Keçili: Erdoğan, gülerken puan topluyor

Türk siyasetini reklamla tanıştıran, Demirel'den Evren'e, Özal'dan Çiller'e birçok siyasetçiyle çalışan Nail Keçili, Erdoğan'la ilgili ilginç tespitlerde bulunurken, Özal ile mukaye etti.

Keçili: Erdoğan, gülerken puan topluyor
Keçili: Erdoğan, gülerken puan topluyor
GİRİŞ 26.07.2010 12:10 GÜNCELLEME 26.07.2010 12:10
Bu Habere 2 Yorum Yapılmış

Nagehan ALÇI'nın röportajı

Arka plan

Bir dönem Türkiye'nin en büyük reklamcısıydı Nail Keçili. Siyasi tarihimize damga vuran neredeyse tüm liderlere danışmalık veren, kampanyalar organize eden, ülkeye yön verilmesine önemli katkılar sağlayan...

Sonra ismi Egebank davasına karıştı, 1.5 yıl hapis yattı ve tüm birikimlerini kaybetti. Ama yılmadı. Hukuk savaşını uzun mücadeleler sonunda kazandı ve aklandı. Küllerinden yeniden doğdu. Geçtiğimiz gün Keçili'ye İstanbul'un seçkin bir lokantasında rastladık. Müthiş heyecanlıydı. AK Parti'den büyük övgüyle söz ediyor, Egemen Bağış'a yaptığı fahri danışmanlığı anlatıyordu. Biz de detayları dinlemek için randevulaştık ve cumartesi akşamüzeri Arhavutköy'de bir zamanlar annesinin olan, Boğaz'a nazır evinde buluştuk.

Planda AK Parti ile ilgili değerlendirmelerini ve Başbakan'a bir uzman göz olarak seçim öncesi neler önereceğini konuşacaktık. Ama karşımızda yakın dönemin siyasi kampanyalar konusunda ayaklı tarihini bulunca eskiye daldık. 1960 ihtilali yüzünden intihar eden babasından, ittihatçı olduğu için asılan dedesine, Turgut Özal ile anılarından, Sadettin Tantan'ın Berna Yılmaz'ı kaçırma iddiasına kadar uzandık. Ve ortaya aşağıda okuyacağınız bol hikayeli söyleşi çıktı...

Erdoğan, kızarken değil gülerken puan topluyor

Türk siyasi tarihine damga vuran isimlere yıllarca danışmanlık yapan reklamcı Nail Keçili, Özal ile Erdoğan'ı karşılaştırdı: Özal eğlenmeyi severdi, Erdoğan farklı bir anlayışta yaşıyor. Ortak yanları çağdaş yönetim. Erdoğan'a 'öfkeli olmasını' söyleyenler yanılıyor. Çünkü güleryüzlü olunca puan topluyor

- Siyasi danışmanlık denince akla gelen ilk isimsiniz. Bu işi Türkiye'ye siz getirdiniz. 1973'te Süleyman Demirel'e yaptığınız kampanya ile başladınız. Kimse düşünmezken nereden çıktı bu iş?

Diğer ajansların çoğu Ankara'yı bile tanımıyordu. Ben ise özel sektör gibi devlete de hizmet vermemiz, hatta kar amacı gütmeden bunu yapmamız gerektiğini savunuyordum.

- Neden?

Siyasete hep ilgim olmuştur. Dünyayı takip ediyordum, bu iş yapılıyordu. Bizim aile çok politik bir aileydi. Babam Demokrat Partili. Dedem İttihat Terakkici. Adnan Menderes Başbakan, Celal Bayar Cumhurbaşkanı ve dedemin arkadaşı. Amcam ise meşhur Yeni Bahçeli Şükrü. Atatürk'ün Anadolu'ya 'silah gönder' diye talimat verdiği insan.

İNÖNÜ, DEDEMİ ASTIRDI

- Amcanızın Ayasofya'yı havaya uçurma hikayesi var, değil mi?

Evet, o hikaye yanlış anlatılır. Amcam gemilerle Anadolu'ya silah gönderirken bir gemi İngilizlerin eline geçiyor, amcam da gemiyi bıraktırmak için Ayasofya'yı işgal ediyor, 'Bırakmazsanız havaya uçururuz' diyor. İngilizler gemiyi bırakıyorlar. Bu sırada dedem Batum'da Milli İstihbarat Teşkilatı'nın başında. İzmir Suikastı oluyor ve dedemi İsmet Paşa son dakikada suikastla alakalı göstererek astırıyor. Bunun üzerine babam halk partisine tavır alıyor ve DP'de görev yapmaya başlıyor.

- Babanızın sonu da çok dramatik...

Evet, 60 ihtilalinden sonra babamın bütün işleri duruyor. Babam devlet müteahhitliği yapan bir adam. İhtilalden sonra makinelerine el konuyor, iflas edince kendini öldürüyor.

MENDERES, LAVANTA KOKARDI

- Sizin başınıza da benzer bir şey geldi. Devlet eliyle yok edilen bir şirket, iflas ve hapis... Ne tuhaf bir tesadüf...

Evet, Allah'tan benimkinin sonunda ölüm yok. Küçükken babam beni Celal Bayar'a götürürdü, Bayar 'Komitacı çocuğusun, büyük adam olacaksın' derdi. Menderes'in kucağında da çok oturduğumu hatırlıyorum. Mis gibi bir adamdı, lavanta kokardı. Siyasilerin içinde büyüdüm. Sonra baba dostum Demirel ile 73'te siyasi kampanyaya başladık. Meşhur 'mor afiş' kampanyası. Seçim yasağı var, bir afişe 'a' diğerine 'p' yazdık, yan yana yazamıyoruz diye. Adalet Partisi'nin oyları çok arttı. Kampanya üniversitelerde okutuldu.

- Hep sağ eğilimli oldunuz. Siyasi çizginiz babanızdan mı yadigar?

Evet, ona olan zaafımdan. Ben babama çok aşık bir adamdım.

- Yani asla CHP'li olamaz mısınız?

Tabii olmaz öyle bir şey ama bir ara Ecevit'in kampanyalarını yürüttüm. CHP değil DSP'deydi. Demirel ile başladık. 80 ihtilali olunca o yasaklı oldu, izin istedim. Turgut Bey ile çalışmaya başladım.

DARBE SONRASI ÜLKENİN TANITIMI BANA VERDİLER

- Arada Kenan Evren dönemi var. Evren ile dost olduğunuz söylenir?

O dostluk çok sonra. İhtilal döneminde gırgır bir şey oldu. Almanya'daydım, Ankara'dan 'acil gel' diye telefon geldi. Apar topar gittik, Meclis'te esas duruşta bekliyoruz. Tutuklanacağız zannediyoruz. İçeri subaylar ve Koramiral Işık Biren girdi. 'Sayın Keçili, Türkiye'nin tanıtım görevini size veriyoruz' dedi.

- Ne yaptınız?

Time'da önce Atatürk'ü, arkasından Evren Paşa'yı kapak yaptık. Evren Paşa'nın meşhur Taksim konuşmasını organize ettik.

- Batı o dönem askeri rejime eleştirel bakmıyor muydu?

Tek düşündüğümüz Türkiye yararına bir şeyler yapmaktı. Emir almıştım. Emir demiri keser. Paşaya hizmet edelim diye değil, ülkem için bir şey yaptım. Bir de o dönem askere karşı hepimizin büyük saygısı sevgisi vardı.

- Artık yok mu?

Hala var, askerin birçok konuda anlaşılamadığı kanaatindeyim. Askerler eleştirilirken temelde hatalar yapılıyor. Müthiş bir vatan sevgisiyle yetişiyor ve kendilerini vatanın sahibi zannediyorlar. Şimdi ortaya çıkan birtakım hikayeler bu düşünce yüzünden. Onlara sahip değil bekçi olduklarının anlatılması lazım.

ÖZAL'LA ÇALIŞMAYI SEVDİM

- Siyasi çizginiz birlikte çalıştığınız insanlarla uyuşmak zorunda mı?

Hayır, profesyonelim. Ecevit'le, Türkeş'le çalıştım. Ama çok uçtaki görüşlerle çalışmam.

- En çok kiminle çalışmak güzeldi?

Turgut Özal'la. 8 sene beraber çalıştık. En ufak şeyi bile bana sorardı. Her şeyi dinlerdi. Seni insan yerine koyardı. Sonra da Süleyman Demirel ve Tansu Çiller gelir.

- Mesut Yılmaz ile yıldızınız barışmadı.

Hem de hiç. Mesut ve Turgut Yılmaz beni sevmediler, ben de onları sevmedim. Ama Berna Hanım'a karşı özel bir sevgim, saygım vardır. Birçok davetime Berna Hanım, Mesut Bey olmasa da gelirdi. Mesut Bey ile taşları ortaya döktük sonra.

- Nasıl oldu?

Şarık Tara ben cezaevinden çıktıktan sonra bizi buluşturdu. Mesut Bey bana iki sebepten kızdığını söyledi: Turgut Bey'den sonra onun partinin başına geçmesini engellemişim. Düşünün, ne komik. İki, Tansu Hanım'ı çok destekleyip Mesut Bey'in büyümesini engellemişim.

- Dönemin İçişleri Bakanı Tantan ile aranız pek fırtınalıydı, değil mi?

Bir grup ABD'li işadamına kötü muamele edildi, adamlar çekip gitti diye onu eleştiren beyanatlar verdim. Tantan 'Keçili'nin arabasına 1 kilo uyuşturucu koyun, yakalayın' diyor. O dönem İtalya'da Apoya karşı kampaya yürütüyorum. Haliyle yapamadı. O kampanya yüzünden PKK beni tehdit etmeye başladı. Dönemin Emniyet Müdürü Mehmet Ağar koruma ve zırhlı araç verdi. Tantan beni araç ve korumayla görüp sinir olurmuş. Mesut Bey'e de söylermiş, 'Bu adamı içeri attıralım' diye. O da 'Sen bilirsin' demiş. Evrak çantasıyla akşamüzeri çıktığım ve 'geceyarısı para taşıyor' dedikleri görüntüler işte böyle piyasaya sürüldü.

TANTAN, BERNA YILMAZ'I KAÇIRTMAK İSTEDİ

- Mesut Yılmaz size bunları nasıl anlattı?

Tantan korkunç bir adammış dedi. Berna Yılmaz'a yaptığını da anlattı: Berna Hanım bir gün otelde kalıyor. Gece telefonda 'Anneniz ağır hasta, acil Kartal Devlet Hastanesi'ne gelin' diyorlar. Dışarı çıkıyor kapıda beyaz bir araç. Polisiz diyorlar, biniyor. Bakıyor ki Kartal değil, Belgrad ormanlarına gidiyorlar. Berna Hanım telefonu ile mesaj gönderiyor, kurtuluyor. Yoksa Mesut Bey'e zarar vermek için Tantan'ın adamları onu parçalayacak!

ERDOĞAN ASLAN GİBİ LİDER

- Erdoğan'ı lider olarak nasıl buluyorsunuz?

Tayyip Bey ile hapisten çıkıp siyasete katılma kararı verince 6 ay çalıştım. Belki de bunlar o yüzden başıma geldi. Star gazetesinde ikimizin resmi çıkmıştı, 'Keçili, Erdoğan'a danışmanlık yaparsa Erdoğan başbakan olur' diyordu. Bunu önlemek isteyenler olabilir.

- Özal ve Erdoğan'ı kıyaslasanız?

Benzer tarafları da var ama çok ayrı tarafları da var. Turgut Bey hayatın içinde, eğlenceyi seven bir insandı. Tayyip Bey de hayatın içinde ama çok daha farklı bir anlayışta yaşıyor. Benzer tarafları Türkiye'yi idare etme mantıklarının çağdaş olması.

- Tayyip Bey ile çalışmak ister misiniz?

Tabii neden istemeyeyim? AK Parti'yi çok beğeniyorum. Erdoğan yakışıklı, vizyon sahibi aslan gibi bir lider. Ama asık suratlı ve öfkeli olmasının ona yarar sağlayacağını söyleyenler var oysa güler yüzlü olup espri yapınca topluyor puanları.

BAĞIŞ'IN FAHRİ DANIŞMANIYIM

- Hükümete destek veriyorum dediniz. Nasıl?

Egemen Bağış'ın fahri danışmanlığını yapıyorum. Görüş bildiriyor, raporlar yazıyorum. İnsanların AK Parti'nin çağdaş olduğu ile ilgili hala şüpheleri var. Sürekli bir dindarlık göndermesi yapılıyor. Oysa Adalet Partisi dönemi çok daha dindardı.

- Gülen cemaati ile bağlantınız var mı? Gülen ile çalıştığınız iddia edilmişti...

Fethullah Hoca ile tanışırım. Türkiye'deyken birkaç kez ziyaretine gitmiştim. Cezaevinden çıktığım gün yoğun bakımda olduğu halde aradı, geçmiş olsun dedi. Ondan gelecek bir tehlike görmüyorum. İhtiyaç olursa tabii ki yardımcı olurum.

AKŞAM

YORUMLAR 2
  • sinan 14 yıl önce Şikayet Et
    adam terübeli. ewet erdoğanın her türlü hareketi 10 numara tabiki çekemeyenler olacak :D
    Cevapla
  • Yıldırım 14 yıl önce Şikayet Et
    Ne yalan söyleyeyim. Tayyibimi güler yüzlü görünce ben de gülüyorum, gözleri şiş, dertli görünce üzülüyorum. Sen Gül Başbakanım
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Süper Lig'e yükselen ikinci takım belli oldu: 4 yıl sonra geri döndüler
Dünyanın en misafirperver şehirleri! Türkiye'de bir il listede