Türkler'in bile bilmediği Osmanlı kadını

Osmanlı kadını dediğinizde aklınıza ilk gelen nedir? Oryantalistlere göre Osmanlı kadını egzotik, miskin, düşük ahlaklı birisi. Ama bu kitap öyle demiyor.

Türkler'in bile bilmediği Osmanlı kadını
Türkler'in bile bilmediği Osmanlı kadını
GİRİŞ 25.04.2009 07:10 GÜNCELLEME 25.04.2009 07:10
Bu Habere 78 Yorum Yapılmış

Amerikan asıllı Aslı Sancar’ın, "Osmanlı Kadını: Efsaneler ile Gerçekler" adlı kitabı, Kaynak Yayınları’ndan çıktı.
ABD’nin kitap oskarları sayılan Benjamin Franklin Ödülleri’nde 1800 yapıt arasından tarih alanında yayınlanmış "En İyi Eser" seçilen kitap, Osmanlı kadını hakkında 19. yüzyıldan itibaren oluşmuş, "fanteziye dayalı, olumsuz ve Oryantalist" görüşleri inceliyor.

Osmanlı coğrafyasında uzun süre yaşamış Lady Montague, Julia Pardoe ve Lucy Garnett gibi Batılıların yazdıklarından alıntılar da yapılan kitapta, Osmanlı kadınının "Oryantalist kaynaklarda gösterildiği gibi pasif, zayıf, Harem’de tutsak, sadece bir zevk aracı değil, aksine aktif, güçlü ve toplumda çok önemli yere sahip bir kadın olduğu" anlatılıyor. Osmanlı kadınının Harem’de hiçbir hakka sahip olmayan bir "köle" gibi sunulduğu Batılı tasvirler, Osmanlı sicil defterlerinden belgelerle çürütülüyor.

BİLİNMEYEN OSMANLI KADININDAN KARELER

Kitabın en ilgi çekici noktası ise Osmanlı kadınlarının o dönem Avrupalı kadınlarda bile bulunmayan haklara sahip olduğunu gün ışığına çıkartıp hatırlatması...

kullan
Osmanlı Kadını Efsane ve Gerçek
Aslı SANCAR -
191 sayfa. 22 X 24
Kaynak Yayınları
"EGZOTİK VE EZİLMİŞ KADIN" SUNUMU...

33 yıldır Türkiye’de yaşayan ve adını değiştirerek Türk vatandaşı olmayı seçen Sancar, 1990’lı yıllarda Harem ile ilgili bir kitabın eline geçmesiyle bu konuya ilgisinin başladığını söyledi.

"Kitap çok güzeldi ama tam bir oryantalist bakış açısı vardı" diyen Sancar, bu görüşlerin doğru olup olmadığını merak ederek araştırmaya başladığını, Türkiye ve dünyadaki birçok kaynağı ulaşmaya çalıştığını anlattı. Sancar, "Çoğunlukla Avrupa seyyahlarının yazıları var ama Batıda bu konuda bir boşluk olduğunu, kaynakların eksikliklerini gördüm. O nedenle İngilizce bir kaynak oluşturmaya karar verdim" dedi.

Kaynakları inceledikçe Osmanlı kadını hakkında bilmedikleri çok şey olduğunu gördüğünü ifade eden Sancar, yabancıların gözünden Osmanlı kadını hakkındaki "efsane ve gerçekleri" şöyle dile getirdi: "Genel olarak Oryantalist bilim adamlarının sunduğu yayınlar var. Osmanlı kadını egzotik ve ezilmiş olarak gösteriliyor. Bu konudaki benim görüşlerim de araştırmalarımla çok değişti. En önemlisi Osmanlı kadının haklarını öğrendim. 1882’ye kadar bir İngiliz evli kadının mal sahibi olma veya miras hakkı yok. Malları kocasına ait, kendi adına dava açamıyor. Boşanma hakkı yok, boşandığında çocukları kocaya veriyorlar.

Halbuki Osmanlı kadınının evlilikte kontrat yapma, istediği şartları koyma, boşanma hakkı var. Mal sahibi ve izni olmadan malları kullanılamıyor, mirasa sahip. Dava açabiliyor, küçük çocuklar anneye veriliyor. Bunların farkına vardım, bunlar benim için yeni bilgilerdi. Gördüm ki bildiğimiz efsane hakikatten gerçekten çok farklı..."

OSMANLI KADININI TÜRKLER BİLE BİLMİYOR

Sancar, bu konuyu Türkiye de bile birçok kişinin bilmediğine dikkati çekerek, "Kitaplarda bu konudan pek bahsedilmiyor ve Türkiye’deki kitaplar da yabancı kaynaklı olduğu için onlarda da bu konu geçmiyor. Halbuki Osmanlı kadınının o dönem çok önemli hakları var ve bunu kullanıyor. Bunun bilinmemesi üzücü" diye konuştu.
Aslı Sancar, Osmanlı kadınının toplum ve aile içinde çok itibarlı bir statüye sahip, zarafet ve estetik yönünün dikkat çekici olduğunu vurguladı.

AVRUPALI KADINDAN DAHA MEDENİ...

Kitapta, Osmanlı kadınının yaşadığı Harem’in, düşünülenin aksine, kadınların rahatça bulunduğu ve misafirlerini ağırladıkları, ailece güzel saatler geçirdikleri yer olduğu belirtiliyor.

Batılı seyyahlardan alıntılar yapılan kitapta, D’ohsson’un, Osmanlı kadını hakkında şu ifadeleri yer alıyor:
"Tabiat, Doğu’nun kadınına hem zarafet hem de cazibe bahşetmiş. Tavırları soylu ve zarif. Davranışları hoş, konuşması açık, saf ve incelikli. En azından Türk Haremleri’ne sıkça girip çıkmış Hristiyan kadınların hepsi bunda ittifak ediyor. Bunun böyle olmadığına inanmak için de hiçbir sebep yok. Ben şahsen pek çok ortamda Türk kadınlarıyla bir araya geldim. Konuşmalarındaki sadelik, ifadelerindeki açıklık, düşüncelerindeki incelik, ses tonlarındaki zarafet ve davranışlarındaki seçkinlik beni her zaman için çok etkiledi."

Bir Avrupalı kadın Miss Julie Pardoe’nün gözünden Osmanlı kadını ise şöyle: "Avrupa’da çok sık karşılaşabileceğiniz, o insanda konuşmaya heves bırakmayan kayıtsızlığın ya da tepeden bakan soruşturmacı tavrın Türk hanımefendilerinde de olabileceğinden korkmanıza hiç gerek yoktur. Onlarda tam tersine insana hoşnutluk veren, yürekten gelen bir medenilik vardır. Bu memleketin bütün insanlarında görebileceğiniz sezgisel nezaketlerinden doğar bu halleri..."

Osmanlı kadınının özgürlüğüne dikkat çeken Pardoe ise şaşkınlığını, "Hepimizin inanmaya yatkın olduğu üzere özgürlük mutluluksa, Türk kadınları en mutlu kadınlardır, çünkü tüm imparatorluktaki en özgür insanlar onlardır" sözleriyle dile getiriyor.

KİTAPLA İLGİLİ TEKNİK BİLGİ VE SİPARİŞ ŞARTLARINI ÖĞRENMEK İÇİN TIKLAYINIZ

KAYNAK: (HABER 7)
YORUMLAR 78
  • nesli han 14 yıl önce Şikayet Et
    yemeni :). evet eleştirmek herkesin hakkı,benimde tabiki , herkes istediğini giyiyor yaşıyor bu neyin tasası. neyse eğer tek istediğiniz fransızların rahibe kıyafetine özendiğini idda ettiğiniz,örtünen arkadaşlarının kıyafeti ise ozman sizi şalvar giymeye davet ediorumm ee malum pantolonda türban gibi yine aynı adresten.elbette anadolu kadını mükkemmel sonuçta bir kültür. türban ince bir konu keşke kuran-ı kerimdeki gibi giyinebilsek en doğrusu bu ama nefsini türban takarak yenen insanlara da saygı göstermeliyiz.
    Cevapla
  • Mümin Müminoğlu 14 yıl önce Şikayet Et
    Küfür Nedir?. Tüm inkarcı yaklaşımlar ve ideolojiler (-izm'ler) batıl birer dindir ("Ey kafirler sizin dininiz size.."). Küfrün en temel özelliği ise zulmü içinde barındırması ve kötülük kaynağı olmasıdır; kumar, fuhuş, alkol, savaş, adaletsizlik, bencillik, uydurmacılık, menfaatçilik, haksızlık, cinayet, sömürü vs gibi. Batıl din mensupları "hak dini" eleştirmek maksadıyla "din"i eleştirirken aslında kendi uyduruk ve temelsiz inançlarını eleştiriyorlar; onlarınki sadece bir iddia, bir zan. Hakikat ise tek ve değişmez.
    Cevapla
  • mehmet cemal 14 yıl önce Şikayet Et
    düşük ahlaklı diyen bari ahlaklı olsa. Dünyanın en büyük "erotik ve pornografik hayatı koruma ve yaşatma kulübü" batılıların dedeleri mi söylüyor bunları. Pöh..Çanakkaleye Türk lokumu yemeye gelenlerin, midelerini mermi ile doldurup gittiklerini(cehenneme)kaç defa söyleyeceğiz.
    Cevapla
  • Selcuklu 14 yıl önce Şikayet Et
    Çinli. Ben bu tartışmaları şaşkınlık ile izliyorum. Selçukluların aslen Madagaskardan göç etmiş yunanlılar olduğunu bilmeyen insanlar bile var.
    Cevapla
  • Ahmet Yavuz 14 yıl önce Şikayet Et
    Kafa bulmaya çalışıyor anlaşılan. Güya Türkiye dışındaki kaynaklar Selçuklu'nun Türk devleti olmadığını yazıyormuş.Britannica yabancı bir kaynak bak ne demiş: Seljuq:ruling military family of the Oğuz (Ghuzz) Turkmen tribes that invaded southwestern Asia in the 11th century and eventually founded an empire that included Mesopotamia, Syria, Palestine, and most of Iran. Their advance marked the beginning of Turkish power in the Middle East. Bunun gibi yerli yabancı istediğin kaynağa bakabilirsin.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Gece kulübü yangını ve teleferik kazası için Meclis komisyonu kurulacak mı?
Diyarbakır Barosu petrol arama çalışmalarının iptali için dava açtı