'Yahudi' diyen iflah olmuyor
Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, Hollywood yıldızları Mel Gibson, Marlon Brando... Daha bir çok isim, Yahudileri eleştirdikten sonra kendine gelemedi...

Ali Çimen'in yazısı
Anti-semitizmle suçlanan iflah olmuyor!
Yahudi karşıtlığının (anti-semitizm) bir hastalık olduğuna şüphe yok. Yahudi soykırımının yarattığı manzaralar ve zihinlerdeki tahribat, halen tazeliğini koruyor. İnsanları sırf Yahudi olduğu için dışlayan zihniyetin, dini ya da ırkı ne olursa olsun, insani değerler değirmenine su taşımadığı da kesin. Lakin bir de madalyonun öteki yüzündekiler; soykırım kurbanlarının kendine vatan bellediği İsrail’in, eleştirilmeyi her açıdan hak eden acımasız bölgesel politika ve uygulamalarına karşı yükselen en ufak itirazı bile, ‘Otur yerine pis anti-semitist seni!’ nidalarıyla karambole getirmeye çalışan uyanıklar var. Üstelik, gözlerinden hiçbir kurum ya da kişi kaçmıyor. Aktör Mel Gibson bunun son örneği.
‘Yahudi’ demeden önce iki kez yutkun!
İnternet arama motoru Google, Amerikan Gizli Haberalma teşkilatı CIA, Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, Hollywood yıldızları Mel Gibson ve Marlon Brando… İlk bakışta birbiriyle ilgisiz gibi görünen bir sürü isim ve kuruluş. Doğru, ilgisizler de. Belki de tek ortak noktaları; anti-semitik olmakla suçlanmaları!
Anti-semitizm tartışmalarının hedefindeki son isim, dünyaca ünlü aktör Mel Gibson oldu. 2004’te yönettiği Tutku ‘The passion of Christ’ ile Yahudi düşmanlığı yapmakla suçlandı. Geçtiğimiz günlerde Malibu kentinde alkollü araba sürerken yakalanması ve sorguda sarf ettiği, ‘Dünyadaki bütün savaşların nedeni Yahudilerdir!’ cümlesi de, üzerinin çizilmesine yetti. Arkasından yaptırımları da geldi. Disney film şirketi Mel Gibson’la çekmeyi planladığı ‘Soykırım’ adlı filmin kontratını iptal etti. İnternet sitelerinde anti-Mel Gibson kampanyaları gırla gidiyor. Gibson, özür dilese de, ok yaydan çıkmış gibi. Hemen hemen aynı cümleyi, Gibson’dan 67 yıl önce Amerika’nın efsanevi havacılarından Charles Lindenberg de sarf etmiş (‘Roosvelt yönetimi, İngilizler ve Yahudiler, Amerika’yı savaşa sürüklüyor!’, 11 Eylül 1941, Iowa, ‘Kim Bu Savaş Kışkırtıcıları?’ başlıklı konuşması) ve Gibson ile aynı kaderi paylaşmış, bir de üstüne üstlük II. Dünya Savaşı’ndan önce Hermann Göring’den havacılığa katkılarından dolayı madalya alınca, üzerine yapışan ‘anti-semitik’ etiketinden kurtulamamıştı. Üstelik savaşta Nazi’lere karşı mücadele ettiği halde!
Mel Gıbson suçlamalarda yalnız değil
Gibson ile benzer bir akıbeti paylaşan diğer bir beyaz perde starıysa, The Godfather (Baba) ile şöhretinin doruğuna çıkan Marlon Brando olmuştu. 1995’te CNN’in ünlü talk show’cusu Larry King’e konuk olan Brando, ‘Hollywood’un sahipleri Yahudi. Bu konuda insanlar hassas olmalı; çünkü Yahudiler herkesi sömürüyor ve Hollywood’da yükselmek için Yahudi olmanız gerekiyor.’ deyince, bir zamanların ‘dahi’ aktörü, kariyerinin sonlarına doğru ‘çılgın ve çirkin şişman’ olarak anılmaya başlanacaktı.
İsrail ya da Yahudiler hakkında yazmak ya da konuşmak netameli bir konu. Siz ne kadar İsrail’in Siyonist politikalarını eleştirmek için ayağa kalksanız, oturduğunuzda kendinizi ‘anti-semitik’ olarak bulmanız işten bile değil. Annesi Yahudi olan İsveçli yazar Lasse Wilhemson da buna işaret ediyor. ‘İsrail’i eleştirebilirsiniz tamam, ama ne zaman ki, İsrail’in, Yahudi olmayanları ikinci sınıf vatandaş gören bir apartheid devleti olup olmadığını sorgulamaya başlarsınız, işler orada değişir. Dünya üzerinde her türlü güç analiz edilir, araştırılır, sorgulanır ya da reddedilebilir. Ama iş Yahudilerinkine gelince, öyle bir şey yokmuş gibi, havaya bakıp ıslık çalınır. Didikleyenler, Yahudi kökenliyse, etiket hazırdır. ‘Kendi kendinden nefret eden Yahudi.’ Yok değilse, anti-semitik.’
Anti-semitizm etiketinden fena halde rahatsız olan bir diğer isim de, The Observer’ın dış politika editörü Peter Beaumont. 2002 Şubat’ında kaleme aldığı yazısında, ‘Ne zaman İsrail, Filistin intifadasını aşırı şiddetle bastırmaya kalksa ve bu haklı olarak Batı medyasında eleştirilse, hemen o bildik ‘bunlar anti-semitik’ korosu devreye giriyor.’ diyen Beaumont, anti-semitik olarak kabul edilebilecek kişi ve akımlarla mücadele ederken, aynı zamanda İsrail medyasının, dışarıdan gelen her haklı eleştiriyi de, Avrupalıların ‘anti-semitik olarak damgalanma’ tabusunu kaşıyarak bastırmasına da karşı çıkılması gerektiğini söylüyordu. Bu tartışmanın bitmeyeceğine işaret eden editör, verilecek cevabın, tavizsiz dürüstlükte yattığını ifade ediyordu: ‘Avrupa hükümetleri, anti-semitizmle mücadele etmeli. Dünyadaki Yahudiler İsrail’de olan bitenin adını net olarak koymalı. Bu konuda yazıp çizen bizlerse, Şaron ve arkadaşları tarafından ‘anti-semitik’ olarak suçlanma tehdidi karşısında korkaklık göstermemeliyiz.’
Korkmayıp, aklındakileri dile getirenlerden biri de, İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero olmuş, ama anti-semitik damgası yemekten kurtulamamıştı. İsrail’i Filistinlilere karşı ‘aşırı güç’ kullanmakla suçlayan Zapatero bir şekilde mimlenmiş, akabinde de özel bir yemekte ‘Hitler’i anlıyorum…’ içerikli bir konuşma yaptığı iddiası basına sızdırılmıştı. Hitler üzerinden İsrail’e vuran ve cesaretinden en azından şimdilik kimsenin şüphe duymadığı bir başka lider Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez de bir süre önce ‘iflah olmaz Yahudi karşıtları’ safına itildi. Dünyadaki mazlumların sesi olmaya soyunan Chavez, birkaç gün önce El Cezire kanalında İsrail’i ağır bir şekilde eleştirince hemen damgayı yedi: “Venezüella halkının tutumu, İsrail’in faşist girişimlerinin kınanmasıdır. İsrail, Hitler’in cinayetlerini eleştiriyor. Elbette Hitler sadece Yahudilere karşı değil, bütün insanlığa karşı suç işledi. Ancak şu anda İsrail’in yaptıklarının Hitler’inkinden farkı yok.”
CIA da anti-semitikmiş!
Anti-semitik olmakla suçlanan sadece kişiler değil tabii. Ünlü internet arama motoru Google da payına düşeni almıştı. 2004’te Steven Weinstock isimli bir New Yorklu emlakçı, ‘Ne zaman Google’a ‘Yahudi’ yazsam sürekli anti-semitik siteler ya da Yahudileri konu edinen komplo teorileri çıkıyor.’ diyerek, Google’a karşı kampanya başlatmıştı. Sonuçta kurum, ‘Arama sonuçlarını elle manipüle etmiyoruz. Dünyadaki genel eğilimler neyse, onlar çıkıyor.’ diyerek, tartışmaya nokta koydu.
Suçlamaların sınır tanımadığını gösteren en güzel örnek, 1999’da, İsrail’in bir numaralı müttefiki Amerika gizli servisi CIA’in de anti-semitizm ile suçlanmasıydı! Servis bünyesinde çalışan Yahudilere karşı ayrımcılık yapıldığı iddiasıyla çıkan patırtının aktörü 27 yaşındaki Yahudi avukat Adam Ciralsky’di. Ayrımcılığı belgelediğini iddia eden bir zamanların Nazi avcısı Neal Sher, Ciralsky’nin avukatlığını üstlenmiş, müvekkilinin Yahudi olduğu için teşkilat açısından güvenlik riski oluşturduğu için pasifize edildiğini savunmuştu. CIA, Ciralsky’nin, Yahudi olduğu için değil, rutin yalan makinesi testinde İsrail ile olan ilişkilerinde bazı detayları sakladığı için sorun çıktığını açıkladı. Yine de suçlamaların ardı ardası kesilmeyince, CIA eski başkanlarından John Deutch, bir açıklama yapmak zorunda kalmıştı: ‘Ben de Yahudi’yim ve teşkilattaki görevim boyunca anti-semitizm barındıran en ufak bir imayla bile karşılaşmadım.’
------------------------------------------------------------------------
Uri Avnery*:
‘Her İsrail’i eleştireni anti-semitiklikle suçlamak aptalca’
Yahudilerden sadece Yahudi oldukları için nefret eden anti-semitiktir. Ama İsrail’i politikalarından dolayı eleştirenler, değildir. Bazen anti-semitikler, İsrail politikalarını eleştiriyor da görünebilirler. Ama sonuçta tüm eleştirileri anti-semitiklikle suçlamak, gerçek anlamda Yahudi düşmanlığıyla mücadeleye zarar verir. Dünyanın birçok yerindeki ahlaklı insan, İsrail’i, işgal altındaki topraklardaki uygulamalarından dolayı eleştiriyor. Onları anti-semitiklikle suçlamak aptalca. Avrupa’da anti-semitizmin yükseldiğini söylüyorlar. Yanlış. Artan, İsrail’in, ‘kurbanın kurbanı’ olarak görülen Filistinlilere karşı yaptıklarına yönelik eleştiriler. Anti-semitizm de ırkçılıktır. Her toplumda ırkçılar vardır. Bunlar kriz zamanlarında artar. Biz İsrailliler olarak kendi içimizdeki ırkçılarla, Araplardan nefret edenlerle mücadele etmeliyiz. Avrupalılar ve Araplar da kendi içlerindeki ırkçılarla.
(*) İsrailli gazeteci, barış eylemcisi; 65-73, 79-81 yılları arasında İsrail Parlamentosu Üyesi
------------------------------------------------------------------------
Molly Ivins*:
‘Anti-semitizm suçlaması kabak tadı verdi’
Chigago Üniversitesi’nden John Mearsheimer ile Harvard’dan uluslararası ilişkiler profesörü Stephen Walt’un Amerika’daki İsrail lobisini konu edinen çalışmasından sonra onlara yöneltilen ‘anti-semitik’ suçlaması ile bu tartışmanın ne kadar komik boyutlara uzandığını gördük. Akademisyenler herkesin bildiği bir şeyi dile getirmişti. Onların çalışmasını ‘Siyon Protokolü’yle kıyaslamak aptallıktı. Amerika’daki İsrail lobisinin etkisi belli. Bundan bahsetmek, karşı çıkmak ya da eleştirmek, anti-semitizm değil. Üstelik gayet de normal. Her zaman İsrail ile çıkarlarımız aynı olmayabilir ve bunu tartışabilmeliyiz. Ama benim gibi İsrail taraftarları da bu anti-semitizm suçlamalarından bıktı. İsrailliler, kendilerini kurban görmeyi o kadar içselleştirmiş ki, başkalarını kurban ettiklerini göremiyorlar.
(*) Amerikalı gazeteci, köşe yazarı
-------------------------------------------------------------------------
Son zamanlarda anti-semitiklikle suçlananlar
Mahattir Muhammed Malezya eski Devlet Başkanı
John Mearsheimer Chigago Üni. Politik Bilimler Profesörü
Stephen Walt Harward Üni. Uluslararası İlişkiler Profesörü
Mel Gibson film yıldızı
Tarık Ramazan İslamcı düşünür, akademisyen
Jose Luis Rodriguez Zapatero İspanya Başbakanı
Hugo Chavez Venezüella Devlet Başkanı
Malcolm Evans Avustralyalı ödüllü karikatürist