Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali

Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali 23-30 Eylül tarihleri arasında istanbulda gerçekleşecek. Festival zengin seçkisi ve kapsamlı akademik programıyla dikkat çekiyor.

Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali
Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali
GİRİŞ 14.09.2011 12:20 GÜNCELLEME 14.09.2011 12:20

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin, Başakşehir Belediyesi işbirliğiyle ve Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun katkıları ve Haber7com'un medya sponsorluğunda yla 23-30 Eylül 2011 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirileceği Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, zengin film seçkisi ve kapsamlı akademik programıyla,  izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor. 

İstanbul’un kültür-sanat ve akademik yaşamına yeni bir soluk katması beklenilen festivalde paneller, söyleşiler, atölyeler, sergiler ve ünlü sinemacıların deneyimlerini aktaracakları bir sinema semineri de düzenlenecektir. Film gösterimleri ve festival etkinliklerinin gerçekleşeceği salonlar şöyle: İ.Ü. Hukuk Fakültesi 1. Amfi ve Doktora Salonları, İ.Ü İletişim Fakültesi Sinema Salonu, Beyoğlu Sineması, Başakşehir Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu, Nişantaşı City Life Sineması.

BİLET FİYATLARI
Festivalin bilet fiyatları, Nişantaşı City Life, Beyoğlu Sineması ve Başakşehir Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu için tam 6TL, öğrenci 4 TL olarak belirlendi. İstanbul Üniversitesi 1. Amfi ve Doktora Salonları ve İ.Ü İletişim Fakültesi Sinema Salonu’ndaki gösterimler ücretsiz gerçekleştirilecek.

FESTİVALİN BÖLÜMLERİ
Festival programının başlıca bölümleri arasında,
seri katiller, soygun olayları, mafya hikayelerini konu edinen “Suç Hikayeleri”, işkence, savaş suçları, ölüm cezası ve ayırımcılık ve darbe dönemleri hak ihlallerini konu edinen, “Askıda Hukuk ve İnsan Hakları”,  kolluk güçlerini ve yargı mensuplarının sistem ve toplumla ilişkilerini inceleyen ve adaletin yetersiz kaldığı durumlara örnek teşkil eden ürünlerin sunulduğu “Adalet Terazisi” bulunmaktadır.

Festival Bölümleri

Askıda Hukuk ve İnsan Hakları

Adalet Terazisi

Aşk ve Suç, Aşk ve Ceza

Suç Hikayeleri

Panorama

Kısa Film Yarışması

 

AÇILIŞ FİLMİ

17 Hours  / 23-F la película / 17 Saat, CHEMA DE LA PEÑA, İspanya, 2011, 97'

24 EYLÜL’de gerçekleşecek açılışta yönetmenliğini Chema De la Pena’nın yaptığı İspanyol yapımı 17 Hours / 17 saat adlı film gösterilecek. Askeri diktatörlükten demokrasiye geçiş sürecinde geçen 17.5 saati anlatan filmin yönetmeni Chema De la Pena ve yapımcısı Ignacio Salazar Simpson festivalde aramızda olacak.

Neredeyse 40 yıl süren askeri diktatörlük yönetiminin ardından İspanya’da, demokrasiye geçiş sürecinin üzerinden sadece 3 yıl geçmiştir. Yönetimi ele geçirmeye kararlı askerlerden oluşan 200 kişilik bir grup 23 Şubat günü, meclis binasını basar ve 350 milletvekilini rehin alır. Ülkedeki tek ulusal TV kanalı bu haberi yayınladığında insanları korku sarar. Tekrar askeri diktatörlüğün gelmesinden korkan halk, evlerinde TV ve radyolardan gelen haberleri beklemeye koyulurlar. 23-F, Yasalara uygun hareket eden yeni hükümetin temellerinin sarsılmasına neden olan on yedi buçuk saati, İspanya Demokrasisinde yaşanan en uzun gecenin hikâyesini konu alıyor.

 

ASKIDA HUKUK ve İNSAN HAKLARI

17 Saat / 17 Hours  / 23-F la película, CHEMA DE LA PEÑA, İspanya, 2011, 100', UZUN

Festivalin aynı zamanda açılış filmi olan 17 Hours / 17 Saat yasalara uygun hareket eden yeni hükümetin temellerinin sarsılmasına neden olan on yedi buçuk saati, İspanya demokrasisinde yaşanan en uzun gecenin hikâyesini konu alıyor.

Kaçırma ve Ölüm / Abduction and Death / Secuestro y muerte, RAFAEL FILIPPELLI, Arjantin, Meksika, 2010, 95'

70’li yılların Arjantin’in de, bir sabah, askeri üniforma giyen silahlı genç adamlar, kıdemli Kara Kuvvetleri komutanını kaçırırlar ve onu bir kulübeye saklarlar. Kendisini kimin, hangi sebeple tutsak ettiğinden habersiz olan rehineyi duruşmasız yargılamaya karar verirler. Sonraki günlerde, ordu mensubu komutan sert bir şekilde sorguya çekilir. Bu sorgulama, iki politik ve ahlaki ideoloji arasındaki zıtlığı ve çelişkiyi gözler önüne sererek, karşıt taraflardan birinin sonunu getirecektir.  Film, günümüzde de var olan bir dramın yepyeni bir bölümünü su yüzüne çıkarıyor.

Ödül / The Prize /  El premio, PAULA MARKOVITCH, Meksika, Fransa, Polonya, Almanya, 2011, 115'

Bu bir öz yaşam öyküsüdür. Markovitch’in çocukluğundan kesitlerin yer aldığı, rüyasında hep bu anlara geri döndüğü bir hikâyedir. Rüzgarın ıslak ve asla sona ermeyen sesini net olarak duyabilirsiniz. Davetkâr olmayan sahili görebilirsiniz. Denizin rengi sarı ve gri tonlarındadır. Fırtınadan duvarlar sallanır. Okulda yer alan bunaltıcı, vasat faşizme ve onun komik ayinlerine tanık olunur. Bunlar dostane olmayan zamanlardır.

Dağın Renkleri / The Colours of the Mountain, CARLOS CÉSAR ARBELAEZ, Columbia, Panama, 2010, 93'

Kolombiya’nın ücra bir dağlık alanında günlük yaşamı konu alan hikâye, Manuel ve dostu Julián’ın arkadaşlıklarının etrafında döner. Bir gün futbol oynarken topu mayınlı araziye kaçırırlar. Günlük yaşamlarının ve hayâllerinin önemli bir parçası olan toplarını geri alabilmek için Poca Luz’un yardımıyla ellerinden gelen her şeyi yaparlar.

Kolorado Kid, ANDRAS B. VAGVOLGYI, Macaristan, 2010, 93',

 1959 yazında, hamal ve kumarbaz olan Béla Kreuzer kelepçelenip tutuklanır. Nezarete konulduğunda öncelikle yarışlardaki şüpheli eylemleri nedeniyle tutuklandığını düşünse de kısa zamanda 1956 yılında yapılan devrimde yer aldığı için tutuklandığı ortaya çıkar. Soruşturma sırasında eski dostları tıpkı kız arkadaşının yaptığı gibi ona yüz çevirir. Güvenebileceği tek kişi hücre arkadaşıdır. Savcının idam cezası istemesine rağmen yargıç Kreuzer’ı 15 yıllık hapis cezasına mahkum eder. 1974 yılında dışarı çıktığında artık dünya eskisi gibi değildir.

Kinyarwanda, ALRICK BROWN, Ruanda, ABD, 2011, 100'

1994 yılındaki Ruanda Soykırımı sırasında ülkenin en saygın Müslüman lideri olan Ruanda Müftüsü, Tutsilerin öldürülmesi sürecine Müslümanların katılmasını yasaklayan bir fetva verir. Ülke açık mezbahaya dönüştükçe, camiler Müslümanlarla Hıristiyanların, Hutularla Tutsilerin bir araya gelerek birbirini korudukları sığınaklar haline gelir. Kinyarwanda, altı farklı hikâyenin iç içe geçmesiyle oluşan, soykırım sırasında hayatın ve insanın kendini toparlamasına dair, bu zamana kadar anlatılmış en kapsamlı ve en gerçekçi betimlemedir.

Çarpışma / Clash / Engkwentro, PEPE DIOKNO, Filipinler, 2009, 60',

Richard ve Raymond, çete savaşlarının karşı taraflarında yer alan iki genç kardeştir. Richard ‘’Bagong Buwan’’ (Yeni Ay) isimli çetenin lideridir. Raymond ise, çekici bir çocuk olan Tomas’ın liderliğindeki ‘’Batang Dilim’’ (Gecenin Çocukları) adındaki rakip çetede yeni göreve getirilmiştir. Bir gece yarısı çatışmasında Tomas, Raymond’ı abisini öldürmekle görevlendirmiştir. Aynı zamanda Şehrin Ölüm Mangası sokaklarda pusu kurmuştur. Belediye Başkanı Danilo Dularte Suarez tarafından desteklendiği düşünülen, mahallede huzuru sağlamak için kurulan bu yasadışı örgüt, henüz çözülmemiş olan çocuk yaştaki gangster cinayetlerinden sorumludur. Şimdi ise Richard’ın peşindedir.

Eylül Fırtınası, Atıf Yılmaz, Türkiye, 1999, 120’

 

"Eylül Fırtınası", bir çocuğun gözünden 12 Eylül dönemini anlatıyor. Babasının yerini öğrenmek için annesi gözaltına alınan Metin şubeye getirilir. Metin annesi ile birlikte şubede bir gece geçirir. Ertesi gün dedesiyle birlikte gidecek olan Metin, kendi küçük dünyası içinde annesinin neden bu kadar perişan durumda olduğu sorusuna cevaplar bulmaya çalışır. Ama tüm bunları bir açıklığa kavuşturmak onun için imkansızdır. Atıf Yılmaz’ın son filmi Eğreti Gelin’den önce çektiği Eylül Fırtınası 12 Eylül’ebir çocuğun gözünden yaklaşan bir hesaplaşma filmi.

Gölgeler ve Suretler, DERVİŞ ZAİM, Türkiye, 2010, 116’

Gölgeler ve Suretler, 1963'te Kıbrıs'ta Türklerle Rumlar arasında başlayan olaylar sırasında Karagöz kuklacısı olan babasından ayrı düşen genç bir kızın geçirdiği olgunlaşma sürecini anlatıyor. 
Gerçek olaylardan esinlenen film, şiddetin egemen olduğu bir dünyada masumiyeti korumanın ve insanın kalmanın yollarının neler olduğuna yanıt bulmaya çalışıyor. 

Yürüyüş / Meş, SHİAR ABDİ, Türkiye, 2011, 90'

12 Eylül 1980 darbesinin derinden etkilediği Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde geçen hikayede, darbenin etkileri hayatın tam ortasında hissediliyor. Cengo ile birlikte kalabalık bir grup çocukla tanışıp arkadaş olan Xelilo, kısa bir süre içinde, dışlandığı, öfkelendiği ve önemsenmediği dünyadan uzaklaşır. Xelilo’nun arkadaşlarının kimi babasız kalır, kiminin ailesi ilçeyi terk eder, kiminin yakınları gözaltına alınıp bilinmeyen yerlere götürülür.

Küçük Günahlar, RIZA KIRAÇ, Türkiye, 2011, 96'

Yirmi altı yaşlarında, hayatını gelecek kaygısı taşımadan sürdüren Melik, bir gün Şilan adlı bir genç kıza tutulur, ama bu kızın kim olduğunu, nerede yaşadığını bilmemektedir. Melik, Şilan’ı takip ederek onun kaldığı evi bulur ve evde olmadığı bir gün kapıyı çalar. Şilan hakkında bilgi sahibi olmaya başlayan Melik, Kuzey Irak’ta yaşayan abisinin yanına illegal yollardan gitmeye çalışırken gözaltına alınan Şilan’ı kurtarmaya çalışır.

Çocuk Sesleri / Little Voices / Pequeñas voces, JAIRO EDUARDO CARRILLO, Kolombiya, 2010, 76', Belgesel

Çocuk Sesleri yaşları 8 ile 13 arasında değişen, Kolombiya’da şiddetin ve kaosun ortasında büyüyen, evsiz kalmış yeni nesil çocuklarla olan görüşmelere ve onların çizimlerine dayanan bir animasyon- belgeseldir. Çocuklarla yapılan görüşmeler onların gerçeği algılayış biçimini bizlere sunar. Hikâyeler çocukların orijinal çizimlerine dayanarak yaratılmıştır. 

Burma Paramparça / Burma in Pieces, ARUN SHARMA,  Burma, Tayland, Danimarka, 2010, 46’, Belgesel
Yasadışı ve gizli saklı olarak Burma ve Tayland’da iki seneyi aşan bir sürede çekilen Burma Paramparça, 150 saatlik orijinal materyali, röportajları, arşiv görüntülerini bir araya getiren bir insan hakları yol hikâyesi ve yaşamın şiirsel bir metaforudur. Kalabalık sokaklarda, izbe köylerde, trenlerde, pazarlarda, gerilla direnişinin konuşlandığı mayın döşenmiş Burma ormanlarında, Tayland sınırındaki mülteci kamplarında, Budist tapınaklarda, okullarda ve Kick Boks turnuvalarında çekilen belgesel, askeri diktatörlüğün gölgesinde kalan Burma’daki yaşamlar hakkında kendine has gözlemleri izleyicilerine sunar. 

Şili Binası / The Chilean Building  / El edificio de los chilenos, MACARENA AGUILO, Susana Foxley, Şili, Fransa, Küba, 2010, 96', Belgesel

1970’lerin sonlarına doğru, Avrupa’ya sığınan Sol Devrimci Hareketi (MIR) militanları, askeri diktatörlüğe karşı mücadeleyi desteklemek üzere Şili’ye dönmeye karar verirler. Bazıları bunu yasal yollarla yaparken, bazıları gizli bir mücadeleye girişir. Birçoğu çocuklarıyla birlikte geri dönemez. Böylece bu çocukları koruyacak bir dayanışma merkezi fikri doğar ve geride bırakılan 60 çocuğu bir araya getiren Project Home hayata geçer.  

Soykırımla Yüzleşme / Facing Genocide / Khieu Samphan and Pol Pot, DAVİD ARONOWITSCH, Staffan Lindberg, İsveç, Norveç, 2010, 94', Belgesel

Soykırımla Yüzleşme, Kamboçya’da Kızıl Kmerlerin döneminde, 1975-1979 yılları arasında Demokratik Kamboçya’nın Devlet Başkanlığı’nı yapmış Khieu Samphan’ın kişiliğine bir bakışı konu alır. Samphan, 2007 yılında tutuklanana kadar Kızıl Kmerler döneminde işlemiş olduğu suçlardan sorumlu tutulmadan yaşamıştır. Film, eski bir liderin tutuklanmadan ve hakkında dava açılmadan önceki hayatını anlatmaktadır. Filmde, aynı zamanda, eski liderin Pol Pot ile olan yakın ilişkisi de mercek altına alınmaktadır.

Sırra Kadem / Into Thin Air, MOHAMMADREZA FARZAD, İran, 2010, 26', Belgesel 

8 Eylül 1979 tarihinde masum İranlıların devlet güçlerince katledilmesini konu alan bir belgeseldir. Resmî sokağa çıkma yasağından bihaber olan insanların nasıl öldürüldüğünü gösteren bir dakikadan az dehşet verici görüntülerden oluşur. “Sırra Kadem”, masum insanların politika uğruna nasıl katledildiklerini gösteren çarpıcı ve trajik bir hikayedir.

 

Sizden Korkmuyoruz / We Are Not Afraid / ¿Quién dijo miedo? / Honduras de un Golpe, KATİA LARA, Honduras, Arjantin, 2010, 90', Belgesel

28 Haziran 2009 tarihinde kanlı bir darbe gerçekleşir:  Honduras Devlet Başkanı Zelaya ordu tarafından alıkonulur. Sendikalı bir oyuncu olan René, darbeye karşı durmak için Ulusal Halk Direnişi Cephesi’ne katılır. Benzeri görülmemiş bir olay yaşanır: medyanın yanlılığına ve baskıya rağmen direnen halk, hakları için ayaklanırlar.

Santiago Dosyaları / Santiago Files, CETYWA POWELL, ABD, 2011, 69’, Belgesel

Her liderin arkasında bir entrika vardır. Santiago Dosyaları, Şili’nin istikrarsız hükümetinin Devlet Başkanlığını yapan Salvador Allende’nin düşüşünü ve bu süreçte rol alan CIA’nin, Şili Ordusu’nun ve Allende’nin kendisinin hikâyesini anlatmaktadır.

Darbe / Coup, ELİF SAVAŞ FELSEN, Türkiye, 2010, 158', Belgesel

Darbe; 1920'lerde Atatürk tarafından yaratılan ordu kontrolü altında demokratik sistemi, ülkenin politik ve kültürel hayatında askeri kuvvetlerin yerini, her bir darbenin sebep ve sonuçlarını, Güney Amerika darbelerinden farklarını ve militer demokrasinin geleceğini inceliyor. “Darbe” filminde anlatı veya sonradan hazırlanmış film bulunmuyor. Bunun yerine film aktivistler, politikacılar ve askeri liderlerin röportajlarını askeri harekatlar ve sokak gösterilerini gösteren olağanüstü özel arşiv görüntüleri ile birbirine örmektedir. Bu yöntem, Türkiye'deki bugünkü çeşitli tartışma ortamlarını, birbirinden kökünden farklı görüş açılarını bir anlatıcının filtresinden geçirmeden göstermeyi sağlıyor. Böylece film konusuna sadık kalarak seyircisine hükümet, askeri kuvvetler ve aşırı uçların yıkıcı ayrılığını görsel olarak tecrübe ettirirken, sadece "kısa haber" olmaktan öteye giderek, kucak dolusu bilgi veriyor.

Düşükler Yassıadada, Nusret Eraslan, Türkiye, 1960, 23’, Belgesel

Düşükler Yassı Ada’da, 1960 yılında Adnan Menderes, Celal Bayar, Hasan Polatkan ve Fatih Rüştü Zorlu dahil olmak üzere Yassıada’da tutuklu bulunan Demokrat Partililer’in günlük hayatlarının ve mahkeme süreçlerinin görüntülendiği bir filmdir. Nusret Eraslan’ın yönettiği belgesel, Ordu Foto Film Merkezi tarafından çekilmiş bir propaganda filmidir.

Yepyeni Bir Dans / Un Nuevo Baile, NİCOLAS LASNİBAT, Şili, 2010, 24', KISA

Armando fiziksel engelli bir tango şarkıcısıdır. Hayatı hiçbir zaman kolay olmamıştır. Fakat bugün kaderi değişecektir… Hâlâ diktatörlüğün hayaletinden kurtulmaya çalışan bir ülkenin yeniden yapılanması ve beslenen umutlar üzerine bir hikâyedir.

Leştirme, ABDULLAH AKÇAY, Türkiye, 2010, 4', KISA

Masum kurbanlar, geride ise cevap bekleyen yakınlar. Hepsinden önemlisi ideolojik cinayetlere kurban giden bedenlerin derinden sessiz ağlayışı. Biz onları duyamıyoruz fakat bunların birer politika olduğunu biliyoruz. Leştirme politikası. Leştirme, masum ruhların ve olup bitenin arasında dolandı. Derinden gelen seslerin anlamını, sembolize ederek eleştirmesiyle ortaya çıktı.

 

Muhakeme, YUSUF YILMAZSOY, Türkiye, 2011, 15'

Bahri, Levent ve Eren sarhoş halde, Bahri’nin kullandığı arabayla kaza yaparlar. Kaza sonrası Eren yaşamını yitirir. Şoför koltuğundaki Bahri suçu, hafıza kaybına uğrayan Levent’in üzerine atar. Evli olan Levent ve Bahri’nin ailelerinde yaşanan olaylar, Levent’in vicdan azabı ve Eren’e tuttuğu yas, bununla birlikte açılan soruşturma doğrultusunda Levent’in hapse girecek olması, Bahri’yi iç muhakemeye sürükler.

SUÇ HİKAYELERİ

Vaftiz / The Christening / Chrzest, MARCIN WRONA, Polonya, 2010, 86'

Yaşam için 7 gün, geriye güvenilebilecek tek bir arkadaş kaldı ve kaybedebileceği tek şey yaşam olmayacaktı. Michal bir insanın isteyebileceği her şeye sahiptir: genç bir ailesi, kendine ait bir işi ve Varşova’da lüks bir dairesi vardır. Yeni doğan oğlunun vaftiz babası olmak için eski arkadaşı Janek ortaya çıktığında Michal’ın huzur dolu hayatı parçalanmaya başlar.  İki arkadaş sadece ortak bir geçmişi değil, Janek’i bir süre sonra bir karar vermeye zorlayacak karanlık bir sırrı da paylaşmaktadır. İyiyle kötü, yaşamla ölüm arasında verilen bir karar…

Tapınakta Cinayet / Mindfulness and Murder / Sop-mai-ngeap, TOM WALLER, Tayland, 2011, 90'


Budist manastırı tarafından işletilen gençlik sığınağında yaşayan evsiz bir çocuk ölünce, Baş keşiş eski bir polis olan Rahip Ananda’yı olayı araştırmak üzere görevlendirir. Rahip, Bangkok şehrinin göbeğinde yer alan bu manastırda işlerin pek de yolunda gitmediğini keşfeder. Rahip Ananda, yetim bir çocuk olan Jak isimli inatçı asistanıyla birlikte, cinayetin sebebini ve katili bulmalarına yardımcı olacak bir dizi şaşırtıcı ipucunu ortaya çıkarmayı başarır.

Kıyıda Kalan / Outbound / Periferic, BOGDAN GEORGE APETRI, Romanya, 2010, 87', UZUN

Hapis cezasını çeken Matilda’ya 24 saatlik geçici tahliye izni verilir. Hapishaneye dönmeye niyeti olmayan Matilda ülke dışına kaçma planları kurar. Fakat gün sona ermeden önce, Matilda öncelikle sorunlu geçmişiyle yüzleşmelidir. Ona yardımcı olma konusunda gönülsüz olan erkek kardeşini ve ona borcu olan, çocuğunun babası Paul’ü ziyaret eder. En son olarak da Matilda çocuğu Toma’yla buluşur ve birlikte yeni bir hayat kurmayı teklif eder. Birlikte vermeleri gereken son bir karar vardır.

Kameralı Katil / The Camera Murderer / Der Kameramörder, ROBERT-ADRIAN PEJO, Avusturya, İsviçre, Macaristan, 2010, 90'

Thomas ve kız arkadaşı Sonja Neusiedl Gölü’nün kenarında bir evde yaşamaktadır. Çift, Thomas’ın arkadaşı Heinrich ve eşi Eva’yı hafta sonu tatili için davet eder. Keyifli bir buluşma olarak başlayan haftasonu, komşunun çocuklarının kaybolmasıyla yerini gerginliğe bırakır. Kimliği anlaşılamayan bir adam tarafından işkenceye uğrayan üç çocuğu gösteren bir videonun da bulunmasıyla paranoya git gide yükselir.  Acaba saldırgan evdeki birisi midir? Thoman Glavinic’in romanından uyarlanan film, kusursuz bir psikodrama yaratır.

Suç ve Ceza / Crime and Punishment, AKİ KAURİSMÄKI, Finlandiya, 1983, 93', UZUN

 “Suç ve Ceza”, Dostoyevski’nin aynı adlı klasiğinin modern bir uyarlamasıdır. Genç bir mezbaha işçisi olan ana karakter anlamsız bir suç işler. Bu davranışının sonucunda toplumdan uzak bir hayat yaşamaya başlar ve git gide yalnızlığına gömülür. Sadece kazara suç mahalline gelen genç bir kız onu takip etme konusunda istekli olur. Karakterin vicdan azabı ve polisin daralan çemberi umutsuz aşk ilişkilerine gölge düşürür. “Suç ve Ceza”, ilk ve öncelikli olarak,  genç bir adamın topluma karşı çaresiz bir başkaldırmaya girişmesi üzerinedir.

Kardeş / Brother / Hermano, MARCEL RASQUIN, Venezuella, 2010, 96'

Film, Venezuela’nın başkenti Caracas’ın gecekondu mahallelerinde geçmektedir. Daniel, olağanüstü bir forvet oyuncusudur. Takımın kaptanı Julio ise doğuştan yetenekli bir liderdir. Julio ve Daniel kardeş gibi büyümüşlerdir. Yaşadıkları fakir semt, yani La Ceniza için futbol oynamaktadırlar. Daniel profesyonel bir futbolcu olma hayalleri kurarken, Julio da ailesinin geçimini kara parayla sağlamaktadır. Onun hayal kurmaya zamanı yoktur. Hayatlarının fırsatı karşılarına, bir yetenek avcısının Julio ve Daniel’i şehrin en büyük, profesyonel futbol takımı olan Caracas Futbol Kulübü’nün seçmelerine katılmak için davet etmesiyle çıkar. Ancak acı son onları beklemektedir ve çamurlu sahada bir seçim yapmak zorundadırlar. Hangisi daha önemlidir? Aile birliği mi, intikamın tadı mı, yoksa hayatları boyunca kurdukları hayaller mi?

Asla Aşk Değişmez / L’Amore non Cambia, LARA CELENZA, İtalya, 2010, 4', KISA

1930’ların İtalya’sı. Yakışıklı gangster Marco, baştan çıkarıcı güzel Melania ile loş bir barda sohbet etmektedir. Acaba bu ilk bakışta aşk mıdır yoksa seksi bir aldatmaca mıdır?

Havvalar ve Elmalar, MEHMET BAHADIR ER, Türkiye, 2011, 17', KISA

Turistlik bir yörede çalışan iki arkadaş gece geç saatte dükkanlarına gelen Fransız turist kızın peşine takılırlar. Gençlerden birisinin "kolay kadın"  olarak gördüğü alkollü kıza olan biçimsiz ilgisi taciz noktasına geldiğinde,  kızdan beklemedikleri bir tepkiyle karşılaşırlar. Suçlu duruma düştükleri bu gecede Emre ve Murat ciddi bir ahlak sorgulaması yapmak zorunda kalacaklardır.

Denge, MERT MERİÇLİ, Türkiye, 2010, 9', KISA

Denge, cezaevinden yeni çıkmış eski bir hükümlü, adalet terazisini kendine göre belirleyen bir polis ve bagajda bağlı bir şekilde kaderini bekleyen adamın yollarının kesişmesinin hikayesidir. Film, suç, ceza ve adalet olgularının birbirleriyle sert bir şekilde çarpışmasıdır. Kim gerçekten haklı, kim gerçekten suçlu, kim gerçekten kurban; bu soruların cevabı da filmde karanlık ve gizemli bir yoldur.

ADALET TERAZİSİ

72 Gün / 72 Days / Sedamdeset i dva dana, DANILO SERBEDZIJA, Hırvatistan, Sırbistan, 2010, 93'

Büyükbaba Djuradj'ın Amerikan hükümetinden aldığı emekli maaşı, dul eşi Nedja'ya ödenmektedir ve Paripovic ailesinin sahip olduğu tek gelir kaynağı budur. Nadja'nın ani ölümüyle, ailenin yaşamı tehdit altına girer ve ailenin reisi şeytanca bir plan yapar. Yönetmen Danilo Šerbedžija'nın ilk uzun metraj filmi olan ''72 Gün'', eski Yugoslavya'nın en ünlü yıldızlarının ve umut vaat eden yetenekli Hırvat aktörlerin yer aldığı güçlü bir oyuncu kadrosuna sahiptir.

Hücre – Hakamada Davası, Hayat Nedir Ki? / Box - the Hakamada Case / Box – Hakamada Jiken- Towa, BANMEI TAKAHASHI, Japonya, 2010, 117'

Gerçek bir cinayet davasına dayanan film, haksız yere cezalandırıldığından şüphelenilen, ölüm cezasına çarptırılmış bir mahkûm ve onun masum olduğuna inanan yargıcın hikâyesini anlatıyor.

Fabrikada işçi olarak çalışan Iwao Hakamada, 1966 yılında patronu, karısı ve iki çocuğunu öldürmekten tutuklanmıştır. İşlediği cinayeti sürekli inkar eden Iwao, en sonunda baskı altında suçunu itiraf eder ve idama mahkum edilir. Davayı yürüten üç yargıçtan en genç olanı Norimichi Kumamoto, Iwao’nun masum olduğuna inanmaktadır ancak itirazı reddedilir. Ve daha da kötüsü yargı kararını yazma görevi ona verilir. Bir yıl sonra, Kumamoto protesto olarak Barodan ayrılır ve 40 yıl sonra, sessizliğini bozarak, yargı kararının aleyhinde ifade verir.

Tırtıl / Caterpillar, KOJI WAKAMATSU, Japonya, 2010, 85’

1940 yılında olan İkinci Çin-Japon Savaşı sırasında kahramanlık nişanı almış onurlu bir asker olan Teğmen Kurokawa, Çin topraklarındaki savaş alanında kollarını ve bacaklarını kaybetmiş halde evine dönmektedir. Köyün bütün erkekleri, kadınları ve aile bireyleri bütün ümitlerini Teğmen’in karısı Shigeko’ya bağlamıştı: “Tanrı-asker”in bakımını üstlenip, görevini eksiksiz yerine getirip, köyün geri kalanı için bir örnek oluşturarak İmparator’u ve ülkeyi onurlandırmalıdır.

Sokak Günlüğü / Street Days / Quchis Dgeebi, LEVAN KOGUASHVILI, Gürcistan, 2010, 86', UZUN

Tiblis’te üç polis 45 yaşındaki Checkie’yi tutuklar ve arkadaşının çocuğunu uyuşturucuya bulaştırmalarını, böylelikle çocuğun babasına şantaj yapabileceklerini söyler. Eğer polisle işbirliği yapmayı reddederse, hapishaneye gönderilme riskiyle karşı karşıya kalır. İşsiz ve eroin bağımlısı olan Checkie teklifi reddedebilecek konumda değildir; yine de böylesine nahoş bir seçimle karşı karşıya kaldığı için umutsuzca bir çıkış yolu arar.

Adalet Oyunu, ALİ ÖZUYAR, Mahur Özmen, Türkiye, 2011, 105'

Emekli ağır ceza hâkimi Sezgin'in, kendisini hayata bağlayan kızı Belgin’in öldürülmesi ve sanık olarak yargılanan damadı İlker’in beraat etmesi, adalete ve mesleğine olan inancını yitirmesine neden olur. Yaşadığı şehirden uzaklaşarak bir sahil kasabasına yerleşir. Sezgin, her ne kadar mahkemede beraat etmiş olsa da kızını, damadı İlker’in öldürdüğüne inanmaktadır. Adaleti kendi yöntemleriyle gerçekleştirmek isteyen Sezgin, damadı İlker’i bir şekilde kaçırarak villanın mahzenine yaptırdığı hücreye hapseder. Kendisi ölünceye kadar damadının orada kalmasına karar verir.

Adaletle Dans / Courting with Justice, DEBBİE CARMODY, Avusturalya, 2009, 26', Belgesel

İskandinav bir bar sahibi, Ngadju kavmine mensup Kevin Rule’u öldürmek ile suçlanır, fakat ceza almaz. Maktulun hayat arkadaşı Daniella Borg, bar sahibinin öldürücü darbesinin Kevin’ı öldürdüğüne inanmaktadır ve Avustralya Adalet Sistemi tarafından adaletin yerine getirilmediğini düşünmektedir. Daniella davanın tekrar açılmasının gerekliliğine karar vermiştir, ama bu sefer dava Kevin’in topraklarında, varolan en eski yasanın çerçevesinde Yerli Örf ve Adet Hukuku Mahkemesi’nde görülecektir. Ortaya şöyle bir soru çıkmaktadır: Eğer Avustralya Hukuk Düzeni Britanya sistemi yerine dünyadaki en eski hukuk düzenlerinden biri olan Yerli Avustralya Örf ve Adet Hukuku’nu temel alsaydı ne olurdu?

Yemin / The Oath, LAURA POİTRAS, ABD, 2010, 96', Belgesel

Yemin, Usama bin Ladin’in korumalığını yapmış Abu Jandal’la, Guantanamo Toplama Kampı’nda tutuklu olan, tartışmalı askerî yargılama süreçlerine maruz kalan ilk kişi, Salim Hamdan’ın hikâyesini anlatmaktadır. Çekimleri Yemen, Guantanamo Körfezi ve Küba’da çekilen Yemin, 1996 yılında kaderin bir araya getirdiği iki insanın Usama Bin Ladin, 9/11, Guantanamo Toplama Kampı ve ABD Yüksek Mahkemesi’ne uzanan yolculuğunu anlatan bir aile dramıdır.

Savcı / Prosecutor, BARRY STEVENS, Kanada, 2010, 94', Belgesel

Savcı, yeni kurulmuş olan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin ilk davalarına bakan bir başsavcının sürükleyici hikâyesini anlatmaktadır. Luis Moreno Ocampo en kötü suçları işlemiş dünyanın en azılı suçlularının davalarını incelemekte ve takip etmektedir. Soykırımdan sağ kurtulanlar için bir kahramandır, fakat Sağcılar ve Solcular arasında birçok can düşmanı vardır. Savcı, tarihî olayları en ön sıradan izlemek ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin küresel adalet için etkili bir araç mı yoksa idealist bir rüya mı olduğunu anlamak için fırsat tanımaktadır.

Dışarıdakiler, Hüseyin Aydın, Türkiye, 2011, 22', Belgesel

 “Özgürlük” kavram olarak, içi çok çeşitli unsur ve fikirlerle doldurulabilecek bir kavramdır ve kişiden kişiye değişir. Cezaevindeki insanların hayat pratiklerini ve düşüncelerini sunmak, birçok insanın kafasındaki özgürlük kavramını yeniden sorgulatabilecek bir konudur. Bu kavramın yeniden sorgulanması, özgürlüğün, daha insani ve bir arada yaşayabilme olanaklarımızı genişletebilecek niteliklerle tanımlanmasını sağlayabilir. İçerdekiler, hayatları boyunca dışarıda oldukları için içeridedirler. Yani onlar aslında genel paradigmanın hep dışında kalmışlar ve yoksulluğun neden olduğu hayat koşulları içerisinde suçu bir noktasından hayatlarına bulaştırmışlardır. Onların bizden çok büyük farklarının olmadığını apaçık ortada… Dışarıda olan onlar mı, yoksa biz miyiz?

Anı Yaşamak / Living The Moment, Hakan Metin Mercan, Türkiye, 2010, 20’, KISA

Anı Yaşamak, Ümraniye cezaevinde cezasını çekmekte olan bir mahkumun ailesine olan özlemini anlatmaktadır.

Herşey Yolunda / Khorosho, MİGUEL ANGEL JİMENEZ, İspanya, Rusya, 2010, 21', KISA

Khorosho, Andro ile Beka isimli iki askerin buluşmasının hikayesidir. Eski silah arkadaşları, çok fazla kötü anıyı, vicdan rahatsızlığını, dağları ve yığın haline gelmiş sigaraları paylaşırlar.

Gün Doğumu, Gün Batımı / Shourouk / Ghourob Sunrise / Sunset, MOHAMMAD ALDHARİ, Suudi Arabistan, 2010, 28', KISA

Bir sokak çocuğunun gündelik yaşamını aile, toplum ve güvenlik konularını inceleyerek anlatır.

Vardiya / Shift, ANU AUN, Estonya, 2010, 15', KISA

Alımlı ve zengin olduğu halinden belli olan Miina bir dükkânda hırsızlık yaparken yakalandığında polis memuru Mare, onu hâkir gören bir tavırla davranır. Mare aynı zamanda erkek iş arkadaşlarının güzel hırsız için üzüntü duymalarından da rahatsız olmuştur. Bambaşka hayatları yaşayan bu kadınlardan hiçbiri bir ortak noktaları olduğunu fark edemez: Her gün maruz kaldıkları psikolojik şiddet… Saatler sonra, kaderin rollerini değiştireceği ve ikisinin de suç ortağı haline gelecekleri bir ortamda tesadüf eseri tekrar karşılaşırlar.

Mülteci / The Refugee, EMRAH ÇAM, Türkiye, 2011, 13', KISA

Adem kaptan limandaki küçük kulübesinde yalnız başına yaşamaktadır. Hayatına bir anda giren mülteciyle o da bu mücadeleye dahil olacaktır…

Bedel, NAİL PELİVAN, Türkiye, 2010, 15',KISA


Yavuz, yıllar önce en yakın arkadaşı Refik'i polise ihbar eder.Refik hapiste yatarken, Yavuz da bu süre içerisinde kendiyle hesaplaşır.Refik hapisten çıktıktan sonra uzak ve kimselerin olmadığı bir köye yerleşir. Yavuz onu arar ve bulur.

Hayat, ELİF REİS, Türkiye, 2011, 8', KISA

İkisi de oyuncu olan Hayat ve Meriç altı ay önce evlenmiştir. İki yıldan beri beraber olan çiftin birkaç yakın arkadaştan oluşan küçük ve mutlu bir hayatları vardır. Hayat ve Meriç bir bebek sahibi olmak istemektedirler.

AŞK ve SUÇ, AŞK ve CEZA

Af / Amnesty / Amnistia, BUYAR ALİMAN, Arnavutluk, Yunanistan, Fransa, 2011, 83’

Arnavutluk’ta ilk kez uygulanan yeni bir kanun çıkmıştır. Tiran hapishanesinde kalan evli mahkûmlar eşleriyle cinsel ilişkiye girebilecektir. Elsa kocasıyla buluşmak için ayda bir kez, Pogradec’ten hapishaneye gelmektedir. Spetim de karısını ziyaret etmek için aynı hapishaneye gelir. İki ziyaretçi arasında doğan bu yeni aşk hapishane duvarlarını aşmaya başlayacaktır. Ta ki mahkûmlar için çıkartılan Genel Af kararı, ikisi için de durumu zorlaştırana dek...

Eller Serbest / Free Hands / Les Mains Libres, BRİGİTTE SY, Fransa, 2011, 100'
Barbara birkaç senedir hapishane sistemi üzerine çalışan bir sinemacıdır. Paris varoşlarındaki bir hapishanede kalan uzun dönem mahkumların hem senaryosunu yazıp hem de oynadıkları bir film çekmektedir. Barbara mahkumlarla görüşme yapıp senaryonun temelini oluşturmak için haftanın iki günü hapishaneye gitmektedir. Fakat Barbara mahkumlardan biri olan Michel ile tanıştığında, ikilinin arasındaki aşk ilişkisi onu yasaları çiğnemeye itecektir.

Bir Daha / Once Again, JOUD SAİD, Suriye, 2009, 96'

Majed çocukken bulduğu bir silahla oynarken yaralanır ve hafızasını kaybeder. 2006 yılına geldiğimizde Majed’i yeni kurulmuş bir bankanın IT departmanının başkanı olarak görürüz. Lübnan asıllı bir dul olan bankanın müdürü Joyce ile tanışır. Majed gibi o da Lübnan’daki savaşta çok acılar çekmiştir, Suriyeliler tarafından babası öldürülmüştür.

Kerim’in Sevdası / Sevdah For Karim /Sevdah Za Karima, JASMİN DURAKOVİC, Bosna Hersek, 2010, 95'

11 Eylül 2001 sonrası Saraybosna. Bölüğünün Irak’a gönderilmesini beklerken Karim şehrin etrafındaki tepelerde mayın temizleyici olarak çalışmaktadır. Tek bir sebebi vardır: Para. Fakat sonu kötü biten bir aşk hikâyesi hayatını değiştirecektir. Hikâye; O, yakın arkadaşı Juka ve Belgradlı bir kız olan Ivanna arasında yaşanan bir aşk üçgeninin üzerinedir, aynı zamanda Batı ile İslam’ın çatışmasını ve genç bir Bosnalı’nın bu durumla nasıl baş ettiğini anlatır. Karim Bosnalı bir müslümandır, fakat bir “yürüyen mayın” değildir; sadece dünyanın kendisine ait kısmını mayınsız ve güvenli bir hale getirmeye çalışır.

Merhaba! Nasılsınız? Hello! How Are You?, ALEXANDRU MAFTEI, Romanya, 2010, 105’

Bilinmeyene karşı duyulan özlem, insanın arzularını yeniden keşfetmesine olanak sağlar… Gabriel ve Gabriela’nın 20 yıllık mutlu bir evlilikleri vardır ancak birbirlerine karşı duydukları cinsel istek artık bitmiştir. Hayatın insana sundukları bu kadarla mı sınırlıdır? İnternette tanıştıkları bir yabancıyla, birkaç gece boyunca sohbet ettikten sonra ikisi de aşık olduklarını fark eder. Oysaki yine birbirlerini bulmuşlardır. Bu durum, cinsel anlamda son derece aktif olan, ergenlik çağındaki oğulları Vladimir için daha da kafa karıştırıcıdır. Annesiyle babasının da cinsel istekleri olduğunu fark etmiştir. Sanal âşıkların, eninde sonunda bir gün karşı karşıya gelmesi kaçınılmazdır.

İtiraf, ZEKİ DEMİRKUBUZ, Türkiye, 2001, 90’
Zengin ve başarılı bir mühendis olan Harun, karısı Nilgün’ün kendisini aldattığını öğrenir. Önce bu durumla yüzleşmeyip, bildiklerini karısına söylemez. Zaman ağır ve acılı geçmekte ve belirsizlik dayanılır gibi değildir. Sonunda karısına her şeyi itiraf ettirmeye karar verdiğinde uzun bir gece başlar. Yedi yıldır evli olan karı-koca, insan olmanın karanlığında ilerledikçe, kimin kim olduğu tanınmaz hale gelir. Yalvarmalar şiddete, gözyaşları çığlıklara karışır.

Savaş Zamanı Aşk / Love During Wartime, GABRİELLA BİER, İsveç, 2010, 92' (Belgesel)

 “Savaş Zamanı Aşk”, gerçek bir modern zaman Romeo ve Juliet hikâyesidir. Kaderin buluşturduğu iki âşık dünyayı karşılarına aldığında ellerinde tek bir silahları vardır: Aşk. Tozun ve dumanın içinden, dünyada en iyi bilinen süregelen çatışmanın içinden çıkan Osama, Filistinli Müslüman bir sanatçıdır. Jasmin ise Alman Yahudi göçmeni bir aileden gelen dansçı bir İsrail yahudisidir. Tek istekleri politika, din ve tarihten uzak, yeni bir yaşam kurmaktır. Fakat, doğal olarak, toplumların birbirine sırt çevirdiği ve böyle bir birlikteliği onaylamayan bir coğrafyada bunu yapmak kolay iş değildir. Böylelikle, yeni bir yaşam arayışı için ülkeyi terk ederler.

Lavan, GUİLHAD EMİLİO SCHENKER, İsrail, 2009, 28', KISA

Gioza, “Beyaz İşkence” görevlisi kadın gardiyandır ve gözetimi altındaki mahkum Nick’e umutsuz bir şekilde âşık olmuştur, fakat Nick Gioza’nın farkında bile değildir. Nick hapishane prosedürünün son halkasına geldiğinde Gioza Nick’e olan aşkıyla hapishane kurallarına itaat etmek arasında bir seçim yapmak zorunda kalır. “Beyaz İşkence” totaliter rejimlerde siyasal suçluların tecrit edilmesine dayanan psikolojik bir işkence biçimidir.

PANORAMA

Köpek Öldüren / Dog Sweat, HOSSEİN KESHAVARZ, İran, 2010, 90', UZUN

Dengeleri altüst eden cinéma vérité tarzını kullanan film, günümüz İranı’nda yaşayan altı gencin hayatlarını gözler önüne serer.  Aileleri tarafından yanlış anlaşılan ve muhafazakâr İslam toplumu tarafından baskıya uğrayan gençler, kapalı kapılar ardında kişisel isteklerini gerçekleştirmeye çalışırlar. Bir feminist evli bir adamla ilişki kurar; yeni sevgili olan bir çift fiziksel yakınlık kurabilmek için uygun bir yer ararlar; eşcinsel bir adam kendini görücü usülü evliliğin içinde bulur; bir kadın şarkıcı teşhir edilme riskiyle karşı karşıya kalır; yas tutan bir evlat köktendincilere sert çıkışlarda bulunur. 2009 seçimlerinden önce Tahran’da gizlice çekilen Hossein Keshavarz’ın kışkırtıcı filmi Köpek Öldüren, yeni nesil İranlıların isyanlarının sesi olarak statükoya meydan okumaktadır.

 Yitik / Missing Man / Propavshiy bez vesti, ANNA FENCHENKO, Rusya, 2010, 96'

 “Kayıp Adam” tek bir soruya cevap vermeye teşebbüs ediyor: İnsan olmak ve insan kalmak ne demektir? Bağımsızlığını kaybetmiş bir adamın özgürlüğü arayışının ve kendi egosunu bulmaya çalışmasının bir öyküsüdür.  Genellikle özgürlük diğer insanların kurmuş olduğu, çoğu zaman seni sindiren sistemden bağımsız olmakla bağdaştırılır. Fakat kendinle başkaları arasındaki mesafeyi arttırarak özgürleşmeye çalışmak sadece bir özgürlük yanılsaması oluşturur. Hikâyenin ana karakteri, ismini anca filmin sonunda öğreneceğimiz, bir programcıdır.  Kendini dış dünyadan yalıtır ve kendi küçük dünyasını hayat tarzına uygun kurallar koyarak korumaya çalışır. Hiçbir şekilde hayatın içinde yer almamaktadır. Aldatıcı bağımsızlığı ona rahat gelmektedir. Sorunlardan arındırılmış bir hayatı vardır. Gelecek için öngörüleri vardır. Kendi kaderinin sahibi zannederken aslında ezkaza kendisini idare edemez hale gelir. Ataletsiz bir halde de olamaz. Hayatı arzuladığının tam aksine dönüşür:  Herkese mutlak bir şekilde bağımlı hale gelir. Sorunlarla baş etme konusunda aciz kalır ve koşullara göre davranır.

Şehadet / Shahada, BURHAN QURBANİ, Almanya, 2010, 90'

Günümüz Berlin’inde kaçak işçilerin çalıştığı bir depoya yapılan baskın sırasında, Almanya’da doğan, üç Müslüman gencin yolları kesişir. Türk asıllı bir polis memuru olan İsmail, görevine ve karısına olan sadakat yeminini bozmak üzeredir. Gönlünü yasadışı bir göçmen olan Leyla’ya kaptırır. Sammi ise aşırı derecede homofobik olan arkadaşlarına rağmen, dini inançları ve birlikte çalıştığı erkeklerden birine duyduğu karşı konulamaz arzusu arasında sıkışıp kalmış durumdadır.  Sammi’ye, cemaatin müthiş saygı duyduğu, liberal bir dini lider olan İmam yardımcı olmaya çalışır. Ancak İmamın da kendi sıkıntıları vardır. Kızı Meryem, son derece rahat bir şekilde yetiştirilmiş olmasına rağmen, aşırı muhafazakâr bir tarafa yönlenmiştir. Üç genç adam, çağdaş Batı toplumu içinde, inançları ve modern yaşam ile serbest yaşam tarzı ve gelenekler arasında kendilerine bir yer edinmek zorundadır.

Sıradan İnsanlar / Ordinary People, VLADİMİR PERİSİC, Fransa, İsviçre, Hollanda, 2009, 80'

Sabahın erken saatleri. Bir otobüs bilinmeyen bir yere doğru 7 asker taşımaktadır. Aralarından 20 yaşındaki Dzoni, ayak uydurmakta zorlanan bir acemi askerdir.  Balkanlar'da terk edilmiş bir çiftliğe varırlar. Onlardan beklenenin ve misyonlarının ne olduğu etrafındaki gizemden rahatsız olan Dzoni, bunu ortaya çıkarmaya çalışır. Kavurucu sıcağın altındaki uzun bekleyişleri böylece başlar. İçinde bir grup korkuyla bakan adamın olduğu otobüs yanlarına gelir. Bölük komutanı gelenlerin düşman olduğunu söyler. Endişe içinde bekleyen 7 asker, az sonra harekete geçmek zorunda kalacaklarının farkındadırlar.

Cennet Batıda / Eden Is West, COSTA-GAVRAS, Fransa, Yunanistan, İtalya, 2009, 110', UZUN

Elias'ın yolculuğu Ege'nin serin sularında başlar: Kıyıdaki parlak ışıklara yaklaşan eski püskü gemideki kaçakların hedefi Batı'ya gitmektir. Hem gerçek hem de efsanevi bir yer olan Batı'ya. Sahil Güvenlik botlarıyla karşılaştıklarında Elias ve arkadaşı gemiden atlayıp kıyıya yüzerler. Kendilerini “cennet” adında lüks bir tatil köyünün çıplaklar kampında bulan Elias,  Cennet'ten çıkmak zorundadır ve Avrupa boyunca, polisler, kamyonlar ve yabancılar arasından geçerek Paris'e kadar gider. CENNET BATIDA macera, mizah ve dramın birleştiği, günümüze dair bir kahramanlık efsanesi.

Suikast / The Conspirator, ROBERT REDFORD, Amerika, 2010, 122'

Abraham Lincoln suikastinden sonra, yedi adam ve bir kadın, başkanı, başkan yardımcısını ve içişleri bakanını öldürmek için komplo kurmak suçundan tutuklanır. Aralarındaki tek kadın Mary Surratt, John Wilkes Booth ve diğerlerinin buluşup eşzamanlı saldırıları hazırladıkları pansiyonun sahibidir. Henüz yeni avukat çıkmış Frederick Aiken onu askeri mahkeme karşısında savunmayı başlangıçta gönülsüzce kabul etmişken, dava ilerledikçe müvekkilinin suçsuz olabileceğini fark eder.

Özgürlüğün Rengi / Goodbye Bafana, BİLLE AUGUST, Almanya, Belçika, Güney Afrika, İngiltere, 2007, 104'

Ülkede yaşayan zencilerin durmaksızın kötü muamele gördüğü ve iki ırkın arasında devlet eli ile çizilmiş derin bir ayrımın bulunduğu Güney Afrika’da yaşayan James Gregory (Joseph Fiennes) bir hapishanede gardiyanlık yapan sıradan bir askerdir. James ve karısı Gloria’nın (Diane Kruger) hayatı bir gün ansızın gelen bir terfi haberi ile değişir. James’in başka bir hapishaneye tayini çıkmıştır ve Nelson Mandela’nın (Dennis Haysbert) gardiyanlığını yapacaktır. Zencileri ülkeyi tehdit eden en önemli unsur olarak gören James’in fikirleri Mandela ile vakit geçirdikçe değişmeye başlar. James’in Mandela ve ailesine yakınlık gösterdiğini düşünen üsleri durumdan rahatsız olurlar. Mandela’nın 30 yıla yayılan özgürlük mücadelesi, James ve ailesi için de zorlu bir yolculuğa dönüşür. “GOODBYE BAFANA – ÖZGÜRLÜĞÜN RENGİ” bir adamın ve bir ülkenin değişim öyküsünü anlatan güçlü bir film. 

Zefir, BELMA BAŞ, Türkiye, 2011, 93’, UZUN

Zefir, başına buyruk ve kafasının dikine giden genç bir kızdır. Yaz tatilini babaannesiyle birlikte dağlarda geçirerek annesinin geri dönüp onu almasını beklemektedir. Annesi sonunda gelir, ama onu almaya değil, gönüllü bir iş için gitmek üzere vedalaşmaya gelmiştir. Fakat Zefir annesinin bir daha onu bırakmamasını sağlamak konusunda kararlıdır.

Sonbahar, Özcan Alper, Türkiye, 2008, 95’, Uzun

Yusuf 1997 yılında 22 yaşında üniversite öğrencisi iken girdiği cezaevinden, 10 yıl sonra sağlık nedenleriyle tahliye edilir. Yusuf 'u, cezaevinden çıkıp geldiği Doğu Karadenizde ki köyünde bir tek yaşlı ve hasta annesi karşılar. O cezaevinde iken babası ölmüş, ablası ise evlenip büyük bir kente taşınmıştır. Ekonomik nedenlerle sadece yaşlıların kaldığı bu dağ köyünde Yusuf bir tek çocukluk arkadaşı Mikail ile görüşmektedir. Sonbaharın kendini yavaş yavaş kışa teslim ettiği günlerde, Yusuf Mikail ile gittiği bir meyhanede fahişelik yapan genç ve güzel Gürcü kızı Eka ile karşılaşır. Farklı dünyalardan gelen bu iki insanın birlikteliği için ne zaman ne de koşullar uygundur. 90 sonrasını arka planına alarak bir dönemin ironisini, acımasızlığını ve gerçekliğini ele alan filmde, yakın tarih hem belgelenmekte hem de eleştirel bir süzgeçten geçirilmektedir.

Kiralık, EMRA KARAPINAR, Türkiye, 2010, 20', KISA

Bayan Helene kocası öldükten sonra evinde yalnız yasayan ve hayata tek basina tutunmaya çalışan yaslı bir bayandır. Doktor kontrolü altında olan Helene, yaşlılar yurduna geçmesi konusun da doktorun sürekli baskısı karşısında direnir ve kendince yalnızlığına çareler arar. Bir gün kapısının önünde posta kutusunu kontrol ederken ev arayan genç bir bayanla karşılaşması ve girdikleri muhabbet hayatini değiştirir. Fakat bu konuşma sonrası kalp krizi geçirir ve hastaneye kaldırılır. Artık doktorunu dinlemek zorunda olan Helene evini istemeyerek "Kiralığa" çıkarır ve yaşlılar yurduna geçmeğe hazırlanır. Fakat doktorunun bilmediği bir şey vardır...

Delphina, LARA CERANZA, Italy, 2010, 20’, KISA

Davide Tommasi iş yerinin paryası. Patronu onu köleleştiriyor ve arkadaşları ona pas pas muamelesi yapıyor. Onca aşağılanmaya rağmen en büyük hayali terfi etmek. Delphina bir Fransız diva. Güzel, zarif ve unutulmak üzere. Sadece geceleri dışarı çıkıyor ve şehir ışıklarında kayboluyor. Farklı gezegenlerden gelmiş gibi olsalar bile Davide ve Delphina’nın küçük bir sırrı var.

Zihinsel Manifesto / Mind Manifest, ARDA BENGÜ, Türkiye, 2010, 5', KISA

Aç ve evsiz bir adam, çöpte yemek aramaktadır. Yan tarafındaki, lüks bir restoran dikkatini çeker. Camdan içeriyi izlemeye başlar. İçeride olup biten her şeyi büyük bir dikkatle seyreder; garsonlar, müşteriler, yemekler... En küçük ayrıntısına kadar her şeyi gözlemler. Artık eskisinden çok daha açtır ve bu durum onu farklı bir zihinsel duruma sürükleyecektir.

 

ULUSAL KISA METRAJ FİLM YARIŞMASI

Baydara / Edra’nın Kaderi, CAN EREN, Türkiye, 2011, 14', KISA

Asansör görevlisi olan ve işin çok seven güler yüzlü Edra, kendisine çok bağlı annesi Jimnaz’la birlikte yaşamaktadır. Bir gün asansöre kokoş, orta yaşlı, huysuz bir kadın biner. Zemin kata geldiklerinde asansör arıza yapar ve kadınla asansörde kalan Edra’nın kaderi bir anda değişir.

Dicle, SEREN GEL, Türkiye, 2010, 7', KISA

6 Ekim 2009’da “Çok acı var, dayanamıyorum” yazılı  bir not bırakarak intihar eden sosyolog Dicle Koğacıoğlu anısına çekilmiş olan film, onu temsil eden karakterin bir namus cinayetinin gerçek yüzüne şahit oluşuyla içine girdiği  vicdan muhasebesine ve son gününe  odaklanmaktadır.

En Sevdiğinden, EFECAN KAĞANOĞUZBEYOĞLU, Türkiye, 2011, 8',KISA

Yaprak sarması bağımlısı olan genç için sıradan bir gündür. Annesinin ona düzenli olarak yolladığı sarmalar, o gün yine her zamanki kargo görevlisi tarafından kendisine teslim edilmiş, kendisi için haftalık sarma ziyafeti başlamıştır. Ancak o gün atladığı ufak bir nokta vardır. Tıkanan tuvaleti yüzünden çağırdığı tesisatçı eve gelecek ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır...

Korkuluk, ADEM DEMİRCİ, Türkiye, 2011, 11', KISA

Bir kasabada yaşayan 20'li yaşlarında genç bir kadın, kocasının ölümünden sonra tarladaki bir korkuluğu kocasının yerine koyar. Her ne kadar artık yalnız da olsa, hâlâ kocasının bir korkuluk gibi onun hayatının ortasında durduğu hissinden kurtulmaya çalışmaktadır.

O An, ERMAN ZAMBAK, Türkiye, 2011, 7', KISA

Gerçek kavramı, onu nasıl anladığımız ya da gördüğümüzle değil, ona ne kadar yakın olduğumuzla ilgilidir. Film, gerçeği fotoğraf üzerinden anlatır.

Eylül'den Sonra / Pişti İlone, RAMAZAN GÜNEŞ, Türkiye, 2011, 9', KISA

Tek başına yaşayan ve müzik kasetlerini çok seven yaşlı bir adamın bu traji-komik hikayesi 1993 yılında Güney Doğu’nun bir köyünde geçmektedir. 12 Eylül askeri darbe sonrası Kürtçe müzik kasetler yasaklanmıştır. Kasetlerinden vazgeçemeyen yaşlı adam onları saklamak için bahçesinde bir çukura gömer. Fakat müziksiz yapamadığı için sürekli korku içinde kasetlerini çıkarıp tekrar saklamaktadır.

Sesler, DENİZ DARGI, Türkiye, 5', KISA

Bazen bir ses bizi başka dünyalara götürür. Hayaller kurdurur, anılarımızı canlandırır, hatırlatır… Hele ki uzaksak… tutsaksak… erişemiyorsak… Bunlar bazen, Ada vapurunun düdüğü, bazen sahile vuran dalga sesleri, bazen çocuk gülüşlerindeki neşedir. Bazen de sadece bizi yutan kalabalığın gürültüsüdür.

Toros Canavarı, FIRAT YAVUZ, Türkiye, 2011, 8', KISA

Bir zamanlar neredeyse her mahallede, her caddede hatta her sokakta aniden beliriveren, kimi zaman takip ve taciz ettiği insana derin bir ürperti veren, kimi zamansa içine aldığı binlerce bedeni sonsuza dek sessizliğe gömen “Toros” adlı arabanın korkutucu hikâyesidir, Toros Canavarı. Bu kısa hikâyede Toros, acımasızlaşmış insanlığın sembolik figürüdür.

Kan / Xwin, FUAT ERBEY, Türkiye, 2011, 12'

Gerdek  gecesi istenen kanlı çarşaf üzerine tek planlık diyalogsuz bir film.

Fırın, FUAT ERBEY, Türkiye, 2011, 12'

Aslı ve Veysel aynı mahallede yaşayan, 9-10 yaşlarında iki çocuktur. Aslı ve Veysel’in bir gününü anlatan filmde, çocukların yolları önce mahallenin fırınında sonra da parkta kesişir. Film, aynı mahallede yaşamalarına rağmen birbirlerini hiç tanımayan insanların, aslında ne kadar da iç içe olduklarını ve bu yaşam kargaşasında yeterince umursanmayan çocukların maruz kaldığı kötülükleri gözler önüne sermektedir.

Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali Seminerleri…

23- 30 Eylül 2011 tarihleri arasında ilki gerçekleştirilecek olan Uluslar arası Suç ve Ceza Filmleri’ çerçevesinde yapılacak  ‘ Ücretsiz Sinema Seminerleri’ne başvurular başladı. Son başvuru tarihi 17 Eylül 2011.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından, Başakşehir Belediyesi işbirliğiyle, ilki bu yıl 23 – 30 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek olan Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali kapsamında gerçekleştirilecek Ücretsiz Sinema Seminerlerine başvurular başladı. Festivalin dikkat çekici yan etkinliklerinden biri olan seminerlerde, alanında yetkin isimler yer alacak. 23-24 Eylül tarihlerinde Başakşehir Belediyesi Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nda gerçekleşecek olan etkinlikte Ayla Algan oyunculuk, Ümit Ünal yönetmenlik, Barış Pirhasan senaryo yazımı, Onur Saylak oyunculuk, Uğur İçbak görüntü yönetmenliği, Yamaç Okur sinemada yapımcılık ve Alper Kırklar da sinemada kurgu esasları konularında eğitim verecek, deneyimlerini katılımcılarla paylaşacak.

Başvurular www.icapff.com adresinden online olarak yapılabilir. Son başvuru tarihi 17 Eylül.

PANELLER VE SEMPOZYUM

Festival kapsamında, “Türkiye’de Askeri Darbeler ve İnsan Hakları”, “Suç ve Ceza Bağlamında Psikiyatri ve Sinema”, “Duvar Yıkıldıktan Sonra Eski Sosyalist Cumhuriyetlerde Gelişmeler ve Askeri Darbeler Bağlamında Anayasayı İhlal Suçu” başlıkları altında paneller ve “Hukuk Devleti İlkesi Işığında Geçmişle Hesaplaşma” başlığıyla bir sempozyum düzenleniyor.

AKADEMİK PROGRAMI

24 Eylül 2011, Cumartesi

İstanbul Üniversitesi, Doktora Salonu

AÇILIŞ PANELİ

Tarihi ve Hukuki Perspektiften Türkiye’de Darbeler

(15.00 - 17.40)

Yönetici: Prof. Dr. Mehmet Akif AYDIN

Konuşmacılar:

15.00 - 15.20

Prof. Dr. Fethi GEDİKLİ

Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Darbeler ve Anayasal Gelişmeler

15.20 - 15.40

Prof. Dr. Vedat BİLGİN

 

15.40 - 16.00

Prof. Dr. Osman DOĞRU

27 Mayıs Rejimi

16.00 - 16.20

Prof. Dr. Nihat BULUT

Darbelerin Anayasaların Zihniyetine Etkileri 

 

16.40 - 17.40: Tartışma

 

25 Eylül 2011, Pazar

İstanbul Üniversitesi, Doktora Salonu

 

PANEL I

Darbeler ve İnsan Hakları

(10.30 - 12.00)

Yönetici: Prof. Dr. Refia Füsun SOKULLU–AKINCI

Konuşmacılar:

10.30 - 10.50

Prof. Dr. Semih GEMALMAZ

12 Eylül Rejimi

10.50 - 11.10

Prof. Dr. Stephen THAMAN

“Our boys did it”- Darbelerle İlgili ABD Politikaları

11.10 - 11.30

Prof. Dr. Davut DURSUN

 

11.30 - 12.00: Tartışma 

 

PANEL II

Soğuk Savaştan Sonra

Eski Sosyalist Cumhuriyetlerdeki Gelişmeler

(13.30 - 15.00)

Yönetici: Prof. Dr. Bahri ÖZTÜRK

Konuşmacılar:

13.30 - 13.50

Prof. Dr. Lasar GRUEV

Bulgaristan Raporu

13.50 - 14.10

Dr. Krisztina KARSAI - Doç. Dr. Fantoly ZSANETT

Macaristan Raporu

14.10 - 14.30

Denisa FIKAROVA

Çek Cumhuriyeti Raporu

 

14.30 - 15.00: Tartışma

 

PANEL III

Amerika ve Rusya Perspektifinden On İki Kızgın Adam

(15.30 - 16.30)

Yönetici: Prof. Dr. Susan NASH

Konuşmacılar:

15.30 - 15.50

Prof. Dr. Stephen THAMAN

15.50 - 16.10

Natalya MAKAROVA

16.10 - 16.30: Tartışma

26 Eylül 2011, Pazartesi

İstanbul Üniversitesi, Doktora Salonu

 

PANEL IV

Suç ve Ceza Bağlamında Psikiyatri ve Sinema

(13.00 - 15.00)

Yönetici: Prof. Dr. Bengi SEMERCİ

Konuşmacılar:

13.00 - 13.20

Prof. Dr. Mert SAVUN

Seri Katillerin Anatomisi

13.20 - 13.40

Doç. Dr. Mustafa BİLİCİ

Sinemada Bir Ceza Yöntemi Olarak Psikiyatrinin Kullanımı

13.40 - 14.00

Yağmur TAYLAN

Sinema ve Psikriyatri

14.00 - 14.20

Durul TAYLAN

Sinema ve Psikriyatri

14.20 - 15.00: Tartışma

27 Eylül 2011, Salı

İstanbul Üniversitesi, Doktora Salonu

PANEL V

Darbeler Bağlamında Anayasayı İhlal Suçu

(10.00 - 12.00)

Yönetici: Prof. Dr. Adem SÖZÜER

Konuşmacılar:

10.00 - 10

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Kılıçdaroğlu'ndan Bahçeli sürprizi! Teşekkür telefonu
ABD istedi, İsrail söz verdi! Suriye iddiası