ay içerisinde tamamen nihayet bulması HATAY meselesi ile de alakadar olduğundan...”

Anlaşılan, Ankara, o günlerde İskenderun Sancağı olarak otonom yönetime sahip Hatay’la ilgili önemli gelişmeler olacağını biliyordu. Gerçekten de Eylül’de Cumhuriyet haline gelen Hatay, Mareşal’in uyarı dolu mektubundan 1 yıl sonra Türkiye’ye katılacaktı. Ankara, hem Hatay meselesine yoğunlaşmak; hem içeride böyle sancılı bir meseleyle uğraşırken Hatay’ın anavatana katılmasını sağlamakta zorluk çekeceğini biliyor olmalıydı.

Muhafız alayı da Dersim’deydi...

28 Eylül 1937’de Cumhurbaşkanı Atatürk’ün Başyaveri, Başbakan Vekili’ni telefonla arayarak, Atatürk’ün Dersim’de bulunan Muhafız Alayı’nın orada işinin bittiğini ve dönmesinin uygun olacağını belirttiğini aktardı. Atatürk, alaya doğrudan manevrada görev verilmesinin ayrıca bir tatbikat olacağını ve gerekli tertibatın alınmasını istiyordu. Bu belge sayesinde Muhafız Alayı’nın da Dersim Harekatı’na katıldığını öğrenmiş oluyoruz.

STAR GAZETESİ

YORUMLAR 1
  • Ahmet Gül 13 yıl önce Şikayet Et
    Ben gözü ve kulağı kapalı alevilere şaşıyorum !. Anlaşılmayan bir sebepten CHPye oy verirsiniz . Ama malesef bazı insanlar kendilerine kötülük yapanı daha fazla severlermiş.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
İki devasa gemi birbiriyle çarpıştı...
Milyonlarca araç sahibini ilgilendiren emsal karar! Ücret iade edildi