Masonlar, niçin açılma kararı aldı?

Mason locaları kapılarını açtı. Günlerden beri, gazeteler, Mason localarının ayrıntılarını yayınlıyor. Peki Masonlar'ın açılmasında zamanlama niçin bugünlerde yapıldı?

Masonlar, niçin açılma kararı aldı?
Masonlar, niçin açılma kararı aldı?
GİRİŞ 27.03.2005 09:13 GÜNCELLEME 27.03.2005 09:13

Masonlar'ın açılmasında zamanlama konusunu Vakit gazetesi yazarı Hasan Karakaya yazdı:

İlginç zamanlama... Masonlar 'kapı'ları niye açtı?

Kapılar, 'önce kime' açıldı... Sabah'tan Balçiçek Pamir'e mi, yoksa; başlarında Kanal D'nin Mali İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Yalçın Erceber'in bulunduğu 'Hürriyet yöneticileri'ne mi?.. Sahi; Masonların büyük üstadı olan ve 1977'de ölen Prof. Dr. Hayrullah Örs'ün oğlu Ahmet Örs'ün ne işi var o fotoğrafta?.. Öyle ya; Ahmet Örs, Sabah gazetesinde 'yemek yazıları' yazıyor!.. Ama, Hürriyet ve Kanal D'cilerle aynı fotoğraf karesinde!..
Anlaşılır gibi değil... Sabah'ın anonsunda Balçiçek Pamir'in adı ve fotoğrafı var, ama Sabah'ın 'yemek' yazarı Ahmet Örs, Kanal D ve Hürriyet yöneticileriyle?!?..
Siz olsanız sormaz mısınız;
Masonlar, Hürriyet'e mi açtı kapılarını, Sabah'a mı?.. Yoksa, 'hepsine birden' mi?..
Ya da, daha önemli bir soru;
Ortalıkta fol yok, yumurta yokken, bu 'kapı'lar niye açıldı?.. Onlar mı açtı, gazeteciler mi açtırdı?..
Sabah, önceki gün başladı 'Mason tefrikası'na!.. Hürriyet, 'Sabah'tan geri kalmamak' için olsa gerek, önceki gün 'anons'unu verdi, dün de 'tefrika'ya başladı!.. Yazdıkları, bilinmeyen şeyler değil!..
İyi de; kapılar, neden açıldı?.. 'En gizli törenler'in yapıldığı 'Sır Oda'yı niye gösterme gereği duydular?..
'Masonların gocunduğu' bir olay mı yaşandı son günlerde?.. 'Kendilerini temize çıkarmak' gibi bir telâşın içine mi düştüler de açtılar 'kapı'ları?..
Şöyle bir düşündüm... Hayır, böyle bir olay yok!..
Sonra, 'acaba' dedim kendi kendime; kapıların açılışında, 'Kurtlar Vadisi' adlı dizinin bir rolü var mı acaba?..
Malûm; geçtiğimiz Perşembe akşamı, 'yeni bölüm'ü yayınlanmadı Kurtlar Vadisi'nin... Ama önceki hafta ve ondan önceki haftada, 'Baron' koltuğundaki Mehmet Karahanlı'nın 'öldürülüşü' üzerinden 'müthiş mesajlar' verildi!..
'Baron Karahanlı'nın; bir 'mason' simgesi olan '7 Kollu Şamdan' figürünü çağrıştıran '7 Başlı Ejderha' amblemini taşıyan 'örgüt' tarafından 'infaz' edilmesi esnasında 'müthiş göndermeler' yapıldı!..
Herkes, bu infazın 'Tapınak Şovalyeleri'nin işi olduğunda görüş birliğine vardı!..
Önceki hafta ise;
'Baronluk için kulisler' yapıldığı esnada, Konsey üyesi Samuel'in 'İplikçi Nedim'e söylediği söz, hayli enteresandı:
'Bugüne kadar çok padişahlar, çok başbakanlar oturttuk koltuğa!.. Çoğunu da indirdik!.. Ama, artık yeter!.. Bundan sonra, yönetimin başına biz geçecek ve biz yöneteceğiz!'
Bu sözler, nihayetinde bir 'senaryo' ürünü de olsa, beni bir hayli düşündürmüştü!..
Acaba; Tapınak Şovalyeleri, 'perde gerisi'nde kalmaktan vazgeçip, doğrudan 'sahne'ye çıkmaya hazırlanıyordu da, dizi, bunun 'işaret'ini mi veriyordu?..

DOLARLAR... YULARLAR!

Derken, Kırgızistan'dan 'ayaklanma' haberleri gelmeye başladı... Güya, 'seçimde hile' yapılmıştı ve halk, Asker Akayev'e karşı ayaklanmıştı!..
Adına, 'Pembe Devrim' diyorlardı!.. Gürcistan'dakinin adı da, 'Turuncu Devrim'di!.. Ukrayna'dakinin rengi neydi, şu an hatırlayamadım!..
Yalnız, her ne hikmetse, 'halk devrimleri'nin arkasında, yine 'o isim' vardı;
George Soros!..
Gürcistan'daki devrim için, '6 milyon Dolar' harcadığı yazılmıştı!.. Sonuçta, Gürcistan'ın başına, 'karısı Musevi' olan bir adam, evet Saakaşvili oturtuldu!.. Karısı Sandra Roelofs, bir 'Hollanda Yahudisi'dir!.. Aynı George Soros'un, Kırgızistan'daki 'Pembe Devrim'(!) için de, 'medya' ve 'STK'lar kullansın diye '4 milyon dolarlık bir bütçe' ayırdığı ortaya çıktı!..
Sonuçta, Asker Akayev, ülke dışına kaçtı!..
'Katıksız bir Siyonist' olduğu bilinen George Soros, bir kere daha başarmıştı!..
'Dolar'ları dağıtıp, 'yular'ları ele geçirmişti!..
Ardından, 'gövde gösterisi'ne dönüşen 'DEHAP mitingleri' ve 'Türk bayrağını yakma' girişimi!.. Kınamalar, protesto yürüyüşleri, 'bayrak asma' yarışları!..
Derken, Washington'dan bir haber:
'Washington ile gerilen ilişkileri düzeltmeye çalışan hükümet, ABD'nin İncirlik'i 'lojistik merkez' olarak kullanma talebine 'yeşil ışık' yakmaya hazırlanıyor. ABD'ye giden AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mercan, kararın yakında verileceğini açıkladı. ABD'ye hükümetin aylar sonra yanıt vermesi, Ermeni lobilerinin 24 Nisan'da soykırım iddialarını tanıtma kampanyalarının önüne geçmek, Suriye ve İran konularında gerilen ilişkileri yumuşatmak amaçlı görülüyor. ABD ve İsrail'e de ziyaret planlayan Erdoğan'ın Bush'tan randevu talebinde bulunduğu öğrenildi.'
Tayyip Bey, Mayıs'ta İsrail'e gidecek mi?..
'Özür' anlamına gelecek bu ziyaret, 'kuvvetle muhtemel' görünüyor!.. Zira; bu ziyaretin 'asıl' amacının, 'Beyaz Saray'ın kapılarını açmak' olduğu ileri sürülüyor!..

İLK MASON PADİŞAH!

İşte bu 'kapı açmak' meselesi, hayli düşündürdü beni!..
Tayyip Bey'in 'Beyaz Saray kapılarını açmaya zorlandığı' şu günlerde; Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası'nın 'Sabah ve Hürriyet'e kapılarını açması' ilginç bir tevafuk gibi geldi bana!..
Bu 'kapı açma' olaylarının, 'Kurtlar Vadisi'nden sonra gerçekleşmesi de, ister istemez düşündürüyor insanı!..
Masonlar, bir 'alınganlık' mı gösterdi acaba?.. Dizide verilen mesajlardan sonra, bir 'aklanma telâşı'na mı düştüler?..
Yoksa; yine 'zılgıt' mı yediler?..
'Zılgıt' meselesine geçmeden önce, Kurtlar Vadisi'nin son bölümündeki 'diyaloğu' tekrar hatırlayalım!..
'Konsey yönetimi'nde yer alan Samuel, Konsey Başkanlığı'na aday olduğunu açıklıyor ve dindaşı 'İplikçi Nedim'den şöyle 'destek' istiyor:
'Bugüne kadar çok padişahlar, çok başbakanlar oturttuk koltuğa!.. Çoğunu da indirdik!.. Ama, artık yeter!.. Bundan sonra; yönetimin başına biz geçecek ve biz yöneteceğiz!'
Bunlar, 'bir senaryonun basit cümleleri' değil!.. Bu sözler, 'tarihî gerçekler'le de örtüşüyor!..
Masonlar, gerçekten de, tarih boyunca kimini tahta çıkardı, kimini de indirdi!..
Meselâ; 1875 yılında, Osmanlı büyük 'ekonomik ve siyasal bunalımlar' yaşıyordu!.. İç ve dış borçlar 'ödenemez' duruma gelmişti!.. Dahası; Bosna-Hersek'te köylüler ayaklanmış, Zagor'da Bulgarlar isyan etmiş, Rusya ile yaşanan sınır sorunları, Sultan Abdülaziz'i iyice bunaltmıştı!..
Mayıs 1876'da Süleyman Paşa komutasındaki Harbiye öğrencileri, Sultan Abdülaziz'i tahttan indirip, yerine 5. Murat'ın oturtulmasını sağlamıştı!..
Darbeye, 'medreseli öğrenciler' de katıldığı için, bu darbenin adına 'Softalar Darbesi' denilmişti!..
Oysa, darbeyi yapanlar 'softalar'(!) değil, 'mason'lardı!..
Tahta 5. Murad'ın oturmasında büyük rol oynayan Mithat Paşa, bir 'mason'du!.. Şu işe bakın ki, tahta oturtulan 5. Murad da, tahta çıkmazdan birkaç ay önce Prodos Locası'na kaydolmuş ve o da 'Mason' olmuştu!..

İLK MASON BAŞBAKAN!

'İndirme'ye gelince...
Sultan 5. Murad'dan sonra tahta geçen Sultan Abdülhamid Han; kendisine 'Filistin'de toprak karşılığında Osmanlı'ya para yardımında bulunmayı' teklif eden Thodor Herzl'in teklifini reddedince, masonların egemen olduğu 'İttihat ve Terakki'ciler tarafından tahttan indirildi ve Yunanistan'a sürgüne gönderildi!..
Tarihimizde; bunun gibi, nice 'çıkarma-indirme' örnekleri vardır!.. Mesela; 5 Eylül 1947-14 Ocak 1949 tarihleri arasında, 'Türkiye'de bir ilk' olarak 'Başbakanlık' yapan Hasan Saka, bir 'Mason Üstad-ı Azamı'dır!.. Kabinesinde de '11 mason bakan' vardı!..
Her neyse... Konuyu dağıtmayayım, yine başa dönelim ve soralım:
Masonlar, Sabah ve Hürriyet'e niye kapılarını açtı?.. Ve 'neden' bugünlerde?..
Yine, bir 'zılgıt' mı yediler?..

KANAL 7'DEKİ GÖRÜNTÜLER!

Hele hatırlayın... Kurtlar Vadisi'ndeki 'görüntü'lerin bir kısmı, 'gerçek' olarak 1997 yılı Ocak ayında Kanal 7'de yayınlanmış ve Türkiye masonları, 'büyük bir zılgıt' yemişlerdi!..
Ne dersiniz, 'Refahyol İktidarı'nın yıkılışı' ile sonuçlanan o günleri yeniden hatırlayalım mı?..
Hafızalarımızı şöyle bir tazelesek, hiç fena olmaz herhalde!..
Efendim;
'1997 yılı ocak ayında İstanbul'da iki büyük Mason locasında çekilen gizli kamera görüntüleri, Türkiye Masonları üzerinde şok etkisi yapmıştır. Kanal 7 ekranlarında yayınlanan bu gizli kamera görüntülerinin birincisi İstanbul'da bir locada gerçekleştirilir.
Görüntülerde birkaç işadamının Masonluğa giriş merasimi, Masonik bir nikah töreni ve genel kurul toplantısının görüntüleri yeralmaktadır. Masonluğa yeni giren bir kişilerin göğsüne kılıç dayanarak ölüm iması yapılması, ellerini boğazında tutan salon görevlilerinin bu imayı tekrarlaması Masonluğa yabancı olan Türk halkının oldukça ilgisini çekmiştir.
Bu görüntüler yayınlandıktan birkaç gün sonra, İstanbul'da adresi bilinmeyen bir Mason locasında yalnızca 33. dereceden masonların katılabildiği 'şeytana tapma ayini'nin görüntüleri ekranlara yansır. Görüntüler Kanal 7 ekranlarında dakikalarca yayınlanır. Ayini yöneten büyük üstad, locanın ortasında kesilen bir keçinin kanını içmekte ve İbranice bazı dualar okuyarak şeytana tapma ayinini sonuçlandırmaktadır.
Gizli kamera görüntülerinin yayınlanması ile birlikte masonluk, ciddi bir tartışma konusu haline gelir. Ancak masonların kontrolündeki bazı medya kuruluşları bu konuyu hasıraltı edebilmek için olağanüstü bir çaba harcar. Bu medya kuruluşları, Mason localarındaki gizli kamera görüntülerini gündemlerine dahi almazlar.
Aynı günlerde ortaya çıkan Aczimendi Şeyhi Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin konusu ise bu gazete ve televizyonlarda günlerce birinci haber olarak yer alır.

9 MADDELİK TALİMAT!

Ardından; İsrail Masonluk Yüce Konseyi'nden Türkiye Masonları Büyük Üstadı Necip Arıduru'ya sert bir uyarı gelir. Masonluktan ayrılan bazı kişiler tarafından basına sızdırılan 27 Mart 1997 tarihli uyarı metni, Türkiye'de yeni bir dönemin başlangıcı anlamını taşımaktadır...
Bu uyarıda, özetle denilir ki:
1-Türk basınındaki ve ilgili kuruluşlardaki biraderleri örgütleyin ve Refah Partisi'ni iktidarı bırakmaya mecbur etmek için gerekli diğer bütün tedbirleri alınız.
2-RP'nin itibarının tamamen yok olması ve seçmenlerinin ümidini kaybetmesi ile neticelenen siyasi bir konjonktür oluşturun.
3-Her çeşit belgeyi, tutanağı, sirküleri ve riskli mektupları büyük sekreterlikten uzak tutun.
4-Locaların toplantılarını belli bir zamana kadar, alışılmış merkezlerde gerçekleştirmekten kaçının.
5-Size ikinci bir talimat ulaştırılıncaya kadar müracaat edenler konusunda son derece dikkatli işlemler yapın; aynı yanlışlıklara düşmeyin.
6-Mason olmayanların ve mason cemiyetinden çıkarılmış eski masonların tapınaklara girişine kesin bir şekilde mani olun.
7-Masonluğa ihanet etme suçunu işlemiş masonlara karşı tahkikatlara devam edin. Dönekleri, İskoç Riti'nin prensiplerine, âdetlerine ve geleneklerine uygun bir şekilde cezalandırın.
8-Masonluk aleyhindeki radyo, gazete, televizyon, kitap, dergi gibi yayınları izleyip bunlara mani olun. Refah Partisi'ne mensup İslâmcı basını ekonomik, siyasi ve adli baskı yoluyla görevini yapamaz hale getirin.
9-Bağımsız Büyük Komitemizi, bu skandala yol açan belirsizlikle ilgili ayrıntılı bir tutanak fezlekesi hazırlamakla görevlendirin ve neticeleri Fransa Yüce Konseyi'ne bildirin.
14 Şubat 1997 Yüksek Konsey/Paul Veysett

NİYE BUGÜNLERDE?

'İsrail Yüce Konseyi' tarafından alınan bu kararların, 'birer birer hayata geçirildiğini' ve '28 Şubat Süreci'yle birlikte Türkiye'nin nasıl bir 'badire'ye sürüklendiğini hatırlatmaya, herhalde hiç gerek yok!..
Tüm bunları, elbette sizler de biliyorsunuz...
Yalnız, benim bilemediğim ve cevabını hâlâ merak ettiğim soru şu:
Aynı zamanda 'emekli büyükelçi' olan Mason Locası'nın büyük üstadı Kaya Paşakay, Kurtlar Vadisi'ndeki 'infaz sahneleri'nden sonra; bir yerlerden bir 'uyarı' alıp da 'kendilerini aklama çabası'na mı girişti, yoksa 'artık sahneye çıkma zamanı geldi' diye düşünüp, 'propaganda taarruzu'na mı başladı?..
Doğrusu, 'zamanlama' hayli ilginç geldi bana!.. Hem de, 'Kurtlar Vadisi!.. Kırgızistan'da devrim!.. İncirlik'te taviz talebi!.. İsrail'e ziyaret!.. Ve hükümetin bunaltıldığı..' şu günlerde!..
Acaba altından ne çıkacak?..
Filmin sonunu merakla bekliyorum!..

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Resmen kuruldu: Rumların hamlesine Türk cevabı
Beşiktaş tarihinin en pahalı transferini yapıyor! Kartal dünya yıldızı forveti bitirdi