Türkler, vazgeçilmezinden vaz mı geçiyor?

Sağlık Bakanlığı, şişmanlığın dünyada bir salgına dönüşmesini engellemek için obeziteye savaş açtı. Fazla kilo alma, sağlık riski taşıyan sonu ölüme ulaşan toplumsal bir sorun oldu.

Türkler, vazgeçilmezinden vaz mı geçiyor?
Türkler, vazgeçilmezinden vaz mı geçiyor?
GİRİŞ 12.07.2012 08:22 GÜNCELLEME 12.07.2012 11:47
Bu Habere 8 Yorum Yapılmış

Tuğba Gömeç’in haberi

Obezite, (şişmanlık) insan vücudunda depolanan yağ hücrelerinin ciddi risk oluşturucak şekilde artması ve sonucunda ölüm oranlarının kaçınılmaz olacağı karakterize bir hastalık. Hareketsiz yaşam fast food tarzı beslenme obeziteyi çağımızın hastalığı haline getirdi.

Sağlık Bakanı vücuttaki yağlanmalara dikkat çekerek tehlikenin sinyallerini verirken, fazla kilolarından kurtulmak isteyen vatandaşlar diyetisyenlere koştu.  Birbirinden farklı diyet programları sunan uzmanlar soframızın vazgeçilmezi, temel gıdamız ‘ekmek’ konusunda kafaları karıştırdı.  Bir grup diyetisyen her türlü ekmeğin tüketilmemesini savunurken bir grup diyetisyende her türlü ekmeğin tüketilmesi gerektiğini savunuyor.
 
Peki şimdi vatandaş ne yapacak sağlıklı yaşam için ekmekten vazmıgeçecek yoksa ekmek yemege devam mı edecek?

Beyin, sinir sistemi ve alyuvarlar normal koşullarda enerji ihtiyaçlarını mutlak surette karbonhidratlardan karşılamak durumunda, karbonhidratlar vücudumuzda yapıtaşı olan glikoza dönüşür ve kan şekerinin esas kaynağını oluşturur o nedenle Dünya Sağlık Örgütü günlük enerjimizin %55-60’ının karbonhidratlardan karşılanması gerektiğini vurguladığını söyleyen Uzman Diyetisyen Turgay Köse şöyle devam etti.

 “ İşte bu noktada ekmeğin önemi ön plana çıkmakta. Sofraların temel besini ekmek olmadan bir beslenme şekli sağlıklı diyerek kabul edilemez. Özellikle zayıflama diyetlerinde ekmek, pilav, makarna gibi karbonhidrat kaynaklarının diyetten tamamen soyutlanması gibi yaklaşımlarla sıklıkla karşılaşılmakta. Halbuki zayıflama ile kilo vermek arasında önemli bir fark var. Önemli olan, ağırlık kaybının hangi dokulardan kaynaklı olduğudur. Eğer ki kas ve su kaybı sağlayan bir yöntem uygulanıyorsa onun adı zayıflama değil, kilo kaybıdır. Diyetten ekmeği çıkarmak yerine esmer ekmeği tercih etmek; pilav, makarna, patates gibi nişastalı besinler tüketiliyorsa yanında ekmek yememek gibi bir davranış sergilemek daha sağlıklı olacaktır.” dedi.

YEMEĞİN TADINA BAKMADAN TUZ KULLANAN TEK TOPLUM TÜRKLER

Ekmeğin içerisinde de bol miktarda bulunan tuz için, azı karar çoğu zarar mantığı ile hareket etmekte fayda olduğunu söyleyen Köse, “Uzmanların önerisi gün içerisinde 6 hatta 5 gram (yani silme olarak 1 tatlı kaşığı) kadar tuz alınması yönünde. Bu değer yemeklere ve ekmeklere eklenen tuz ile rahatlıkla karşılanabilmekte. Buna karşılık yakın bir zamanda Hacettepe Üniversitesi ve Türk Böbrek Vakfı tarafından yapılan 2 farklı araştırmada Türk insanının ortalama 18 - 18,5 gram civarında tuz kullandığı saptanmış. Çünkü yemeğin ve salatanın tadına bile bakmadan tuz kullanan tek toplum maalesef Türkler.

Diğer yandan dünyanın en tuzlu peynir ve zeytinlerinin ülkemizde bulunduğu, füme etler, konserveler, et suyu tabletleri, hazır çorbalar, turşu, salamura yaprak, kuruyemişler hatta çikolatalı gofretlerde bile (sanki tadı tuzu yerinde olsun düşüncesi ile hazırlanmış gibi) tuz bulunmakta. Tuzsuz diye satın alınan ekmekler dışında kalan buğday, tam buğday, çavdar, kepekli ekmek tüm alternatiflerde tuz olduğu unutulmamalı.” dedi.

Devlet politikası olarak radikal bir kararın alınmasıyla ekmeklerdeki tuz oranının ve gramajların azaltılması buna karşılık kepek oranının arttırılması hayata geçirilirken Diyetisyen olarak ekmeğin gramajının azaltılmasını hem israfın hem de obezitenin önlenmesi adına yararlı gördüğünü söyleyen Köse, “Benzer şekilde kepek oranının arttırılması ve tuz oranının azaltılması da sağlığı geliştirici ve yüksek tansiyon, böbrek hastalıkları gibi kronik hastalıkların görülme sıklığını azaltıcı etkiler sağlayacağına inanıyorum. Tüm bunlara karşılık hiç ekmek yememek, diğer karbonhidrat kaynaklarını tüketmek durumunda hiçbir sağlık problemi yaratmayacak”. dedi.

tugba.gomec@haber7.com

KAYNAK: HABER7
YORUMLAR 8
  • HalitBinVelit 11 yıl önce Şikayet Et
    abur cuburun yanısıra beyaz ekmek ve şekerdeki kimyasallar insanları genç yaşlarda bitiriyor?.... .....şeker,kalp damar hastalıkları çığ gibi?....insanlar artk genç yaşlarda şeker ve kalp rahatsızlıklarından 25-30 yaşlarında ? ölüyorlar?..bir ailede şeker ve kalp hastası olmayan artık yok? buna devletin bir önlem alması lazım? yoksa her 10 kişiden 6,sı muhakkak ya şeker ve kalp hastası olacak.
    Cevapla
  • CENGAVER 11 yıl önce Şikayet Et
    millet yiyor çocuk çoluk hamburger, kızarma, kola fast food ne olacak ondan sonra obez de olur gobel de !. adama gibi kuru fasülyenin yanında tandır ekmeği yada yuvfa yanına birde kuru soğan mis gibi gider, dışarda satılan hazır herşey milletin sağlığını bozduğu gibi karakterini de bozuyor, insanın yedikleri şahsiyetini bile etkiliyor
    Cevapla
  • hasangulten 11 yıl önce Şikayet Et
    sağlığa zararlı şeyler. türkiye de sağlığa en zararlı şeylerden biride 5-6 yaşında çocukların bile elindeki harçlığıyla rahatça alabildiği coco cola dır. -------------zararları mı---------------- ekmekten daha çok obeziyeye yol açar. içindeki yüksek asit nedeniyle midenin ve dişlerin baş düşmanıdır. içerdiği yüksek kafein yüzünden ,uyku bozukluğu,damar bozukluğu,böbrek hastalığı ve daha birçok hastalığa davetiye çıkarır. sigara ve içki gibialışkanlık yapar. hadi yasaklayın bakalım yasaklayabiliyorsanız.ama arkasında amerika var dimi.
    Cevapla
  • R.Mehmet 11 yıl önce Şikayet Et
    inşaatlarda çalışan işçi kardeşlerime bak!. her öğün bir ekmek yiyorlar ama; dal gibiler maşallah. niye? çalışıyorlar, terliyorlar, eritiyorlar da ondan. eritmezsen çekirdek bile kilo yapar.
    Cevapla
  • Ahmet Gül 11 yıl önce Şikayet Et
    şöyle güzel pişirilmiş kuru ve taze ekmekği hiç bir şeye değişmem !. ...........:.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Gaziosmanpaşa'daki toprak kaymasının yaşandığı anlar ortaya çıktı!
Türk askeri pratiğine Baykar damgası: Kısa sürede büyük etki