'Ülkücü liderlerin ırzına bile geçildi!'

Emin Pazarcı 12 Eylül zindanlarındaki işkenceyi yazdı. Muhsin Yazıcıoğlu ile Yılmaz Durak, 26 gün çırılçıplak asılı tutuldu. Cinsel organlarına elektrik verildi. Yaşar Okuyan'a göre 'Bazı ülkücü liderlerin ırzına bile geçtiler'

'Ülkücü liderlerin ırzına bile geçildi!'
'Ülkücü liderlerin ırzına bile geçildi!'
GİRİŞ 02.08.2010 23:08 GÜNCELLEME 02.08.2010 23:08
Bu Habere 109 Yorum Yapılmış

Takvim gazetesinden Emin Pazarcı'nın "12 Eylül zindanları" yazı dizisi devam ediyor. Dizinin bugünkü bölümünde 26 gün çırılçıplak asılı tutulan Yazıcıoğlu ile Yılmaz Durak'ın Mamak'ta yaşadıkları vahşet vardı. Yıllar sonra Yaşar Okuyan yaşananları 'Bazı ülkücü liderlerin ırzına bile geçtiler' diye anlatacaktı

BAZI ÜLKÜCÜ LİDERLERİN IRZINA GEÇTİLER

12 Eylül Darbesi yapılmış ve işkenceciler gemi iyice azıya almıştı. İşkencelerde uygulanan metotlar artık çığırından çıkmıştı. Öylesine iğrençlikler sergileniyordu ki, dayanılır gibi değildi. Aradan yıllar geçtikten sonra, darbe öncesi MHP'nin Genel Sekreter Yardımcılığı makamında bulunan Yaşar Okuyan, yaşananları, "Ülkücü Hareket'in bazı liderlerinin ırzına bile geçtiler" sözleriyle özetleyecekti.

Mamak Askeri Cezaevi'nin C-5 adı verilen bölümünde sergilenenler, kelimenin tam anlamı ile insanlık dışıydı. Burada bir yandan işkence, diğer taraftan sorgu yapılıyordu. Sorgu ekibinin başında ise MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nın savcısı Hava Hakim Albay Nurettin Soyer vardı.

Dayaktan etkilenene dayak atılıyordu. Erkeklik organından elektrik verilmesinden rahatsız olanlara defalarca elektrik veriliyordu. Bazıları Filistin Askısı'na asılıyordu. Bazıları da çırılçıplak soyulduğunda çözülüyordu. Utanma duygusu yüzünden morali bozulduğu tespit edilenler, bütün sorgu boyunca çıplak tutuluyordu.

İRADE DIŞI ÇIĞLIK ATIYORDU

Bütün bunlar, C-5'te yaşanan olağan olaylardı. Orada çok daha iğrenç ve kelimenin tam anlamı ile insanlık dışı metotlar uygulanıyordu. O günlerde, gözaltına alınan bazı gençlerin aileleri de C-5'e getiriliyordu. Anneleri, karıları ve kızları da işkenceye alınıyor, çırılçıplak soyuluyordu.

İşkenceciler, bütün bunları yaparken gözaltındaki gence soruyorlardı:

-Haydi, şimdi de konuşma da görelim!

O dönemde, C-5'e getirilen arasında, daha sonra idam edilen Ali Bülent Orkan'ın ailesi de vardı. Yıllar sonra Hürriyet Gazetesi'nde İsa Armağan'ın ailesine de C-5'te işkence yapıldığı yazılmıştı.

Tekmeli, tokatlı, elektrikli ve askılı işkence aşamasından geçen ülkücüler, A Blok'taki "Kafes"e konuluyordu. Burada da manevi işkence uygulanıyordu. "Kafes" sirklerdeki aslan kafeslerinin benzeri bir yerdi. Burada oturmak, kalkmak, ayak değiştirmek, kıyafet düzeltmek, hatta oturuş şeklini bozmak bile izne tabiydi.

Herhangi bir ihtiyacı olanın yüksek sesle bağırması gerekiyordu:

- Komutanımmmmmm! "Komutanım" diye görevli askere sesleniliyordu. Kafes'te bütün erlerin adı "komutan", bütün gençlerin adı da "lan"dı.

Oraya giren emekli askerler bile görevli erlere "komutanım" diye hitap etmek zorundaydı.

Askeri yönetimin "komutan" olarak görevlendirdiği er cevap veriyordu:

- Söyle lan!

- Ayağımı değiştirebilir miyim komutanım?

- Kalk lan gel buraya. Elini uzat.

Elini uzatana kural olarak 5 adet cop vuruluyordu. Ardından "komutan" bağırmaya başlıyordu:

-Ne biçim izin isteme lan bu? Size öğretmedik mi? "Komutan" derken daha yüksek sesle bağıracaksın.

Tutuklu, tekrar yerine dönüp, avazı çıktığı kadar bağırıyordu:

- Komutanımmmmmm...

Bu sahne her gün onlarca defa tekrarlanıyordu.

MUHSİN YAZICIOĞLU DA C-5'TEYDİ

C-5'teki işkencelerden nasibini alan ve daha sonra kafese konulanlardan biri de Ülkü Ocakları Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'ydu.

İhtilalin ardından uzun süre kaçak olarak yaşayan Yacıcıoğlu, yakalanır yakalanmaz C-5'e götürüldü. Günlerce son derece ağır işkenceye tabi tutuldu.

Daha C-5'in kapısına geldiğinde, dört bir yandan tekme ve yumruklar yağmaya başladı.

Burada başı duvara çarptı ve akan kan boynundan aşağı doğru süzüldü. Küfürler ve hakaretler arasında koridorlardan geçirildi.

İşkenceciler hiç vakit kaybetmeden Yazıcıoğlu'nu bir tahta platformun üzerine yatırdılar. Hemen ayakkabısını çıkarıp, başparmağından elektrik vermeye başladılar:

- Türkmen Onur nerede?

Bize Mehmet Sakarya ve Ramiz Ongun'un yerini söyle...

Bu işlem işi yaramayınca, işkenceciler O'nu soymaya başladılar. Tam pantolonu çıkarılıyordu ki, Yazıcıoğlu bağırmaya başladı:

- Yapmayın, bunu yapmayın...

Bu tepkiyi vermekle hata ettiğini sonradan anladı.

ÇIRILÇIPLAK SOYUP İŞKENCE YAPTILAR

Soyulduğu zaman çok etkilendiğini gören işkenceciler, bu işlemi hep tekrarladılar. Tam 26 gün boyunca çırılçıplak soyup, işkence yaptılar.

Yazıcıoğlu'nu bir sandalyenin üzerine çıkarıp, T şeklindeki bir kalasa kollarından bağlıyorlardı. Kalas, tavandaki çengele asıldıktan sonra, altındaki sandalye çekiliyordu.

Havada sallanırken, çıplak vücudunun çeşitli yerlerinden elektrik veriliyordu. Acı dayanılır gibi değildi.

İşkenceciler manyetoya bastıklarında titreşimden bütün vücudu sallanıyordu. İç organlarının tamamı dışarı fırlayacakmış gibi oluyordu. Muhsin Yazıcıoğlu, irade dışı çığlıklar atıyordu. Bu işlemden geçen sadece Yazıcıoğlu değildi. C-5'in dört bir yanından çığlıklar yükseliyordu. '

ALLAHSIZ VİCDANSIZLAR...'

İstanbul Harbiye'de de bir işkence merkezi kurulmuş, bazı gençler de orada işkenceye tabi tutulmuştu. MHP ve Ülkücü Duruluşlar Davası'nda anlattıkları inanılır gibi değildi. Bir insanın aklının alamayacağı ölçüde işkenceye maruz kalmışlardı. 12 Eylül öncesi "Doğu'nun Başbuğu" lakabına sahip olan Yılma Durak, konuşmasını sürdürürken, bir ara hıçkırıklara boğuldu.

Duruşma Hakimi Kıdemli Binbaşı Vural Özenirler, araya girmek zorunda kaldı:

- Konuşamayacaksınız herhalde. Sağlığınız elvermiyorsa oturun. İsterseniz sorgunuzu erteleyelim.

Durak, hıçkırıklar arasında zor anlaşılır bir sesle cevap verdi:

- Hayır konuşacağım.

Durak, "konuşacağım" demesine rağmen, hıçkırıkları bir türlü dinmiyordu. İşkence altında yaşadıklarını bir türlü hazmedemiyor, kelimelere döküp, duruşma salonunda dile getiremiyordu.

Hıçkırıklarla ağlarken, Duruşma Hakimi bir defa daha araya girmek zorunda kaldı:

- Rahatsızsanız oturun, dinlenin. Sorguya daha sonra devam edelim.

Yine "hayır" cevabını veren Yılma Durak'ın dudaklarından hıçkırıklar arasında şu sözcükler döküldü:

- Bana işkence yapanlar, "Sen erkekliğinden oldun, ama seni zevkten mahrum etmeyeceğiz" dediler. Cop soktular.

Hıçkırıklar arasında söylenen bu sözler; herkesin tüylerini diken diken etmişti. Hakim heyeti bile şok olmuştu. Salonun dört bir yanından çığlıklar yükselmeye başladı.

Mahkeme salonu alabildiğine karıştı. Salonun arka tarafında bulunan dinleyiciler, ayağa kalkarak Mahkeme Heyeti'nin bulunduğu bölüme doğru yürümeye başladılar.

Durak'ın yakınları ise çığlık çığlığa bağırıyorlardı:

- Allahsızlar, vicdansızlar...

'KATİL EVREN'

Bahçelievler'deki MHP Genel Merkezi'nin altındaki bir dairede yaşayan partinin emektarı Hasan Kozan'ın oğlu Kadir'in akli dengesi yerinde değildi. Kadir, zaman zaman MHP Genel Merkezi'nin karşısındaki kaldırıma geçer, "Kahrolsun faşistler. Sizin hepinizi kesmek lazım" diye bağırırdı. Bazen de Emek civarındaki CHP'lilerden para alıp, MHP Genel Merkezi'ne CHP bayrağı asardı. Kadir, MHP içinde Alparslan Türkeş'ten çekinmeyen tek isimdi. Partiye girip çıkarken "Başbuğ Türkeş" diyerek yolunu keser, harçlık almadan da yol vermezdi.

Bazı durumlarda da karşısına geçip bağırırdı: -Faşist Türkeş, katil Türkeş... Katil, katil... Hızını alamayıp, Türkeş'in aracını taşladığı bile olurdu. Alparslan Türkeş ise, Kadir'in bu davranışları karşısında hiçbir rahatsızlık belirtisi göstermez, ya söylediklerini duymazlıktan gelir, ya da gülüp geçerdi. 12 Eylül İhtilali'nin ardından Kadir'in bütün düzeni bozuldu.

İhtilali yapan darbecilere kafayı taktı. Yöneticiler gözaltına alındığı, partiye kimse gelmediği için bunalımlı günler yaşıyordu. Artık kimseye "Faşistler, katiller" diye bağıramıyor, binayı güvenlik altına alan polis ve askerler de kendisine hiç iyi davranmıyordu. Bütün bu olup bitene çok kızan Kadir, ihtilalden birkaç gün sonra Çankaya Köşkü'ne gitti. Tepkisini ortaya koymak için de Cumhurbaşkanlığı'nın duvarına kocaman bir bozkurt resmi asıp bağırmaya başladı: - Katil Evren, katil Kenan Evren... Bir anda ortalık karıştı. Eğer polisin içinden kendisini tanıyanlar çıkıp, "Durun, o deli" diye bağırmasaydı, askerler anında tetiğe basacaktı. 12 Yönetimi'ne ve Kenan Evren'e, Çankaya Köşkü'nün önünde açıktan tavır alıp "katiller" diye bağıran tek kişi olan Kadir, ihtilalden bir yıl kadar sonra Sincan'da trenin altında kalıp, hayatını kaybetti.

TAKVİM

YORUMLAR 109
  • Ahmet Ahmetoglu 14 yıl önce Şikayet Et
    ülkücüler. bu yazıyı okuduktan sonra hayır diyebilecek ülkücülere ne diyeyim, cop hoşlarına gitmiş demekki hayırlı olsun...
    Cevapla
  • hakanbozatli 14 yıl önce Şikayet Et
    HADİİ YILMA DURAK A SORUN O EVET DESIN BENDE DICEM. evet sayın yılma durak a sorun bakalım bu referanduma evet dıyecekmı desın ben dahıl bırcok ülkücü evet demezse bende ülkücü degılım. ben yılma durak ın hayır dıyecegını tahmın edıyorum çünki 12 eylül cü işkencecıler ıcın mhp önerge verdıgınde akp kıvırmıştııııııı. zaman aşımın kaldırılması ıcın akp yan çizmişti. pekı şimdi nıye zaman aşımı kavrmaı kaldırılsın maddesı yok
    Cevapla
  • adam turk 14 yıl önce Şikayet Et
    DARBE İSTİYOM. ah bir darbe olsada şimdiki mhp LİDERLERİNEDE MİLLİLEŞTİRME İŞİ TAMMLANSA... adamlar tadına doyamamış olmalı
    Cevapla
  • Cafer UÇA 14 yıl önce Şikayet Et
    HALKA İHANET NEDİR sn Bahçeli ve Mhp li ler. Komutanların kendi halkına inancından dolayı iç düşman,dinin de hurafe ve batıl inanç olduğunu her vesile ile dile getirdiklerinde karşı çıkmayacaksınız.Laiklik adı altında yapılan din ve kültürümüzün yozlaştırılmasına,ASİMİLE edilmesine neden göz yumacaksınız.Her fırsatta laiklik adı altında YILLARDIR KURULMAYA ÇALIŞILAN. ANTİ MÜSLÜMAN İDEOLOJİK STATÜKO REJİMİNİ Korumak için kayıtsız şartsız destek vermek HALKA İHANET DEĞİLMİDİR.Müslüman halkın bir derdine yasal olarak çare olduğunuz mu.MUHAFAZAKARLIK bumu
    Cevapla
  • Cafer UÇA 14 yıl önce Şikayet Et
    TC Çeşitli ırk ve inanç guruplarının ortak yaşadığı devlettir.BUNUN İÇİN. Ülkeyi yönetmek istiyen bütün partilerimizin olmazsa olmazı,HER TÜRLÜ IRKÇILIGA ve DİNİ İNANCA AYIRIM YAPMADAN EŞİT DAVRANMAKLA OLUR.Hiçbir inancın ve Irkın diğerleri üzerinde hakimiyet kurmaması LAİKLİKTİR DEMOKRASİDİR.Malesef yanlış yaptık ve yapıyoruz,Ana muhalefet anti müslüman laiklikle statüko rejimini.Yavru muhalefet de,ana muhalefetin dümen suyunda buna Türk milliyetçiğini ekliyor.Diğer bir muhalefet de Kürt milliyetçiliğine.BARIŞ İÇİNDE YAŞAMAK İSTİYORSAK GERÇEK LAİKLİK ve DEMOKRASİ ŞARTTIR
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Yeni kriz patlak verdi! ABD'den son dakika İran kararı! Trump resmen ilan etti
CHP'nin otobüsü dur ihtarına uymadı polislerin üzerine sürdü! Bakan Tunç'tan açıklama