'Alt kimlik-üst kimlik' mahkemelik

“Alt kimlik, üst kimlik” tartışması yeni bir aşamaya geldi. Üst kimliğin “Türkiyelilik” olmasını İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanlığı döneminde öneren Prof.Dr İbrahim Kaboğlu hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik, devle

'Alt kimlik-üst kimlik' mahkemelik
'Alt kimlik-üst kimlik' mahkemelik
GİRİŞ 21.12.2005 11:12 GÜNCELLEME 21.12.2005 11:12

Saygı Öztürk'ün Gözcü'deki yazısı

Başbakanın gündeme getirdiği “alt kimlik-üst kimlik” tartışması mahkemelik oldu. Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu eski Başkanı Prof.Dr. İbrahim Kaboğlu ile aynı kurulun Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Komisyonu Üyesi Prof.Dr. Baskın Oran’ın “üst kimliğin Türkiyelilik olması gerektiğini” belirten açıklamaları üzerine Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan soruşturma sonuçlandı. Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan, tarafından hazırlanan iddianamede Kaboğlu ve Oran’ın “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik, Devletin yargı organlarını alenen aşağıladığı” belirtildi ve 5’er yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

Orhan Pamuk davası gibi Avrupa Birliği (AB) temsilcilerinin yakından izlemesi beklenen dava, 15 Şubat 2006’da Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayacak. Soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısının ifadesini almak istediği Prof.Dr. Kaboğlu, “susma hakkı”nı kullandı, Baskın Oran ise hakkındaki suçlamayı kabul etmedi, raporun içeriğinde suç unsuru bulunmadığını öne sürdü.

İDDİANAMEDE NELER VAR?

Soruşturma konusu olan raporun Prof.Dr. Baskın Oran tarafından hazırlandığı belirtilen iddianamede, Oran’ın 1994 yılında yazdığı bir makalede Lozan Antlaşması ve azınlıklar konusunda aynı görüşleri öne sürdüğü ifade edildi ve bu örneklerle açıklandı.

Kaboğlu ve Oran tarafından kamuoyuna açıklanan raporda, azınlık kavramının tanımı, kültürel haklar konusunda Türkiye’nin tanımının, Lozan Antlaşması kimi hükümleriyle çeliştiği, Türkiye’de ilgili mevzuat ve uygulama başlığı altında ileri sürülen “milletin bütünlüğü” ilkesinin yanlış olduğu, Anayasa Mahkemesi’nin demokrasiyi zedelediği de belirtilmişti. Raporda, “Türklük alt kimliğinin üst kimlik olarak belirmesi sonucunda diğer alt kimliklerin yabancılaştırıldığı” öne sürülüp “üst kimliğin Türkiyelilik olması” önerilmişti.

Kaboğlu ve Oran’ın bu önerilerine karşı, Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan bunları tek tek ele aldı ve iddianamesine şöyle aktardı:

“Burada kullanılan Türk kelimesi etnik, sosyolojik bir anlamda değildir. Hukuki anlamda etnik kökeni ne olursa olsun bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını kapsamaktadır. Burada, ‘Türk’ kelimesi ırki bir anlamda değil bir millet ifade ettiği uluslar arası sözleşmelerde de vardır. Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslar arası alanda varlığının tescil edildiği ve halen yürürlükte ve geçerli olan bir belgedir. Lozan Antlaşmasının örneğin 38,39 ve 40. maddelerinde Türkiye vatandaşı değil, ‘Türk vatandaşı’ deniliyor. 1924 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının Cumhurbaşkanının yeminini düzenleyen 38. maddesinde ‘Türk Devletine yönelecek her türlü tehlikeyi’ ibaresinde de ‘Türk Devleti’ ibaresi kullanılmıştır.”

AZINLIK DEĞİL, DEVLETİN ASLİ UNSURLARI”

İki profesörün raporunda “Türkiye’de azınlık kavramı, tanımı, kültürel haklar” konusunda “azınlığın etnik, dilsel ve dinsel olmak üzere üç türlü olduğu, Türkiye’nin Lozan’da bunların üçünü de kabul etmediği, tanım ve haklarındaki gelişme karşısında da sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı gibi Lozan’ı da gerektiği gibi uygulamayıp ihlal ettiği, buna örnek olarak antlaşmanın bütün yurttaşlara dilediği dili kullanma hakkı verildiği halde bu maddenin uygulanırlığının kısıtlı olduğu” öne sürüldü.

Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkaslan, iddianamesinde bu konuya şöyle değindi:

ÜÇ KAVRAM: Lozan Antlaşması,, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin uluslar arası hukuka göre bağımsızlığını tescil eden ve halen geçerli, yürürlükte olan bir kuruluş belgesidir. Azınlıklar konusu, bu antlaşmanın en çok tartışılan konularından biri olup 21 ayrı toplantıda ele alınmıştır. Özellikle alt komisyon görüşmelerinde ‘azınlık’ kavramı içine soruşturma konusu raporda belirtildiğine benzer biçimde ‘bütün azınlıklar’ deyimi sokulmaya çalışılmıştır. Yani raporda ifade edildiği gibi ‘azınlık’ kavramının etnik, din ve dilsel olarak tanımında bir gelişme söz konusu olmayıp o dönemde de ‘azınlık’ tanımı bu üç kavram etrafında yapılmaktadır.

AZINLIK OLAN: Buna rağmen Lozan Antlaşmasının ‘Azınlıkların Korunması’ isimli 3. kesimine göre Türkiye’deki azınlıklar, raporda ileri sürülenin aksine, dini farklılığın esas alınmasına bağlı olarak Müslüman olmayan vatandaşlarıdır. Yani, Türkiye’de ki azınlıklar Müslüman olmayan vatandaşlardır. Türkiye’de bunun dışında ne etnik, ne dini ne de dilsel yönden başka bir azınlık yoktur. Bu unsurların dışında bulunan ve bu Devletin kuruluşunda rol oynayan ve sınırları içinde yer alan vatandaşı olan bütün unsurlar ‘azınlık’ olmayıp Devletin asli egemen unsurudur. Yunanistan’da da Türkiye’dekine paralel şekilde azınlık olarak dini kıstasın esas alınmış olması raporda iddia edildiğinin aksine dini, etnik ve dilsel azınlık kavramı yerine sadece dini farklılığı esas alınarak azınlık kavramının esas alınmış olması da dikkat çekmesi gereken bir durumdur.”

İddianamede, TCK’nın 301. maddesinde “eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç oluşturulmayacağı” kurulanını getirildiği hatırlatıldı, “Ancak soruşturma konusu olan raporda eleştiri yapılmasından ve düşünce açıklanmasından ileriye gidilmiş, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel unsurları hedef alınmış, bu yapılırken de rapor Başbakanlık tarafından hazırlanmış bir belge gibi takdim edilmiştir” denildi.

“SEVR PARANOYASI YADIRGANMAMALI”

Kaboğlu ve Oran’ın hazırlayıp kamuoyuna duyurdukları “Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar” raporunun, kamuoyunda infial ve tepki yarattığı belirtilen iddianamede, raporda yer alan “Sevr paranoyası”na da değinen Cumhuriyet Savcısı, şunları ekledi:

“Serv Antlaşması, Osmanlı Devletini sona erdiren bir antlaşmadır. Bu antlaşmayla ülkenin toprakları taksim edilmiş, fiilen işgal altına alınmıştır. Ancak, bu antlaşma, kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından kabul edilmiş bir belge değildir. Böyle bir belgeye karşı duyarlı olmanın bu yönden yadırganacak yönü olmamalıdır. İşte bu belge, azınlıklar yönünden ileri sürülen taleplerin yurdumuzu işgal altına sokan Sevr Antlaşmasının azınlıklar hükümleriyle büyük benzerlik göstermektedir. Böyle bir benzerlik karşısında ‘Sevr paranoyası’na kapılmanın yadırganacak bir yönü olmaması gerekir.”

5’ER YIL HAPİS İSTEMİ

Baskın Oran ve İbrahim Kaboğlu hakkındaki iddianamede, eylemlerinin “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” , “Devletin yargı organlarını alenen aşağılamak” suçlarından cezalandırılması istendi. Buna göre Kaboğlu ve Oran hakkında 1,5 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Türkiye’de alt-üst kimlik tartışmaları, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarıyla önemli boyutlar kazandı. Alt-üst kimlik tartışmalarının böylesine yaygın olduğu dönemde, iki profesörün gündeme getirdiği konu mahkemeye taşınmıştır. Prof.Dr. İbrahim Kaboğlu, soruşturma sırasında “susma hakkı”nı kullanmıştı. O yüzden 15 Şubat’ta yapılacak duruşma hayli önemli ve renkli olacak.

AB parlamenterleri, yurtdışından değişik kuruluşların temsilcileri de kuşkusuz bu davayı izlemek için gelecektir. Dileriz, onların mahkemelerimize, yargıçlarımıza hakaretler yağdırmasına izin verilmez…

TUSAM’DA “TÜRK KİMLİĞİ VE TEHDİTLER” SEMİNERİ

“Alt kimlik, üst kimlik” tartışmaları giderek büyüyor. Ulusal Güvenlik ve Stratejileri Araştırma Merkezi (TUSAM) tarafından önümüzdeki Türk Metal sendikası’nın Söğütözü’nde bulunan genel merkezinde “Türk Kimliği ve Milli Bütünlüğe Yönelik Tehditler Semineri” düzenleniyor. Pazartesi günü saat 09.30’da başlayacak bu önemli ve güncel konuyu içeren seminer konuşmacılara da bakarsanız hayli ilgi göreceğe benziyor.

TUSAM Başkanı Ali Külebi ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek’in açış konuşmalarından sonra oturum başkanlıklarını Prof.Dr. Nizamettin Aktay, Mustafa Kafalı, Cihat Özönder’in yapacağı oturumlarda Reşat Genç, Reha Oğuz Türkkan, Ümit Özdağ, Turgut Özakman, Cemalettin Taşkıran, Emekli Tuğgeneral Celal Gürkan, Ali Tayyar Önder, Ali Güler, Mehmet Şahingöz, Mustafa Balbay, Hasan Ünal, Veli Fatih Güven konuşacak.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
İran'dan son dakika İsrail ve ABD duyurusu! Anlaşma şartını açıkladı: 110 ülkeyle...
İHA KARGU’nun nefes kesen anları: Sürü saldırısı başarıyla tamamlandı