Türk, Kürt ve Alevi kimliğimi ortak yaşıyorum

Aynur Doğan, Türk, Kürt ve Alevi kimliğinin birleşimi sonucunda ortaya çıkan geleneksel müzikten keyif aldığını söylüyor. "Tüm kimliklerimi atın, insan kimliğim kalsın' diyen Doğan, kaygısızca müzik yapmaktan yana

Türk, Kürt ve Alevi kimliğimi ortak yaşıyorum
Türk, Kürt ve Alevi kimliğimi ortak yaşıyorum
GİRİŞ 24.04.2010 09:13 GÜNCELLEME 24.04.2010 09:13
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Aysel YAŞA'nın ropörtajı

Aynur'un Rewend albümü sonunda piyasada. Uzun zamandır çıkmasını beklediğim bir albümdü bu. Bekleyişimin ilk sebebi Aynur'un sesinden güzel türküler dinlemek, diğeri ise onunla enine boyuna keyifli bir söyleşi gerçekleştirmekti. Geçtiğimiz hafta bu iki isteğim de yerine geldi ve Aynur'la buluştuk. Albümden, hayattan, müzikten dem vurduk ve 'Söyleşi bir bahane, güzel bir dost yüreği bulmak şahane' diyerek ayrıldık. Bakın bu buluşmada neler konuştuk...

Yeni albüm artık piyasada. Nasıl bir çalışmanın ürünü Rewend?

Uzunca bir süredir bu albüm üzerinde çalışıyoruz. İkinci albümden sonra yoğun bir konser trafiği oldu. Dünya müzik festivallerine katıldım. O arada içimde biriken müzikle yapabileceğim bir çalışmanın zeminini hazırlıyordum. Her şey bana ait olsun istiyordum. Rewend'le birebir ilgilendim. Stüdyo süreci yaklaşık 1.5 yıl sürdü. Yurtdışında hazırlandı ama kendi ekibimle çalıştım. Bu albümde içimde yaşadığım ruhsal birikimleri bir araya getirmeye çalışıyordum. Artık konseptini tamamen kendimin kurduğu bir çalışma olsun istiyordum, öyle de oldu.

Rewend göçebe demek? Neyin göçebeliği bu?

Konserler devam ederken albüm de benim içimde pişmeye başlamıştı. O dönemde çok yoğunlaştım. Bu süreçte ise kendimi bir göçebe gibi gördüm. Albümü hazırlarken Dersim, İran Horasan, Soran, Serhad, Erivan bölgelerine gittim, oralarda türkülerle ilgili araştırmalar yaptım. O arada konserlerim devam ediyordu. Kendi mekanından ayrılırken bir göçebesin, oradan sonra gittiğin her yerde yine göçebe sayılıyorsun. Ruhsal bir göçebeliğin üzerinden yürüyor Rewend. Mezopotamya'da varolan farklı müzikal yapı dökülüyor ortaya.

Zaten albümdeki türkülerin çoğu geleneksel Kürt müzikleri.

Evet, hepsi öyle. Sadece Rewend bana ait. Geleneksel müzik beni çok etkiler. Çünkü doğal... Yaşanan acıdan, sevinçten beslenip ortaya çıkan bir tür bu. Dışarıdan farklı şeyler katılmamış. Katıksız, olduğu gibi bir müzik. Bu müziği koruyarak, onun üzerinden gitmek beni daha çok tatmin ediyor. Bu yüzden albümü de böyle şekillendirdim.

Albümde 12 tane türkü var. Geleneksel müzikler arasından seçim yapmak zor mu?

Daha önceden dinlediğimiz türkülerdi bunlar. Albüme girmeyen dört tane parça var. Düzenlenmesine rağmen koymadık. Mana olarak beni anlatan eserlerde karar kıldım. İnsanlar dinlerken bir albümden sıkılmasın. Sıkılmaları için değil, dinlemeleri için albüm yapıyoruz. Türküleri bir araya getirirken de konsepte uygun olmasına dikkat ettik. Her bölgeden var; Dersim, İran Horasan, Soran, Serhad, Erivan...

Konsept dediniz. Rewend'in konsepti neydi?

Bütün bölgelerdeki tınıları bir araya getirmekti. Çünkü ben Dersim'de büyürken, Soran bölgesinden habersizdim. Bunları Dersim'den çıktıktan sonra fark ettim. Albüm sürecinde bu bölgelere gidip, dostluklar kurarak araştırmalar yaptım. Bölgedeki insanlarla ortak bir ruhumuz var.

Bu ruhlar bir araya gelsin istedim. Farklı bölgelerde yaşayan Kürtler sınırlarla ayrılmışlar. Ben bu albümde benzer müzikleri derleyerek sınırların ne kadar anlamsız olduğunu gösterdim.

TÜRKÇEYİ OKUYOR VE SEVİYORUM

Albümde tek bir Türkçe türkü var.

Bu Kürtçe bir albüm. Ben ikisini ayrı ayrı yapmaktan yanayım. Belki ileride bir albümüm de sadece Türkçe olur. Türkçe türküleri çok seviyorum. Rewend'de bulunan Yaranmaz Aşık türküsünü çok seviyordum. Bir tane olsun istedim. Ama Türkçeyi de okuyor ve seviyorum. Bu türküyü koyarak Türkçe okumuyor diyenlere de cevap vermek istedim.

Albüm kapağında sözlerin Kürtçe ve İngilizce çevirileri var. Neden Türkçe yok?

Bunu herkes soruyor. Türkçeye çeviriyoruz, ama aynı anlamı veremiyoruz. Bir önyargı olmadan sadece müziğe yoğunlaşılırsa, herkes anlatmak istediğimizi hissedebilir. Kürtçe ve İngilizce aynı dil grubu içerisinde olduğu için çevirdiğinizde anlamını daha iyi buluyor. Ayrıca albüm tüm dünyada yayınlanacağı için orijinal dilleri ve İngilizcelerini koyduk. Türkçe üzerinde çalışıyoruz şu an, doğru anlamları bulduğumuzda web sayfamızda yayınlayacağız.

Bu üçüncü albümünüz. En çok hangisi içinize sindi?

Bu albümü yaptım. Her şeyiyle kendim ilgilendim. Çok yorucuydu ama istediğim oldu. İsteklerim doğrultusunda bir şey oluşturdum. İçimdekini özgürce anlatabildiğim için mutluyum. Ama elbette diğerleri de önemli benim için. Üçünün de yeri farklı. Bunların hepsi bir dönemimi yansıtır. Şimdi bu albüm çıktı, rahatladım. Bir yıl sonra başka bir yerdeyim. Yarın başka bir dönem gelecek ve ben onu anlatacağım. Çocukluğunuzda cemler ve semahlarda türküler duyarak büyüdünüz. Türkülere yoğunlaşmanızda bunun etkisi büyük.

Peki, türküler dışındaki müziklere karşı nasıl kulağınız?

Hiç bilmediğim bir dildeki türküyle de hüzünlenebiliyorum. Sonra bakıyorsun hissettiğin duygu, kafanda canlandırdığın öykü doğru. Müzik böyle bir şey zaten. Müzikte dil yoktur. Dil ikinci planda, tamamlamak için bir unsurdur, müziğin dili ortaktır.

Bir şarkıyı Türkçe okuduğunuzda ne hissediyorsunuz, Kürtçe okuduğunuzda ne?

Eskiden Kürtçe okurken, daha bendim. Kendimi daha özgür hissediyorum. Türkçe'de ise daha yapay duruyordum. Kendimi tam veremiyordum. O dünyayı yeni yeni öğreniyorsun, yeni içselleştiriyorsun. Tamam, Türkçeyi biliyorduk ama kendi acını, sevincini anadilinle yaşıyorsun. Zaman geçtikçe bir şeyleri daha iyi algıladıkça, ortak dili yakaladıkça her dilde de aynı şeyi hissediyorsun. Benim için Türkçe okumak da, Kürtçe okumak da aynı. Nasıl olmasın ki? Türkçe düşünüyoruz, seviyoruz, rüyalar görüyoruz, güzel sözler söylüyoruz, kavga ediyoruz. Yani hissetmemek mümkün değil.

Canlı performansınıza albüm kayıtlarından daha çok güvendiğinizi söylüyorsunuz...

Evet, çünkü sahnede her şey gerçek ve samimi. Orada daha çok kendin oluyorsun. Her şey senin elinde ve inisiyatifinde. Albüm bir görev gibi. Stüdyoya giriyorsun, okuyorsun ve düzenliyorsun. Bu teknolojik durumlar sese biraz mekaniklik katıyor. Bundan da hoşlanmıyorum.

Kürtçe albüm yapmak eskiden zordu, yasaklar vardı. Bu yasaklar kalktı, şimdi de zor mu?

Evet, Türkiye'de alternatif müzik yapıyorsun ama sektörü belli değil. Türkçe bir albüm yapsaydım bu kadar yorulmazdım. Hem Kürtçe olması hem sektörün olmaması yoruyor. Telif hakları anlamında belirlenen kurallar yok. Buna karşı tek başına bir albüm yapmak risktir. Ben bu riski aldım. Bir yerden sonra telifi de, emeğimin karşılığı da önemli değil. İçimde biriktirdiklerimin çıkması, özgürleşmem gerek.

Yaptığınız bu Kürt müziği nerelerden besleniyor? Size bu müziği yaptıran nedenler neler?

Yaşadığım her şey. Tabii ki geçmişimden sağlam bir kök aldım. Yaşayan büyüklerimiz aktardılar bize. Bir de dedim ya göçebeyim. Dünyanın her yerine gidiyorum. Oralara bir şeyler bırakıyorum, onlardan parçalar alıyorum. Ruhsal olarak gördüğün ve yaşadığın her şey bunun dinamiklerini oluşturabiliyor.

BU ÜLKEYİ BİZDEN FAZLA SEVEN YOK

Kürtçe yeni beste yapmayı düşünüyor musunuz?

Yapıyorum ama biraz bekleyeceğim. Biriktirdiğim birçok parça var fakat zamanının gelmesi lazım. Evet, bunlar olmuş demem gerekiyor. Bir de geleneksel müzikler o kadar güçlü ki. Bu albümü hazırlarken diyordum ki zaten eskiler yapmışlar her şeyi, bize bir şey kalmamış. En azından bunları doğru bir şekilde yorumlayarak, gün ışığına çıkaralım. Zaten Kürt müziğine ait iyi bir arşiv yok. Varolan kayıtlar Erivan Radyosu'ndan alınmış. Allah onlardan razı olsun, Kürt müziğinin duygusunu onlardan çok iyi bir şekilde alabiliyoruz.

Yurtdışında da bol bol konser veriyorsunuz. Orada daha mı özgür Aynur?

Gittiğim birçok ülke kimse hangi dilde söylediğimle ilgilenmedi. Performansımla ilgilendiler. Bu da müzikal anlamda özgürlük sağlıyor elbette. 'Şu parçanın anlamı nedir?' diye soran çok nadirdir. Bu Kürtmüş, ben Kürtleri sevmiyorum, bu müziği dinlemem.

O politik bir şeydir ve başka bir yerde kalır. Ama sanat bağımsızdır. Türkiye'de o kadar çok siyasi çalkantı var ki, müzik ve sanat olayı oturtulmadı. Ama her şeye rağmen bizden daha fazla seven yok bu ülkeyi, buradan besleniyorum.

Politik kimliğiniz müziğinizin önüne geçiyor çoğu kez. Neden buna engel olmuyorsunuz?

Elbette bu rahatsız ediyor beni. Ben Türk, Alevi ve Kürt kimliğimi ortak taşıyorum. Bu ortak kimliklerin birleşimi sonucunda ise bir müzik çıkıyor benden. Ama kimse bu müziği konuşmaya yanaşmıyor. Tüm kimliklerimi atın, insan kimliğim kalsın diyorum bazen. Kaygısız müzik yapmak istiyorum. Bu politik kimliğin müziğimin önüne geçmesini tasvip etmiyorum. Ama bunu da ben yapmıyorum. Üç tane albüm çıkardım ve altı yıldır bana aynı politik sorular geliyor. Albüm çıkıyor, kimse şarkılar üzerine soru sormuyor.

YETER Kİ BARIŞÇIL OLSUN

Ülke gündeminde demokratik açılım var. Siz sanırım iyi bir yere varacağız demişsiniz. Bu konudaki net tavrınız nedir?

30 yıl önce bitmesi gereken, bu kadar bedelin ödenmemesi gereken bir olaydan bahsediyoruz. Ama yine de zararın neresinden dönersen kardır. Kendi adıma bu süreci aşmaya çalışan, çözüm odaklı çalışan herkese destek olmalıyım diyorum. Başbakan'ın sanatçıları bu işe dahil etmesi pozitif bir durum ama gerçekten bir samimiyet gerekiyor. Sanatçıların da bu anlamda pozitif bakması lazım. Birisi bir el uzatmışsa, sen iki kez gideceksin. Yeter ki barışçıl olsun. Siyasetler, ideolojiler ne olursa olsun, bu durumun üzerine gitmek lazım. Bu siyasetten bağımsız, vicdani bir meseledir. Toplumu seven partilersek, ideolojilersek bunun devamı için katkıda bulunmak lazım.

KAYNAK: YENİŞAFAK
YORUMLAR 1
  • ali aydın 15 yıl önce Şikayet Et
    3 u bır arada kahve gıbı bayan. evet 3 u bır arada yasıyor nasıl becerıyorsa... alavılıgı kabut etmıyorum.. hz ali bende cok severım ben alevı degılıgım
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Erdoğan'dan Ferdi Zeyrek için taziye mesajı
9 Haziran Pazartesi 2025 Gazete Manşetleri