Bu tacizciyi nasıl cezalandırmalı?

İş görüşmesi için gittiği yerde tacize uğradı. Adı Demet. Mesleği stilist. 2- 3 yabancı dil bilen eğitimli bir hanım. Mesleğinde çok başarılı.... Buyurun basın etiği tartışmasına

Bu tacizciyi nasıl cezalandırmalı?
Bu tacizciyi nasıl cezalandırmalı?
GİRİŞ 08.06.2006 08:07 GÜNCELLEME 08.06.2006 08:07

Telefonu açtığımda sesi titriyordu. Hayrola, ne oldu diye sordum. İş görüşmesi için gittiği yerde tacize uğradığını söyledi.
Adı Demet. Mesleği stilist. 2- 3 yabancı dil bilen eğitimli bir hanım. Mesleğinde çok başarılı... Tekstil piyasasındaki daralma onu da işinden edince, yeni iş aramaya karar vermiş ve görüşmelere başlamış. Bir gazete ilanında Taksim merkezli bir işyerinde prova mankeni arandığını görünce, mesleğiyle yakından ilgili olduğu düşüncesiyle neden olmasın ki demiş ve randevu alıp gitmiş. Ne olmuşsa ondan sonra olmuş. Görüştüğü kişi sohbete pek bir meraklıymış. Az zamanda ilgili ilgisiz çok şey sormuş. Sıra ölçüleri almaya geldiğinde de, elinin ayarı kaçmış. Ölçüyorum bahanesiyle taciz etmiş. Demet bu iş bana göre değil diyerek hemen oradan ayrılmış.


Ayaklarını kırarlar...


OLAYIN etkisinden hala kurtulamadığı anlaşılan titrek sesiyle telefonda olanları anlatırken; 'Yaptığı yanına kar kalmasın. Başkaları da aynı duruma düşmesin. åleme rezil olsun istiyorum. Yakınlarıma söylesem ayaklarını kırarlar. Başlarına iş alsınlar da istemiyorum. Televizyonlarda yayınlanan haber programlarından birine olan biteni anlatalım, adamı deşifre edelim' dedi. Madem öyle istiyorsun, olur gideriz, dedim. Ertesi günü, şu an ekranlarda en çok izlenen haber programlardan birinin yapım ekibindeki arkadaşlarla bir araya geldik.


Bir masa etrafında konu enine boyuna değerlendirildi. Ben kenardan olan biteni izliyordum. Öncelikle, bu tür olayların haddinden fazla arttığı dile getirildi. Demet'in kendilerine yardımcı olması durumunda, adama suçüstü yapmanın zor olmayacağı söylendi. Plana göre, ekip ofise en yakın yerde mevzilenecekti. Demet'in çantasına yerleştirilen geniş açılı kameralarla dışarıdan durum izlenecek ve uygun zamanda polisler eşliğinde baskın gerçekleştirilecekti. Ardından bana da fikrimi sordular.


Konuyla ilgili üç çekincemi sıraladım. Birincisi; Demet'in aynı travmayı bir daha yaşaması ne kadar doğru, buna emin değilim dedim. Kaldı ki, bir önceki görüşmenin seyrinden rahatsız olan bir hanımın yeniden ofise gelmesi adamı kuşkulandırabilir endişemi dile getirdim.
İkincisi; 'Bilemiyoruz ki, belki de adam bu yolun adamı değil. Bir an kendini zayıf hissederek böyle davranmış olabilir. İlk kez böyle bir şey yaptıysa, adamı tam bir sapıkmış gibi aleme rezil ederek hayatını tamamen karartmak da ne kadar doğru, onu da bilemiyorum. Eğer bu ilkse, bireysel ceza vermek, alışkanlık haline getirdiyse toplumsal ceza vermek, yani deşifre etmek herhalde daha uygun olur' dedim.


Son olarak da; 'Adamın her gelene böyle davranıp davranmadığını ölçmek için bu tür işlerde kullandığınız konu mankenleriniz elbette vardır. O noktada bile ölçülü olmak lazım. Eğer konu mankenleri, iş görüşmesine gelmiş normal bir hanım gibi davranmayıp da, program için iyi bir iş çıkarmak adına, oynaşa yatkın bir beden dili ve tavırla adama yaklaşırlarsa, bu tür durumlar düzgün insanları bile zamanla zıvanadan çıkarabilir, aklını karıştırabilir' dedim.


Ne oldu?


YUKARIDA yaşanan hadiseyi geçtiğimiz günlerde iletişim fakültesi öğrencileriyle de medya etiği açısından ele aldık. İlginç yorumlar yapıldı.
Yıllar içinde edinilmiş itibarların birkaç gün içinde yerle bir olması ne kadar üzücü. Kendi itibarımıza yapılan saldırı karşısında ne kadar hassassak, başkalarının itibarı konusunda da o kadar hassas olmak lazım. Yukarıdaki örneği de, cezalandırırken bile ölçülü olmak ve insaf ölçüsünü elden bırakmamak anlamında verdim.


Dün Yeniçağ Gazetesi yazarlarından İsrafil Kumbasar köşesinde; Tecavüz olaylarının failleri, acaba hangi gazeteleri okuyor  diye soruyordu. Kimin elinin, kimin cebinde olduğunun belli olmadığı bir dünya fotoğrafını özendirerek yansıtan medyanın, gelinen noktadaki payı konusunda bir özeleştiri yapması gerekmiyor mu acaba?
Sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz acaba? Bu tür olaylar neden arttı ve ne yapılmalı? Yukarıdaki hadisenin nasıl sonuçlandığına, daha sonra temas edeceğim.


Doç. Osman Özsoy / Tercüman 


osman.ozsoy@tercuman.com.tr

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Türkiye'nin tüm ticareti durdurması, İsrail basınını çıldırttı!
Selvi: Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel'e operasyon çekiyor