Menderes'in yakasını kim tuttu?
AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'tan CHP'ye şok bir suçlama geldi. Fırat, Deniz Baykal'ı suçladı ve Adnan Menderes ile ilgili bir anıyı anlattı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, önce atanmışların dokunulmazlıklarının kaldırılmasını, onun ardından Avrupa normları içerisinde parlamenter dokunulmazlıkların sınırlanması gerektiğini belirterek, "Yarın istiyorlarsa anayasa ve ilgili yasalardaki değişikler yapılsın. İşin doğrusu budur" dedi.
Fırat, AK Parti Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa ile birlikte TBMM'de
düzenlediği basın toplantısında, son zamanlarda gerekli olan asgari
ahlaki değerler ve adabı muaşeret kaidelerinin bir yana bırakılarak,
sokaktaki insanın bile kullanmayacağı kelimelerle siyaset yapıldığını
kaydetti.
Bu şekildeki siyasetin Türkiye'ye yarar sağlamayacağını belirten
Fırat, "Bütün siyasi partilere sesleniyorum; insanlar düşüncelerini,
karşı görüşlerini düzgün kelimelerle ifade edebilirler. Ama ağız
ishaline yakalanmışçasına ne konuşulduğunu kulaklarının duymadığı bir
ortam çok doğru bir ortam değildir" dedi.
Bu ortamın Türkiye'deki siyaset müessesesini yok ettiğini,
siyasetin ve siyasi partilerin halkın gözünde itibar kaybettiğini
ifade eden Fırat, Türkiye'nin gündeminin, "bir gündem kirletmesiyle
çatışma noktalarına çekilmek istendiğini" savundu.
Bu gibi girişimlerin 27 Mayıs 1960 öncesinde görüldüğünü, kısır
çekişmelerin nereye doğru gittiğinin bilindiğini anlatan Fırat, şöyle
devam etti:
"27 Mayıs öncesinde 555K parolasıyla hareket eden gençler vardı.
Maalesef Kızılay Meydanı'nda birileri o dönemin Başbakanının yakasına
yapışarak hakaret etti. Başbakan sordu kendisine 'Ne istiyorsunuz?'
diye. 'Özgürlük, demokrasi istiyoruz' cevabının ardından rahmetli
Menderes'in cevabı şu oldu: 'Bir Başbakanın yakasına Kızılay
Meydanı'nda yapışabiliyorsan, bundan daha büyük bir özgürlüğü nerede
bulabilirsin.' Maalesef bugünkü bazı siyasiler o meydandaydı. O
meydandan geliyorlar..."
-"BİZ HAZIRIZ, HODRİ MEYDAN DİYORUZ"
Son günlerde gündeme bir servet beyanı konusunun getirildiğini,
parti olarak bunun hesabını vermekten asla kaçınmadıklarını kaydeden
Fırat, "Bir mülkiye müfettişinin hazırladığı rapor üzerine, o dönemde
milletvekili olmayan genel başkanımız Erdoğan hakkında Ankara 7.
Asliye Ceza Mahkemesi'nde bu konuda bir dava açıldı. Mahkeme bunu
inceledi ve 2003 yılında bu dava beraatla sonuçlandı" diye konuştu.
"Bu tür iddialar bir gündem bulandırmaktan başka bir şey
değildir. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz" diyen AK Parti Genel Başkan
Yardımcısı Fırat, şeffaf bir Türkiye isteniyorsa kendilerinin buna
hazır olduğunu ifade etti. Fırat, şöyle devam etti:
"Bunun şartlarını olgunlaştırmamız lazım. Öncelikle Anayasa ve
ilgili yasalardaki dokunulmazlıkların tamamının kaldırılmasını teklif
ediyoruz. CHP eğer buna hazır ise önce dünyada sadece iki tane Afrika
ülkesinde bulunan, hiçbir modern ülkede bulunmayan atanmışların
dokunulmazlıklarını, Anayasa'daki ve özel kanunlardaki ilgili
maddeleri değiştirerek önce kaldıralım. Onun yanında da Avrupa
normları içerisinde parlamenter dokunulmazlıkları da sınırlayalım. Biz
buna hazırız. Hodri meydan diyoruz. Öyle bir maddelik, 'Biz servet
beyanını açıklamak için yasa getirdik' gibi efelik yapmaya lüzum yok.
Yarın istiyorlarsa Anayasa ve ilgili yasalarda değişiklikler yapılsın.
İşin doğrusu budur..."
-"ATATÜRK BU CHP'LİLERİ SOPAYLA KOVALARDI"-
Başbakan Erdoğan'ın, "CHP'nin Atatürk'ün vasiyetine uygun hareket
etmediği" yönündeki dünkü açıklamalarından sonra CHP lideri
Baykal'ın, "Atatürk'ün vasiyetinde bahsetmiş olduğu Dil ve Tarih
Kurumu bu değildir. 12 Eylül rejimi bunları kapatmıştır" dediğini
anımsatan Fırat, "Bir nevi hukuki nesep konusunu gündeme getirmiş
oluyorlar. O zaman kendilerine şunu sormak lazım, "CHP'de 12 Eylül
rejimi tarafından diğer partilerle birlikte kapatıldı. Ancak bir süre
sonra yine 12 Eylül rejiminin getirdiği bir yasa ile kapatılan siyasi
partilerin açılması imkanı getirildi. Acaba o zaman CHP'nin de
nesebinin tartışma konusu olabileceğini düşünmedi mi sayın Baykal"
dedi.
AK Parti'li Fırat, "Aslına bakarsanız Atatürk'ün kurmuş olduğu
CHP yok. 1980 yılında kapatıldı. Atatürk bugün hayatta olsaydı sopayı
alıp bu CHP'lileri kovalardı. Çünkü kendisinin kurmuş olduğu CHP bu
değildi" dedi. Parti olarak Türkiye'nin demokratikleşmesi ve
özgürleşmesi için gayret içinde olduklarını belirten Fırat, tüm siyasi
partilere, toplam sayısı 3-4 milyonu bulan atanmışların
dokunulmazlıklarının kaldırılması ve parlamenter dokunulmazlıklarının
sınırlandırılması ve bunun ardından servet beyanı konusunda da
düzenleme yapılması çağrısında bulundu.
-ANA MUHALEFETİ ZİYARETİMİZDE GÜNDEME GETİRDİK..."-
Bir gazetecinin "Bu konular neden basın üzerinden konuşuluyor.
CHP ile tüm diyalog yolları tıkandı mı?" şeklindeki sorusu üzerine
Fırat, bu taleplerini bundan iki yıl önce grup başkanvekili ve Adalet
Bakanı ile birlikte Ana muhalefet liderini ziyaret ederek gündeme
getirdiklerini ve "Türkiye'yi şeffaflaştırmak istiyorsak şu
dokunulmazlıklara bir dokunalım. Ama bunun üzerinden siyaset
yapmayalım" dediklerini anlattı. Fırat, "Bizim basın yoluyla bu
çağrıyı tekrar yapmamızın nedeni bu. Daha evvel gittik olmadı. Bunu
artık vatandaşlarımızın da duymasını istiyoruz" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fırat, "Sayın Başbakan bugün mal
varlığını açıklarsa suç işlemiş olur mu?" şeklindeki bir soruya ise
"Yasaya baktığınız zaman öyle gibi algılanıyor. Ama bana göre
değil..." cevabını verdi.
-"DARBELER SONRASINDAKİ KOALİSYONLARDA YER ALMIŞ"-
Türkiye'nin kaotik bir ortama doğru sürüklenmeye çalışıldığını,
ülkenin 12 Eylül ve 27 Mayıs öncesi duruma çekilmek istendiğini
savunan Dengir Mir Mehmet Fırat, "Zaten bu konuda bayağı
deneyimlidirler. Ama biz o oyuna gelmeyeceğiz. İsterlerse bugün akşam
oturup bu konudaki Anayasa değişikliğini hazırlayabiliriz. Önümüzdeki
hafta oylarız, problem biter" diye konuştu.
Fırat, "Kızılay'da 27 Mayıs öncesinde Başbakan'ın yakasına
yapışan kişiden kastettiğiniz Deniz Baykal mıydı?" sorusuna ise şu
karşılığı verdi:
"Ben kişiyi kastetmedim. Ama o hareketlerin içerisinde mutlaka o
da vardı. Ama belki yakasına yapışan kişi o değildi. O dönemi
hatırlayan birisi olarak Kızılay'da kimlerin hangi eğilimlerin orada
olduğu belliydi. Kaldı ki bunun o partinin içerisinde nişanesini bugün
dahi taşıyan arkadaşlarımız var. Siyasiler var.
CHP'YE DARBE SONRASI GÖREV VERİLDİ
CHP, kuruluş tarihinden bugüne kadar -tek parti dönemi hariç- tek
başına iktidar olduğu bir dönemi hatırlamıyorum. Çok kısa bir süre
olmuşsa da gitmiştir. Genellikle hep darbeler sonrasındaki
koalisyonlarda yer almış. Darbeler sonrasında görev verilmiştir.
Bakarsanız, 1960'tan sonra siyasi tarihimizi incelerseniz, yine aynı
özlem içerisinde gözüküyor. Şu anda kamuoyu yoklamalarında nerede
oldukları gözüküyor. Herhalde yüzde 14 ile iktidar olunmayacağını da
biliyorlar."