Mit ve gerçek ışığında Sabataycılık

Tarihi boyu en çok tartışılan sorunlardan olan Sabatay Sevi’yi takip eden Yahudi mezhebiyle ilgili bir yığın iddia ortalıkta geziyor. Peki, neden bu konu bu denli çok tartışılıyor. İşte yanıtı

 Mit ve gerçek ışığında Sabataycılık
Mit ve gerçek ışığında Sabataycılık
GİRİŞ 29.02.2008 14:55 GÜNCELLEME 29.02.2008 14:55
Bu Habere 4 Yorum Yapılmış

Günümüzde Sabataycılık söz konusu olunca akla Soner Yalçın ve Yalçın Küçük geliyor. 1990'larda olsaydık M. Şevket Eygi, Ertuğrul Düzdağ, Abdurrahman Dilipak ve Harun Yahya gelecekti. İslamî kanadın konuya yaklaşımı 'gizemli tarikat' ile hesaplaşma tarzında kendini gösteriyor. 1990'lardan sonra konuyla ilgilenmeye başlayan solun yaklaşımı ise 'bunlar bizim tarihimizin bir parçası, onlarla yüzleşelim' mantığı çerçevesinde başladı. Sonrası malum... Ortalık doğrulanamayan ve doğrulanamadığı gibi yalanlansa da gücünden bir şey kaybetmeyen iddialardan ve paranoyak yaklaşımlardan geçilmiyor...


'Neden hâlâ Sabataycılık konusunu tartışıyoruz? Gizli ve gizemli olduğu için mi?' Yoksa başka nedenler mi var?


Bu soru Aşina Yayınlarından neşredilen Cengiz Şişman imzalı Sabatay Sevi ve Sabataycılar / Mitler ve Gerçekler adlı kitabın da başlangıç sorusu ve oldukça da anlamlı. Şişman, aslında bu konu başlangıcından, yani 17. asrın ikinci yarısından itibaren her zaman sorulduğunu ama hiç bu kadar geniş kitlelerce tartışılmadığını belirtiyor.


SINIF SAVAŞLARININ ORTASINDA SABATAYCILAR


Sabataycılığın, özellikle son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün başarısı ve başarısızlığını izahı için kullanılır hale gelen kolaycı bir yaklaşımın aracı haline geldiğini belirten Şişman, 'Hatta bazıları işi 'Sabataycı Cumhuriyet' deyimini kullanmaya kadar vardırdı. Bir yandan 'Ulusalcılar' diye nitelendirdiğimiz geniş kesimin ortak paydalarını oluşturma sürecinde bir 'öteki' ya da günah keçisi oldu. Diyebilir ki hem sağ hem de sol kökenli 'usulaslcılar' için Sabataycılar adeta Türkiye'de yaşanan her türlü sorunun arkasındaki kişiler olarak algılanmaya başladılar' diyor.


Ancak Şişman'a göre konunun bu kadar çok okunup tartışılmasının daha geniş ve toplumsal bir açıklaması var: 'Son seçimlerde bir şey net olarak görüldü. Türkiye'de önemli bir siyasi, sosyolojik ve ekonomik sınıfsal dönüşüm yaşanıyor. Ortaya çıkan yeni sınıfı oluşturanlar, Anadolu kökenli ve muhafazakar insanlar. Bu yeni sınıf kendi konumunu sağlamlaştırırken eskisini de zayıflatmak durumunda. Bunun için de her türlü araç kullanılır. Biraz İbn'i Haldun tarzı bir süreç bu. Yani daha çalışkan ve motvasyonu yüksek olan 'kenardaki' insanlar, sefahat ve tembelliğe alışmış 'merkez'deki insanlarla yer değiştirmektedir. Ancak bu süreç tamamlanmış değildir. Sabataycı kökenli insanlar, merkezde yer alan bu eski sınıfın önemli bir unsurunu oluşturduklarından 'Beyaz Türklerin' bir sembolü olarak algılandılar ve 'öteki'leştirildiler. Dolasıyla eski elitin güçten düşmesi aşamasında komplo teorilerinin en meşhur aktörleri ve hatta kurbanları konumuna düştüler. Bu nedenlerle de sabatay kökenli insanlar hakkındayazılan her kitap. okuma düzeyinin inanılmaz düşük olduğu Türkiye'de onlarca baskı yaptı. Bu kitapların halen havalanı kitapçılarından çok otogar kitapçıları raflarını süslemeleri manidardır'


Bugün Sabataycılık tartışmaları o denli çığırından çıktı ki kimileri hâlâ Yahudilerin hizmetinde olup her alanı kontrol etme gücüne sahip gibi sunmayı sürdürürken, kimileri onların bu tarz yayınlarla hedef haline getirilip günlük yaşantılarını bile zehir ettiğini savunuyor. 


Ilgaz Zorlu Sabataycılara karşı antipatinin zirveye çıktığı dönemlerde cemaatin asimile olmaması için çalışmalar sarf etmiş çözümün kimliğin açıklanması olduğunu savunmuştu. Ama kendi içinde paradokslar barındıran bir tezi savunduğu için yalnız kaldı ve ortadan kaybolmayı tercih etti.


Özellikle son yıllarda Yalçın Küçük ve Soner Yalçın’ın kitapları ile bu konu Türkiye’de her kesim tarafından tartışılıyor. İnternet sayesinde bu konudaki yorum ve spekülasyonlara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Ehil olan ve olmayan insanların yarattığı bu bilgi yığını çoğumuzun zihnini karıştırmakta hatta kirletmiş durumda..


İLBER ORTAYLI: KONU HAKKINDA EN AYDINLATICI ÇALIŞMA CENGİZ ŞİŞMAN'IN



Tarihçi İlber Ortaylı’ya göre, Cengiz Şişman bu konuda en aydınlatıcı, tarihi ve felsefi bir çalışmayı gözler önüne serdi ve sadece bu özelliği ile kitap Türkiye tarihi için çok önemli bir vesika özelliği taşıyor.



Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesini bitirdikten sonra doktorasını Harvard Üniversitesinde yapan Şişman, Türkiye’ye döndükten sonra Koç, Sabancı, TOBB üniversitelerinde öğretim görevlisi olarak görev yaptı. Son olarak TÜBİTAK’ta Başkan danışmanlığı görevinin üstlenen Cengiz Şişman şu an da Amerika’da Harvard Üniversitesinde Öğretim görevlisi olarak bulunmaktadır.

Cengiz Şişman 10 yıl Sabataycılık üzerine çalıştı. Doktorasını da Amerika’nın ünlü üniversitelerinden Harvard’da “ Osmanlı Yahudi Tarihi” konusunda verdi. Şişman’ın Sabataycılığın dününe ve bugününe ilişkin değerlendirmeleri içeren ve Aşina kitaplardan çıkan kitabı son yıllarda sayısı hızla artan popüler yazarlardan farklı.

Uzun bir röportaj olarak tasarlanan olan kitap bu haliyle kolay okunabilmenin yanı sıra Sabatay Sevi ve Sabayatcılık ile ilgili bilinen pek çok “şehir efsanesinin” de ne kadar içinin boş olduğunu ortaya koyuyor.

Kitabın giriş bölümü daha çok konunun neden hala bir tartışma konusu ve önemli olduğu tartışılıyor. Birinci bölümde Sabatay Sevi’nin hayatı, Mesihliğini ilan etmesi, Osmanlı ve Avrupa’daki etkileri, Sabatay’ın Müslüman olması ve öldükten sonra Sabataycı cemaatin ortaya çıkışı ile ilgili tartışmalar var. İkinci bölüm Sabataycılığın 18. ve 19. yüzyılda görece olarak daha az bildiğimiz karanlık dönemlerini ele alıyor. Üçüncü bölüm Sabataycı kökenli insanların İmparatorluktan Cumhuriyete geçiş sürecinde yaşadıklarını, son bölüm ise Türkiye’deki son zamanlarda yapılan tartışmaları kapsıyor. Kitabın en arkasında ise kaynakça ve belgeler var..

Ancak kitapta tartışılan konular sadece Sabatay Sevi ve Sabataycılarla sınırlı değil. Milliyetçilik, Türk Cumhuriyetinin ortaya çıkışında Sabataycıların rolü, Şemsi Efendi ve Atatürk, Varlık Vergisi, Siyonizm, Amerikan Neo-conları, misyonerlik, Sufi Sabatayistler, siyasal İslam’ın doğuşu ve Anti Semitizm’e kadar pek çok konu bu kitapta tartışılmış ve bunlar hakkında yeni ve ilginç görüşler öne sürülmüş.. Bu görüşlerden en ilginç olanlarından birisi ise Sabatay kökenli insanların Türkiye’nin eski elitlerin bel kemiğini oluşturduğu ve yeni ortaya çıkan muhafazakar elitle bunların eninde sonunda bir çatışma yaşayacakları..

Sonuçta bu kitap Sabataycılığın geçmişi ve şimdisi hakkında yazılan en bilimsel ve en doyurucu eser olmaya aday. Ve görünen odur yeni iddiaları ile konu hakkındaki tartışmaların bundan sonraki seyrini belirleyecek gibi.


Bugüne dek Sabataycılık konusunda okuduğunuz tüm kitaplarda yer alan bilgi ve iddialardayer alan mitleri ve gerçekleri daha rahat görebilmeniz açısından Cengiz şişman'ın kitabını gözde geçirmenizde yarar var..


Kitapla ilgili teknik bilgiler, arka kapak yazısı ve internet üzerinden sipariş şartları için bu linki kullanabilirsiniz...


(Haber 7 Kitap Dünyası)

YORUMLAR 4
  • Kahvesever 17 yıl önce Şikayet Et
    Baris Dorsa, cok dogru bir tespit;. Sebatayligi onemsiz,etkisiz bir olusum gibi gosterme cabasi, Siyonizmin dunya genelinde ki finans, basin yayin, akedemik olusumlari elinde tutup istedigi gibi manipule etmesi gercegini `komplo teorileri` suclamasiyla kamuoyu nazarindan uzaklastirabilme cabasi ile birebir ortusuyor.Dunyadaki toplam `yahudilerin(!)` yuzde 80`ini olusturan Askenazileri ozellikle Amerika da soy isimlerinden desifre edebilmek cok kolay iken, Turk isimleri tasiyan bu manipulator elit(!)kitle kendini Turkiyede iyi sakliyagelmistir
    Cevapla
  • betul kutal 17 yıl önce Şikayet Et
    İLGİNÇ!!!. Taraflı olarak kaleme alınmış bir kitap olduğunu düşünüyorum. Sabatayları masum gösterme çabası var gibi...
    Cevapla
  • bengisu kibar 17 yıl önce Şikayet Et
    SABETAYCILARA EN AĞI DARBEYİ ADNAN OKTAR VURDU. Zaten 25 senedir sabetayistlerin istediği Allahsızlığa karşı mücadele veriyor, Yaratılış Atlası son noktayı koydu. Gerçi biz son nokta diyoruz, Adnan Oktar yeni başladım diyor, şevkle heyecanla seyrediyoruz, tüm müslümanlar da ona destek olmalı, bu İslam düşmanlarına karşı mücadelesine ortak olmaıyız
    Cevapla
  • barış dorsa 17 yıl önce Şikayet Et
    şüphe. Sayın şiş manın okuduğu okullar ve çalıştığı üniversitelerde aynı şüpheli mahfillerdir.Aynı yahudi tarikatının beslendiği kurumlardır.Bizim kişisel tembelliğimizden., bizide kendilerinide malesef başkaları araştırıp yazabiliyor.El ne verdiyse onu yemek zorunda kalıyoruz.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Sergen Yalçın'a göre Süper Lig'de sezonun en iyi 11'i!
Bıçaklı sürücüye yangın tüpüyle müdahale kamerada