Bir Yahudinin gözüyle Hz. Muhammed

Kutlu Doğum Haftası nedeniyle Peygamberimiz Hz. Muhammed'in onu tanımayanlara anlatılması için büyük çaba sarf ediliyor. Bu minvalde kaleme alınmış oldukça farklı bir Siyer denemesi de Türkçe'ye çevrildi.

Bir Yahudinin gözüyle Hz. Muhammed
Bir Yahudinin gözüyle Hz. Muhammed
GİRİŞ 15.04.2010 16:58 GÜNCELLEME 15.04.2010 16:58
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

“Sevgi ve merhameti sonsuz Allah’ın adıyla” ithafıyla başlıyor İranlı yazar İbrahim Hasan Beygi'nin eseri ve bir Siyer (Peygamberimizin hayatını anlatan eser) Roman olarak raflarda yerini alıyor. Beygi'nin eserinin en büyük farkı Peygamberimiz Hz. Muhammed'in mücadelesini onun yalancı olduğunu ispatlamak ve önünü kesmek için mücadele eden bir Yahudi'nin gözünden aktarması.

Eserde böyle bir yöntem kullanılmasının nedeni, "O'nu tanıyan O'nu sever" ilkesiyle  O gün, O'nun etrafında gelişen olayları bugünün insanına; çekici, yalın ve sürükleyici bir dille anlatmak niyeti.

Muhammed adlı Hz. Peygamberin yaşamı etrafında bir roman alt başlıklı eser Peygamberimizi yanlış tanıyan ve tanıtan batı dünyasına gerçeği algılayabilme imkanı sunmayı deniyor.  Roman tadında kaleme alınmış Siyer'de İshak, bir Yahudi olarak sahabenin arasında gezinip, Hz. Muhammed'le ilgili tuttuğu raporları mektuplar halinde Yüksek Yahudi Şurası'na gönderiyor.

İlim Yurdu Yayıncılığın markası olan Mana Yayınlarının Türkçe'ye kazandırdığı eseri Farsça'dan çeviren isim Veysel Başçı.  

Romanın giriş kısmında Tevrat'tan alıntılanmış iki pasaj, Fransızların Büyük Larouse Ansiklopedisi'nden bir alıntı ve Kuran'ı Kerim'den bir ayet yer alıyor.

Eseri kaleme alan İbrahim Hasan Beygi İran İslam Devrimi’nin ilk kuşak yazarlarından.

Devrimin başarısının ardından adını duyurmaya başladıktan sonra elliden fazla hikâyesi yayımlandı; yurt içi ve yurtdışında 25 adet ödüle layık görüldü. 

Kaleme aldığı "Muhammed" romanı şimdiye dek orjinal dilinde 6. baskı yapmış.

Kitapları İngilizce, Rusça, Arapça, Türkmence ve Azerbaycan Türkçesi gibi birçok dile çevrilmiştir

«Ben daha aranızdayken size bunları söyledim. Ama Baba'nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh, size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak…

Yuhanna -14-

«Baba'dan size göndereceğim Yardımcı, yani Baba'dan çıkan Gerçeğin Ruhu geldiği zaman, O bana tanıklık edecek. Siz de tanıklık edeceksiniz. Çünkü başlangıçtan beri benimle birliktesiniz…

Yuhanna -15-

“Muhammed, İslam dininin kurucusu olup Tanrı tarafından gönderilmiş son peygamberdir. Muhammed kelimesi, hamd kökünden türemiştir ve çok şükür eden anlamına gelir. Aynı şekilde hamd kelimesinden türemiş ve Muhammed kelimesinin eş anlamlısı olan Ahmet kelimesi de aynı peygamberin isimlerindendir. Bu ismi Arabistan Hıristiyanlarının Fariklit için kullandıkları tahmin ediliyor. Ahmet de aynen Muhammed gibi çok övülmüş, methedilmiş anlamlarına gelir. Periklitos kelimesinin tercümesidir fakat yanlışlıkla Paraklitos deniliyor. Müslüman yazarlar bu kelimenin İslam peygamberinin gelişini müjdelemek için kullanıldığını belirtmişlerdir. Müslümanların kutsal kitabı Kuran’da bu konuya işaret eden bir de ayet bulunmaktadır…”

French: Laourse Great Encyclopaedic [Büyük Larouse Ansiklopedisi] cilt 23 s. 4174.

Meryem oğlu İsa da: “Ey İsrailoğulları, ben size Allah’ın bir elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı doğruluyorum ve benden sonra gelecek, Ahmet adında bir elçiyi müjdeleyici olarak gönderildim” demişti.

Kur’an-ı Kerim, 61/6

PEYGAMBERİN MEKKELİ KADINLARLA BİATLEŞMESİ

Kitaptan sizler için göz kirası olarak seçtiğimiz bölüm Mekke'nin Fethedildiği günde  Hz. Muhammed'in Mekkeli kadınlarla biatleşmesini ve putların kırılmasını konu ediyor. Hz. Muhammed'in kadınlarla biatleşmesi oldukça önemli bir ayrıntı. Neden önemli olduğu da seçtiğimiz metin içinde yer alıyor:

"...Derken o an gelip çattı. Süvari ve piyadeler bölük bölük Mekke’ye doğru harekete geçti. Allah-u Ekber ve La ilahe illallah diye bağırıyorlardı.

On bin kişinin aynı anda tek ses halinde bağırdığı düşünülürse, Mekkelilerin kalbine inen korku daha iyi anlaşılır efendim!

Müslümanlar herhangi bir direnişle karşılaşmadan şehre girdiler. Muhammed’e yakın durmaya çalışıyordum. Şehre girer girmez ilk yaptığı iş amcası Ebu Talip ve eşi Hatice’nin mezarını ziyaret etmek oldu. Oradan Kâbe’ye doğru yürüdü. Mekke’de tek bir canlı bile göze çarpmıyordu. Ama dikkatle bakıldığında halkın kapı ve pencere arasından İslam ordusunun şehirlerine girdiğini hüzünle izlediği görülebilirdi. Acaba içlerinde sevinenler var mıydı merak ediyordum? Sonradan öğrendiğim kadarıyla şehrin ileri gelenleri hariç herkes İslam ordusunun şehri almasına sevinmişti. Putlarının korunmasında ısrar etmemişlerdi. Zira asıl putları paraları ve servetleriydi. Kendi elleriyle yapıp yıllarca taptıkları putları rahatça kırabilirlerdi. Muhammed’in kimsenin servetiyle işi yoktu; onun tek derdi Kabe’deki taştan putlardı. Gerçi içlerindeki putların daha tehlikeli olduğunu defalarca söylemişti onlara fakat onu dinlememişlerdi. Sadece bazıları içlerindeki bu putları kırabilmişti. Ebu Süfyan’ın içindeki putunu kırdığı gibi Kabe’deki putları da kırmak istemişti.

Muhammed

Kitaptan...

Uygulamaya koyduğumuz eylem planı tek tek meyvesini veriyordu. Küçücük bir ihtilafı rahatlıkla büyütebilirdik demek. Silahlanmış kabilelerden dostlarımızla konuşarak onları daha da tahrik ettik. Öğleden sonra iki grup mescidin önünde toplanmıştı bile. Muhammed’in mescidde olmaması için dua ediyorduk. O olmazsa Müslümanlar arasında ilk kez bu denli büyük bir olay olacak hatta kan dökülecekti. Fakat olmadı. Muhammed’in olaydan haberdar olmasıyla tüm planlarımız suya düştü. Yaktığımız ateşi bir anda söndürüverdi. Mescidin önünde toplananlara hitaben bir konuşma yaptı ve herkesi aklıselim düşünüp sakin olmaya davet etti. Orada yaptığı konuşmayı aynen yazıyorum efendim: “Ey Müslümanlar! Yoksa siz -ben henüz sizin aranızdayken- eskiden olduğu gibi cahili adetlerinize mi döndünüz? Allah sizi İslam ile şereflendirdikten sonra tekrar cahiliye hayatına mı dönüyorsunuz? Oysa Allah sizi kâfirlerin elinden kurtardı, size rahmet ve kardeşlik dini olan İslam’ı bahşetti…”

Her bir lafı bedenimize batan bir ok gibi geliyordu bizlere. Her nefesi yanan ateşi biraz daha söndürüyordu....

Kabe’ye girerek eline geçirdiği ilk putu alıp yere vurdu. Müslümanlar tekbir sesleri ile karşılık verdiler. El işareti ile dostlarını susturarak kısa bir konuşma yaptı: “Verdiği sözü yerine getiren Allah’a şükürler olsun! Kuluna yardım ederek düşmanlarını tek başına mağlup etti. O Allah ki bundan önce Kuran’da bu büyük zaferi müjdelemişti: Kuran’ı açıklaman için seni seçip gönderen Allah, doğduğun yerlere döndürmeye de kadirdir, demişti. Ben şanı yüce Allah’ın merhametini kullarından esirgeyemem. Bu şehirden beni kovanları, dostlarıma işkence edenleri, Risaletimi yalanlayanları, benimle savaşanları affediyorum. Fitne çıkarıp kan dökmedikçe tüm Mekkeliler affedilmiştir” dedi.

Bu konuşmayı duyan Mekkeliler yavaş yavaş evlerinden çıkmaya yakınlarını görmeye geldiler. Bir saat önceki tedirgin bekleyiş yerini sıcak, samimi bir ortama bıraktı. Akrabalar birbirlerini görüp hasret giderdiler. Pek çoğu da Muhammed’in etrafını sarmış sırayla Müslüman olduğunu bildiriyordu. Müşriklerin korkusundan imanını gizlediği için özür dileyenlerin sayısı öyle çoktu ki sormayın. O büyük fetih gününde onlara daha büyük bir fethin kapıda olduğunu söyleyince çok şaşırmıştım.

Nereyi kast ediyordu acaba? Hicaz’da eline geçirmediği tek yer Taif kalmıştı diğer yerler hepsi onun emri altındaydı. Kesinlikle bundan sonra daha yayılmacı bir siyaset izleyecek dedim kendi kendime. Yoksa tüm dünyayı ele geçirmeyi mi kafasına koymuş, dedim. Güçlü kelamı ve Kuran’ı sayesinde İran ve Rum’u bile devirse şaşırmazdım.

Mekkeli kadınlardan da biat (itaat sözü) aldı o gün. Araplar arasında kadından biat almak adet değildi oysa. Kadını cinsel isteklerini tatmin ettikleri bir mal gibi görüyorlardı. Fakat Muhammed onlarla biatleşerek kendilerine ne kadar değer verdiğini göstermiş oldu. Onlara bir kaç istisna dışında erkeklerle eşit haklara sahip olduklarını, Kuran’da kendilerini öven pek çok ayetin bulunduğunu söyledi. O gün gördüklerime inanamamıştım. Putperestliğin kalbinde kadınlardan biat alınıyordu.

İlkin içi su dolu büyükçe bir kap getirdiler. Muhammed kabın içindeki suya yanında taşıdığı güzel kokudan döktü. Sizinle şu konularda biatleşiyorum diyerek aşağıdaki şu sekiz maddeyi saydı:

1-Allah’a eş koşmayacaksınız.

2-Eşlerinize ihanet etmeyeceksiniz.

3-Kötülükten uzak duracaksınız.

4-Hırsızlık yapmayacaksınız.

5-Çocuklarınızı öldürmeyeceksiniz.

6-Başkasından olan çocuklarınızı eşlerinize nispet vermeyin.

7-İyi işler hususunda benimle tartışmayın.

8-Allah’ın emrine uyun ve eşlerinize itaat edin.

Ardından elini su dolu kaba koydu ve çıkardı, kadınlardan da aynı şekilde ellerini suya koyup çıkarmalarını istedi. Kadınlar tek tek gelip denileni yaptı. Böylelikle Muhammed’e bağlılıklarını ilan etmiş oldular. İlginç olanı Ebu Süfyan’ın karısı Hint de onlar arasındaydı. Hani şu Uhut’ta Muhammed’in amcası Hamza’nın kalbini çıkarıp ciğerini çiğneyen kadın. Muhammed’in arkadaşları Hint’i gördüklerinde bu kadın da mı size biat edecek diye sordular. Muhammed arkadaşlarına; “Benim yerimde siz olsaydınız kalbimi yaralayan bu kadını asla affetmezdiniz fakat ben Allah’ın emrine uyarak kullarını affetmek zorundayım. Umarım yaptıklarına pişman olur ve ibret alır.” dedi.

Ardından Kabe’de ne kadar put ve heykel varsa hepsini yıkmalarını söyledi. Yeni Müslüman olanlara da evlerindeki putları atmalarını emretti. Herkes büyük küçük ne kadar put varsa hepsini kırıyor ya da lağım çukurlarına atıyordu. Atalarının yıllarca taptığı putları bir saat içinde yok ettiler. Bir an İbrahim döneminde olduğumu anımsadım. Fakat onun döneminde putları yıkılanlar bunlar gibi sevinmemişti. Oysa bunlar kendi elleriyle kendi putlarını kırıyorlardı. İlginç bir gündü, hem de çok ilginç!"

(Haber 7)

Kitapla ilgili teknik bilgiler ve internet üzerinden sipariş şartlarını görmek için bu linki kullanabilirsiniz

YORUMLAR 1
  • SEDAT ATEŞ 14 yıl önce Şikayet Et
    kim ne derse desin. tek din vardır o da islam tek yol vardır o da islam. herkes bunu böyle bilsin ve yaysın ...
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Reisi'yi taşıyan helikopter transponder'ı kapalı mı uçuş yaptı?
Yeni haftada hava durumu raporu: Yağmur, sıcak ve toz taşınımı