17 Ağustos’tan 6 Şubat’a: Türkiye'nin 24 yılda depreme direnç değişimi

17 Ağustos Gölcük depreminin yıldönümünde afet karşısındaki acziyet sahneleri hala hafızalardayken, üzerinden 6 ay geçen K.Maraş depremlerinde devletin gösterdiği direnç, Türkiye'nin 24 yıllık gelişmişlik farkını ortaya koyuyor.

17 Ağustos’tan 6 Şubat’a: Türkiye'nin 24 yılda depreme direnç değişimi
17 Ağustos’tan 6 Şubat’a: Türkiye'nin 24 yılda depreme direnç değişimi
GİRİŞ 17.08.2023 17:55 GÜNCELLEME 18.08.2023 14:53
Bu Habere 39 Yorum Yapılmış

Kocaeli merkezli olarak 1999’da meydana gelen 7.4 şiddetindeki Marmara Depremi’nin üzerinden 24 yıl geçerken, o dönem yaşanan acziyetler nedeniyle oluşan acılar hala taze

18 bin 373 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 48 bin 901 kişinin yaralandığı, 285 bin 211 ev, 42 bin 902 iş yerinin tahrip olduğu deprem felaketinde, Bülent Ecevit başbakanlığındaki hükümet de enkaz altında kalmıştı. Devletin mağdurların yanında duramadığı afette 3 gün boyunca müdahalede bulunulamamıştı.

“UYANDIRMAYA KIYAMADIK”

Gece saatlerinde yaşanan 1999 depreminde Marmara adeta yıkılırken dönemin başbakanı Ecevit, Ankara’daki evinde uyuyordu. Depremin yaşandığını sabah vakitlerinde öğrenen Ecevit’in bu durumunu yardımcıları, “Uyandırmaya kıyamadık” ifadesiyle savunmuştu.

  • Saat 5’te uyandırılan Bülent Ecevit, İstanbul’daki Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile ancak saat 7:30’da temas kurulabilmişti.


Mehmet Ali Birand’ın sunduğu 32. Gün adlı belgeselin Gölcük Depremi ile ilgili bölümünde bu duruma şöyle değinildi:

“Başbakan depremi çok geç öğrenmişti. Nedeni de yardımcıları başbakanı uyandırmaya kıyamamışlardı. Ama her şey çökmüştü. İletişim, karayolları, demiryolları, yani bölgenin altyapısı resmen açıkça çökmüştü. Ülkenin başkentinin Marmara Bölgesi ile bağlantısı kesilmişti. Ankara karanlıkta kalmıştı.”

İLK DEPREM AÇIKLAMASI SIRASINDA KIKIR KIKIR GÜLDÜLER

Bülent Ecevit’in 6 saat sonra yaptığı basın açıklaması esnasında, arkasında konumlanan danışmanların gülüşmeleri kameralara yansımıştı. Devlet ciddiyetinin ayaklar altına alındığı görüntüler yürekleri sızlatmıştı.

TELEFONLA DİREKTİF VEREMİYORUM

Marmara gibi ulaşım ağının en yüksek olduğu bir bölgede yaşanan depremde 48 saat boyunca yetkililer yerinden kıpırdamadı. Dönemin devlet yetkilileri, ulaşım olarak Ankara’ya çok yakın olan İstanbul, Sakarya, Yalova, İzmit, Bursa gibi kentlere ziyaret yerine oturdukları yerde ellerinde telsizlerle kapalı kapılar arkasında süreci idare etmeye çalıştı.

Ecevit, deprem bölgesine yaptığı ziyaret sırasında ise şu acı itirafı dillendirdi:

“Bütün devlet kuruluşlarına sesleniyorum. Şurada bulunduğum yerden telefonla Ankara’ya gereken direktifleri verebilme olanağım yok. Acı da olsa bu gerçeği bilmek zorundayız.”

TELEFON HATTI KESİK DİYE…

Ecevit, Ankara’dan yaptığı açıklamada, telefon bağlantısı kurulamadığı için birçok noktadan haber alamadıklarını söylemişti. Ecevit, “Kaç merkezde kriz merkezi oluşturuldu” sorusuna net cevap verememişti. Ecevit’in ifadeleri şöyleydi:

“Çok ağır bir depremin yer aldığı anlaşılıyor. Birçok yerle telefon bağlantısı kolay kurulamadığı için, bazı yerlerle hiç kurulamadığı için henüz yeterince ayrıntılı bilgi alabilmiş durumda değiliz. Fakat depremin özellikle Kocaeli ve Sakarya’da yoğunlaştığı, İstanbul’da büyük ölçüde etkili olduğu anlaşılıyor. Ayrıca civar illerde hasar var. Hasarın boyutları henüz yeterince tespit edilebilmiş değil. Çalışmalar ortalık aydınlandıktan sonra ve iletişim olanakları sağlandıktan sonra yoğunlaşmaya başladı. Haber aldıkça sizleri bilgilendireceğiz.”

ÇAYIR ÇİMENDE TEDAVİ

Hastaneler yerine yaralılar ya sokak ortasında yada kuytu köşelerde tedavi edildi.

Enkazdan kurtarılan bir hastanın kopan bacağı tedaviyle dikilmek yerine, hastanın yanında bekletildi.

Başbakan Ecevit, bölgeye ziyareti sırasında açık alanda adeta çimen üzerinde yatırılan hastaların başında kameralara poz verdi.

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de aynı şekilde günler sonra ziyaret ettiği deprem bölgesinde, yerde tedavi edilen afetzedeleri ziyaret etmişti.

1999 depreminde yaralılar yerlere yatırıldığı gibi, tıbbi müdahalede kullanılacak ilaçlar da yine yerlerde, limon kasalarının üzerinde muhafaza edilmişti.

BUZ PATENİ MORG OLDU

Ağustos sıcağında muhafazası zorlaşan cesetler, Kocaeli’de Olimpik Buz Sporları Sahası’na adeta istiflendi. İstanbul’da ise 264 kişinin öldüğü Avcılar ile Küçükçekmece’deki hastanelerin morgları dolunca, 76 cenaze soğuk hava deposu bulunan 2 TIR’da, 24 cenaze de bir buzhanede saklandı.

BAŞBAKAN YARDIMCISINDAN TÜYLER ÜRPERTEN SÖZLER

Dönemin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, 1999 depremindeki devletin acziyetini şu sözlerle tarihe not düştü:

“Sivil savunma hizmetlerimiz aksamıştır. Kurtarma işlerimiz yetersiz kalmıştır. Müteahhitlerimiz malzemeden çalmıştır. İmar düzenimiz laçkadır. Hepsinde gerçek payı var.”

SAĞLIK SİSTEMİ BÖYLE ÇÖKTÜ

Dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş, afeti ve yapılamayanları böyle özetledi:

Bizim buradaki ameliyathanelerimiz faal değil. Arkadaşlarımız sıkıntıda. Sabahtan beri ameliyatlar devam ediyor ama bazı sıkıntılar var. Kurtarma çalışmaları için yeterli donanımımız yok. Çok katlı betonarme binalar çökmüş. Dolayısıyla onları kaldıracak donanımımız, büyük vinçlerimiz yok.

Büyük bir sıkıntımız var. Vatandaşlarımızdan şunu rica ediyorum; yakınlarını merak edenlerin 24 saat sadece televizyonlarının başında durmalarını istiyorum.

Ben Adapazarı’ndan Kocaeli’ne 5 saatte gelebildim. Onun 10 kilometresini yürüyerek geldim. Sezaryen ameliyatı dahi sokakta yapılabilmiştir. Kızılayımızla görüştüm, Adapazarı’nda 2 seyyar aş evi kuruluyor. Ama bu imkanın İzmit’e, Kocaeli’ne de gelmesini istiyorum. Büyükşehir Ankara ve İstanbul fırınlarından buraya ekmek yardımı yapılmasını istiyorum.

Sularımız akmıyor, elektriklerimiz kesik. Elektriklerimiz kesik olduğu için röntgen çekemiyoruz. Ve hastane imkanlarının bir kısmını kullanamıyoruz. Bahçede ameliyatlar yapılıyor. Bunların yeniden revize edilmesi, steril şartlarda yapılması lazım.

KIZILAY DA ENKAZ ALTINDA

1999’daki depremde Kızılay Başkanı Kemal Demir, Ankara Otel’deki odasından çıkmayarak gelişmeleri televizyondan takip etti.

Kızılay, 1998 yılında toplamda 55 trilyon gelir sağlamıştı. Bu rakamın yalnızca yüzde 5’ine denk gelen 2 trilyon 750 milyon liralık kısmını ise afetler için ayırmıştı. Bu yüzden sadece Adapazarı’na 100 bin çadır gerekirken, yağmur altındaki deprem bölgesine 2. Dünya Savaşı'nda kullanılan nitelikte 26 bin adet çadır gönderebildi. Gelen eleştiriler de, “Hükümetten çadır bezi istiyoruz” açıklamasıyla geçiştirildi.

Kızılay'ın bölgeye gönderdiği çadırlar çürük çıktı.

Kızılay, deprem bölgesinde defin için afetzedelerden 70 milyon lira aldı. Kızılay depremzedelere kefeni, mezar tahtasını, hatta tabutu bile parayla sattı.

Kızılay Yalova Şube Başkanı Vasfi Kalender, yardım yapmak yerine felaketzedelerin sırtından para kazandığını itiraf ederek, “Genel merkezin yıllardır yaptığı uygulama gereği parayla sattım” dedi.


TUVALET VE BANYO SORUNUN

1999 depremi sonrasında mağdurların su ve elektrik çağrısını Sağlık Bakanı Osman Durmuş “Tuvaletinizi camiye yapın, duşu denizde alın” sözleriyle cevapladı. Durmuş, şunları söyledi:

“Tuvalet yok diyorlar. Arkama dönüp baktığımda arkalarındaki sokak denize açılan bir sokak, plaj. Duş yok diyorlar. Benim insanım plaja girer yıkanır. Karşılarında cami var, kocaman WC yazıyor. Efendim ‘kirli’ diyorlar. Siz kullandığınız tuvaleti temiz tutmayı bilmiyorsunuz. Sağlık bakanı gelip tuvalet mi temizleyecek?”

Yaklaşık 1 yıl boyunca çadırlarda kalan depremzedeler, zorlu kış şartlarında çamur deryası içindeki çadırlarda adeta sefaleti yaşadı. Evlere "Allah rızası için su getirin" yazıları asıldı.

ÖLÇÜMÜ BİLE YAPAMADILAR

1999’daki Marmara Depremi’nde devlet, depremin oranını bile ölçemedi. Kandilli Rasathanesi depremin şiddetini 6,7 olarak açıkladı. Avrupalı uzmanlar depremin büyüklüğünü 7,4 olduğunu belirlediğinde Kandilli de kendi rakamında revizyona gitti.

Resmi haber ajansı olan Anadolu Ajansı, depremi 3 saat sonra duyurabildi. AA, ölü sayısını ilk haberinde “3” olarak kayıtlara geçti.

IMF'DEN GELEN PARAYLA...

Hazineden Sorumlu Bakan Recep Önal, IMF’den alınan afet yardımı parası ile memur ve işçinin maaşını ödediklerini söyledi.

24 YILDA ASRIN FELAKETİ KARŞISINDA BİLE YÜKSEK DİRENÇLİ DEVLET KONUMUNA GELDİK

Aradan geçen 24 yılda Türkiye, deprem felaketleri karşısında çaresiz kalan değil, güçlü bir şekilde vatandaşlarının yanında duran bir ülke konumuna geldi.

  • 6 Şubat'ta yaşanan ve 11 ilde benzeri görülmemiş büyük bir yıkıma yol açan deprem felaketi sonrasında devlet ilk andan itibaren depremzedelerin yardımına koştu. Devlet tüm kurumlarıyla seferber oldu.
    Depremin yaşandığı gün gıdadan çadıra kadar birçok yardım malzemesi devlet ve millet birlikteliği içinde bölgeye ulaştırıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla bakanlar 1 saat içerisinde harekete geçerek bölgeye gitti.


     
  • Devletin TOKİ eliyle deprem öncesinde yaptığı konutların hiçbiri depremde hasar görmedi.

     
  • Depremleriin sonrasında devlet tamamen öz kaynaklarla yaraların sarılması için seferber oldu. Sadece “Türkiye Tek Yürek” yardım kampanyasında bir gecede 115 milyar 146 milyon 528 bin lirayı aşan nakdi yardım toplandı.
  • Kızılay depremlerin ilk 20 gününde bölgeye öz kapasitesinden tam 54 bin çadır ulaştırdı. Toplamda 300 bin çadır kuruldu. 3 milyon 500 bin battaniye, 310 bin ısıtıcı dağıtıldı.
  • Depremzedeler çok kısa süre içinde kurulan konteyner kentlere yerleştirildi. 6 ay içerisinde çadırda kalan tek bir vatandaş dahi kalmadı.

     
  • Köy evleri teslim edilmeye başlanırken, kalıcı konutların yapımında ise büyük aşama kaydedildi.


     
  • Konteyner evlerde kalan depremzedeler için yaz sıcağından etkilenmemeleri için konteynerlere klima dahi takıldı.
  • İlk etapta her aileye 10 bin lira yardım ulaştırıldı.
  • Deprem bölgesinden taşınmak isteyenlere hane başına 15 bin lira ödendi.
  • Depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına 100 bin TL ödendi.
  • Deprem konutlarının 1 yıl içerisinde bitirileceği sözü verildi.
  • 1797 konutun inşaat süreci hemen başladı.
  • Depremzedeler KYK yurtlarında barındırıldı.

  • Çiftçilerin hazine destekli kredileri 1 yıl ertelendi. 2.8 milyar lirayı bulan mazot ve gübre destekleri şubat ayı içinde verildi. 530 milyon lira tutarındaki hayvancılık desteği ödemeleri şubat ayı bitmeden hesaplara yatırıldı. Telef olan hayvanların yerine yenileri verildi.
  • Mücbir sebep halinden yaklaşık 638 bin mükellef yararlandırıldı.
  • İşletmeler için 20 milyar liralık deprem bölgesi destek paketi hazırlandı.
  • 250 milyar liralık KGF paketi 350 milyar liraya yükseltildi.
  • Kamu bankaları depremde vefat edenlerin kredi borçlarını sildi...
KAYNAK: HABER7
Faruk Arslan Haber7.com - Özel Haber Sorumlusu
Haber 7 - Faruk Arslan

Editör Hakkında

İstanbul’da doğdu. Aslen Erzurumlu. Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunu. 2010 yılından bu yana gazete ve internet haberciliğinde. 2013-2022 yılları arasında Akit Medya bünyesinde birçok vazife üstlendi. Dosya haberleriyle ödül ve plaketler aldı. Alanında uzman isimlerle röportajlar, mülakatlar, beyanatlar gerçekleştirdi. Çeşitli kurum, kuruluş ve STK’lara metin yazarlığı desteği verdi. Alanıyla ilgili seminerlerde, konferanslarda, çalıştaylarda, panellerde yer aldı. Uluslararası Medya Enformasyon Derneği ve İletişim Platformu Derneği üyesi. Kasım 2022’den beri Haber7 kadrosunda.
YORUMLAR 39
  • ABDÜLHAMİT HAN 8 ay önce Şikayet Et
    11 ildeki vatandaşlarımızla ve gölcükteki vatandaşlarımızla beraber üzüldük hala da üzülüyoruz. şunu da artık bi kafanıza sokun ya gölcük depremi ile devletin acizliğini görün . ve 11 ile giden yardımları görün ve nankör olmayın...... deprem yardımlarını memur maaş ödeyen bi hükümet vardı ve 6 ayda yeni bina diken bi hükümet var biraz nankör olmayın yaaa artık ...
    Cevapla
  • Fethiye 8 ay önce Şikayet Et
    Biz sizide gördük rahat olun
    Cevapla
  • Misafir 8 ay önce Şikayet Et
    Ne o zorunuza mı gitti? Tabiki kıyaslanacak. Bu siyaset değil birinde bir kaç şehri etkileyen deprem biri 11 ili yıkan deprem. Otururun düşünün istemezükçüler kentsel dönüşüme karşı çıkan zihniyet
    Cevapla
  • celal ak 8 ay önce Şikayet Et
    Kahramanmaraşta 2 yeğenimi torbalar ile defin ettik. cenazelerin hemen hemen hiçbirinde kefen yoktu. önce kendinize bakın...
    Cevapla
  • Bozok 8 ay önce Şikayet Et
    Onbinlerce vatandaşımızın enkaz altında kaldığı felaketlerden bahsediyoruz. Ikisinde de hazırlıklı değildik. Hazırlık önlem almakla olur. Bu büyük milletin bir ferdi olarak kınıyorum.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Bakan Hakan Fidan'dan son dakika Gazze açıklaması: Bu son savaş olmayacak!
Venezuela ordusu hava sahasına giren iki uçağı düşürdü