"Fantasturka" havası İstanbul'a geldi

"Fantasturka" Türk Sinemasının, emektarlarını bir araya getirdi. 100'e yakın filmde rol alan Aytekin Akkaya, "geçmişi biz sırtlayıp da bugünlere getirdik. Biz sinemanın gazileriyiz dedi.

"Fantasturka" havası İstanbul'a geldi
"Fantasturka" havası İstanbul'a geldi
GİRİŞ 29.09.2011 13:00 GÜNCELLEME 29.09.2011 13:00
"Ankara İkinci El Kısa Metrajlı Film Festivali"ni sunan ekibin organizasyonu ve sinema yazarı Ali Murat Güven'in danışmanlığında 23-25 Eylül 2011 tarihleri arasında Ankara’da "Fantasturka" (Türk İşi Fantastik Filmler Festivali) adı ile çok önemli bir festival düzenlendi. Türk sinema tarihinin, geçmişte her biri çok büyük maddî ve manevî zorluklar eşliğinde çekilen bilim-kurgu, korku, gerilim, polisiye, western, kahramanlık fantazisi v.b. türlerdeki yapıtları arasından oluşturulmuş 30 dolayında uzun ve kısa metrajlı film izleyicilere sunuldu. Bu yapıtların en önemli ustaları da sevenleriyle buluştu.
HAYAT BOYU BAŞARI ÖDÜLÜ
Türk sinemasının Zagor’u Levent Çakır ve yönetmen Kunt Tulgar’ında aralarında bulunduğu bu önemli sanatçılarına "Hayat Boyu Başarı Ödülü” verildi. Çetin İnanç, Safa Önal ve Yılmaz Atadeniz gibi isimler ise söyleşileri ile festivale ayrı bir zenginlik kazandırdı. Geçirdiği bir rahatsızlık nedeni ile festivale katılamayan usta oyuncu Aytekin Akkaya’nın ödülünü vermek ise değerli gazeteci Ali Murat Güven için Ankara dönüşü yapması gereken ilk işti. Çünkü hem festival izleyicilerine söz vermiş hem de Fantasturka’yı onun aziz hatırasına ithaf ettiği (Aytekin Akkaya ismini duyunca Charles Bronson’dan bahsediyormuş gibi ondan daha fazla heyecanlanan) sinema tarihi araştırmacısı- yazarı, karikatürist ve kısa filmci Metin Demirhan'ın yapmak isteyip de çeşitli imkânsızlıklardan dolayı yapamadıklarını devam ettirmek adına bu bir gereklilikti.
AYTEKİN AKKAYA’DA UNUTULMADI
Aytekin Akkaya’nın ödülünün verildiği bu samimi toplantıya bizde davetliydik. Bu toplantıda ben ve genç editörlerimizden Sümeyye Ezer ile birlikte yönetmen Kunt Tulgar, duayen sinema yazarı Agâh Özgüç, oyuncu Levent Çakır, sinema yazarları Sadi Çilingir ve Utku Uluer de Akkaya’yı yalnız bırakmadı.
Unutulması çok zor olan günlerden biriydi benim için… Türk sineması adına o zamanki kısıtlı imkânlar ile neler yaptıklarını bu önemli isimlerin kendi ağızlarından dinledikten sonra yapılan eleştirilerin ne kadar haksız olduğunu müşahede etmiş oldum. Yönetmen Kunt Tulgar ise, yeniden tüm bu isimlerin bir arada olduğu ve başrollerinde önemli bir ismin yer alacağı bir filmin çekileceği müjdesini verdi. Başroldeki isim ise gerçekten herkese büyük sürpriz olacak nitelikte…
Hadi şimdi birazda o duayenlere kulak verelim;
ERZURUM’DA BAŞLAYAN BİR SERÜVEN
Oyuncu ve Avantür Aytekin Akkaya
Fantastik Türk Sineması’nın vazgeçilmez yüzlerinden biri olan, 1943 Erzurum doğumlu Aytekin Akkaya, 1964 yılında bir rastlantı sonucu sinemaya adım atmış. Erzurum’da çekilen bir filmin başrol oyuncusu, yapımcı firmayla anlaşamayıp daha işin başında seti terk edince, yönetmen tarafından keşfedilip ardarda iki filmde önemli roller üstlenmiş. Aktörlüğünü ilerletmek için geldiği İstanbul’da, İngiliz yönetmen Peter Collinson’un 1969 yılında büyük bölümünü Türkiye’de çektiği “Paralı Askerler” (You Can’t Win ‘em All) filminin Şan Tiyatrosu’ndaki yardımcı oyuncu seçmelerine katılmış ve başarılı olmuş. Bunun üzerine de dünyaca ünlü iki yıldız, Charles Bronson ve Tony Curtis’in hemen yanıbaşında, Ürgüp’ten başlayıp İstanbul’da sonlanan yaklaşık dört aylık bir çekim serüveni başlamış. O film bana batıda sinema sanatçısına verilen değeri ve gösterilen saygıyı öğretti diyen Akkaya, Yeşilçam’ın kült, fantasik filmlerinden biri olan Dünyayı Kurtaran Adam filmde ise Cüneyt Arkın ile başrolü paylaşmış.
“BİZ SİNEMANIN GAZİLERİYİZ”
100’e yakın filmde rol alan Aytekin Akkaya, “geçmişi biz sırtlayıp da bugünlere getirdik. Biz sinemanın gazileriyiz. Nasıl Kurtuluş Savaşı’nda mücadele ettiksek ve bugünleri rahat yaşamamız için canlarını ortaya koyan şehitlerimiz ile birlikte gazilerimiz bu savaşı kazanmamızda önemli bir rol oynadı ise  bizde o gazilerimiz gibi Türk sinemasının gazileriyiz. Vücudumda kırılmadık yer yok. Kime sorarsanız sorun öyle. O günlerde çekilen filmleri eleştiriyorlar. Ama bizde bugünkü imkanların hiçbiri yoktu. Şimdi setlerde teknik ve set malzemeleri, kostümler vb. ne ararsan var. Hani köylerde tarlaya giderken insanlar yüklerini omuzlarlar ya bizlerde aynen öyle setlere giderdik. İşin bitti hemen gitmek yok akşama kadar beklerdik. Kendi görevimiz olmadığı halde arkadaşımızın da sahnesi iyi olsun diye ellerimizi birleştirip kameramanı oturtur şaryo yapardık. Bir iki prova yapar filmi oynardık. Kasete girince dönüşü olmazdı. Şimdi stüdyoya geçilip negatif pozitif basılıyor. Montajda görüntüler önüne geliyor istediğini kesiyorsun. Bana bugünkü oyuncuları nasıl bulduğumu soruyorlar. Bugünkü teknik oyuncuları nasıl bulduğuna fırsat vermiyor ki…
Aytekin Akkaya’nın yer aldığı filmlerden bazıları;
Üç Dev Adam
Yalnız Adam,
Dünyayı Kurtaran Adam
Azrailin Beş Atlısı
Hakanlar Çarpışıyor
Aslanlar Kükreyince
Azrailin Beş Atlısı
SENİ ÇILGIN ADAM!
Oyuncu ve Avantür Levent Çakır
1950 Edirne doğumlu olan Levent Çakır, ilkokulu bitirdikten sonra bir cambaz gurubuna katılarak gösterilere çıkmaya başlamış. Yeşilçam piyasasına, filmlerde tehlikeli sahneler dublörlüğü yaparak giren ve sonrasında ise küçük rollerle kendini tanıtan Çakır, bu arada foto romanlarda da oynamış. Zagor, Kızılmaske (Phantom) gibi çizgi roman uyarlamalarında canlandırdığı ünlü çizgi kahraman tiplemeleriyle, bu türü sevenlerin idolü olan oyuncu bu başarısı ile avantür, fantastik, macera filmlerinde baş rol oyunculuğuna yükselmiş.
 100′ün üzerinde filmde rol alan Levent Çakır, yakın dönemde ise Kanal 7′de gösterildiği dönemde çok büyük bir ilgi gören ve bir kaç kez tekrarlanan “Kunduracı” filmde sergilediği imajla sevildi.
 “Zagor” karakterini ortaya çıkaran ve çizgi romanını bütün dünyaya tanıtan ünlü İtalyan çizer Gallieno Ferri, yeni kuşak Zagor ressamlarından oluşan kalabalık bir illüstratör topluluğuyla birlikte, İstanbul’daki 29′uncu TÜYAP Kitap Fuarı’na katıldığında Levent Çakır ile da bir araya gelmiş. O anları anlatırken çok duygusallaşan Çakır, Ferri’nin ona sıkı sıkıya sarılıp “Seni çılgın adam! Çektiğin Zagor filmlerini ilk duyduğumdan beri, 30 küsur yıldır hep seninle tanışmayı istemişimdir” sözlerinden duyduğu mutluluğu da bizlerle paylaştı.
ZAGOR’U ÇEKERKEN…
Büyük bir aşk ve beden gücü ile kendimizi sinemaya adadık diyen emektar oyuncu, o günlerdeki imkansızlıkları gösteren bir sahneyi de şöyle anlatıyordu; Beni vince bağladılar. Belimin yarısı dışarıda, yarısı demirlerde. Kamera aşağıda sadece belimden yukarısını görüyor. Vinç aynı yerde dönüp duruyordu...
Levent Çakır’ın yer aldığı filmlerden bazıları;  
Zagor Kara Bela
Zagor Kara Korsanın Hazineleri
Kara Peçe 
Maskeli Üçler
Selahattin Eyyubi 
Tarkan Gümüş Eyer 
İnsanlar Yaşadıkça        
Osmanlı Kartalı              
Bozkurtlar Geliyor
İstiklal: Söğütlü Hacer Ana        
Kunduracı
BUGÜNKÜ TEKNİKLER İLE O GÜNKÜ FİLMLERİ ÇEKEMEZLER!
Senarist, yönetmen ve yapımcı Kunt Tulgar
1948-İzmit doğumlu olan Kunt Tulgar, beyazperdede ilk olarak henüz 4 yaşındayken, Orhan Atadeniz`in çektiği `Tarzan İstanbul`da` filmiyle boy göstermiş.
Bugünkü teknikler ile o günkü filmleri yine çekemezler. Çünkü orada özveri vardı. Süperman’ı çekersiniz çokta güzel uçar ama özveri yok diyen Tulgar, Türkiye’de Superman’i ise ilk uçuran isim.
Richard Donner'ın ilk “Superman”ini Türkiye'de yeniden çekmeyi kafasına koyan Kunt Tulgar,eşininde yardımlarıyla kumaşı Mahmutpaşa’dan alınan muhteşem bir Süpermen kostümü hazırlamış. Onu en çok Türk Süpermen'in uçma sahneleri zorlamış. Bu sorunu da yine eşinin küçük bir Barbie bebeğe (daha doğrusu Barbie'nin erkek arkadaşı olan “Ken” bebeklerinden birine) diktiği mini kostüm ve bir saç kurutma makinesiyle çözmüş. Üzerine muhtelif gökyüzü çekimlerinin yansıtıldığı bir aydinger kâğıdının önüne iple bağladıkları bebeğe saç kurutma makinesiyle hava vererek minik pelerininin dalgalanmasını sağlamış ve böylelikle de “uçan bir Süpermen görüntüsü” elde etmiş o filmde…
KAMERAMANIN KIRIK KOLU İLE FİNAL ÇEKTİK
O yıllardaki imkânsızlıklardan da bahseden Kant, bir filmde kameramanın kırık kolu ile final çektiklerini anlatıyor. Bazı ucuz kazançlar uğruna çeşitli entrikalar ile bir savaş sahnesine 500 bin dolar verip 500 dolar gibi gösterenlere de isyan ediyor. `Dünyayı Kurtaran Adam filminin özel efektlerini de yapmış olan Kant, Muhteşem Yüzyıl dizisinde Haçlı Savaşı filminin Hittin ordularının çekildiği yerin aynısının sahnelenmesine ise kızıyor.
Yönetmen Kunt Tulgar’ın çektiği filmlerden bazıları;
 Tarzan Korkusuz Adam 1974
 Süpermen Dönüyor 1979
Ejderin İntikamı 1984
 Kurtlar Geceyi Sever 1988
 Kır Çiçekleri 1997
SİNEMADA MASUMİYET KALMADI
Toplantıya katılan ve alanının duayen isimlerinden olan Sinema Yazarı ve Tarihçisi Agâh Özgüç’e de Türk dizilerini nasıl bulduğunu sorduk;
1964 yılında o dönem sadece 1800 nüfuslu olan İstanbul’da 34 milyon insanın sinemaya gittiğini anlatan Agâh Özgüç, bugünse aynı durumun söz konusu olmadığını belirterek insanların kitap okumamasından, kendini geliştirmemesinden yakınıyor. O zaman 10 bin kitap basılıyordu şimdi 1000- 2000 bin basılıyor diyen Özgüç, günümüzde sinemada da masumiyetin kalmadığını söylüyor.
YAŞAMAYAN BİR İNSAN YAŞANIRLIĞI SİNEMAYA TAŞIYAMAZ
Şimdiki dizilerde 90 dakikalık filmin 60 dakikasında soluğumuz kesiliyor diyen duayen sinema yazarı sözlerini ise şöyle sürdürüyor; “Biz sinema yapamıyoruz. (Tabi bireysel olanlar farklı… Nuri Bilge Ceylan gibi.) Bu bir yerde yetenek meselesi. Hadi Türk sinema tarihinin en büyük yönetmenlerinden olan Metin Erksan’ın Acı Hayat’ını  yeniden yapsınlar. Mümkün değil… Yönetmenler ilgisiz konularda film yapıyor. Örneğin; Bir yönetmen 12 Eylül filmi yapacaksa onu her açıdan araştırması gerekiyor. Yaşamayan bir insan yaşanırlığı sinemaya taşıyamaz. Alt yapı yok. Sonra küfürbaz bir sinema yaşıyoruz. Tamam, bunu gerektiren filmler olabiliyor. Mesela; Gemide filmi vardı. O insanlar öyle konuşup yaşadıkları için böyle yapılması normal. Ama maalesef Recep İvedik kültürü bu konuda nerelere geldiğimizi gösteriyor. İnsanları uyutuyorlar. Televizyon dizileri afyon oldu. Zaten ben televizyonda dizi film izlemem. Sinema yada DVD’de izlerim.
Aytekin Akkaya’nın ödülü Agâh Özgüç tarafından kendisine verildi.
 
BİR ÖMÜR SİNEMAYA HİZMET ETMİŞ BİR İSİM…
Fantasturka’ya büyük emekleri geçen Sinema Yazarı Ali Murat Güven ise toplantıda kısa bir konuşma yaptı. Ankara’da Kızılırmak sinemasında 4 tane sinema öğrencisi ile Türk sinema tarihinde kıymeti daha sonra çok daha iyi anlaşılacak olan bir etkinliğe imza attıklarını söyleyen Güven sözlerine şöyle devam etti;
Orada bulunmayı en çok hak eden isimlerden biri Aytekin Akkaya’ydı. Geçirdiği küçük bir operasyon nedeni ile aramızda olamadı. Ancak, adını 3 gün boyunca filmlerde, söyleşilerde, sohbetlerde (Çetin İnanç’tan Kunt Tulgar’a Levent Çakır’dan Sefa Önal’a kadar) andık. Mayıs 2012’de Fanatik filminde destekleri ile İstanbul’da düzenlenecek olan kendisini de kırmızı halıların üzerinde yürüteceğimiz daha büyük bir festivalde bunun acısını çıkaracağız. Ancak ben Ankara’da seyircinin önünde söz verdim. Gider gitmez ödülünü teslim edeceğim diye. Bir ömür sinemaya hizmet eden, 200’e yakın filme imza atan, serüven sinemasında karanlık salonlarda bizlere unutulmaz maceralar yaşatan bu isme (verilen ödülle) bir nebze de olsa kendisini ne kadar sevdiğimizi göstermek istedik.
Sevgili okul arkadaşım Metin Demirhan'ın yapmak istediği ama imkansızlıklar nedeni ile yapamadıklarını gerçekleştirmek için bundan sonrada yolumuza aynı kararlılık ile devam edeceğiz.
 
HaberArzu Erdoğral
Fotoğraflar: Sümeyye Ezer
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Uluslararası uyuşturucu ticaretine darbe: Film çekilince ortaya çıktı
Yapay zeka gelecek 10 yılın şampiyonlarını tahmin etti! Tam 4 kez kazanacaklar