Gül Söğüt'ten tarihi bir çağrı yaptı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 727. Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Söğüt Şenlikleri'nde konuştu. Osmanlı Beyliğini örnek gösteren Gül, şu tarihi çağrıyı yaptı:

<font color='#0000ff'>Gül Söğüt'ten tarihi bir çağrı yaptı</font>
Gül Söğüt'ten tarihi bir çağrı yaptı
GİRİŞ 14.09.2008 11:42 GÜNCELLEME 14.09.2008 11:42
Bu Habere 49 Yorum Yapılmış

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Bugün fetihler iktisatta, bilimde, sanatta, hukukta ve demokraside gösterdiğimiz başarılarla, insan hak ve hukukuna gösterdiğimiz değerle ölçülmektedir. Türkiye'nin bütün enerjisini, Aziz Atatürk'ün söylediği muasır medeniyetlerin üstüne yetişmek için seferber etme zamanıdır'' dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, 727. Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Söğüt Şenlikleri çerçevesinde düzenlenen törende yaptığı konuşmaya, Selçuklu sultanlarının Ertuğrul Gazi'ye kışlak olarak bağışladıkları Söğüt'te bulunmaktan duyduğu heyecanı dile getirerek başladı.

Ertuğrul Gazi'nin 1281 yılında bu kutlu topraklara defnedildiğini, o günden bugüne anma törenlerinin yapıldığını kaydeden Gül, törenlerin yapılmasına katkıda bulunan ve emeği geçenlere teşekkür etti.  

Törenlerin tarihi gözden geçirmek, ders almak, heyecan duymak ve geleceğe bakmak için güzel bir fırsat olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, Ertuğrul Gazi'nin emri altında bulunan topraklarda yaşayan halk tarafından, Hristiyanlar tarafından da çok sevildiğini,  vefatında Hristiyanların onun adına kurulan vakıflara bağış yaptığını anımsattı.

Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi'ye söylediği ''Ben buraya bir zayıf karınca gibi geldim'' sözlerini de hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, Anadolu beyliklerinin en küçüklerinden olan bu beyliğin diğerlerinden farklı olarak hep Bizans'a karşı savaşarak, Rumeli'ye yöneldiğine dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Zaruret olmadıkça kendi soydaş ve dindaşına karşı asla silah çekmemiş. Orta Asya'dan Anadolu'ya akan Türkmen enerjisini birbiriyle mücadele etme yerine dış hedeflere yöneltmiş. Bu sayede Anadolu'daki bu büyük enerji Osmanlı Beyliğine akarak bir sinerji doğurmuş. O zamanki birçok beylikler tam tersine kendi içlerinde mücadele ederken, Ertuğrul Bey'in Osmanlı Beyliği'nin en büyük özelliği dışa karşı... Kendi içerisine asla silah kaldırmamış, kendi içerisinde mecbur kalmadıkça asla bir mücadeleye girmemiş.

İşte onun için bu sinerji Osmanlı Beyliği'ni Avrupa'da fetihlerle büyütürken Anadolu beyliklerindeki ahalinin de gönüllerinin fethedilmesine yol açmıştır. Kalpleri ve gönülleri fethederek başlamıştır. Bu örnek bugün de geçerlidir. Türkiye bugün büyük bir dinamizme ve enerjiye sahiptir. Bu enerjiyi birbirimizle kavga ederek harcama yerine, dünya şekillenirken dışarıya yöneltmek önümüzü açacaktır. Enerjimizi ne kadar çok kendi aramızda boşa harcarsak o kadar çok daha sonra telafisi mümkün olmayan çıkarlarımızdan fedakarlık etmiş olacağız. Onun için ne yapıp yapıp bundan 700-800 yıl önce olduğu gibi, atalarımızın yaptığı gibi, enerjimizi dışa doğru yöneltmemiz gerekir.

Bugün fetihler iktisatta, bilimde, sanatta, hukukta ve demokraside gösterdiğimiz başarılarla, insan hak ve hukukuna gösterdiğimiz değerle ölçülmektedir. Türkiye'nin bütün enerjisini, Aziz Atatürk'ün söylediği muasır medeniyetlerin üstüne yetişmek için seferber etme zamanıdır.

Aramızda anlaşmazlıkların, tartışmaların olması gayet tabidir. Açık toplum olmanın da gereğidir. Önemli olan bütün bunları karşılıklı saygı ve birbirimizin hukukunu koruyacak seviyede yapmaktır. Mühim olan nokta bunların meşru sınırlar içerisinde yapılmasıdır. Bu bakımdan demokratik sürecin, hukuk devletinin ve anayasal sistemin işlemesi çok önemlidir.''

-''FELSEFENİN TEMELİ HOŞGÖRÜ''-

Cumhurbaşkanı Gül, Osmanlıların Balkanlarda iyice genişledikten sonra Anadolu'daki toprakları da ilhak ederek milli birliği kurduklarını, kalpleri ve gönülleri fethettikten sonra bu birliğin oluşmasının da kolay olduğunu ifade etti.

Osmanlıların güçlü teşkilatları sayesinde sadece Selçukluların varisi olmadıklarını, aynı zamanda üç kıta üzerinde ve Akdeniz havzasında hak ve adalete dayanan yeni bir dünya düzenini kurarak, Türk ve İslam tarihinde çok anlamlı ve şanlı bir yer edindiklerini belirten Gül, tarihten Büyük İskender, Cengiz Han gibi birçok büyük hükümdar, komutan geçtiğini, bu şahsiyetler öldükten sonra devletlerinin dağıldığını anlattı.

Cumhurbaşkanı Gül, Osman Gazi'nin kurduğu teşkilatın ise güçlü liderlerin elinde büyüdüğünü ve 600 yıldan fazla yaşamış bir devlete temel oluşturduğunu kaydetti. Osmanlı İmparatorluğunun, Balkanlar, Doğu Avrupa, Kafkaslar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi dünyanın en önemli ve sorunlu coğrafyalarında varlığını sürdürdüğünü anımsatan Gül, ''Üç beş kabile barındıran el değmemiş topraklarda değil, tam tersine büyük medeniyetlerin kurulup yıkıldığı dünyanın en kalabalık ve zor bölgeleri yönetilmiştir'' dedi.

Osmanlı'nın boşalttığı bu stratejik bölgelerin tamamında bugün huzursuzluk, kan ve gözyaşı olduğunu belirten Gül, bu huzursuzluklar derinleştikte devlet adamlarının gözlerinde Osmanlı barışının anlamı ve büyüklüğünün giderek daha çok önem kazandığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:

''Bu ilim ve devlet adamları Osmanlıların, bugün her biri kanayan yara olan bu bölgeleri nasıl bu kadar uzun süre yönetebildiklerine hayret etmektedirler. Aslında bunun sırrı çok basittir. Cengiz Han, Büyük İskender gibi hükümdarlar ordularıyla fetihler yapmışlardır fakat bunlar orduları kadar güçlü ve istikrarlı yönetimler tesis edemedikleri için kendilerinden sonra devletleri dağılmıştır. Başarılarınızın tesadüfi olmadığını göstermek için istikrarlı yönetimler kurmalısınız. İşte Türkler sistemli işleyen, adalete dayanan bir devlet kurma konusunda gerekli olan birikimi tarihlerinde, kültürlerinde ve adım attıkları coğrafyaların derinliklerinde bulmuş ve yerleştirmişlerdir. Orta Asya'da gelişen Türk kültürünü Müslüman olduktan sonra zenginleştiren Osmanlı kendisine güvenmiş, Anadolu, Mezopotamya, Mısır ve Roma kültürleriyle etkileşime girmekten asla çekinmemiştir.

Bu sayede medeniyetlerini zenginleştiren Türkler, yönetim felsefelerinin temeline hoşgörüyü koymuş ve farklı dinlerden, kültürlerden insanların huzur içinde birlikte yaşamalarını sağlayan bir sistem kurmuş ve bunu bütün dünyaya göstermişlerdir. Böylece Rumlar, Ermeniler, Yahudiler ve daha nice başka milletler Müslümanlarla birlikte asırlarca bu topraklarda huzur içinde yaşamışlardır.'' 

Devletlerin millet fikri etrafında şekillenmeye başlamasıyla Osmanlı gibi çok uluslu imparatorlukların ömürlerini tamamladığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, ''Osmanlı devletinin hüküm sürdüğü çetin coğrafyanın bağrından, Balkanlardaki Evladı Fatihanımızdan yetişen Mustafa Kemal'in önderliğinde kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti ile beraber biz temiz sayfa açtık'' dedi. Gül, ''Yurtta sulh, cihanda sulh'' anlayışıyla komşularla iyi ilişkiler kurulduğunu anlattı.

-''TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ ÇOK AYDINLIK, ÇOK PARLAK''-

Sevgi, saygı ve hoşgörü ortamının hem ülke içerisinde hem de komşu ülkelerle yeniden sağlanması yönündeki inancını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, 21. yüzyıla uygun politikalarla Türkiye'nin etrafından bir dostluk haresi oluşturarak, ülkeyi yüceltmenin yollarının aranması gerektiğine işaret etti. Gül, ''Düşmanlıklarla, kin ve garez haberleriyle çevrili, kapana kısılmış bir Türkiye yerine tam tersine inisiyatifi eline alan sadece içini değil, çevresini de kollayan ve gözeten büyük bir devlet olduğumuzun farkına varmalıyız'' dedi. 

Ertuğrul Gazi soyundan gelen ilk Osmanlı hükümdarlarının mütevazı, halkla beraber devam ettirdikleri yaşamlarını örnek gösteren Cumhurbaşkanı Gül, sadece alınan topraklara değil insanlığa da önem verildiğini ifade etti. Devleti yaşatmak için insana önem verildiğini belirten Gül, insanın sadece maddi değil manevi varlığına da önem verildiğini, insanların sevgisini elde ettiklerini dile getirdi. 

Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti:

''Bu asır birlik asrıdır. Küreselleşme tek bir dünya, tek bir aile diyerek bütün insanlığı aynı kültür altında birleştirmeye çalışırken kendi içimizde birbirimize düşmek asla ve asla bize yakışmaz. Bir kez daha tekrar etmek istiyorum; farklılıklarımız daima bizim zenginliğimiz olacaktır. Birbirimize daima saygı göstermek durumundayız. Birbirimize saygı göstermezsek başkalarının bize saygı göstermelerini asla bekleyemeyiz. Onun için bu milletin mayasında olan sevgi ve saygıyı daima öne çıkartmalıyız. Hele bu beldede konuşurken, Osman Gazilerin, Ertuğrul Gazilerin öğütlerini hepimiz bir kez daha düşünmeliyiz.

Şimdi bütün enerjimizi Türkiye'yi muasır medeniyetlerin üzerine çıkarmak için seferber etme günüdür. Türkiye'yi modernleştirme, Türkiye'de köklü reformları yapmak, milli bünyemizi kuvvetlendirmek, halkımızın refahını artırmak için seferber olma günüdür. Bunu hep birlikte, el birliği içerisinde yapacağımıza inancım tamdır. Ben hiçbir zaman Türkiye'nin geleceğinden karamsar olmadım, Türkiye'nin geleceğinin çok aydınlık, çok parlak olduğuna kuvvetli bir şekilde inananlardanım. Milletimiz, gençliğimiz, Türk milleti bunu kesinlikle başaracaktır. Bunun işaretlerini görüyoruz. Dünyayı gezen bir insan olarak muhataplarımla yaptığım görüşmelerde, Türkiye'nin geçmişine de bugününe de hayranlık duyduklarını görüyorum.

Biz problemlerimizi büyütmeden onları konuşarak çözme kabiliyetini gösterecek güçteyiz ve ülkemizi çok daha itibarlı yapmak için, halkımızın başını çok daha dik tutmak için atalarımızın gittiği yoldan hep beraber gideceğimize olan inancım tamdır.''

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasının sonunda Ertuğrul Gazi'den bugüne bu toprakları vatan yapan bütün şehitlere ve gazilere şükranlarını iletti.

Cumhurbaşkanı Gül'e konuşmasının ardından, Bilecik Valisi Musa Çolak tarafından Osmanlı Devlet Arması hediye edildi.

HABER 7

YORUMLAR 49
  • burak alp 16 yıl önce Şikayet Et
    EDİTÖR. Sen haber7 ye sızma bir DTP lisin herhalde..Zira bu ayrılıkçı muhalif sözde kürtçülere tepki içerikli yorumumu ısrarla yayınlamıyorsun..Ben küfür etmedim hakarette etmedim.Ama sen hem vazifeni yapmıyorsun hemde okuruna saygısızlık yapıyorsun !
    Cevapla
  • kürşat kurt 16 yıl önce Şikayet Et
    halil kardeş. özrün başım gözüm üstüne hakkım helal olsun sana hayırlı sahurlar selametle
    Cevapla
  • Metin Yazar 16 yıl önce Şikayet Et
    Pazar editörü. Pazar editörü çok ilginç birisi.Daha doğrusu alkışlanacak bir kişilik:) Pazar editörümüz,editörlerin birer Cyborg ya da Android olmadığını,tıpkı bizim gibi adem oğlundan gelen insanlar olduğunu ispat ederek bizi rahatlatan kişidir.Sanırım bu yüzden çok seviliyor.
    Cevapla
  • doğrucu davut 16 yıl önce Şikayet Et
    ALİ EKİNCİ KARDEŞİM.. sizler,bizler hepimiz ''arabın aceme ,acemin araba üstünlüğü yoktur,üstünlük takva iledir''buyuran yüce peygamberimiz hz. muhammed mustafa s.a.v. efendimizin ümmetiyiz.bundan da hep birlikte şeref duyuyoruz.benim için türk,kürt,laz,çingene,boşnak,afrikalı,arap,çerkez hiç farketmez.kelime-i şahadete inanan,allah'ın c.c. emir ve yasaklarını kabul eden her insan benim kardeşimdir.imansız bir türk'e ise kardeşim diyemem.çünkü yüce resul s.a.v.''ANCAK İNANANLAR KARDEŞTİR'' buyurmuşlardır.sizleri seviyorum.......
    Cevapla
  • kürşat kurt 16 yıl önce Şikayet Et
    halil sariaslan kardeş. nerenden uyduruyorsan uydur ama benim yazdıklarımı lütfen nerde ne şekilde yazmışım bana göster en azından bende bileyim ne yazdığımı değil mi seni sürekli takip edeceğim her seferinde bu iftiranı yüzüne vurmak için çamur at izi kalsın ha sadece sen değil bütün yorumculara diyorum ki ben bu yazıyı nerde yazmışım ''atatürkü yeniden tanıyalım başlıklı haberde,ülkücü kürşat kurt vahüdettin han için''sizin halifeniz vahüdettin düşmanla işbirliği yapmıştır'' vb laflar etmişti.bunu nerde yazdım ıspat bekliyorum
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
CHP'li belediyelere yönelik yolsuzluk soruşturmasında 4 kişi hakkında tutuklama talebi
Kamyonu çalan kadın kaza yaptı, yakalandı!