Japonlar'ın gönlünü fetheden Türk jesti!
Japonlar kötü günlerinde el uzatan Türkiye'yi unutmuyor. Van Depremi'nde bölgeye adeta koşarak gelen AAR ekipleri, Van' yardım yapmayı planlarken, Türkiye ile birlikte Somali gibi diğer Afrika ülkerine de yardım yapmak istiyor.

Bir yardım gönüllüsünü Van depreminde kaybeden Japon Yardım ve Kurtarma Derneği (AAR) kapılarını Aksiyon'a açtı. AAR, yaşamını yitiren Miyazaki'nin anısına Vanlı engelli çocukları sevindirecek.
'Hangi dilde konuşalım? Türkçe, İngilizce... Kırmançi!" Girizgâha hâliyle şaşırıyoruz. Zira 'Kürtçe konuşalım mı?' diyen Japon yetkiliyle muhatap oluyoruz. Türkçe devam eden iki saatlik görüşmemizde aynı şaşkınlığı birkaç kez daha yaşıyoruz. Diliyle, kültürüyle Türkiye'ye vâkıf olduklarına şahit oluyoruz. Günün sonunda Japon Yardım ve Kurtarma Derneği'nden (AAR), Japonların Türkiye'yi ne kadar derin çalıştıklarını fark ediyoruz...
AAR çalışanlarını bir kenara koyun, birkaç soruyla sokaktaki ortalama Japon'un da Türkiye ve Türklerle ilgili bilgi sahibi olduğunu görüyorsunuz. Zira Japonların nazarında Türkiye, hakkında bilgi sahibi olunması, mümkünse ziyaret edilmesi gereken dost bir ülke. Japonlara kötü günlerinde el uzatan Türkiye'nin önemli kredisi var bu ülkede.
Bundan ötürüdür ki 23 Ekim 2011'deki Van depremini duyar duymaz ilk yardıma koşan ülke Japonya oldu. Başkent Tokyo'daki Japon Yardım ve Kurtarma Derneği'nden yola çıkan Atsushi Miyazaki, Miyuki Konnai ve Ota Yumeka, 72 saat içinde ulaştı Van'a. Öncü ekip hemen aynı gün başladı yardım çalışmalarına. 9 Kasım'daki ikinci depreme kadar da aralıksız sürdürdüler. İkinci depremde konakladıkları Bayram Oteli yıkılınca, roller değişti; bu kez onlar depremzede oldu. Miyazaki yaşamını yitirdi, Konnai yaralandı. Yardımlar gayri ihtiyari durdu. 1 ay sonra Van'a yeni bir ekiple gelen AAR, yardım projelerini 3 ay gibi kısa bir zaman diliminde hayata geçirip Türkiye'den ayrıldı... Bir çalışanını Türk-Japon dostluğuna feda ederek...
Tokyo'ya gidip Vanlı depremzedeleri zor günlerinde yalnız bırakmayan AAR'ı ziyaret etmemek olmazdı. Shinagawa-ku'daki 5-6 katlı binada bulunan genel merkez dışarıdan bakıldığında oldukça mütevazıydı. İçeri girdiğimizde aynı hâlin ofise de yansıdığına şahit olduk. Gösterişsiz ama aktif bir hava hâkim AAR'da. Kapıda Türkçe "Hoş geldiniz" diyerek karşılıyor Kiyoto Onishi. Onishi, AAR'ın direktörlerinden. İlk yurtdışı görevi Türkiye'ymiş. 1999 Marmara depreminin ardından gelen AAR ekibinde yer almış. Türkçeye, Türkiye'ye oldukça hâkim. Sadece Türkçe de değil, "İsterseniz Kırmançi konuşalım" diyecek kadar Kürtçesinde de iddialı! Van'da yaşamını yitiren Miyazaki'nin çayını 'kıtlama' usulü içtiğini, birkaç kelime de olsa Kürtçe bildiğini öğreniyoruz. Japonlar, dil öğrenmenin ehemmiyetini yıllar önce kavramış. Sınır ötesi saha operasyonlarını bölge dillerini bilen uzmanlarla yürütmek olmazsa olmaz bu ülke için. AAR'da da aynı tutum mevcut, saha çalışanlarının çoğu iki-üç yabancı dil biliyor.
Onishi'ye AAR'ın çalışma sistemini soruyoruz. Hükümet dışı organizasyonun gönüllülük esasıyla çalıştığını, herhangi bir ayrıma girmeden, ihtiyaç hâlinde dünyanın her köşesine yardıma koşabildiklerini anlatıyor: "Tokyo'daki genel merkezimizde 45 kadrolu çalışanımız mevcut. Ofislerimizin bulunduğu 12 ülke ile yardım kampanyasını sürdürdüğümüz bölgelerdeki maaşlı çalışanlarımızın sayısı 150'yi buluyor. Bunun yanında yüzlerce de gönüllü çalışanımız var... AAR acil yardım ve kurtarma faaliyetleriyle öne çıksa da AIDS'i önleme, mayınlı arazileri temizleme ve engellilere yardım etme gibi projeleriyle ilgi çekiyor."
Somali'de birlikte çalışalım
Zor günlerde sınır dışından gelen yardımların toplumlarda silinmez izler bıraktığını vurguluyor Onishi. AAR'ın Türkiye'ye giderek iki ülke ilişkilerini güçlendirdiğini belirtiyor: "Sendai felaketinden sonra Japon halkının yardımına ilk koşan Türkler oldu. Yardım ekipleri nükleer sızıntı tehlikesine rağmen yardımlarını aralıksız sürdürdü. Japon halkı bu fedakârlığınızı sonsuza dek unutmayacak. Biz AAR olarak felaket bölgesinde Kimse Yok mu Derneği ile iletişim içindeydik. Van'a gittiğimizde de onlarla irtibata geçtik. Türk yardım kurumları da AAR gibi dil, din, ırk gözetmeksizin hareket ediyor. Ayrıca Türkler yardım konusunda oldukça profesyonel. Sizden yeni şeyler öğreniyoruz."
Son dönemde Türkiye'nin sınır dışında önemli yardım projeleri yürüttüğünü, AAR olarak bazı ülkelere Türkiye üzerinden yardım götürmeyi planladıklarını ifade ediyor. Özellikle Japonların giremediği, Türklerin çok aktif rol oynadığı Somali'de işbirliğine gitmek istediklerini açıklıyor: "Somali, Japonların giremediği yerlerden biri. Türkler orada çok güzel işler yapıyor. Yardımlarımızı Somali'ye Türkler üzerinden ulaştırmayı düşünüyoruz. Bu modeli Somali'de işletebilirsek, dünyanın diğer yerlerinde de uygulayabiliriz. Sonuçta bu yolla yardımlarımızı kolay ve etkili şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırabiliriz.
Miyazaki'nin ardından Türkiye artık bizim için daha yakın, daha özel bir ülke..."
AAR, Van programını tamamlasa da Miyazaki'nin adına yeni projelere soyunmuş. Miyazaki'nin çocuk sevgisinden yola çıkan yardım derneği, Vanlı engelli çocuklara eğitim, oyuncak ve giysi yardımına hazırlanıyor. Dernek Van'daki iki engelli okuluna eğitim materyali de bağışlayacak. Bu bağlamda ilk AAR ekibi ekimde Van'a gelecek.
İkinci yardım programının koordinatörlüğünü Türk halkının 'yardım meleği' diye andığı Miyuki Konnai üstleniyor. Bu görevlendirmede Van'ı iyi bilmesi, Türkçe konuşabilmesi etkili olmuş. "Yeniden Türkiye'ye, Van'a gideceğim için çok heyecanlıyım. Türk halkını çok özeldim." diyor. Sadece Türk insanını da özlememiş. Van kahvaltısını, balını, kaymağını da iştahla anıyor. Van'a gitmek için adeta gün sayıyor...
Konnai, Miyazaki'nin yaşamını yitirdiği Bayram Oteli enkazı altında 5,5 saat yaşam mücadelesi vermiş, sıkıştığı yerden yaralı çıkarılmıştı. Tedavisinin ardından Japonya'ya uğrulanmıştı. Konnai'ye kendini nasıl hissettiğini soruyoruz. Travmadan kurtulduğunu söylüyor: "Türk halkı, devleti hem tedavimle hem de sonrasında benimle yakından ilgilendi. Gösterilen ilgi ve alaka bana kötü günleri unutturdu. Türkiye'den birçok hediye, duygu yüklü mektup aldım. Hâlâ arayıp soruyorlar, ilgi gösteriyorlar. Hepinize minnettarım..."
Miyazaki'yi soruyoruz, gözleri doluyor... "Annesi Keiko Miyazaki'yi Van'a, Bayram Oteli'nin enkazına götürdüm. Ardından birlikte Miyazaki'nin yardım ulaştırdığı köyleri gezdik. Ona son 48 saatimizi yaşattım. Zaman zaman ağladı ama metanetini kaybetmedi. Oğlunun vesile olduğu yardımları yerinde görünce gururlandı. Van halkı da onu çok sıcak karşıladı, hediyelere boğdu. Van'dan ayrılırken 'Oğlumla gurur duyuyorum' diyordu. Miyazaki ile geçen son günlerimizi annesine anlattıktan sonra omuzlarımdan büyük bir yük kalktı. O anıların bana özel kalmasını istemiyordum."
Miyaziki'nin kardeş ülkede can vermesi Japonya'da geniş yankı bulmuş. Bu fedakâr yardım gönüllüsünün yaşadıkları uzun uzun anlatılmış TV ve gazetelerde. Söz konusu haberlerde, Sendai felaketinden sonra bölgeye gelen ve en kapsamlı yardımlarda bulunan Türk ekiplerine de atıf yapılmış. Haberlerin ardından dernek adeta bağışa boğulmuş. AAR toplanan bağışların bir kısmını Van'a taşıyacak.
Japonya'da faaliyet gösteren Türk okulları ve Ufuk Vakfı'nın Genel Müdürü Mustafa Arslan, Sendai depremi sonrasında Türkiye'den gelen yardım ekiplerinin Japonya'da çok olumlu karşılandığını, hayata geçirilen yardımların iki halkın bağlarını kuvvetlendirdiğini vurguluyor. Felaketin ardından Türk Kızılayı, Kimse Yok mu Derneği, PASİAD, Türkiye-Japonya Kültürel Diyalog Derneği'nin (NITTOKAI) yanı sıra Türk Büyükelçiliği'nin bölgede çok aktif çalıştığını aktarıyor: "Geçmişte olduğu gibi bugün de Japonları kötü gününde yalnız bırakmadık. Japonlar bu jesti ömür boyu unutmayacak. Zira Türk ekipleri nükleer sızıntı riskine rağmen yardımlarını kesmedi. Uzun bir müddet de gıda yardımında bulunduk. Bir yıl gibi kısa bir zamanda da bölgedeki yetimlere sahip çıkacak bir okul inşa ettik. Yetimlerin okuyacağı bu Türk okulu yardımlarımızı sürekli hâle çevirdi. Ayrıca depremzede çocuklara dönük programlarımız var. Türkiye'ye moral gezilerine götürüyoruz. Acılarını paylaştık."
Sendai felaketi sonrasında Türklerin sergilediği tavır, Miyazaki'nin Van'da yaşamını yitirmesi, İran-Irak savaşı sırasında Tahran'da mahsur kalan 215 Japon'un riskli uçak seferi ile Türkiye'ye taşınması, 122 yıl önce Oshima Adası açıklarında batan Ertuğrul Firkateyni'nden yaralı kurtulan Osmanlı leventlerine sahip çıkılması... İki ülke tarihi bu tür karşılıklı jestlerle dolu. Adeta tarih boyunca birbirine sahip çıkmış bu iki millet. Türkler Japonya için, Japonlar Türkiye için canını feda etmiş... Japonların dediği gibi "Ülkelerimizin arasında mesafe olsa da kalplerimiz arasında yok."
Sınır ötesinden yükselen yardım çağrısına 'tercüman' oldu
Japon Yardım ve Kurtarma Derneği'ni (AAR) 1979'da ülkenin ilk İngilizce simültane tercümanlarından Yukika Sohma kurdu. İş dolayısıyla erken yaşlarda birçok ülkeyi gezen Sohma, yurtdışında karşılaştığı felaketlerden etkilenmiş, Japonları sınır ötesi yardımlara teşvik etmiş. Uzun yıllar Japon-Kore Kadın Dostluk Derneği'nin başkanlığını üstlenen Sohma, 2008'de 96 yaşındayken vefat etti. Yapısı itibariyle bir hükümet dışı kuruluş olan AAR, ilk günden bugüne 55 farklı ülkede acil yardım, kurtarma, maddi destek ve mayından arındırma projeleri yürüttü. Hali hazırda 10 ayrı ülkede ofisi bulunan derneğin, Mart 2012 itibariyle açıkladığı geliri (bağış ve birikimi) yaklaşık 33 milyon dolar. Afrika'dan Haiti'ye kadar dünyanın her köşesine din, dil ve ırk ayrımı yapmaksızın Japon halkının yardımlarını götüren AAR'ın, engellilere yönelik projeleri ve Afrika'da AIDS'i önleme girişimleri büyük ilgi görüyor.
Türkiye'de ne yaptılar?
1999 Marmara depreminde Türkiye'ye yardıma gelen ilk yabancı kuruluşlardan biriydi AAR. 23 Ekim'deki 7,2'lik Van depreminin ardından da Türkiye'ye ilk gelen onlar oldu. Yardımlar çerçevesinde 1600 haneye (12 bin 500 kişi) gıda ve hijyen malzemeleri dağıtıldı. Van'ın Çolpan, Satıbey, Koçköy, Dibekdüzü, Akçaören köylerinde toplam 24 tandır evi (196 hane-1700 kişi istifade ediyor) inşa edildi. Ek olarak 12 okulda toplam 1100 öğrenciye ayakkabı, mont, çanta verildi. Kurban Bayramı'nı vesile kılıp kesilen bir büyükbaş hayvanın eti depremzedelere dağıtıldı. AAR yardımlar için toplam 368 bin dolar harcadı. AAR Şubat 2012 itibariyle Van projesini tamamlasa da, Miyazaki'nin anısına özellikle engelli çocuklara yönelik uzun dönemli yardım projeleri üzerinde çalışıyor.
-
hampstead_north_london 12 yıl önce Şikayet Etjaponlari iyi bilirim.. bu haberi yapan arkadas sanirim sadece birkac japon ile konusup bu kaniya varmis. cidden bu kafayi anlamiyorum.ben japonya' nin basta tokyo sehri olmak uzere muhtelif yerlerinde kaldim iki yil boyunca. yeni yetisen neslin turkiye diye bir ulkeden haberi yok. surekli amerikanvari bir hayat tarzi ornek aliniyor. onlarin sanatcilari, film yildizlari..yani japonlara kardes ulke diyen biziz. onlarin bu kardeslikten haberi yok. peki neden musluman bir endonezyaya degil de japonyaya bu kadar dostmusuz gibi bakiyoruz? bilim ve teknoloji acisindan gelismis oldugu icin. japonlar, her ulkeye gosterdigi yakinlik derecesinde bizimle dost. bize japonlarin dostlugundan evvel calisma disiplini ve sistemi gerek. zaten ondan sonra herkes dost olmaya calisir.ayrica, japonlar kopek eti yer ve ikinci dunya savasinda isledigi nanking katliami buyuk bir vahsettir. aslinda japonlar irkcidir ama ikinci dunya savasini kaybedince sut dokmus kedi oldlarBeğen Toplam 21 beğeni
-
Metin Yazar 12 yıl önce Şikayet Etaaaaaaaa. bu japonlar çok asil, çok gururlu, çok saygılı, çok temiz ve de çok vefalı insanlar. bunlar müslüman olsalardı, islam dünyasının lideri ve lokomotifi olurlardı. diğer halklar bunların müslümanlıklarına bakarak müslümanlığın ne olduğunu somut olarak görür ve öğrenirlerdi. bu halkın bu kadar temiz kalmasının sebebi bence uzak bir adada, başka halklara karışmadan yaşamalarıdır. karışmalar büyük boyutlara ulaşınca tabii dengeler bozuluyor ve halkların olumlu yanlarından çok olumsuz yanları ortaya çıkıyor ve de katlana katlana artıyor. bir kavmin pisliği zaman içinde temiz olan kavme de bulaşıyor. elbette çeşitlilik zenginliktir ama herşeyin en sadesi, en güzelidir. köylü köyünde, şehirli şehrinde güzeldir. köylüyü birden şehre katar karıştırırsanız, tertemiz köylüden magandalar yaratır ve istanbul efendilerini onlara kovdurursunuz.Beğen Toplam 32 beğeni