Doğum yapmayan kadınlar tehlike altında

Prof. Dr. Şükrü Aktan, doğum yapmayan kadınlarda meme kanseri riskinin yüksek olduğunu söyledi.

Doğum yapmayan kadınlar tehlike altında
Doğum yapmayan kadınlar tehlike altında
GİRİŞ 14.10.2016 11:10 GÜNCELLEME 14.10.2016 11:10

İstanbul Cerrahi Hastanesi Genel Cerrahi bölümü doktorlarından Prof. Dr. Şükrü Aktan meme kanseri farkındalık ayı kapsamında meme kanseri tedavisi ve korunma yolları ile ilgili bilgilendirmede bulundu.

Aktan, doğum yapmayan kadınlarda meme kanseri riskinin yüksek olduğunu söyleyerek erkeklerin de dahi meme kanseri olabileceklerini akıllarında tutmaları gerektiğini belirtti.

“Meme kanserinin klasik belirtisi bilindiği üzere memede olmaması gereken kitlenin kadın tarafından hissedilmesidir” diyen Prof.Dr.Aktan “Ancak günümüzde memede kitle ile kanser arasındaki bağlantı daha çok bu konunun erken dönemde tanısal amaçlı bir takım tetkik ve takip sistemleri ile meme kanserinin daha ele gelmeden, yani kitle oluşturmadan saptanması yolundaki çalışmalarla çok verimli ve çok etkili bir düzeye gelmiştir.

Meme kanserinin erken tanısı hastanın bu konudaki duyarlılığına ve hekim-hasta iletişiminin sürekliliğine bağlı olarak kolaylaşmaktadır. Genellikle meme kanserinin ilk belirtisi memede veya koltuk altında ele gelen bir kitledir. Bu tür kitlelerin hasta tarafından saptanabilmesi kadınların periyodik olarak kendilerini muayene etme alışkanlığına bağlıdır. Ancak ne yazık ki hastaların bu konuda yeterli bilgiye sahip olmamaları sebebi ile kadınlar kendi kendine muayene etmemekte ya da muayeneden korkmaktadır. Bu sorunu aşmanın en kolay yöntemi kadınlara yaşamları boyunca kendilerine bazı soruları sorabilme alışkanlıklarının kazandırılmasıdır.

Erken tanının önemi en azından birincisi organa yönelik ikincisi ise cerrahiden sonra yapılacak olan ek tedavilerin daha düşük düzeyde daha optimal şartlarda yapılması avantajıdır. Örneğin daha kitlesel anlamda bir tümör ele gelmeden hastanın rutin kontrolleri sırasında tespit edilen, mamografide veya ultrasonografide ortaya çıkan, şüpheli kitlelerden alınmış olan biyopsi şayet kanser gelecek olursa bu hastalarda hem organ koruyucu cerrahi, yani memenin yerinde kalmak kaydı şartıyla yapılan cerrahi, hem de patolojik sonuçlarına göre daha optimal tedavilerin uygulanma şansının arttığını görüyoruz. Örneğin bazı hastalarda belki kemoterapiye bile ihtiyaç kalmayabiliyor. Radyoterapi ile bu iş halledilebiliyor (cerrahi sonrasında) ve hormonoterapi dediğimiz 5 ila 10 yıl arasında kullanılan ilaçlarla bunun tedavisi sağlanabilir duruma gelmiştir” dedi.

Meme kanseri riskini arttıran faktörler nelerdir?

Aktan, meme kanseri riskini artıran faktörleri şu şekilde sıraladı: “Meme kanseri için en önemli risk kadın olmaktır. Erken yaşta adet görmek ve genç yaşta menopoza girmek meme kanseri riskini artırmaktadır. Hiç doğum yapmamış veya ilk doğumunu 35 yaşının üzerinde yapmış olan kadınlarda daha sık olarak rastlanmaktadır. Ailesinde birinci derecede ve özellikle genç yaşlarda meme kanseri görülenlerde risk artmaktadır. Menopoz sonrası kilo artışı, sürekli alkol tüketimi, iri ve yoğun memelere sahip olmak risk faktörleri arasında kabul edilmektedir.

Bunun yanı sıra kimyevi faktörler, çevre kirliliği, doğum yapmama, süt vermeme gibi bir takım faktörlerinde meme kanserinin oluşmasında rol aldığı söylenmektedir. Istatiski verilere baktığımızda kansere bağlı olum nedenleri arasında, akciğer kanserinden sonra meme kanseri ikinci sırada yer almaktadır.

ABD’de her sekiz kadından, Bati Avrupa ülkelerinde her 10 kadından biri meme kanserine yakalanmaktadır. Günümüzde erken tanı olanaklarının artması ve bu konuda yapılan birçok araştırma ve çalışma meme kanserine bağlı ölümlerin oranını azaltmaktadır”.

KAYNAK: İHA
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Algıları ellerinde patladı! Karadağlı'nın işaret ettiği o çürük bina belediyenin çıktı
Yine başladılar! Seçime 2 gün kala anket operasyonu