Halife Abdülmecid Efendi: Sürgünde bir duruş ve unutulmaz hatıralar

Son Osmanlı Halifesi Abdülmecid Efendi’nin sürgün yıllarına, sanat tutkusuna ve tarihî hatıralarına odaklanan “Halife Abdülmecid Efendi: Hatıralar” kitabı, Murat Bardakçı tarafından yayına hazırlandı ve okurla buluştu.

Halife Abdülmecid Efendi: Sürgünde bir duruş ve unutulmaz hatıralar
Halife Abdülmecid Efendi: Sürgünde bir duruş ve unutulmaz hatıralar
GİRİŞ 25.10.2025 13:23 GÜNCELLEME 25.10.2025 13:23

Abdülmecid Efendi, hilafet makamının son temsilcisi olmanın ötesinde, modernleşme ile gelenek arasında bir köprü olmayı başarmış nadir şahsiyetlerden biridir. Sanata olan tutkusu, özellikle resimle kurduğu derin bağ, onu Osmanlı hanedanı içinde farklı bir konuma taşımıştır. Paris'ten İstanbul'a, Hilafet Dairesi'nden sürgün yollarına uzanan hayatı; bireysel zarafetin, kültürel birikimin ve tarihî kırılmaların iç içe geçtiği bir portre sunar bizlere. Tarihin kırılma anlarında bazı sesler kısılır, bazı izler silinmek istenir. Son Osmanlı Halifesi Abdülmecid Efendi işte böyle bir suskunluğun içinde yaşamış, fakat kalemiyle bu sessizliğe karşı koymuş bir isimdir.

Sürgünün sessizliğini delen ses

Hilafetin kaldırılmasıyla birlikte apar topar yurtdışına gönderilen Abdülmecid Efendi, hayatının geri kalanını sürgünde, gözetim altında ve bir anlamda unutturulmaya çalışılarak geçirmiştir. Ancak ne siyasî baskılar ne de uzak düştüğü memleket hasreti, onun kendini ifade etme isteğini engelleyebilmiştir. Sürgündeki yılları boyunca tuttuğu günlükler, sadece sürgündeki bir halifenin kişisel tanıklığı değil; aynı zamanda bir devrin, bir zihniyet değişiminin ve bir tarihî dönüşümün içerden hikâyesidir. Nice kentinde geçirdiği sade ama ağır anlamlar taşıyan yıllar, Türkiye Cumhuriyeti'nin onu adım adım izlediği, çevresinin denetlendiği bir hayatla örülüdür. Hiç şüphesiz ki bu takip, canına yönelik bir kasıt da asla değildir; yeni bir devletin olası olumsuzlukları engelleme gayretidir. Ve çok da anlaşılmayacak bir durum değildir. Yani olağandır. Abdülmecid Efendi'nin kaleminden dökülen satırlar, bu takip altında geçen günlerin psikolojik ve düşünsel izlerini taşır.

Elinizdeki eser, sadece bir sürgünün değil, aynı zamanda bir duruşun ve unutulmaya direnen bir hafızanın izini sürüyor. Abdülmecid Efendi'nin mahrem ve içten notları, tarihî belgelerle birleşince bizlere geçmişin gölgelerinde unutulmuş bir sesi yeniden duyma imkânı sunuyor. Murat Bardakçı tarafından yayına hazırlanan ve TK Yayınları etiketiyle basılan Halife Abdülmecid Efendi : Hatıralar, isimli bu eser, yalnızca bir halifenin iç dünyasını değil, aynı zamanda modern Türkiye'nin kuruluş sürecinde yaşanan görünmeyen gerilimleri ve unutulmak istenen yüzleri de gözler önüne seriyor. Abdülmecid Efendi'nin kaleminden çıkan bu satırlar, sürgünün sessizliğini delen en güçlü seslerden biri olma niteliğini taşıyor. Bardakçı'nın ifadesiyle, günlüklerin sadece bir kısmı bugüne kadar gelmiş. Eserde, günlüklerin bugüne uzanan hikâyesini de okuyacaksınız. Günlüklerde, köklü bir hanedanın üyeleri arasındaki kişisel gerilimlere de şahitlik edeceksiniz. Büyük bir imparatorluğun varisleri de olsalar, İslam ümmetini temsil makamında da olsalar, kişisel hırsların ve kavgaların her insanda olduğunu günlüklerin satır aralarından okuyacaksınız.

Okuyucu, günlüklerin Osmanlı Türkçesiyle yazıldığını hemen fark edecektir. Anlam bütünlüğü ve mana zenginliğini koruma adına günlükler sadeleştirilmemiştir. Bardakçı eserinde bu durumu şu ifadelerle açıklıyor: "Hatıraların dili oldukça ağdalıdır ve bu dile aşina olmayanların, Abdülmecid Efendi'nin yazdıklarını anlaması hayli zordur. Ancak birkaç bin kelimeye sahip eski dil ile kaleme alınmış bir metnin, artık maalesef sadece birkaç yüz kelimeye sıkışıp kalmış durumdaki yeni Türkçeye nakli imkânsız olduğu için hatıraların sadeleştirilmiş hâlini vermiyor ve metni aynen yayınlıyorum."

Kitap, özellikle tarih alanında çalışmak isteyen akademisyenler ve bu alana ilgi duyan okuyucular için koleksiyon niteliği de taşıyor. Şöyle ki, eserin son bölümünde Halife Abdülmecid Efendi'nin günlüklerinin tıpkıbasımı yer alıyor. Yine eserde, hanedan üyelerinin sürgün yılları ve Türkiye'ye geldikleri dönemlere ait fotoğraflar da bulunuyor. Fotoğraflar aynı zamanda bir hüznün de anlatısı; tarih şuuru olan her okuyucunun anında idrak edeceği bir hüznün. Sürgüne gönderilmiş, dünyanın farklı bölgelerine dağılmış ve ayakta kalmaya çalışan bir hanedanın üyelerinin hüznünü, fotoğraflardaki mahzun bakışlardan bile anlıyorsunuz.
Neticede, Bardakçı'nın titiz çalışmasının sonucu olarak ortaya çıkan eser, tarih meraklılarını heyecanlandıran bir arşivlik çalışma olmuş.

SANATA MERAKLI

29 Mayıs 1868'de İstanbul'da doğan Abdülmecid Efendi, özellikle batı resmine ve minyatüre büyük ilgi duyuyordu. Resim dersleri almış, kendi tablolarını yapmıştır. Bu yönüyle Osmanlı hanedanı içinde sanata aktif olarak yönelen nadir isimlerden biridir. Sürgün öncesinde ve sırasında, sanat eserlerini toplamak ve korumakla ilgilenmiştir. Geleneksel İslami sanatlara da ilgi göstermiştir. Hat sanatıyla ilgilenmiş ve güzel yazıya önem vermiştir. Günlüklerinde de bu estetik duyarlılık hissedilir.

Avrupa'daki sürgün yıllarında, bulunduğu şehirlerdeki sanat çevreleriyle ilişkiler kurmuş, sergilere katılmış ve sanatsal gelişmeleri takip etmiştir. Böylece hem kültürel birikimini sürdürmüş hem de Osmanlı hanedanının entelektüel mirasını yaşatmaya çalışmıştır. Piyano, klavsen, çello ve keman icracısıdır. Sarayda musiki hocalığı yapan Guatelli Paşa (Callisto Guatelli) ile Macar asıllı müzisyenler, piyanist Géza von Hegyei ve keman virtüözü Karl Berger'den müzik dersleri almıştır. Franz Liszt, Richard Wagner, Johannes Brahms, Ludwig van Beethoven, Frédéric Chopin ve Wolfgang Amadeus Mozart gibi sevdiği müzisyenleri resmeder.

Kişisel çalışmalarının yanı sıra sarayda bir müzik ortamı yaratmış, aile fertleri ve saray mensuplarının oda müziği icra ettiği toplantılar düzenlemiştir. Gerek saray içindeki ve gerekse saray dışındaki Batı müziği konserlerini yakından takip etmiştir. Saltanatın kaldırılıp Muzıka-yi Hümâyun orkestrasının hilafete bağlanmasıyla bu topluluğu bünyesinde temsil etmeye başlamıştır. Topluluğun orkestra, bando ve fasıl çalışmaları, halka açık senfoni konserleri, okullar ve cemiyetler için dinletileri olmuştur.

Hem bir tarihî dönemin temsilcisi hem de modernleşme ile gelenek arasında bir köprü olan halife Abdülmecid 23 Ağustos 1944'te Avrupa'da vefat etmiştir.

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, Türkiye sanat tarihinde derin izler bırakmış Abdülmecid Efendi'nin hayatı ve sanatına odaklanan Şehzade'nin Sıra Dışı Dünyası: Abdülmecid Efendi başlıklı sergiyi 21 Aralık 2021 - 1 Mayıs 2022 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturuyor.

Şule Altınel Haber7.com - İnternet Editörü
Haber 7 - Şule Altınel

Editör Hakkında

Sakarya’da doğdu. Marmara Üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamlamasının ardından gazetecilik kariyerine başladı. 2016 yılından beri çeşitli medya kuruluşlarında çalıştı. 2025 Haziran ayından itibaren Haber7’de ‘gündem editörü’ olarak kariyerini sürdürmekte.
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Son dakika: İstanbul Valiliği yeni kararları duyurdu: 4 ilçede yasaklandı
3 yıl sonra duş alıp, tıraş olan Barış'ın hastalığı belli oldu