Gazze'de yaşayanlar değil, direnenler var! Boş tencerelerin çığlığı...
İki yıldır susmayan bombalar, çocukların uykularını değil, geleceğini çalıyor. Burası artık bir şehir değil dünya vicdanının iflas ettiği yer: Gazze’nin Han Yunus bölgesi, Al Mawasi.. Deniz Feneri Derneği ise tüm tehditlere rağmen durmuyor.
Beton binaların enkazına, boş tencerelerin tok sesi eşlik ediyor. Savaş uçaklarının gölgesinde yaşayan yüz binlerce insan, açlıkla ve ölümle iç içe yaşıyor. Ama belki de en yakıcı olanı, dünyanın bu çığlıklara sağır, bu sessizliğe kör kalması.
İSRAİL BOMBALARI ALTINDA BİR LOKMA UMUT
İsrail ordusu, iki yıldır sivil-asker ayrımı yapmaksızın Gazze’yi hedef alıyor. Uluslararası hukuku, Birleşmiş Milletler kararlarını ve en temel insan haklarını hiçe sayarak yürütülen bu saldırılar, artık açık bir etnik temizlik ve soykırım politikasına dönüşmüş durumda. Bu süreçte en büyük bedeli çocuklar, kadınlar ve yaşlılar ödüyor.
Han Yunus’ta kurulan geçici çadır kamplarında yaşam, yaşam olmaktan çıktı. Bir annenin boş tencereyle beklediği yardım kuyruğu, bir çocuğun elinde taşıdığı kırık tabak, savaşın bıraktığı sadece fiziksel yıkım değil, ruhsal bir çöküş.
DENİZ FENERİ EKİPLERİ BOMBALAR ALTINDA HAYAT TAŞIYOR
Bu umutsuzluğun ortasında ise Deniz Feneri Derneği'nin Gazzeli gönüllüleri Her gün 11 ayrı bölgede sıcak yemek dağıtımı yapıyor. Gönüllüler, savaş uçaklarının tehditlerine rağmen durmuyor. Bir tabak yemekle bir aileyi ayakta tutan, bir tas çorbayla bir çocuğun gözyaşını dindiren bu insanlar, sadece yardım değil; insanlık dağıtıyor.
Görüntülerde, yemek sırası bekleyen çocukların açlıktan bağırarak ağladığı, bir annenin dağıtım noktasına ulaştığında elindeki boş tencereyi yere bırakarak yere çöktüğü anlar var. Bu sadece bir yoksulluk değil, bir utanç. Modern dünyanın, teknolojinin, sosyal medyanın çağında, Gazze'deki bu sefalet, insanlığın kolektif çöküşüdür.
SOYKIRIMIN ADINI KOYALIM: BU SESSİZLİK SUÇ ORTAKLIĞIDIR
Artık kimse "çatışma" diyemez. Bu bir savaş değil; tek taraflı bir yok etme harekâtıdır. İsrail’in uyguladığı abluka, su ve gıda kesintileri, sistematik bombardımanlar ve insani yardım engellemeleri açık bir soykırım suçudur. Bu soykırıma sessiz kalan uluslararası aktörler, tarih önünde aynı derecede sorumludur.
Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Arap Ligi ve diğer tüm kuruluşlar: Çocukların çığlıklarına karşı suskun kalmak, onları atan bombadan farksızdır. Her geçen gün Gazze’de açlıktan ölen her çocuk, dünya vicdanına kazınan bir yara olarak kalacaktır.
DİRENİŞİN ADI: HAYATTA KALMAK
Gazze'de şu an "yaşamak" bir lüks değil, bir direniş biçimi. Aç kalmak, evsiz kalmak, sevdiklerini kaybetmek bu halkın gündelik rutini olmuş. Ama yine de bir avuç insan, her gün umutla beklenen bir kazan yemeği pişirmeye devam ediyor. Savaşın ortasında sıcak yemek dağıtan gönüllüler, bu çağın gerçek kahramanlarıdır.
Bu haber yalnızca bir trajediyi anlatmıyor. Aynı zamanda bir çağrıdır. Tüm insanlığa, tüm vicdanlara, tüm medya kuruluşlarına.
Gazze’nin çığlığına kulak verin.
-
Erhan 14 dakika önce Şikayet EtRabbim onları cennetine koysun. bizden alsın size versin..biz bir şey yapamıyoruz yazıklar olsunBeğen
-
Misafir 18 dakika önce Şikayet Etdeniz fenerini kuluyorumBeğen
-
Gayserili 51 dakika önce Şikayet EtBurası gelecekteki Türkiye'nin aynası böyle devem edersek kacinilimz son olacakBeğen Toplam 3 beğeni
-
Ben de haklıyım 1 saat önce Şikayet EtDeniz Feneri büyük iş yapmış. Maşallah. Destek olma vaktidir.Beğen Toplam 2 beğeni
-
Misafir 1 saat önce Şikayet EtAllah'ım yardımcınız olsun Allah'ım size güç kuvvet versin inşallah en kısa zamanda kurtulursun inşallah GazzeBeğen Toplam 2 beğeni