Bu cümlenin anlamı sizce ne olabilir

'Süllümün süyüğündeki püsüğe hapabınan larkadanak goduydüm tuvallandı' Eğer Maraşlı değilseniz, cümleyi anlamanız imkansız gibi. Üstelik Maraşlı olmanız da yetmez!

Bu cümlenin anlamı sizce ne olabilir
Bu cümlenin anlamı sizce ne olabilir
GİRİŞ 22.07.2007 11:18 GÜNCELLEME 22.07.2007 11:18
Bu Habere 25 Yorum Yapılmış

Burhan Eren'in haberi


Kütahya yöresinde mantara ‘domalan’, Maraş yöresinde merdivene ‘süllüm’, Balıkesir yöresinde salona ‘hanit’, Erzurum yöresinde mızıldayan çocuğa ‘dızdız’, İç Anadolu’da damada ‘güvağ’ dendiğini biliyor muydunuz?


Eğer bu yörelerde yaşamamışsanız, bilmeme ihtimaliniz hem yüksek hem de doğal. Ancak halen bu memleketlerde yaşayan; ama yöresinin özgün kelime ve deyişlerini bilenlerin sayısı da giderek azalmakta... Çünkü yöresel şivelerle birlikte mahallî kelimeler de, iletişimin yaygınlaşması ve formel eğitim görenlerin sayısının artması ile giderek dilin içinden çekiliyor. Öyle ki şiveden ve mahallî kelimelerin kullanımından dolayı, büyük şehirde doğup büyüyen torun, memleketteki dedesinin ne dediğini anlamak için cümlelerin yaygın kullanılan İstanbul Türkçesine çevrilmesini istiyor.

Folklor uzmanlarının dilimizde ve kültürümüzde büyük bir zenginlik olarak gördüğü; ancak gündelik dilin içinde buharlaşıp giden mahallî kelimelerin en yakın dostları, deyim yerindeyse gönüllü mahallî dil koleksiyoncuları. Neredeyse her Anadolu şehrinde var onlar. Yörenin mahallî kelimelerini toplayıp sözlük çıkarıyor, şiveleri kayıt altına alıyorlar. Kimileri bunu, yetiştiği yörenin kültürüne vefa borcu olarak gördüğü için yapıyor, kimileri bu kelimeleri büsbütün kaybolmaktan kurtarmak için… Türkçenin mahallî kelimelerinin envanterini çıkaran bu Türkçe dostlarından dördü ile konuştuk. Çorum’dan Mustafa Selvi, Kahramanmaraş’tan Mehmet Bilal, Kütahya’dan Ali Günhan, Denizli’den Şükrü Tekinalp, Türk folkloruna gönüllü olarak verdikleri bu katkıyı anlattılar, derledikleri sözlüklerden örnekler verdiler.

Eğer Maraşlı değilseniz, başlıktaki cümleyi anlamanız imkan dahilinde değil. Üstelik Maraşlı olmanız da yetmez, en az orta yaşın üzerinde olmanız da gerekir. Çünkü kelimeler Maraş’ın mahalli kelimelerinden oluşuyor ve söylenişi de Maraş ağzı ile ifade edilmiş. Cümlenin, ancak Maraşlı yaşlı birine kelimeleri tek tek tercüme ettirerek öğrenebileceğiniz anlamı ise şu: ‘Merdivenin başındaki kediye takunya ile vurunca yuvarlandı.’

Başlıkta yer alan Maraş yöresinin mahalli kelimeleri gibi, ülkenin pek çok şehrinde, sadece o yörede kullanılan on binlerce mahalli kelime var. Ancak iletişimin ve formel eğitimin yaygınlaşması ile, tıpkı mahalli şiveler gibi mahalli kelimeler de gündelik dilin içinden hızla çekilip yok oluyorlar. Türkologların, folklor uzmanlarının dilde ve kültürde büyük bir zenginlik ve renklilik olarak gördüğü; fakat gündelik dilin içinde buharlaşıp kaybolan mahalli kelimelerin ve deyimlerin en yakın dostları, yöresinin dili ve kültürü ile ilgili çalışmalar yapan gönüllü araştırmacılar. Onlara, gönüllü mahalli dil koleksiyoncuları, demek de mümkün. Unutulmuş ya da arada bir ancak yaşlıların dilinde hayat bulan mahalli kelimeleri ve deyimleri kaydediyor, İstanbul Türkçesindeki karşılığını vererek küçük sözlükler çıkarıyorlar. Kimileri bu sözlükleri lokal ölçekte yayınlama imkanı bulmuş, kimileri her geçen gün yeni kelimelerin eklendiği bu sözlüklerin hacmini büyütme çabasında. Her şehirde en az bir tane mahalli kelime koleksiyoncusu var. Dil ve folklor uzmanı değiller; hayatlarını başka mesleklerde kazanıyorlar. Ama bir merakla başladıkları bu çaba onların ikinci uğraşı olmuş. Onlardan dört kişiyle konuştuk. Çorum’dan Mustafa Selvi, Denizli’den Şükrü Tekinalp, Kahramanmaraş’tan Mehmet Bilal ve Kütahya’dan Ali Günhan, bize çalışmalarını, bu çalışmaları yapmalarının gerekçelerini anlattı, derledikleri sözlükleri bizimle paylaştı.

Televizyonun yaygınlaşması mahalli dili öldürüyor

Çorum İskilip’te ilçe milli eğitim müdürü olan Mustafa Selvi, mahalli şivelerimizin ve kelimelerimizin yavaş yavaş kaybolduğunu ve yeni nesillerin bu kelimeleri anlamaz hale geldiğini belirtiyor ve, “Bu çalışmaları yapmamın temel sebebi bu kelimeleri korumak, onları yeni nesle taşımaktı.” diyor. Mahalli şive ve kelimelerin kayboluşuna sebep olarak, giderek dar bir çevreden daha geniş bir çevreye açılma, televizyonun hayatımızdaki etkisini artırması, İstanbul Türkçesinin yaygınlaşması ve okullaşma oranının artmasına bağlıyor Selvi ve ekliyor: “Mahalli ağzın eğitimsizlikle ilgisi yok; okulda İstanbul Türkçesinin temel alındığı kitabi Türkçenin kullanılması etkili oluyor.”

Şükrü Tekinalp, emekli bir maliye kontrolörü ve kırk senedir yörenin dili ile meşgul. Denizli kültürünü, mahalli kelimelerini ve bu kelimelerin farklı Yörük boylarının şivelerindeki kullanımlarını ele alan kitapları var. Tekinalp’in yürüttüğü çalışmalar, benzerlerine kıyasla daha oylumlu ve daha bilimsel. Çalışmalarını konu bütünlüğü içinde, parçalar halinde çeşitli kitaplar ve makaleler biçiminde yayınlıyor; araştırmalarını Egeli Yazarlar Birliği olarak yurt genelinde yürütüyorlar söz gelimi. Tekinalp, sözlü kültür birikimini kaynaklaştırıp bunu gelecek nesillere yozlaşmadan aktarmak istediklerini belirtiyor ve “Bu çalışmada birinci amacımız bu kelimelerin öz Türkçedeki muhafazası, elde ettiğimiz materyalin sempozyumlarda uzmanlarca kullanılması…” diyor.

Mahalli dil farklılğı Türkçenin zenginliğidir

Anadolu illerdeki üniversitelerde fakülte sekreterliği yapmış olan ve halen Kahramanmaraş’ta yaşayan Mehmet Bilal de mahalli dilin dostlarından. Gençliğinde Milli Türk Talebe Birliği’nde Türk folkloru ile ilgili araştırmalar yapmış. Gençliğinde güreşçiliği ve memuriyeti vesilesi ile gittiği, görev yaptığı yerlerde bulunduğu şehri; kültürü, eserleri, şivesi ve mahalli kelimeleri ile tanımaya merak duyduğu için yöreler ve ağızlar konusunda epey geniş bir bilgi sahibi olmuş. Maraş’ın ağzını, unutulan mahalli kelimelerini kaydetmekle kendini yükümlü hissediyor ve ‘Mahalli ağzın kaybolmaması için mücadele etmemiz gerekir’ diye düşünüyor ve şunları söylüyor Mehmet Bilal: “İlimde, tahsilde, resmî yazışmalarda İstanbul Türkçesini kullanmak şartıyla mahalli şiveleri muhafaza etmek, kullanmak lazımdır diye düşünüyorum. Bizim geleneksel tiyatromuz olan ortaoyununda ve Karagöz’de, Ermeni’sinden Laz’ına, Kürt’ünden Arnavut’una kadar kıyafetleri, konuşmaları farklı tipler var. Bu farklılıklar mizaha, kültüre, renkliliğe ve birliğe hizmet etmiş, ayrılığa değil.”

Yöresinin mahalli kelimelerini derleyip şivesini kaydeden gönüllü araştırmacılardan görüştüğümüz son kişi ise Kütahya’dan Ali Günhan. Kelimeleri not tutarak alarak, ses kaydederek, eserlere geçmiş kaynaklardan alarak, toplamaya çalışıyormuş Günhan. Halen Kütahya Mustafa Yeşil Kütüphanesi’nin sorumluluğunu yürüten Günhan’ın “Kütahya ve Yöresi Folklorundan Damlalar” adlı ekonomik imkansızlıklar nedeniyle henüz yayınlanmamış bir kitabı var. Doğup büyüdüğü yerin her şeyi, özellikle yerel dili ile ilgilendiğini belirten Günhan, “Kütahya’nın şivesi bana göre çok hoş bir şivedir. Bu şive ile hoş, güzel muhabbet olur. Ben de bu şive ile büyüyüp yaşadığım için her kelimesini kaydetmeye çalışıyorum.” diyor.

Evet, dilimizde ve folklorumuzda zenginliğin bir ifadesi olarak beliren, sesleri ve renkleri ile içlerinde hikayemizi barındıran mahalli kelimeler hızla buharlaşıp kayboluyor. Yaygınlaşan kitle iletişiminin karşısında daha ne kadar dayanabilecekler bilinmez; ancak onların gönüllü koleksiyoncuları bu ömrü daha epey uzatacağa benziyor. b.eren@zaman.com.tr





Bu iş biraz avcılığa benzer


Mustafa Selvi: Bu iş meraktan kaynaklanıyor. Parayla pulla olacak şey değil. İdareci olarak köy okullarına gittiğim zamanlarda köylülerle, yakınlarımızla, büyüklerimizle yaptığımız konuşmalarda çıkıyor bu kelimeler. Bu konuya dikkatli olduğum için bilmediğim bir kelime geçerse sohbet arasında, hemen kalemi kağıdı çıkarıp kaydediyorum onu. Farkında olmadan teyakkuz halinde oluyorsunuz, yoksa orada söylenip unutuluyor sonra. Biraz avcılığa benzer bu iş. Beklersiniz beklersiniz, hiç duymadığınız bir kelime ya da bir deyim çıkmaz uzun süre.

***

Devlete rağmen devlet görevi yapıyoruz


Şükrü Tekinalp: Bu iş merak ve kabiliyet ve özveri meselesi. Saha araştırmaları yapmak gerekiyor. Arabama atlayıp köylere gidiyorum. Oralarda üç beş gün kalıp kelimeleri, söyleniş farklılıklarını kaydediyorum. Üniversitelerde bu işi yapanların çoğu sahaya inmez, bizim yaptığımız bu tür çalışmaları alır, aslında hazır malzemeyi işlerler. Devletin dilimiz ve kültürümüz için bir kültür politikası çerçevesinde bu çalışmalara kaynak ayırması ve bunu yapması gerekir. Ama yapmıyor. Biz bir bakıma devlete rağmen devletin görevini yapıyoruz.

***

Yöremin şivesi ile konuşmayı seviyorum


Mehmet Bilal: Bulunduğum yerin şivesi ile konuşmayı seviyorum. Doktor bir arkadaşıma yaşlı bir kadın, ‘Oğlum okumuş doktor olmuşsun; ama daha Maraş’ın ağzını konuşuyorsun’ deyince o da şu cevabı vermiş: ‘Hanım bacı, ben Maraş ağzını belleyene kadar neler çektim.’ demiş. Bir bahçede tek çeşit çiçek olsa ne kadar sıkıcı; isimleri, renkleri ve kokuları başka çiçekler olursa ne kadar güzel olur. Biz hem sosyal hem de konuştuğu dil itibarıyla renkli bir toplumuz. Tüfek kabzamız süslüdür. Kuş vurmaya faydası olmaz süsün; ama ruhumuzu okşar.

***

Şivelerin eski canlılığı yok


Ali Günhan: Kütahya, folklor bakımından oldukça zengin. Fakat modern yaşama ihtiyaçları karşısında akışını değiştirerek büyük değişikliklere uğruyor. Yerel kelimelerin eski halleriyle kullanımının giderek azaldığını görüyorum. Şivelerin otantikliğinin kaybolmadığını düşünsem de, eski canlılığı ve heyecanı olmadığı inancındayım. Mahalli kelimeler, yöresel şiveler ile ilgili gelecek zamanlarda yapılacak kültür ve folklor çalışmalarında benim kayıtlarım da değerlendirilip hizmete sunulduğunda geleceğe faydalı olacağım.





ÇORUM YÖRESİ
Yamranmak: Homurdanmak

Acı gêrek olmak: Boğazından acı su gelmek. Aşlak: Yama. Bi dınnak: Azıcık. Bödelek: Böbrek. Cılga: Patika. Çükündürük: Şeker pancarı. Çintermek: Dikkatlice bakmak. Dığdılamak: Bağlamak. Dümükmek: Aralıksız çalışmak. Elgavşur böcüğü: İşe karışmayıp kenarda bekleyen. Gârmuk: Kusmuk. Göbel: Oğlan çocuğu. Hapaz: Avuç. İvitlemek: Ayıklamak. Mêsitmemek: Önemsememek. Mühlüz: Beş parasız. Okkalık: Ekmek. Puyhurmak: Fışkırmak. Soyha: Sevimsiz. Şinnemek: Şımarmak. Temşüt: Sahur vakti. Yamranmak: Homurdanmak.

KÜTAHYA YÖRESİ
Fatılmak: Kanamak

Ciba: Çocuk. Çezgi: İp. Çıkı: Mendile benzer bez parçası. Çeruze: Çile, eziyet. Domalan: Patatese benzeyen bir mantar çeşidi. Dombey, camız: Manda. Deperotu: Havuç. Fatılmak: Kanamak. Kepen: Heybe. Gire: Pazar günü. Dernek: Salı. Haney: Salon. Patet, pate kompür: Patates. Mintan: Gömlek. Çitle, pösteki: Minder. Künge: Toz, pislik. Siyez: Uyuşuk, kendi halinde. Yemeni, lapçın: Ayakkabı. Kupa: Bardak. Turpan: Ekin veya ot biçmeye yarayan bir çeşit orak. Örende :Bir, bir buçuk metreye yakın uzunluktaki sopa.

DENİZLİ YÖRESİ
Çöveçlenmek: Güneşlenmek

Angurya: Salatalık. Ayneşmeg: Karışmak. Alatlamak: Acele etmek. Ard’deş: Arkadaş. Berenarı: İyi kötü. Böngüldek: Köstebek. Coşhaa: Hayret. Culluk: Hindi. Cebil: Köpek. Çöveçlenmek: Güneşlenmek. Debbendübben: Düşe kalka. Ebermeg: Getirmek. Enimek: Eskimeye yüz tutmak. Gubur: Yeni, gömlek. Gopil: Küçük, ufak. Pisgirmek: Çalıştırmak. Sarod: Havuç. Sıtırasız: Yüzsüz. Talator: Cacık. Velesbid: Bisiklet. Üslenkes: Asla. Yılıg: Eğri.Yümseg: Yüksek. Zaddine: Zaten: Zençmek: Hızla asılmak. Tomafil: Otomobil.

KAHRAMANMARAŞ YÖRESİ
Tahıldak: Olgunlaşmamış incir

Arısili: Tertemiz. Böğür: Yan taraf. Cıncık: Cam. Cinatı: Bisiklet. Çitil: Fidan. Çor: Öksürük. Duluk: Avurt. Ecer: Yeni. Gallep: Güvercin. Göde: Şişman. İlende: Reçel. Kahke: Simit. Kürrük: Sıpa, tay. Mucuk: Sivrisinek. Pöhrek: Lağım. Kömbe: Çörek. Püsük: Kedi. Hapap: Takunya. Gavas: Belediye zabıtası. Mırık: Çamur. Mırtık: Güvercin besleyen. Puharı: Baca. Sohum: Lokma. Şeş: Tülbent. Taydaş: Akran. Tahıldak: Olgunlaşmamış incir. Teh: Üzüm kurusu. Tuman: Don. Veleme: Zifaf yemeği. Yörep: Meyilli.

YORUMLAR 25
  • Çanakkale Geçilmez 16 yıl önce Şikayet Et
    Çorum Boğazkale Emirler Köyündeki Yöresel Sözler. Çorum Boğazkale Emirler Köyü ve Çevre köylerdeki Yöresel Sözler Acep - Acaba, Acer - Taze yeni, Ağaca - Beyazca , Al Basması - Lohusa kadınlara zarar vereceğine inanılan bir varlık, Alabele - Çeşitli renk, Alaf - Alev, Alayı - Hepsi Tamamı, Amel - İshal, Atmaca - Sapan, Baba Çikasica - Kizilan Kisiye Söylenir, Babal - Vebal, Badal - Merdiven Basamağı, Badı - Kaz, Balak - Küçük Manda Yavrusu, Baldırcan - Patlıcan, Bibi - Hala, Tomatis - Domates, Gumpür - Patates, Çok Hoş Değilmi
    Cevapla
  • sahanham 16 yıl önce Şikayet Et
    hepsini de biliriz.... Süllümü de Püsüğü de teşt\'i de hapabı da goduydum\'u da çellik\'i de yummak\'ı de çimmek\'i de daha da fazlasını hepsini bilirim.
    Cevapla
  • mehmet aksu 16 yıl önce Şikayet Et
    K.Maraş. Süllüm kelimesini nenemgil hala kullanıyor.( Nene yerine \"bibi\" de kullnılabilir:) ) Püsük de aynen Bu anneplileri anlamak zor, niye illa kendileri özel yapacaklar, ayrılacak illa yani. Neyse amacım kimseyi gücendirmek değil ama buna benzer hadiseleri daha öncede yaşamış ve duymuştum..
    Cevapla
  • sahanham 16 yıl önce Şikayet Et
    tamamen maraş şivesidir. ben maraşlıyım ve 3 yıldır maraşa sadece bvayramlarda giderim.. haberi arkadaşlarım gösterdi benim maraşlı olduğumu biliyorlardı ve tercümesini istediler bende hemen yaptım. bence tamamen K.maraş şivesidir.
    Cevapla
  • rasit ozdemir 16 yıl önce Şikayet Et
    maraşın kelimeleri. bunlar tabiki maraşın kelimeleri ben maraşlıyım ve bu kelimelerdende çok kullandım, editörlerin yanlış yazdığı birşey yok tabiki bazen antep şiveside konuştuğumuz oluyor, çünkü şehirler yanyana alttaki yorumu okuyanda sanki antep çok uzaklarda zannedecek...
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Nefes kesen şampiyonluk yarışında tarih "Galatasaray" diyor!
Türkiye'deki banka kartlarının sayısı nüfusun 5 katına çıktı