Bekar odaları belgesel oldu

Yönetmenliğini ve yapımcılığını Zafer Akturan’ın gerçekleştirdiği “Küçükpazar” belgeseli, Eminönü’nün Süleymaniye ve bölgesinde yaşamlarını sürdüren “bekar odaları”ndaki yaşamı konu alıyor.

Bekar odaları belgesel oldu
Bekar odaları belgesel oldu
GİRİŞ 13.11.2007 17:29 GÜNCELLEME 13.11.2007 17:29
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Ünlü İstanbul yazarı Reşat Ekrem Koçu’nun, “her türlü iş için İstanbul’a gelen, bekâr, evli, yaşlı, genç her erkeğe bekâr uşağı, bunların aylık veya yıllık ücret ödeyerek barındıkları oda ve hanlara da bekâr odaları denirdi” şeklinde tanımladığı “bekar odaları”nın bugünü bir belgesel film ile ekranlara geliyor.


 Yönetmenliğini ve yapımcılığını Zafer Akturan’ın gerçekleştirdiği “Küçükpazar” belgeseli, Eminönü’nün Süleymaniye ve bölgesinde yaşamlarını sürdüren “bekar odaları”ndaki yaşamı konu alıyor.


AYNI ODADA SÜREN YAŞAMLAR…


Yönetmen Zafer Akturan’ın çoğunlukla 'akrabalık' veya 'hemşerilik' bağıyla kümelenilen odalarda, 12 yaşından 70-80 yaşına kadar göçmeni bir arada görmek mümkün.” diye anlattığı bekar odalarının her birinde, 4 kişiden 12 kişiye kadar değişen sayıda bekarın yaşadığı bu yüzlerce oda, her türlü barınma ve sağlık standardından uzak bir yapı içerisinde.


BEKAR ODALARINDAN BELEDİYE BAŞKANLIĞI’NA


Eminönü Belediyesi’nin katkılarıyla hazırlanan belgesel filme İstanbul’a ilk geldiği yıllarda bekar odalarında kalan Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er de anılarıyla katıldı. Babasıyla birlikte İstanbul’a 9 yaşında geldiğini aktaran Başkan Er, “İstanbul’da ilk olarak Küçükpazar’da bulunan bir bekar odasına yerleştik. Akrabalarımın da yer aldığı bu bekar odasında babamla birlikte neredeyse üniversite yıllarına kadar kaldım. İmkansızlıklar içerisinde hayata tutunma mücadelesi veren bu insanları anlamak ve sağlıklı bir şekilde şehir yaşamına kazandırmak gerekmektedir” diyor.


ONURLU VE NAMUSLU İNSANLARIN HİKAYESİ


Küçükpazar belgeseli için haftalarca Süleymaniye ve bölgesinde çekimler yaptıklarını, onlarca bekar odasına girip saatlerce konuştuklarını aktaran Zafer Akturan, “Bekar odaları, ucuz olmaları ve mobilize bir yaşama imkan sunmaları yönüyle tercih ediliyor. İstanbul gibi dev bir metropolün en tarihi bölgesinde yüz yıllardır süren bu model, çok özgün yaşamlara kaynaklık ediyor. Küçükpazar belgeseli, ekmeklerini alın teriyle kazanan onurlu, namuslu ama yalnız insanların hikayesidir” şeklinde konuşuyor.


TANITIM KOKTEYLİNİN BEKAR KONUKLARI


Müziğini Metin Kahraman’ın yaptığı belgeselin tanıtım kokteyli ise 16 Kasım Cuma günü saat 17.30’da Sultanahmet Meydanı’nda bulunan Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde gerçekleştirilecek. Küçükpazar’da yaşayan ve belgeselde yer alan bekar odaları sakinlerinin de katılacağı tanıtım kokteyline Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er de katılıyor. Belgesel filmin gösteriminin de yapılacağı kokteylde ünlü fotoğraf sanatçısı Atlan Bal’ın “BEKAR ODALARI” adlı belgesel fotoğraf çalışması da sergilenecek. Metin ve Kemal Kahraman Müzik Grubu’nun belgeselde yer alan müziklerini de seslendirecekleri kokteylin sürpriz konuğu ise ünlü şair Yılmaz Odabaşı olacak. Toplumun kıyısında kalmış kesimlere duyarlılığıyla bilinen Odabaşı, okuyacağı şiirleriyle geceye renk katacak.


BEKAR ODALARI FOTOĞRAF SERGİSİ


Fotoğraf sanatçısı Altan Bal, 2002 yılında başladığı ve üç yıl süren “Bekar Odaları” adlı belgesel fotoğraf çalışmasını bu kez Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde sergiliyor. Bugüne kadar “Kağıtçılar”, “Caferiler” gibi belgesel fotoğraf çalışmalarıyla da büyük beğeni toplayan ve pek çok fotoğraf ödülünün sahibi Altan Bal, 1977 yılında İstanbul’da doğdu. Birincilikle girdiği M.Ü Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü’nden dereceyle mezun oldu. 2005  yılında Ali Akay’ın Kuretor olduğu Gelecek Demokrasi sergisine fotoğraflarıyla katıldı. 2006 yılında 1.Uluslararası İstanbul Fotoğraf Bienali’nde “O Ana Adanmış” adlı sergiyi açtı. 2007 yılında Uluslararası Ulis Fotoğraf Festivali’nde “Kağıt  Toplayıcıları” sergisini açtı. Fotoğrafları Toplumbilim, İstanbul, XX1 gibi dergilerde yayınlandı. FotoRoportaj.org’un kurucu üyesi ve fotoğraf editörüdür. Kamyoncular konulu sergi ve kitabı yayına hazırlanmaktadır. 2000 yılında Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Fotoğraf ödülünü kazandı, 2005 yılında Kodak Profesyonel Kategori Büyük Ödülünü katıldı, Halen çeşitli kurumlar da, fotoğraf dersleri vermektedir,


İstanbul'un taşı toprağı altındır cümlesiyle başlayan ve  çok azı mutlu sonla biten, sıfatı insan olan öykülerden bir tanesidir Bekar Odaları.” sözleriyle çalışmasını tanımlayan Altan Bal, “30 yıl önce bekar odalarında kısa bir süre kalan babam, bekar odalarının öykülerini bana çok küçük yaştan beri anlatırdı. Çocukluk yaşlarımda bir masal gibi gelen bekar odalarındaki günlük yaşamı, tek amaçları  İstanbul'a tutunmak olan bu insanların hikayesini bir görsellikle anlatmaya çalıştım” diyor.


NEDİR BEKAR ODALARI?..


Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi’nde araştırmacı Necdet Sakaoğlu, “İstanbul’daki bekâr odaları, ‘salt geceleri, herkesin kendi şiltesinde yatmasına olanak veren barınaklardı. (Bunların) her bir bölümünde veya odasında birden çok insan yatıp kalkıyordu. Buralarda yıkanma, ısınma olanağı yoktu… İstanbul’da bekârların çoklukla çalıştıkları çarşı semtlerinde, özellikle de Hocapaşa’da, Uzunçarşı’da hemen hemen her işyerinin üst katı birer bekâr odasıydı. Ayrıca buralarda Büyük Vefa Hanı, Hoca Paşa Hanı, Silahtar Hanı vb. büyük bekâr hanları vardı.” şeklinde bilgi veriyor.


Özellikle de Eminönü’nde ağırlık kazanan ve Osmanlı’dan günümüze kadar varlığını sürdüren bekar odalarıyla ilgili daha yakın zamanda yapılan bir araştırmada ise benzer bulgulara rastlanıyor. Eminönü Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin birlikte yürüttüğü Süleymaniye Projesi çerçevesinde bölgede sosyal doku araştırması gerçekleştiren sosyolog Dr. Alev Erkilet, “Bekâr uşaklığı, Kanuni zamanından bu yana kırdan kente göçen kişilerin düşük kiralarla barınmalarına ve aileleri için para biriktirmelerine olanak sağlayan; onları sıkı bir nizam çerçevesinde toplumsal denetime tabi tutan bir müessese olagelmiştir. Geçmişte de bugün de bekâr odaları kentte tutunma ve ailelerini geçindirme çabası içinde olan insanlar açısından “umudun” hala ve tüm yaşama zorluklarına rağmen var olduğu yerlerdir.” değerlendirmesinde bulunuyor.


EN BÜYÜK HAYALLERİ…


Yine Süleymaniye Bölgesi Nitel Araştırma Raporu’nda yer alan değerlendirmede ise, “gözlem ve mülakat yapılan bekâr odalarında yaşayanlar “mevsimsel işlerden dolayı bekâr hayatı yaşayan orta yaş civarı erkek nüfustan oluşmaktadır”; çoğunluğu akraba olan (baba-oğul, amca-yeğen, kardeşler) kişiler aynı odayı paylaşmaktadır; evli olanlar sırayla 2–3 ayda bir ailelerini ziyarete gidip bir hafta kalıp geri dönmektedirler; bunların çoğu genç hatta çocuk denecek yaşta İstanbul’a gelmişlerdir ve eğitim düzeyleri düşüktür; 35 metrekarelik bir odada 5–7 kişi kalmaktadırlar; odalarda tuvalet ve banyo yoktur; kâğıtçılık yahut seyyar sayıcılık gibi geçici, güvencesiz işlerde çalışmaktadırlar; gelirleri en fazla 300–400 milyon lira civarındadır ve bekâr odalarında kalmadıkları takdirde ailelerine para gönderme olanağı bulamayacaklardır. En büyük hayalleri temiz ve düzenli bir işte çalışmak olan bu insanların yukarıda betimlenen ağır koşullarda yaşamaya razı olmalarının tek nedeni, ailelerini ancak bu koşullar altında geçindirebiliyor olmalarıdır.” tespiti yapılıyor.


SUÇ ÜRETEN MERKEZLER DEĞİL


Son yıllarda suç mahalleri gibi algılanmak ve suçlanmak durumuyla kalsa da araştırmacılar bekar odalarının asayiş sorunlarının kaynağı olmadığı kanaatindeler. Fotoğrafta Sosyolojik Göz: İstanbul’da Bekar Odaları adlı çalışmasında Gamze Toksoy, bekâr odalarında yaptığı araştırmanın bulgularını özetlerken; “kalabalık odalarda kalanların kendi içlerinde yerleşik bir düzen oluşturduklarını’; ‘bireylerin sorumluluk alanlarının net olarak tarif edildiğini’; ‘karşılıklı birbirlerini korumak, desteklemek üzere kimi önlemler alarak ortak bir hayatın kurallarını oluşturduklarını’; ’odalarda gündelik yaşamı düzenleyen ve kararları alan bir lider bulunduğunu’; ‘odada yaşayanların adeta ebeveynler ve çocuklar arasında hiyerarşik ilişkilerin tanımlandığı bir aile yapısı içindeki bireylere benzediğini’; ‘liderin hem hiyerarşik ilişkinin en üstündeki baba rolünde hem de günlük ihtiyaçlara yönelik ev işlerini yapan bir anne rolünde” olduğunu belirtmektedir.

YORUMLAR 1
  • akın başarır 17 yıl önce Şikayet Et
    dıgıturk reklamları. slm benin yazım alakasız olucak ama hergün en 20 kez ziyaret ettiğim ve akşamları kanal7 ve haber7 yi düşürmediğim tv karşısında sızlere uafak bir uyarı yapmak istiyorum.lütfen dıgıtürk reklamlarınızı kanallarınıza koymatınız haber7 ailesine böyle sacma sapan reklamları yayınlamısını yakıitıramadım şahsımca iyi calışmalar..
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Ticaret Bakanlığı ceza yağdırdı: 134 dosyaya 15,7 milyon lira idari para cezası!
GSM operatörleri çöktü mü? Bakanlıktan son dakika deprem açıklaması