Teoman: Benimle dış unsurlar uğraşıyor
Teoman; 'Benim genelde yaptığım müzikle ya da işimle ilgili bir derdim olmuyor. Ben bir şeyi seviyorsam seviyorumdur. Benimle uğraşanlar dış unsurlar. Ben de artık kabul ediyorum yani bu kadar da olacak' dedi.

Saadet Gürses'in röportajı
Rock’ın aykırı ismi Teoman ile bir araya geldik. Gördük ki soğuk ifadesinin arkasında meğer sıcacık bir kalbi varmış... Rock müziğinin değerli sanatçısı Teoman ile Nişantaşı'ndaki gösterişli dubleks evinde söyleştik. Kapıyı bize 11 yıldır yanında olan menajeri ve hayatındaki nadir insanlardan birisi olan Funda Sanlıman açtı.
Teoman ise güleryüzü ile bizi karşılayarak salona aldı. Salona girdiğimde ilk göze çarpan salonun ortasında bulunan yer yatağıydı. Daha sonra Funda Hanım'a bu yatağı sorduğumda bana 'Ev hediyesi olarak yakın arkadaşı olan Şebnem Ferah aldı' dedi. Evin üst katında ise muhteşem bir teras vardı. Terası çiçekler ile süslenmiş ve bütün İstanbul gözler önünde. Çok sevdiği köpeği (Çelik Bilek) akşamları evde Teoman ile, gündüzleri de büroda bulunuyormuş. Uzun süredir yazılı açıklama yapmayan Teoman, Bugün Gazetesi için suskunluğunu bozdu ve ailesinden, arabeske kadar tüm sorularıma cevap verdi. İşte bilinmeyenleri ile Teoman.
Bize biraz Teoman'dan bahseder misiniz?
İstanbul'da doğdum. Babam rahmetli avukatmış. Ben 2.5 yaşındayken öldü. Ben, annem Şaziment'le büyüdüm. Hatta bir ara anneannem de bizimle birlikteydi. Üç kişi olarak yaşarken, teyzem iki çocuğuyla birlikte bize katıldı. Ben böyle kadınların egemenliğinde olan bir evde büyüdüm. Üç büyük kadın (Annem, teyzem ve büyükannem) 10 yaşlarındayken müzikle ilişkilerim başladı. Sonra liseyi bitirip birkaç üniversiteye girdim. Sosyoloji bitirdim sonucunda ama o dönemlerde hep müzik yaptım ben. Üniversiteye ilk adım attığımdan beri gruplarım oldu ve ben hep müziğin içindeydim. Üniversite uzadı, üç ayrı bölümde okudum. 1995’te mezun oldum ve albüm yapmaya da başladım.
BENİM ÜSTÜME BASIP DA GEÇEMEZLER
Senin üzerine neden bu kadar geliniyor? Yoksa başarının üzerine basarak geçmek isteyenler mi var?
Bence üzerime gelenler bu sektörden değil de, bizim sektörün dışından olan insanlar. O yüzden de, benim üstüme basıp da geçecek konumda değiller onlar. Onlar başka yerdeler. Çünkü ben Amerika'da olsaydım huylarım hoşlarına gidecekti. Onlarla aynı kafeye ve aynı bara gidiyoruz diye hoşlarına gitmiyor. Ben gözler önünde olmasaydım daha iyi olurdu ama artık birbirimizin ayağına basıyoruz herhalde çeşitli nedenlerle. Magazin basınının bana karşı bir garezi olduğuna inanmıyorum. Çünkü yöntem olarak o öğretilmiş onlara. İşte zaten gerçekleri de yazmadıkları için problem yok. Ama benle ilgili çıkan yalan haberler öyle bir şey getirdi ki bana, Başbakan'ın bir haberini okurken 'Bu insan böyle dememiştir mutlaka' diye düşünmeme neden oluyorlar. Yani başka şeylerden üstüme geliniyor.
Bir gün gelip de bu işe kızdığınız oluyor mu? Bırakırım diyor musunuz?
Benim genelde yaptığım müzikle ya da işimle ilgili bir derdim olmuyor. Ben bir şeyi seviyorsam seviyorumdur. Benimle uğraşanlar dış unsurlar. Ben de artık kabul ediyorum yani bu kadar da olacak. Ama nasıl olsa ben güçlüyümdür, takmam. Yoluma devam ederim ve edeceğim.
Annem beni kontrol eder
Annenizle aranız nasıl?
Annem beni hâlâ bebek gibi görür. Hâlâ ne yediğimi merak ediyor. Beni 4 yaşında zannediyor. Eskiden araya mesafe koyardım. Şimdi beni bebek yerine koyması hoşuma gidiyor. Annem beni hep öyle sevsin istiyorum. İnsan belli bir yaşta böyle duyguları yaşarken güzel güzel şeyler hissediyor. Bunun için bazı haberlere üzülsün istemiyorum. Annem benim kontrol mekanizmamdır.
Genç kızlarda aradığınız özellikler neler?
Ben görsel olarak bir genç kızdan etkilenmem ve güzellik meselesine de çok takmış bir insan değilim. Bana genelde tavırları hoş olan kızlar güzel geliyor. Meselâ iki tane kız geldi. Biri çok güzel, birisi de vasat. Benim vasat dediğim kız birdenbire karşımda devleşirken, o güzel dediğim kız gözümde dünyanın en çirkin kızı olabiliyor. Demek ki bu his hiçbir mezurayla ya da tartıyla alınacak bir his değil. Benim estetik olarak beğendiğim çok güzel insanlar var ama içerikleri beş para etmez. O da benim işime gelmez.
Aşk şarkısı yazıyorsak, aşk yarası almak zorundayız
Aşk yarası aldınız mı hiç?
Almaz olur muyuz canım. Aşk şarkısı yazıyorsak, aşk yarası almak zorundayız. Ama aşk yarası denilen şey her an olmasa iyi olur tabii. Aşk yarası aynı zamanda insanın içini de mahveden bir şey. Ama o yaraların hepsini şarkılarımla geçirmeye, pozitif yönüyle de iyileştirmeye çalıştım. Açıkçası o aşk yaraları benim işime yaradı. Ama pek çekmesem rahat ederim. Yani artık olmasa aşk yarası iyi olur. Bir de onlarla uğraşmayayım.
Küçükken beğendiğim kızlara asılırdım
Teoman için ilk AŞK:
Ben ilkokulda aşık oldum. Sınıftaki kızlara aşıktım. Rüyamda falan görüyordum onları. Hatta kızlara asılıyordum ama gidip konuşamıyordum.
Teoman için PARA:
Para önemli bir şey gibi gelmiyor bana. Ama parasızlık çok zor bir şey. Aileden verilen, öğretilen 'Para seni geçmesin her zaman sen kuvvetli ol ve kimseden bir şey isteme, kimseden borç istemeyeceksin, kimseye borcun olmayacak.' Ben de her zaman para konusunu minimumda tuttum. Param olmadığı zaman da yaşamayı biliyorum. Açlıktan korkum yok. Olsa iyi bir şey olur. Bazen güzel bir ağrı kesici oluyor para. En eksik şey olmalı insan hayatında parasızlık. Çünkü insanın zaten varoluştan bir sürü derdi var. Bir de para işin içine girerse iyi olmuyor. n
Teoman için ŞÖHRET:
Şöhret bir yere kadar. Hoş olduğunu kabul ediyorum ama benim ki biraz fazla gibi geliyor bana. Ben biraz daha makul seviyede olsam şöhret olarak hoşuma giderdi. Meselâ saat 23.30'da herhangi bir bardan, Ortaköy'deki bir bara gittiğim zaman, oradaki bütün gazeteciler benim oraya gitme ihtimalimi biliyorlar. Telefonlar gelmiş oluyor. Yani ben üstüme hiç düşülmesini istemediğim, kendimi Teoman olmak için hissetmediğim bir anda, Teoman olmak zorundayım. Birileri bana bakmadığı zaman o kadar rahatım ki. Ben kendimim. Öbür türlü birileri size bakıyorlar ve rahatsız ediyorlar. Bu bazen magazinin bakışı, bazen de insanların bakışı olabiliyor. Ama şöhretin aslında benim hayatımda pozitif bir yeri olduğunu da kabul ediyorum. Şöhretsiz mi olayım, şöhretli mi olayım diye düşünürsem o zaman şöhretli olmayı tercih ederim.
Tarkan Türkiye için şanstır
Müslüm Gürses'e Paramparça adlı parçanızı vermiştiniz. Başka bir arabesk okuyan sanatçıya verir miydiniz?
Bu proje benim aklıma gelen bir proje değildi. Plak şirketi istedi. Ama Müslüm Gürses'in o parçayı okuması benim çok hoşuma gitti. Ben arabeske burun kıvıran gruptan hiçbir zaman olmadım. Ve Müslüm Gürses'e bir sempatim vardı. Çocukken çevrenin de etkisiyle kıro müziği falan filan diyorduk. Ama şimdi ben kendi adıma arabeskin hoş bir müzik olduğuna inanıyorum. Ama dinliyor muyum kesinlikle HAYIR. Ben istersem Tarkan'a, Mustafa Sandal'a veririm şarkımı. Çünkü Tarkan beni yurt dışındaki başarılarından dolayı çok mutlu ediyor. Bak meselâ Tarkan'ın üstüne çok gelindi. Türkiye'de, Tarkan bir sürü şeyle uğraşmak zorunda kaldı. Halbuki Tarkan Türkiye açısından büyük şanstır. Yaptığı işe emek veriyor. Mustafa Sandal da öyle .
Komedyenlerden kimleri seviyorsunuz?
Cem Yılmaz yerini kesinlikle hak ediyor. Jim Kerry de iyi oyuncu.
Kendinizi hiç inzivaya çektiğiniz olur mu?
Ben devamlı çalışma temposu içindeyim. Hiç inzivaya çekilmem. Kitap, albüm, senaryo, film, konserler derken hiç boş kalmıyorum ben. Kalıyor gibi gözükebilirim belki. Ben inzivaya çekilmem. O yüzden her yerde beni görüyorlar, göz önündeyim.
Aşk var mı? Evliliği düşünüyor musunuz?
Aşk genelde var. İnsan evlenmek isterse evlenir. Ben de aşık bir insanım.
Yeni projeleriniz üzerine konuşalım biraz...
Sinema projem var yeni bir Rock grubunun yükselme ve düşüşü ile ilgili adı 'İstenmeyen Tüyler' olacak. Çoğunlukla müzik sektöründen insanlar oynayacak. Şu anda casting aşamasındayız. Zaten prodüksiyon tarafı halloldu. İnşallah 1 Ekim'de başlayacak. Aynı zamanda müziklerini de daha önceden ben yapacağım. Çünkü daha evvel de ben yapmıştım. Şimdi harıl harıl onlarla uğraşıyoruz.
(Bugün)