'Süper, inanılmaz' kelimelerinin kullanılmadığı TV kanalı

Dr. Mehmet Ali Uğurlu, Mehtap TV'nin yaptığı yayıncılığı ve yayıncılık kalitesini anlattı. Mehtap TV'de, 'Süper, inanılmaz, hiper, olağanüstü' kelimelerinin niçin kullanılmadığını yazdı.

'Süper, inanılmaz' kelimelerinin kullanılmadığı TV kanalı
'Süper, inanılmaz' kelimelerinin kullanılmadığı TV kanalı
GİRİŞ 16.01.2007 14:34 GÜNCELLEME 16.01.2007 14:34

Dr. Mehmet Ali UĞURLU'nun yazısı

Doksanlı yılların başına kadar televizyon yayınları sadece TRT'ye aitti ve gerek radyo gerekse televizyon yayınlarına hayli resmi kabul edilen bir anlayış hakimdi.

Spikerler protokol sırasına göre haberleri sunarlar, ülkede ne olup bittiğine ilişkin bu haberdar olma biçiminin doğrudan ya da dolaylı bir sansürden geçtiği intibaı izleyicilerin yakasını bırakmazdı.

Sonra yeni kanallar açıldı, özel sermaye alana girdi ve izleyiciler sadece haberlerde değil dizilerden yarışmalara kadar her tür yayıncılık formatında renkli bir dünya ile karşılaştılar.

Başlangıçta resmi ve mesafeli yayıncılıktan bıkmış usanmış olanlar için bu yeni tarz heyecan vericiydi. Artık haberlerin mantığı değişmiş, protokolün yerini kışkırtıcılık, skandal ve ilgi çekicilik almıştı. Yayıncılığın nasıl olması, hangi kıstasların esas alınması gerektiğine ilişkin tartışmalar bir duraklama ve ne olup bittiğini anlama sürecinin ardından geldi.

Çünkü resmi yayıncılığın donuk dünyasının peşinden sökün eden bu serbest tarz en azından başlangıçta yarattığı büyüleme ile bir beklenti ve işlerin nasıl gelişeceğine dair bir merak doğurmuştu. Fakat bu bekleme uzun sürmedi, yavaş yavaş eleştiriler dile getirilmeye başlandı. Özel sektör televizyon yayıncılığı her ne kadar sürekli ilgi çekici, daha ilgi çekici olan formatların peşine düşse de tarzın bu niteliği kendi kendisini bitiren, tüketen bir özellik taşıyordu.

Çünkü 'süper, inanılmaz, hiper, olağanüstü vs.' gibi anonsların da işaret ettiği bir durum vardır: İzleyici başlangıçta bu hitap biçiminin etkisi altına girer, vurgunun şiddeti onu ekran başında tutar, ancak bir süre sonra bu kavramlar onun gözünde etkileyiciliğini ve anlamlarını yitirirler.

Dünyayı kucaklayan bir vizyon...

Artık izleyiciyi aynı yerde tutmak için o güzergâhta daha baştan çıkartıcı kavramlar icat etmek gerekir. Oysa dilin ve baştan çıkartıcılığın bir sınırı vardır. Özel yayıncılık da tıpkı bu kavramların artık ifade ettiklerini yankılama niteliğini yitirmeleri gibi kendi tarzının kurbanı olmuş, dün ilgi çekici olan artık bıktırıcı hale gelmiş ve içerik açısından da artık birbirleriyle eşitlenmişlerdir. Nitekim bugünkü izleyici hangi programı hangi kanalda izlediğini artık karıştırmaktadır. Ekranların üst kısmında yer alan logoların ötesinde kendilerine has bir karakter oluşturamayan kanallar izleyicinin gözünde ayırt edilemez hale gelmişlerdir.

Bir süredir sessiz sedasız bu genel tablodan ayrılmaya çalışan, kendine has bir karakter ve yayıncılık anlayışı oluşturmaya çalışan bir kanal var: Mehtap Televizyonu. Logosu lale. Ucuz yayıncılığa, kışkırtıcılığa prim vermeksizin kaliteli ve nitelikli yayınlarıyla yeni bir güzergâh açıyorlar. Haftanın her günü birbirine benzeyen diziler yayınlayan kanallara karşılık Mehtap Televizyonu ülke gündemine yönelik tartışma programları yapıyor. Bu programları takip edenlerin de bileceği gibi, burada söz konusu olan aksiyon ya da vodvil değil, doğrudan doğruya fikir. Televizyon yayıncılığının sadece eğlence amaçlı olabileceği, fikri tartışma ve konuşmaları ekranın kaldıramayacağı kanaatinde olan çevreler, Mehtap Televizyonu'nun yayıncılık başarısı karşısında bu tezlerini herhalde yeniden gözden geçirmeliler. Bu televizyon kanalı aynı zamanda gerek metin kısmı gerekse görselliği iyi kotarılmış belgesel programlar yayınlıyor. Keza müzikle arası iyi olanlar, araya başka efektler sokmaksızın müzikle baş başa kalmak istiyorlarsa yine Mehtap Televizyonu onlar için iyi bir seçim. Sadece halk müziği, sanat müziği bakımından değil klasik batı müziği icraları açısından da son derece başarılı programlar var. CRR'den yapılan yayınlar yahut yansımalar programı bu türün örneklerinden sadece ikisi. Akıl Defteri, Çınaraltı, Düşünce Günlüğü, Düşünce Platformu, Gonca, Günışığı, Sözün Erdemi, Tefekkür, Ufuk Ötesi dünyayı kucaklayan ve izleyicisini bu kucaklamaya katan programlardan diğerleri.

Türkiye'de her evde televizyon alıcısı var. İnsanların sosyo-ekonomik farklılıkları televizyon yayınlarına ulaşma bakımından pek anlamlı bir kategori değil. Bunun en büyük nedeni, televizyonun en yaygın bilgilenme ve eğlence aracı olarak görülmesi. Ancak izleyiciler ve onların tercihleri birbirinden hayli farklı. Kemal Sunal'ın filmlerini defalarca izleyen ve yine aynı esprilere gülenler olacağı gibi, televizyon yayıncılığından iyi habercilik, haber programcılığı ya da belgesel türü yayınlar bekleyenler de var. Özellikle 'beyaz yakalılar' olarak adlandırabileceğimiz okumuş yazmış ve topluma mihmandarlık etme durumunda olan kesimler mevcut baskın yayıncılık biçiminden çok hoşnut değiller. Pırıltılı hayatların kurmaca dünyası, mizansen programlar, kaldır at türü üretimin bir benzeri olan seyret geç yayıncılığı bu kesimi tatmin etmekten uzak. Mehtap Televizyonu yayıncılık çizgisini özellikle bu kesimin talepleri ve beklentileri üzerine kurmuş durumda. Televizyonu uzandıkları kanepede uykuya geçiş sürecinin katalizörü olarak görmeyenler, bu yayıncılığı ciddiye alanlar şüphesiz Mehtap Televizyonu'nda kendilerine hitap eden birçok program bulabileceklerdir.

İzleyici desteğiyle büyüyecek

Öte yandan bu kanal az sayıda insanın gayreti ve çalışması ile faaliyetlerini sürdürüyor. Herhalde programların niteliği ile çalışanların sayısı arasında bir verimlilik katsayısı oluşturulsa Mehtap Televizyonu tüm kanalların içinde en başta gelenlerden birisi olur. Sınırlı imkan, sınırlı insan elbette bir engel, ancak gönle dayalı işbirliği ve dayanışma, yaptıkları işten ve başarıdan haz alma duygusu bu kanalın en önemli motivasyon kaynağı. Bugüne kadar uydudan yayın yaptıkları için ancak sınırlı bir izleyici kitlesine ulaşabilen Mehtap Televizyonu önümüzdeki dönemde kabloda da yer alacak ve daha çok izleyiciye ulaşacak. Bunun sadece Mehtap için değil zamanı anlamlı kılan televizyon yayıncılığı bekleyenler için de önemli olduğu ortada.

Şunu da herhalde hep hatırda tutmak lazım: Eskilerin dediği gibi, marifet iltifata tabidir. Gönüllerini ortaya koyarak çalışanlar elbette bir karşılık beklemezler, ama hepimiz insanız ve yaptığımız işin hak ettiği takdiri alması bizleri etkiler ve verimliliğimizi artırır. Toplumumuz eleştirisini de takdirini de bildirmeye çok yatkın değil. Ataç'ın dediği gibi, söylemekten çok söyleniyoruz. Oysa her halükarda söylemek, iletmek gerekir. Sadece Mehtap Televizyonu'na değil programları takip edilen tüm kanallara görüşleri iletmek, daha nitelikli yayıncılık için çaba göstermek demektir. Bu, yayıncılık dünyasından esirgenmemeli. Yazılacak iki satır yazı, teşvik ya da eleştiri mutlaka sonuçlarını doğuracaktır. İzleyici tüm bu çabaların kendisi için olduğunu hiç unutmamalı ve buna bir şekilde mukabele etmeli.
Yayıncılık dünyasının genç kanalı Mehtap Televizyonu'nu kutluyor, bu çizgisini uzun yıllar cesaretle sürdürmesini diliyoruz. Yayıncılığının izleyici karşılığı bu coğrafyada mevcut olan Mehtap Televizyonu'nun, daha yaygın ve derin bir buluşma için belki biraz zamana ve sabra ihtiyacı var. Yine cesaret de bunun için gerekli.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Berna Laçin, İran'in İsrail'e misilleme saldırısını 'korkunç' buldu!
Bayraktar AKINCI'dan ÇAKIR füzesiyle başarılı test