Bilim dünyasında Yaratılış'a isyan
33 astrofizikçi artık bilimsel yaratılış teorisi Big Bang'e başkaldırdı. Kendilerine haksızlık edildiğini öne süren ilk patlama teorisi karşıtları, Big Bang'daki eksiklikleri dile getiren bir bildiri yayımladılar.

İlk önce muazzam bir patlama yaşandı, milyarlarca yıl geçti ve zamanın bir kesitinde Güneş, Ay ve yıldızlar parladı ve en sonunda da insanlar doğdu...
En az 33 astrofizikçi artık bu bilimsel yaratılış hikâyesini duymaya tahammül edemiyor. Dolayısıyla da dünya bilimcilerine gönderilen açık mektupla, ilk patlama teorisinin, kanıtlayıcı gözlemlere dayanmadığını, ilk patlama yanlılarının bu şekilde ödenek şansına kavuştukların ve eleştirmenlere fırsat tanımadığı için geçerliliğini koruyabildiğini öne sürdüler.
Bildiri metni www.cosmologystatement' de yayımlandı. Bildiriyi imzalayanların sayısı bu arada 200'ü aştı.
New Scientist dergisinde de yayımlanan mektupta, astrofizikçiler, ilk patlamadan kuşku duyan bilim adamlarının araştırma ödeneklerinin de tehlikeye girdiğinden söz ediyorlar.
İlk patlamaya açık mektupla mücadele yeni olsa da bilimsel eleştiriler eskiden beri vardı.
Karşıt görüşler on yıllar boyu üç yıl önce yaşama veda eden en ünlü ilk patlama karşıtı astronom Fred Hoyle tarafından sunulmuştu.
Bugün artık iyice ünlenen 'Big Bang' onun bulduğu bir terimdi ve bunu aslında hakaret gibi kabul edilmesini istemişti.
DENGE İÇİNDE SONSUZ EVREN
Hoyle'ın öğrencilerine sunduğu alternatif yaratılış modeli 'denge içindeki sonsuz evren' idi.
Buna göre yıldızlar ve galaksiler, oluşma ve yok olma döngüsü içinde hareket ederler. Kızgın ilk ateşlemeye ait hiçbir iz yoktur...
Ne var ki karşıt görüşü savunanlar evrenin bir zamanlar bir ateş topundan doğduğunu kanıtlayan yığınla bilgi toplamaya başlamış hatta Katolik kilisesi bile ilk patlamayla barışmıştı.
Bununla birlikte ilk patlama teorisi tüm verilere rağmen mükemmel bir çözüm değildir.
Örneğin belli başlı gözlemler, sadece evrenin ilk patlamadan hemen sonra hızla genleştiğine dayanan tahminle birlikte açıklanabilmekte. Ancak bununla ilgili doğrudan kanıtlar yoktur.
Ayrıca teori sadece uzayda 'karanlık maddeyle' birlikte 'karanlık enerjinin' varsayımıyla işlemekte.
Buna göre karanlık madde ve karanlık enerji, birlikte uzaydaki tüm kütlenin ve enerjinin % 95'ini oluşturmakta, ama bunun arkasında ne olduğunu henüz kimse bilmiyor.
33 ASTROFİZİKÇİ BAŞ KALDIRDI
İşte tam da bu noktada şimdi anti-ilk patlama manifestosunun altında imzası bulunan 33 astrofizikçi devreye giriyor: Bu tamamlayıcı faktörler olmadan ilk patlama teorisi ayakta kalamaz, diyorlar.
Garching Max-Planck Astrofizik Enstitüsü'nden Halton Arp ise teorinin bir sürü geçici tahminlere dayandığını ve ne zaman karşıt bir görüş çıksa yeni bir parametre orta atılmakta diye konuştu. Arp, ayrıca üniversite öğrencilerinin birkaç etkili bilim adamı tarafından da yönlendirildiklerinden yakınmakta.
Tartışma, bilim felsefesi el kitabındaki paradigma değişimi bölümündeki bir konuyu hatırlatmakta.
Thomas Kuhn 40 yıl önce 'Bilimsel Devrimlerin Yapısı' adlı çalışmasında, bilimin, sonuçlardan ve objektif gözlemlerden çok, güç oyunları, klişe ve önyargılarla biçimlendiğini savunun tezini sunmuştu.
İlk patlama karşıtları ondan kopya çekmiş olabilirler, Ama bilim felsefesi Kuhn'dan sonra değişti.
Örneğin Bielefeld Üniversitesi filozofu Martin Carrier , 'Bilimlerdeki plüralizm (Çoğulculuk) Kuhn'un tahmin ettiğinden daha büyük' diyor. Bilim, Kuhn'un teorisinde olduğu kadar kesin ve sınırlı değil. Çoğunlukla aynı anda oluşabilen birkaç akım söz konusu.
BÜYÜK ÇÖKÜŞ GEÇERSİZ
Kozmologlar gerçekten de genelde şaşılası bir esneklik gösteriyorlar. Örneğin bundan altı yıl öncesine kadar çoğunluk evrenin yeniden kendi içine çökeceğine (Big Crunch/ Büyük Çöküş) inanırken, artık evrenin sonsuza dek genleşmeye devam edeceği kanısında.
Bu radikal değişim, çok uzakta patlayan yıldızların (Süpernova) son gözlemlerine bağlıydı. O tarihe kadar geçerli olan teoriyle ilgili tüm kuşkular bir anda yok olmuştu, ama bunun bedeli pahalıya patladı: Süpernova gözlemleri evreni genleştirenin, genişletenin, bilinmeyen (dolayısıyla da 'karanlık') bir enerji biçimi olduğunu gösteriyordu.
Bu enerjinin ne olduğu bugün bile hala tam olarak bilinmemekte. Ama araştırmaların aktif olarak sürdüğü alanlarda her zaman bir pürüz ortaya çıkar ve bu da bilimi teşvik eder, diyor Carrier.
Bu açıdan bakıldığında 33 ilk patlama karşıtının eleştirisi bu oyunda etkisiz kalmakta. Anti Big Bang hareketi bunun yerine daha açıklayıcı sonuçlar bulmalı. Ne var ki bu son elli yıl içinde gerçekleşmedi.
Bunun, para eksikliğinden gerçekleştirilemediğini ileri sürmek anlamsız. Ve hoşgörülür bir gerekçe değil. Çünkü uzayla ilgili yapılan bütün araştırmalar herkese açık, anti big bangçiler de bu bilgilerden yararlanabilir ve kendi tezlerinde kullanabilirler! Ve Carrier: 'Teori ormanına saldıran her grubun eşit olarak desteklenmesi halinde tüm araştırmalar yavaşlar' diyor.
Die Zeit 28/2004
Nilgün Özbaşaran Dede