İlhan Berk için usta şairler ne dedi
Türk şiirinde farklı bir söyleyiş yaratan ''İkinci Yeni'' akımının savunucusu, Türk şiirinin büyük ustası İlhan Berk, deneyci şiirleri, yazıları ve desenleriyle tarihteki yerini aldı.

Sibel Kurtoğlu'nun haberi
Şairler, İlhan Berk ile ilgili düşüncelerini dile getirdiler.
Şair Ahmet Oktay, İlhan Berk'i 16-17 yaşında tanıdığını ve 50 yılı aşkın dostluğu bulunduğunu söyledi.
Türkiye'nin önemli şairlerinden biri diye nitelediği İlhan Berk'in Türk şiirinin ''en genç şairi'' olduğunu dile getiren Oktay, ''Bu bağlamda fizik yaşını ciddiye almayalım. Çok deneyci bir şairdi. En olgunlaştığı zamanlarda bile şiirini tehlikeye atmaktan, deney yapmaktan asla kaçınmazdı. Bu yanıyla benzersiz bir şairdir'' dedi.
Oktay, İlhan Berk'in vefatının Türk edebiyatı için büyük bir kayıp olduğunu ifade ederek, duygularını şöyle anlattı:
''İlhan Berk, çok kendine has bir şairdi. İlk kitabı 'Güneşi Yakanların Selamı'nı saymazsak, ki kendisi de o kitabı var saymazdı, 'İstanbul' kitabından bu yana çok özgün bir şiir kurdu. Bütün hayatını şiire adamıştı. Yeri kolay doldurulabilecek birisi değildi İlhan. Dolu dolu yaşadı. Kendine güzel bir hayat kurdu, herkese nasip olmaz.''
-''BİR ŞEYLER ÇIKACAKTIR TEREKESİNDEN''-
İlhan Berk'in her zaman projeleri olduğunu ve son anına kadar yazdığını anlatan Oktay, bir kitap çalışması olup olmadığı sorusu üzerine ''Bırakmazdı yazmayı. Bir şeyler çıkacaktır terekesinden'' dedi.
Şair Ahmet Oktay, Berk'in ''İstanbul'' adlı kitabının, upuzun dizelerden oluşan şiirlerden kurulduğunu ifade ederek, eser Servet-i Fünun'da yayınlamdığında herkesin şaşırdığını anlattı.
İlhan Berk'in durmadan kendini yenilediğine dikkati çeken Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Dünya şiirini çok yakından izlerdi. Birçok şeyin Türkiye'de biçimsel anlamda ilk deneylerini yapan şairdir. 'Türkiye Şarkısı' adlı kitabında yer alan ve Türkiye'deki tarım alanında makineleşmek üzerinde yoğunlaşan şiirini unutamam. 1950'lerde yazdığı şiirinde, ilk traktörlerin gelişmesiyle beraber traktörün tarım işçileri arasında yaratacağı sosyal sorunlara değinmeyi bilmiştir. Bir işsizlik dalgası geleceğini o tarihlerde görebilmiştir. Bu da İlhan'ın sadece şiirle uğraşmadığının, şiir dışındaki dünyayı da yakından kovaladığının yakın bir kanıtı olarak görülebilir.''
Ahmet Oktay, şairin, Türkiye'de 1957-1958'lerde Türk şiiri ve edebiyatının değişmekte olduğunu ve değişmesi gerektiğini ilk sezen insanlardan biri olduğunu vurgulayarak, bu nedenle de ''İkinci Yeni Akım''ın içinde yer aldığını kaydetti.
-''ŞİİR DENEYCİSİ''-
Şair Süreyya Berfe ise İlhan Berk'e ''şiir deneycisi'' denilmesinin daha doğru olacağını ifade ederek, Berk'i ''Durmadan denedi, hep denedi... 'Bunu da, şunu da şiir yapabilir miyiz?' Sanki bir şiir laboratuvarında çalışıyordu'' sözleriyle anlattı.
İlhan Berk'in 1969'da emekli olduktan sonra Bodrum'a yerleştiğini anımsatan Berfe, 17 yaşında ''Uyanış'' dergisinde ilk şiirinin yayınlandığını, ilk dönemlerinde biraz Nazım Hikmet'ten etkilendiğini söyledi.
Berfe, İlhan Berk'in ''İkinci Yeni''cilerle birlikte olduğunu hatırlatarak, görüşlerini şöyle dile getirdi:
''Onlara katılıyor; daha da ötesi İkinci Yeni'nin adeta sözcülüğünü üstleniyor. İkinci Yeni'nin kurucularından daha İkinci Yeni'ci oluyor ve İkinci Yeni dönemi İlhan Berk'in 'Galileo Denizi' ile başlıyor ve sonu gelmez denemeler başlıyor.
İlhan Berk'e 'şair' dersek daraltırız bu adamın sanatının alanını... Şiir deneycisi, şiir yazmayı sürekli deneyen bir şairdi. İkinci Yeni'de en aşırısını akıla sığmaz denemelerin yaptı.''
-ŞİİRİN UFKU...-
Berfe, İlhan Berk'in yalnız şiir yazmakla kalmadığını, antolojiler hazırladığını ifade ederek, ''İlk baskısı 1960'ta yapılan Başlangıçtan Bugüne Beyit Mısra Antolojisi yaptı. Bu antoloji Türk şiirinin süzülmüş halidir. Çünkü en seçkin beyit ve mısraları aldı, antoloji yaptı'' dedi.
Berk'in otobiyografi, iki günlük kitap, deneme ve söyleşi yazdığını, çeviri yaptığını anlatan Süreyya Berfe, sözlerine şöyle devam etti:
''Yetmiyor resim de yaptı. İkinci Yeni'ye başladığından bu yana şiirlerine paralel akıl almaz desenler yaptı. Bunlar da resim değil, karalama değil, desenlerdir. Hemen hemen hepsi erotik desenlerdir. Zaten İlhan Berk şuna inanırdı, 'Erotizm şiirin atar damarı', 'Benim şiirim erotizmle beslenir, açık ya da gizli' derdi.
Türk şiiri iyi bir şairini, önemli bir şairini yitirmekle kalmadı; cesur, zaman zaman da cüretkar bir şiir deneycisini kaybetti. Bundan sonra onun kadar şiirin ufkunu açmada cesur ve cüretkar şair çıkar mı, bilemiyorum...''
-''ŞİİRDE BİR HARİKULADELİKLER AVCISIYDI''-
Şair ve yazar Hilmi Yavuz da, İlhan Berk'e ilişkin görüşlerini şöyle aktardı:
''Gündelik konuşmada İlhan Berk en sık 'harika' sözcüğünü kullanırdı. Dünyayı, harikuladelikler olarak gören bir şairdi o... Çok eski yıllarda söylediği gibi şiirde bir harikuladelikler avcısıydı. Dünyada var olan her şey onun için bir şiir nesnesiydi. Şiirini sürekli değiştiren şairleri severim. İlhan Berk, ustalık tanımayan, daima deneyen, araştıran; şiirini bozup yeniden kurmaya meraklı bir şairdi. Dünyada her şey şiir, her şiir de bir oyuncaktı, bu bin yıl yaşındaki çocuk için.''
-''USTA, İNCELİKLİ BİR İNSANDI''-
Şair Gülten Akın ise İlhan Berk'in, Türkiye'nin yetiştirdiği çok değerli ve ender şairlerden biri olduğuna işaret ederek, ''Sanatın yalnız yönüyle değil, birçok yönleriyle de ilgilenen, özellikle kara kalem resim yapan usta, incelikli bir insandı'' dedi.
Belli bir yaşa gelince ölümün kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Akın, arkasında bıraktığı eserlerin kalıcı olacağını ve ışık tutacağını söyledi.
Akın, 40 yıl önce Ankara'da aynı sokakta oturduklarını belirterek, şöyle konuştu:
''Ankara'dan tanırım. Şahsen tanışmadığımız bir dönemde bizim evimize rahatça gelebilecek kadar da rahat, açık gönüllü bir insandı. Ben o dönemler çok tanınmış bir yazar değildim, ama o ustalığın gereğini yapıyordu. Eşi Edibe hanım da çok değerli bir insandı, eşinin yanına gitti. Allah rahmet eylesin.''
(aa)