Bülent Turan: Polisi tartaklamanın, yargıca küfretmenin adı dokunulmazlık değildir
İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, İstanbul 2 Nolu Barosu Adli Yıl Açılış programında gündeme dair bir konuşma gerçekleştirdi.

Konuşmasında baronun adli yıl açılış programında davetli olarak bulunmaktan duyduğu memnuniyeti belirten İçişleri Bakan Yardımcısı Turan, “kuruluşunda emeğimiz olan, kamuoyunda gururla “eğer kanun yasalaşırsa ilk istifa edecek ben olacağım” dediğim bir yapının ete kemiğe bürünmüş olmasını, başarıyla 5 yılı geride bırakmış olmasını, geleceğe dair daha büyük umutlar vermesini çok anlamlı buluyorum. o yüzden kendi üyesi olduğumuz bir kurumda bir adli yıl açılışında olmaktan ayrıca mutluluk duyuyorum.” dedi.
Turan, konuşmasına şöyle devam etti:
Sivil toplum, aslında milletin sesidir. Odaların, borsaların, meslek örgütlerinin ne söylediği, tabii ki anayasal bir kurum olan baroların sesi, tam da milletin sesi olmalıdır.
Bu topraklar ve bu medeniyet,
adalet ve hak kavramlarıyla yoğrulmuştur.
“ADALETİ, HAKKI BATIDAN ÖĞRENMEDİK”
Bazı kanunlarımızı batıdan almış olabiliriz ama biz adaleti, hakkı batıdan öğrenmedik.
Hepiniz bilirsiniz, bizim mahkeme kararlarımız “Türk milleti adına” diye başlar. Böyle başlar çünkü, en büyük yargıç, millet vicdanıdır, hakimlerimiz, mahkeme salonlarımız, o vicdanın temsilcisidir.
Adalet adına ilginç günler yaşıyoruz. Birileri bize adaleti yeni öğrenmiş muamelesi yapıyor. Birileri bu toplumun adalet bilinci yokmuş gibi davranıyor.
Sanki bu ülkede, darbe mahkemeleri nedir görmemişiz gibi, Yassıada’da spor salonlarında tiyatral mahkemeler kurulmamış gibi, darbecilerden telefonla doğrudan talimat alınmamış gibi,
12 Eylül’de, 28 Şubat’ta insanların eğitim hakkından, çalışma hakkından, hatta yaşama hakkından eden sözde yargıçlar eliyle endişe etmemişiz gibi, “o partiden almasaydım da, bu partiden mi alsaydım” diyecek kadar cüretli olan bakanlar görmemişiz gibi, bir adalet algısı oluşturmaya çalışıyorlar.
Ben burada bir davayı savunacak veya yerecek değilim. Burası bir mahkeme değil. Ama bir tavra, bir algıya, bir meslek mensubu olarak itirazım var. Kabul etmiyorum bu son olan görüntülerdeki bazı siyasi partilerin duruşlarını.
Bakınız güvenlik ve özgürlük dengesini korumak kollamak durumundayız. herkes için güvenlik, özgürlük kadar herkes için adalet de önemlidir. Yargı da bizim emniyet de bizim. Bu kurumlar bir kurumun, bir partinin, bir anlayışın değil, bu devletin bu milletin kurumları. Bu kurumları kollamak hepimizin görevi diye düşünüyorum. Eline makam alan, üç kuruşluk bir yetki alan birçok insanın hemen polisimize yargıcımıza savcımıza çemkirmeye başladığını üzülerek görüyoruz. Hiçbir kimse vekil de olsa milletvekili de olsa bir polisin amiri değildir. O görüntülerde gördüğümüz şekilde bağırma çemkirme hakkı yoktur.
“POLİSİ TARTAKLAMANIN YARGICA KÜFRETMENİN ADI DOKUNULMAZLIK DEĞİLDİR”
Bakınız milletvekili kendi alanında çok kıymetli bir yetkilidir. dokunulmazlık 14 yıl vekillik yapmış biri olarak söylüyorum, daha çok kürsüye ulaşma ve kürsüde konuşma yetkisi için vardır. Yoksa yasak olan bir yere girmenin, aramayı engellemenin, her türlü yanlışa omuz vermenin, polisi tartaklamanın yargıca küfretmenin adı dokunulmazlık değildir. yanlış yapan sınırı aşan, polis de varsa başkası da varsa zaten şikayete konu olur, gereğini yapar kurullarımız.
Bakın değerli arkadaşlar, Türk adaleti, tarihinde belki ilk defa, işini yaptığı için sistematik bir saldırıyla karşı karşıya.
Türk yargısı bugün adeta, “niye şikayet dilekçesini kabul ediyorsun, niye bu davayı görüyorsun, niye karar veriyorsun” diye tartışılıyor. yargının işini yaptığı için, protesto eylemlerine malzeme ediliyor, siyasetle doğrudan irtibatlandırılıyor, garip bir süreci yaşıyoruz. Siyaset, her şeyden önce sorumluluktur. bilinçtir.
“SAYIN ERDOĞAN’IN AĞZINDAN VE EKİBİNİN AĞZINDAN HİÇ SOKAĞA ÇIKMA ÇAĞRISI DUYDUK MU?”
Hatırlayın! Cumhurbaşkanımızın partisine, üstelik iktidardayken, kapatma davası açıldı, seçime tüm arkadaşları girmesine rağmen Sayın Erdoğan sokulmadı hapse girdi.
367 krizini yaşadık, daha neler yaşadık, ama Sayın Erdoğan’ın ağzından ve ekibinin ağzından hiç sokağa çıkma çağrısı duyduk mu? polisle kavga etmek için gelin meydana dedik mi? Toplumda hangi huzursuzluğun tarafı, tellalı olduk? Olmadık. Çünkü bizim bir siyasi sorumluğumuz var. Devleti, kurumları biliyoruz, yıpratırsak, siyaset yapacak alan da kalmayacağını biliyoruz.
CHP İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI’NA KAYYUM ATANMASI
Bir il kongresini yapamamış insanların olduğu bir yerde sorun yargının mı? iddialar var, şaibeler var, sorun yargının mı?
Belediye yönetmişsin, bin tane iddia var, sorun yargının mı?
Şikayetler dilekçesi de senin, fail de sensin, müşteki de sensin, o dosyaya bakılmasın mı? Yargıya polisimize çemkirmeyi bırakmak lazım. Yapılacak iş siyasi partiler kanunu biliyorsunuz özellikle kongreler aşamasında ısrarla eksik olan yerlerde dernekler kanununa atıf yapar. Yani siyasi partiler kongrelerini birçok alanda dernekler kanununu referans alır. Eğer eksik varsa, yanlış varsa polisle yargı ile kavga eden insanların mecliste görevi başına gelip daha demokratik, uluslararası örnekleri olan bir siyasi partiler kanunu yapması gerekebilir, bu başka bir şey ama bunun yolu ne olduğu belli olmayan bir binanın önünde polisle savcıyla kavga etmek olmaması lazım. biz polemiklerden yıldık yorulduk.
Bizde güzel bir söz vardır, sel akar, kumu kalır derler. Bütün bu tartışmalar biter, bütün bu gündemler gelip geçer, elimizde sistem kalır, yargı kalır, kanun ve hukuk kalır.
Bizler işimize bakacağız. Vicdanımızı, aklımızı, algılara teslim etmeden işimize bakacağız.
Mesleğimize, kanuna, hukukun üstünlüğüne olan inancımıza bağlı kalacağız.
İşimizi yaparken millete, en nihayetinde de Cenab-ı Hakk’a karşı sorumlu olduğumuzu unutmayacağız.
Devletler gelecek nesillere sadece bütçe mirası bırakmazlar. Esasen bir ahlak, bir kamu düzeni miras bırakırlar.
Bize düşen, kendi vicdan terazimizi sarsmamaktır. Bize düşen, çareyi, çözümü, hukuk dışında aramamaktır. Millet vicdanından ve kendi vicdanımızdan uzaklaşmamaktır.
Rabbim işlerinizi kolaylaştırsın.
inancınızda ve vicdan terazinizde sabit kadem kılsın.
Yeni adli yılın tekraren hayırlara vesile olmasını diliyor hepinizi saygıyla selamlıyorum.