Yaşar Nuri Öztürk Star'dan kovuldu
Star Gazetesi'nde uzun süreden beri yazan Yaşar Nuri Öztürk'ün işine son verildi. Uzun süredir Star Gazetesi'nde yazan Yaşar Nuri Öztürk'ün işine son verilmesinde dünkü yazısının etkisi olduğu söyleniyor.
Medyatava.net sitesinin haberine göre Yaşar Nuri Öztürk'ün işine son verilmesinde dünkü yazdıklarının etkisi olduğu öğrenildi.
Yaşar Nuri Öztürk şu anda yurtdışında olduğu için işine son verildiği yönetim tarafından kendisine tebliğ edilemedi. Yaşar Nuri Öztürk'ün odasını asistanı topladı.
İşte Yaşar Nuri Öztürk'ün işine son verilmesine sebep olan dünkü yazısı..
1920deki durumdayız
Amerika Birleşik Devletlerinin önemli bir yetkilisi Türkiyenin bugün içinde bulunduğu durumu, 1919da başlayan Kurtuluş Savaşı şartlarına benzetmişti.
Neden ve nasıl 1920lerin şartları içindeyiz?
Sorunun cevabı, tarihin önümüze koyduğu belgelerde...
Atatürk; 1920 başlarında, Türkiyenin durumunu, Kuvayi Milliye öncüsü arkadaşlarına anlatan mektup ve telgraflarında şu noktaların altını çiziyor:
1. Yönetim, dışa teslimiyeti başarı ve kurtuluş sanmaktadır: Mukavemet vasıtalarımızı imha edecek düşman tedbirlerinin biri de fiilen mevcut olan yönetimden istifade ederek Türkiyeyi dahilden oyarak çökertmektir. İstilacılar, bu vasıtadan ve bazı makamların mutlak teslimiyet eğiliminden istifade ederek çalışmaktadırlar... İstila devletleri, Türkiyenin kuşatılması ve dahilden yıkılması tedbirlerini tamamlayacaklar ve ondan sonra maskelerini birden bire atarak geniş ölçekte tutuklamalara, kuşatılmış Türkiyenin çeşitli cephelerinde yığınaklara ve abluka tedbirlerine başlayacaklar ve aynı zamanda, idam hükmü mabiyetinde barış şartlarını tebliğ edeceklerdir... (Atatürkün Bütün Eserleri, 6/268)
Malum mahfiller, mevcut hükûmetin tutulmasını lüzumlu görüyorlar.. Malum mahfiller, milli mukavemeti içinden yıkacak bir kabiliyeti bu hükûmette bulmuşlardır... (Aynı eser, 6/280)
Başkentte hükûmet vardır ama İngilizlerin emirlerini yerine getirir... Bu nasıl adamdır? Yarın İngilizler, Bizim tebaamızsınız derlerse bu zat onu da tabii mi görecektir? (Aynı eser, 7/190)
Durum bugün çok mu farklı?
2. Dıştan güdülen dinci unsurlar fırsatı ganimet bilerek her türlü fesat ve taribe yeltenmektedir:
Konyada Tealii İslam Cemiyeti namıyla bir cemiyet faaliyet icra etmekte ve bu suretle ahalinin fikirlerini yanıltmakta ve karıştırmakta... Din ve siya perdesi altında teşekkül eden ve gelecekte teşekkülü muhtemel olan bu tür menfi hareketlerin oluşmasına ve genişlemesine maddi ve manevi bütün kuvvetimizle mani olmak lazımdır. Memleket kurtuluşa, millet birleşmeye muhtaçtır... (Aynı eser, 6/313)
İngilizler, Nigehbancılarla yaptıkları birlik neticesinde bir Cemiyeti Ahmediye teşkiline teşebbüs etmişlerdir. Tealii İslam Cemiyeti de bu cemiyetin destekçisidir. Cemiyeti Ahmediyenin kabul ettiği esaslar, dini bir perde altında, ahalinin taassubundan istifade ederek Kuvayi Milliyeye karşı cihat ilan etmektir. Hazırlanmakta olan irticaî hareketin teşvikçisi İngilizler olup merkez beyni de İstanbuldadır... (Aynı eser, 6/398-399)
İngilizler, bir Cemiyeti Ahmediye teşkiline teşebbüs etmişlerdir. Tealii İslam Cemiyeti, Anadoludaki şubeleriyle bu cemiyetin destekçisidir... Dini bir perde altında, ahalinin taassubundan istifade ederek Kuvayi Milliyeye karşı cihat ilan edeceklerdir... (Aynı eser, 6/403)
Durum bugün de aynı. Hatta daha da vahim.
3. Dışa teslimiyetçi yönetim, aymaz ve meddah basın tarafından desteklenmektedir:
Hükûmet tarafından teşvike mazhar olan muhalif gazetelerin hücumları... müşkül vaziyette bırakmaktadır..: (Aynı eser, 6/375)
Durum bugün de aynı. Yaşadığımız diğer benzerlikleri de biz sıralayalım:
4. Düyûnu Umumiye tasallutu: Adı değişip IMF olmuş Düyûnu Umumiye yönetimi bütün ekonomik, tarımsal, hayvansal projelerimizin kotarıcısı, denetleyicisi olarak başımızdadır.
5. Borç batağı: Borçlarımız, 3 Kasım 2002den beri 72 milyar dolar daha artarak 300 milyar dolara yaklaşmıştır. Aynı süre içinde işsizlik yüzde 4 artmış, 40 milyon insan açlık ile yoksulluk sınırının ortasında çırpınır hale gelmiştir. Böyle bir durumda tam bağımsızlıktan söz etmek inandırıcı değildir.
6. Tarım ve hayvancılığın iflas edip tamamen dışa bağımlı hale gelmesi: Türkiye, kendi kendini besleyen ülkeler kategorisinden çıkıp buğday, mısır, pamuk. şeker, et, hatta süt ithal eder duruma düşürülmüştür. Her türlü tohumda dışa bağımlı hale getirilmiş bulunuyoruz. Bir tohum bankamız bile yoktur.
7. Bağımsızlığımızın tartışılır hale gelmesi. Patrikhanenin ekümenikliğinin tanınması, Rum Ruhban Mektebinin açılması, bazı suçlularının serbest bırakılması... yolundaki dış talimatların teker teker yerine getirilmeye başlanması, bağımsızlığımızın tartışmaya açılmasına sebep olmaktadır.
Türkiye; 1920lerin savaş yoluyla uygulanmak istenen Sevrine mukabil bugün, barış yoluyla uygulatılan bir Sevr ile yüz yüzedir. Nitekim, Stockholmde toplanan bazı AB kurmayları, Kopenhang Kriterlerinin Sevr şartları gibi uygulanarak Türkiyenin hizaya getirilmesi gerektiğini dünyanın önünde açıkça ilan etmişlerdir.
O halde, Türkiye, adı konmamış bir işgalin, telaffuz edilmeyen bir parçalanmanın eşiğindedir. Bunun anlamı şudur:
Bir seferberlik siyainde, bir seferberlik ruh ve bilincine muhtacız.
Derin dip dalgalarının yaratacağı bir halk seferberliğiyle teşkilatlanıp siya yapacak bir yükseliş hareket ve hamlesinden başka çaremiz kalmamıştır...