The İmam filmi için ne dediler?

Yönetmen İsmail Güneş, The İmam ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Filmi Yeni Şafak için Emrullah Hatipoğlu izledi. İbrahim Solmaz'ın değerlendirmesi ise şöyle oldu:

The İmam filmi için ne dediler?
The İmam filmi için ne dediler?
GİRİŞ 16.10.2005 23:15 GÜNCELLEME 02.04.2021 09:42

Senaryosunu Ö. Lütfi Mete’nin yazdığı ve İsmail Güneş’in yönettiği The İmam adlı filmi cuma günü gösterime girdi.

YÖNETMENİN AÇIKLAMALARI

 

Özelde imam hatip mezunlarının yaşadığı dramı konu alan, genelde ise “saklanma” olgusuna vurgu yapan filmin yönetmeni, toplumun her kesiminin çeşitli dönemlerde saklanma ihtiyacı hissettiğini söylüyor. Bir dönem kimliklerini gizleyen imam hatiplilerin, mevcut konjonktürde saklanma ihtiyacı duymadıklarını düşünen yönetmen, “Olumsuzluğu yanında imam hatipli olmanın rantını yiyenler de var. Bu konuda namuslu olduğumuzu söylemiyoruz. Ancak etik davranmaya dikkat ediyoruz.” diyor. Filmde takiyye yapmayı meşru gösterdiği şeklindeki iddialara ise “Takiyye yapmaya mecbur kalma duygusunu anlatıyoruz.” sözüyle karşılık veriyor. Güneş, örtülü ödenekten yardım aldıklarıyla ilgili bilgi sahibi olmadığını; ancak alınması halinde bundan herkesin sevinmesi gerektiğini de belirtiyor.
 

 

‘Şarap bardağından vişne suyu içmek zorunda kaldım’
 

Filmdeki Harley Davidson marka motosiklet özgürlüğü, bilgisayar mühendisi çağdaşlığı, imam ise maneviyatı temsil ediyor. İmam hatip mezunu bir gencin kendi geçmişiyle hesaplaşmasını sinemaya aktaran yönetmen, başrol oyuncusunun yaşadıklarına yabancı olmayan biri. “Sinema dünyasında var olmak için kendimi sakladım. Bu nedenle şarap bardağında vişne suyu içmek zorunda kaldım.” diyen Güneş, bu baskıyı toplumun farklı kesimlerinin dönem dönem yaşamak zorunda kaldığını söylüyor. Yönetmene göre The İmam, sadece imam hatip mezunlarının yaşadığı dramı anlatmıyor; farklı düşünceleri sebebiyle kimliklerini saklamak zorunda kalan herkes, filmde kendinden bir şey bulacak: “The İmam, bir ayna olacak ve izleyen kendini görecek.” Gerek kendi hayatı gerekse filmde takiyyeye yapılan vurgunun nedenini sorduğumuzda ise, “Takiyye yapmanın meşru olduğunu değil, böyle davranmaya mecbur kalma duygusunu anlatıyoruz.” cevabını veriyor yönetmen. Herkesin filmdeki karakter gibi gizlenmediğini, imam hatipli olmanın rantını yiyenlerin de olduğunu söyleyen Güneş, The İmam’ı 5 milyon kişiye izlettirmeyi hedefliyor. Hazır bir kitlenin sorunlarını sinemaya aktarıp, onların yaşadığı dramı bilet parasına dönüştürmenin rant olup olmayacağını sorduğumuzda ise; “Bu konuda namusluyum demiyorum. Bu bir yöntem, mümkün olduğunca etik yapmak gerek. Nihayetinde ticari bir iş yaptık.” diyor
 

‘The İmam’ın, imam hatip mezunlarının ağırlıkta olduğu Bakanlar Kurulu’nun işbaşında olduğu dönemde çekilmesinde özel bir anlam aranmaması gerektiğini düşünen Güneş; “Keşke şimdi değil de 28 Şubat sürecinde çekseydik. O zaman çok daha fazla seyirci gelirdi.” diye konuşuyor. Hükümetten maddi veya manevi bir destek almadıklarını; ancak böyle bir beklentisinin olduğunu da ilave ediyor Güneş: “Bütün filmler için bekliyorum bunu. Bu ülkenin başbakanı, bakanları nasıl ki maç ayrımı yapmadan statlara gidiyorsa; aynı şekilde filmlere de gitmeli.” Güneş, mevcut konjonktürde imam hatip mezunu olmanın artı değer olduğunu, bu nedenle The İmam’ın bugünü anlatmadığını da söylüyor.(Zaman)

 

İmamdan memnunuz ama bir de sarığı olsa!

 

 

Önceki gün vizyona giren 'The İmam' isimli filmi, Sultanahmet Camii İmamı Emrullah Hatipoğlu da izledi ve yorumladı. 'The İmam'ın baş kahramanı Emrullah'ı bir çok yönden beğendiğini belirten Hatipoğlu, en büyük eksiğinin ise sarığını takmaması olduğunu söyledi

 

'The İmam' filmi bir çok tartışmayı beraberinde getirdi. İmam hatip mezunu bir gencin yaşadığı kimlik bunalımını beyazperdeye aktaran film, Emrullah olan ismini Emre olarak değiştiren, uzun saçlı, Harley Davidson motorsiklet tutkunu gencin, bir Anadolu köyünde yaşadığı imamlık macerasını anlatıyor. Önceki gün vizyona giren 'The İmam' filmini 38 yıldır imam hatiplik yapan ve halen görevine Sultanahmet Camii'nde devam eden, imam Emrullah Hatipoğlu değerlendirdi. Hatipoğlu, eski Yeşilçam filmlerinde görmeye alışık olduğumuz imam karakterine taban tabana zıt olan motorsikletli imamı genel olarak beğendiğini söylüyor. Ama Hatipoğlu'na göre bu imamın da eksikleri yok değil. 'Filmdeki imam Emrullah'ı, Yeşilçam'da canlandırılan imam tiplemesiyle karşılaştırdığınız zaman arada büyük bir fark olduğunu görüyoruz. Oradaki imamı bir çukur olarak düşünürsek The İmam'daki imam, zirve gibi bir şey. Şekil olarak imamlardan çok çok farklı. Uzun saçlı ve sarıksız olarak hutbeye çıkıyor. Yeşilçam'daki imamlarda kirli bir sarık vardı. Bu filmde ise imam sarıksız... Tabii o da bir eksiklik.'

 

Filmdeki imam Emrullah yıllarca imam hatipli olduğunu saklamış biri. Sizce bunu neden yapıyor? Filmin buradan hareketle vermek istediği mesaj ne sizce?

İmam hatip kimliğinin saklanması psikolojisinin bu filme yansıması normal. Devletin müfredatını kendisinin hazırladığı bir yerde okumanın suç gibi telakki ediliyor olması üzücü bir durum. Ama mevcut durumda böyle bir yapının olduğunu biliyoruz. İşte bu mevcut durum içinde çekilmiş bir film bu ve belli yerlere mesajlar vermeyi amaçlıyor. Bence önemli olan şu: bu insanlar neden böyle kendilerini saklama ihtiyacı hissediyorlar? Pedagoglar, sosyologlar ve psikologlar bunun üzerinde durmalı. Bu bir vakıa.
 

Filmdeki imamın motorsiklete binmesi, imamı olarak gittiği köyde yadırganmıştı. Sizce imamın motorsiklete binmesi yadırganacak bir durum mu?
 

Keşke filmde bir de uçak kullanan bir imam olabilseydi. Çünkü islam insanı ona teşvik ediyor. Her yerde en önde olmalı müslüman. Hele de imam...
 

Siz motorsiklet kullanır mısınız?
 

Yerine göre, semtine göre değişir o durum. Filmde imamın zaruri bir durumda arkasına bir kızı bindirmesi durumunda olabilecekleri gördük. Bir imamın birilerinin kızını arkasına bindirip gezdirdiğini düşünün.
 

Toplumun algılayışında bir problem var o halde...
 

Nasıl olmasın... Toplum şekillerle olaya bakabilir. Filmdeki imam cemaate uzun saçlı, sarıksız bir şekilde hitap etti. Güzel laflar da etti. Ama genelde toplum resme bakıyor.
 

Şimdilerde çocuklara sorduğunuzda hiçbirinin ağızlarından imam olmak istediğini duyamazsınız. İmamlığın muteber bir meslek olması gerekmez mi halk nazarında?
 

Evet şimdiki çocuklar para kazanabilecekleri meslekleri söylüyorlar. Bu da ailelerinin yönlendirmesiyle alakalı bir durum. İnsanlığa hizmet edecek mesleği düşünmüyor kimse. Bir de filmde de sık sık tekrar edildiği gibi imamların ölü yıkaması ile alay edilir. Ben bunu yaşadım. İmam hatipe giderken bize de söylüyorlardı bunu. Engeller neslin çevresi tarafından koyuluyor bireyin önüne. Ayrıca imamların kazancı da malum.
 

Artıları eksileri
 

Emrullah Hatipoğlu, filmdeki imamın en önemli eksiği olarak sarığını takmamasını görüyor. Bir başka eleştirdiği yönü ise değindiği konulardaki vurgu eksikliği. Hatipoğlu bu konuya 'ifk' hadisesini aktarışta dikkat çekiyor. Hatipoğlu'na göre böyle bir durumda yapılması gereken ayetlerle durumu açıklamak ve Kur'an'a yönelişi sağlamaktı. Hatipoğlu, 'Harley'li imamın olaylara bakış açısını ise beğendiğini vurguluyor. İmamın verdiği mesajları yerinde bulan Hatipoğlu, birikimi, teknolojiyi takip etmesi ve dinamizmi yönünden de imama hakkını veriyor.
 

Emrullah da Mehmet de Feyzullah da hayatta
 

Filmdeki üç ayrı imam karakterini değerlendiren Emrullah Hatipoğlu şöyle konuştu: 'Filmin baş kahramanı imam Emrullah güzel mesajlar veren, bilgisayar kullanan, çağı yakalamış bir imam. Bir de Emrullah'ın imam hatip lisesinden arkadaşı kanser hastası imam Mehmet var. Hastaneye yatırıldığı zaman kendinden çok cemaatini düşünen biri. Hizmette gerçekten model alınabilecek bir imam Mehmet. Ve Hacı Feyzullah. Peygamberimiz 'Müjdeleyin nefret ettirmeyin' buyuruyor. Filmdeki Hacı Feyzullah tam bu söylenenin tersini yapıyor. Diyaloğa açık biri değil, oturup konuşulamıyor. Keskin sirke gibi. Türkiye'de bu üç imamın da benzerlerini görmek mümkün.'
 

Hiçbir imam hatipli kimliğini kaybetmez
 

İmam Hatip Mezunları Derneği Başkanı İbrahim Solmaz, İHL mezunları içinde kimliğini gizleyenlerin sayısının çok az olduğunu söyledi. 'The İmam' filmini değerlendiren İmam Hatip Mezunları Derneği (ÖNDER) Başkanı İbrahim Solmaz, 'İmam Hatip mezunları içinde, filmin kahramanı Emrullah gibi kendi kimliğini gizleyenlerin sayısı çok azdır' dedi. 'The İmam için mükemmel denilemez ama yine de güzel bir çalışma' yorumunu yapan Solmaz 'İHL mezunu bir insanın hayatından kesitler sunması, İmam hatiplilerin toplumdaki imajına olumlu katkıda bulunması önemli. O yüzden yapım ekibine teşekkür ederiz'diye konuştu.
 

İmam hatip mezunlarının kimliğini gizleme durumunun zaruretten kaynaklandığını vurgulayan Solmaz 'Herhangi bir işe girerken, zorluk çıkarılacağı için tedbir amacıyla kimlik gizlenebiliyor. Ama filmde de görüldüğü gibi hiç bir imam hatipli kimliğini kaybetmez. Emrullah'ın hasta arkadaşına vefası, hiç bir ortamda içki içmeyişi, çocuklara şefkatle sevgiyle yaklaşması, hanımına karşı anlayışlı oluşu, ortağıyla kurduğu beşeri münasebetler, çocuklara hem Kuran okumayı hem bilgisayar kullanmayı öğretmesi ve dinini diğer insanlara göre daha iyi bilişi, imam hatiplileri topluma iyi anlatacaktır. Toplumun her kesiminde İHL'liler mevcut zaten. Burası Başbakanı İHL mezunu olan bir ülke. O yüzden İHL mezunları ve öğrencileri kadar İHL'ye ters bakanların da The İmam'ı seyretmesini isterim'dedi.(Hale Kaplan Öz- Yeni Şafak)

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
İran ve İsrail'den yüzyılın tiyatrosu - Gazete manşetleri
WSJ: ABD, İsrail'e 1,3 milyar dolarlık yeni askeri desteğe hazırlanıyor