Trafikte yeni dönem: Bakan Yerlikaya 'Barem Sistemi'ni duyurdu!
Son dakika: İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, canlı yayında açıklamalarda bulundu. Yerlikaya açıklamasında, yerleşim yeri içindeki trafik denetimlerini artıracaklarını bildirdi.
SON DAKİKA: İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, trafikte yeni döneme ilişkin canlı yayında açıklamalarda bulundu. Trafikte hedefin sıfır can kaybı olduğunu söyleyen Bakan Yerlikaya, yeni dönemde caydırıcı yeni kurallara ve hangi şartlarda ehliyetin elden alınacağına ilişkin de bilgi verdi.
Bakan Yerlikaya, canlı yayında açıklamasında; 30 kilometre hız limitli okul ve hastane önlerinde 76 kilometre hızla gidenlerin 30, 86'yla gidenlerin 60, 96'yla gidenlerin 90 gün ehliyetinin alınacağını söyledi.
Yerlikaya, "90 km/s limitli bir yolda 101 km/s ile yakalanırsanız belli bir bareme giriyorsunuz; fakat 141 km/s ve üstü hızlarda 30 gün ehliyet alma uygulaması devreye giriyor. Otoyolda (örneğin 140 km/s limiti olan yerde) 161 km/s ve üstü hızla yakalanırsanız 90 gün ehliyetiniz geri alınıyor" açıklamasında bulundu.
Yerlikaya açıklamasında; bir yıl içerisinde 5 kez hız ihlali yapan sürücülerin psikiyatri uzmanına yönlendirileceğini açıkladı. Buna göre; yeni dönemde yerleşim yeri içindeki trafik denetimleri de artacak.
Bakan Yerlikaya'nın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde;
Yollarda kurallar olmalı, zaten var kurallar. Karayollarında trafik kanunumuz var. Eğer yollarda kurallara riayet eden bir sistem ve kültür hepimizde oluşursa, o zaman trafik güvenliği arzu ettiğimiz noktaya ulaşır.
Hız sınırını aşanlar dikkat! Bakanlık duyurdu: Ehliyet 90 gün iptal olacak
Trafik kurallarına uymayanlara cezalar artırılıyor
Sayın Cumhurbaşkanımız bu noktada, 3 Şubat 2021 tarihinde Milletin Evi Külliye’de aziz milletimize şöyle seslendi:
“Bizim trafik güvenliğiyle ilgili hedefimiz şu: sıfır can kaybı, sıfır yaralanma ve sıfır maddi hasar. Bunu başarmakla ilgili öyle bir gayret, öyle bir odaklanma göstermeliyiz ki bu konu her türlü siyasetin, fikri ayrılığın, her türlü rekabetin üstünde olmalı. Hep birlikte bir dayanışma içinde, bu hedefe ulaşmak için gayret göstermeliyiz.
HEDEF SIFIR CAN KAYBI
Sayın Cumhurbaşkanımız ayrıca 10 yıllık bir hedef koydu. Bu hedefe göre, 2030’un sonuna gelindiğinde can kayıplarını yarı yarıya azaltmak, 2050’ye gelindiğinde ise sıfır can kaybı hedefine ulaşmak amaçlanıyor. Bununla ilgili bir genelge yayımlandı. Başta İçişleri Bakanı olmak üzere tüm ilgili bakanlıklara ve görevlilere talimat verildi.
Beşinci yılın içerisindeyiz. Göreve geldiğim ilk gün, bütün birimlerden ve arkadaşlarımızdan brifing aldığımızda, trafik güvenliğiyle ilgili gelmiş olduğumuz noktayı, 2021 hedeflerini ve 2020’de belirlenen hedefleri inceledik. 2030’a giden süreçte hedeflere ulaşma konusunda bir sapma olduğunu gördük.
Dolayısıyla şunu yaptık: Trafik güvenliğiyle ilgili yapmamız gereken, tüm dünyanın başardığı gibi, bunu başaran ülkelerde olduğu gibi, denetim ve caydırıcı kuralların etkin şekilde uygulanmasıdır.
Denetimin niteliği, istikrarı ve caydırıcı kurallar… Biz 2023’ün sonunda gelmiş olduğumuz rakamların yansımaya başladığını düşünüyorum.
Can kayıplarının, trafikte yaşanan can kayıplarının ve yaralanmaların olmasını istemiyoruz. Ancak maalesef 2015’ten 2024 yılına kadar olan can kayıplarına baktığımızda, yıllık ve günlük veriler yansıda görülüyor.
EKİP VE RADAR SAYILARIMIZI ARTIRDIK
2015 yılında bir yılda 7.530 can kaybı yaşandı; bu da günlük ortalama 20,6 kayba denk geliyor. 2021 yılına geldiğimizde bu rakam günlük 14,7, yıllık 5.362 oldu. Bir yıl sonra biraz daha düşerek 14,3’e indi. Ancak 2023’e geldiğimizde 17,9’a yükseldi. Bu artışın sebebi, trafik denetimi ve caydırıcı kuralların bir arada olması gerektiği gerçeğidir. Trafik kültürünün ve güvenliğinin oluşabilmesi için bu ikisinin birlikte yürütülmesi şart.
Biz 6 Şubat’ta asrın felaketini yaşadık. O dönemde tek bir odak noktamız vardı: yaraları sarmak. Ardından Mayıs seçimleri gerçekleşti. O dört-beş aylık süreçte kaza, ölüm ve yaralanma sayıları maalesef çok arttı.
Bu süreci son 6 ayda toparlamak için denetim konusunda büyük gayret gösterdik. Ancak asıl olarak 2024 yılına hazırlandık. Bunu yaparken de şu adımları attık: Trafik görevlilerimizin, jandarma ve emniyet personelimizin sayısını artırdık. Ekip sayılarımızı artırdık. Radar sayılarımızı artırdık. Araç, ekip ve personel sayımızı planlı bir şekilde artırarak denetim gücümüzü yükselttik.
2030 yılına geldiğimizde, TÜİK’in öngörüsüne göre nüfusumuz 88,1 milyon olacak. Buna rağmen, trafikteki ölüm sayısını 3.000’in altına, yani günlük 7,5 seviyelerine indirmeyi hedefliyoruz.
2019’da, son altı yılda 75,8 milyon denetim yapılmıştı. 2023’te günlük ölüm oranının 14,9’a çıktığı yıl 82,3 milyon denetim yapıldı. Biz yılı 82,9 milyon denetimle kapattık.
Bir yıl sonra, ekip sayısı, araç sayısı, personel sayısı hep birlikte sahadaydı. En çok kazaların yaşandığı bölgelerde yoğun denetimler gerçekleştirdik. Denetim sayısını %50 artırarak 124,3 milyona çıkardık. İdari işlem sayısını ise %44 artırarak 22 milyondan 32 milyona yükselttik. Ölüm sayısını, yani can kayıplarını 197 kişi azaltarak 17,4’e düşürebildik.
HIZ İHLALLERİ
Hız ihlaline geçiyoruz. Burada tabii en önemli konu, hız ihlali. Çünkü hız ihlali, kazaların en temel nedenlerinden biri olarak kabul ediliyor. Maalesef öyle. Trafik kural ihlalleriyle ilgili beş temel ihlal var ki, can kayıplarının en büyük nedeni bunlar. %84,7, yani yaklaşık %85’i yalnızca bu beş kural ihlalinden kaynaklanıyor.
- Bakın, bu beş kural ihlali şöyle sıralanıyor: Hız kural ihlali, Şerit izleme ve değiştirme hataları (halk arasında “makas” olarak bilinen), Geçiş önceliği ve dönüş kurallarına uymama, Arkadan çarpma, Kırmızı ışık ihlali. İşte bu beş ihlal, trafikteki can kayıplarının yüzde 84-85’ini tek başına oluşturuyor.
Şimdi 2024’e tekrar bakalım. Aslında biz 2024’te Türkiye’ye şunu gösterdik: Denetimi olması gereken noktaya getirdik. Ancak birazdan sunumlarda da göreceğiniz üzere, caydırıcı kural olmadığı sürece, denetimi ne kadar artırırsak artıralım eksik kalıyor.
Evet, denetimin tesirinin, yani sonucunun ölçüsü; ölümlü ve yaralanmalı kazalardaki azalmadır. Ancak 2024’te gördük ki, bu hedefe tam olarak ulaşamadık.
Bakın, 2024 yılında 385 bin yaralanma meydana geldi. Günde 1.055 kişi trafikte yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Bu sayı, bir şehir hastanesinin kapasitesine denk geliyor. Düşünün, her gün Türkiye’de 1.055 yaralanma yaşanıyor.
Biz 2023’e göre denetim sayısını 41,3 milyon artırarak 122,3 milyona çıkarmamıza rağmen, sadece 197 kişinin can kaybını önleyebildik. Ama biz bunu istemiyoruz. Hedefimiz bu değil. Sayın Cumhurbaşkanımızın belirlediği hedef çok daha ileri bir noktayı işaret ediyor.
Dolayısıyla ne yapmamız lazım? Bu kuralların caydırıcılıklarını yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini gördük. Bu konuda jandarma, emniyet ve Trafik Daire Başkanlığı’ndaki alanında uzman kahramanlarımızla birlikte yüzlerce toplantı yaptık.
Ve şu sonuca vardık: Can kayıplarına en çok sebebiyet veren bu beş kural ihlaliyle ilgili caydırıcılığı nasıl artırabiliriz? Bu çalışmayı bir kanun teklifi haline getirdik. AK Parti Grubumuz bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sundu ve şu anda Gazi Meclisimizin takdirinde.
DÜZENLEME MECLİS'TE
Bu süreçte yalnızca ülkemizi değil, dünyayı da izledik. Bu konuda başarıya ulaşan ülkelerin uygulamalarını inceledik. Arkadaşlarımız “Türkiye’de yeni bir caydırıcı kural modeli nasıl olmalı?” sorusuna odaklanarak çalıştı. Ve şu anda bu düzenleme Meclis’te.
Bakın arkadaşlar, günde 10 kişi hız kuralı ihlalinden hayatını kaybediyor. 2023’te bu sayı günde 10,3 idi. Az önce bahsettiğimiz 197 kişilik genel azalışın içinde, yalnızca 91 kişi hız ihlali kaynaklı ölümlerin azalmasından geldi. Ama biz buna razı değiliz. Bizim amacımız trafikte ceza yazmak değil. Ceza, anlık olarak insanı durdurur; ama kalıcı olan, bu bilincin vicdani bir sorumluluk haline gelmesidir.
Düşünün, Türkiye’de 37,5 milyon sürücü var. Yollarda ya sürücüsünüz, ya yolcusunuz, ya da yayasınız. Yani siz kurallara uyduğunuzda, sadece kendi hayatınızı değil, başkasının yaşam hakkını da korumuş oluyorsunuz. Bu çok büyük bir kul hakkıdır. Biraz daha manevi bir ifadeyle söylemek gerekirse: Siz kendinizi düşünmeyip kurala uymadığınızda, başkasının da hayatını riske atıyorsunuz. Bu konuda hem medyada hem sosyal medyada milyonlarca örnek var. Ve dünya da artık bu bilinci vicdan merkezli bir trafik kültürüne dönüştürmüş durumda.
"BAREM SİSTEMİ'Nİ KURDUK"
Bu kuralların her birinin dünya tarihinde bir hikâyesi var. “Yollarda herkes istediği hızla gidebilir” diyebilir miyiz? O zaman nasıl bir trafik terörü olur? Dolayısıyla şu anda trafikte can kaybı ve yaralanmanın en büyük müsebbibi hız kural ihlalidir.
- Kanun teklifi bu noktada neyi değiştiriyor? Kanun teklifi, öncekinden farklı bir sistem getiriyor; dünyanın bunu başaran ülkelerinin uyguladığına benzer bir sistem kurduk: barem sistemi.
YERLEŞİM YERİ İÇİ VE DIŞI AYRILDI
Öncelikle bir ayrım yaptık: yerleşim yeri içi ve yerleşim yeri dışı. Daha önce böyle bir ayrım yoktu. TÜİK’in verilerine göre Türkiye’deki can kaybı ve yaralanmalı trafik kazalarının %79’u yerleşim yeri içinde, %21’i yerleşim yeri dışında meydana geliyor. Biz de yerleşim yeri içindeki can kayıplarını inceledik: 30 km/s, 50 km/s, 80 km/s gibi limitlerin olduğu yerleri, ölümleri detaylıca ele aldık.
Son 6 yıl içinde, yerleşim yeri içinde, özellikle okul önleri ve hastane önlerinde hız sınırı 30 km/s’dir. Dünya bu hızı 20’ye indirmeye çalışırken, bizde hâlâ 30. Bu 30 km/s olan yerlerde son 6 yılda 15 yaşın altındaki 169 öğrenci hayatını kaybetmiş —çoğunlukla hastane/okul önlerinde. Bu veriler doğrultusunda düzenlemelerimizi dizayn ettik.
İlk 5 ve ardından 6–9 barem şeklinde bir sınıflama yaptık. Şunu vurgulayalım: 80 km/s ile bir yayaya çarpmak, vücut bütünlüğü açısından çok ciddi sonuçlar doğurur; 74 km/s ve üzeri hızlarda ölüm riski ve ağır yaralanma olasılığı belirgin şekilde yükselir.
Sürücülerin “çok düşük” diye gördükleri hız aşımı gözüken ihlallerin aslında çok ciddi sonuçlara yol açabildiğini görüyoruz. Bunu biz söylemiyoruz; Dünya Sağlık Örgütü bildiriyor. Örneğin 30 km/s limitli okul ve hastane önlerinde; eğer 36 km/s ile yakalanırsanız yeni düzenlemede cezası ve yaptırımı belirtiliyor. Ayrıca; 30 km/s limitli bir yerde bir sürücü yakalanırsa, ehliyeti aynı gün alınıp 30 gün süreyle geri verilmeyecek. Biz para cezasından daha öteye gidiyoruz; burada amaç, sürücüyü derinlemesine düşündürmek.
EHLİYETLERİ ALINACAK
Detaylandırırsak: İlk yakalamada ehliyetin alınıp geri verilmesi gibi doğrudan yaptırımlar uygulanacak. Eğer aynı sürücü bir yıl içinde bu tür hız ihlallerini beş kez tekrar ederse, psikiyatri uzmanına görünmesi istenecek çünkü tehlikeli sürüş davranışı devam ediyorsa bunun altında yatan psikolojik ya da risk algısı sorunlarına bakmak gerekiyor.
Yerleşim yeri dışında da aynı barem sistemini uyguladık. Örneğin 90 km/s limitli bir yolda 101 km/s ile yakalanırsanız belli bir bareme giriyorsunuz; fakat 141 km/s ve üstü hızlarda 30 gün ehliyet alma uygulaması devreye giriyor. Otoyolda (örneğin 140 km/s limiti olan yerde) 161 km/s ve üstü hızla yakalanırsanız 90 gün ehliyetiniz geri alınıyor.
DAHA CAYDIRICI CEZALAR
Önceki sistemde genelde tekrarlar söz konusuydu; belirli oranlarda yükselme ve beş kez tekrar gibi kriterler vardı. Barem sisteminde ise artık anlık, ciddi ve yüksek hız aşımlarında dahi doğrudan ve caydırıcı yaptırım uygulanabilmektedir.
Mesela bir kişi yeni ehliyetini almış, ilk defa aracıyla yola çıkmış olsun; 90 km/s’lik bir yolda 161 km/s ile yakalanırsa, aynı gün ehliyetine el konulabiliyor. Henüz kaza olmasa bile “bir düşün” demek, “bir doktora git” demek istiyoruz. Bu çok ciddi, caydırıcı bir önlem.
Yeni trafik kanunu teklifimizin mantığı ve felsefesi şu: sayıların ötesinde dürtüye müdahale, trafikten men ve ehliyeti geri alma yoluyla sürücüyü derinden düşündürmek; “Ben sadece kendi hayatımı riske atmıyorum, başkalarının hayatını da riske atıyorum” bilinç dönüşümünü sağlamak.
DENETİMLER ARTIYOR
Yerleşim yerleri içindeki denetimlerimizi daha da artıracağız. Çünkü aileler bize ekranlarımızda, yaptığımız paylaşımlar sonrası soru soruyorlar: “Niçin 169 evladımızı temiz bir şekilde okula gönderdikten sonra geri alamadık?” Bu sorunun cevabı, önlenebilir tedbirleri hayata geçirmek ve trafik davranışlarını vicdani bir mesuliyet hâline getirmektir.
Cezanın mantığı ve felsefesi budur: Dünya bunu başarmış ülkeler incelendiğinde, nüfusu bizimle benzer veya daha fazla olan ülkelerde ölüm sayıları bizim üçte birimiz kadar çıkabiliyor. Nasıl? İncelediler, kültür haline getirdiler. Yurtdışına giden vatandaşlar aracını kiraladığında, orada kuralların gizli ya da açık şekilde çok sıkı ve uygulanabilir olduğunu, sürücünün buna otomatik uyduğunu görüyor. Biz de aynı davranış biçimini oluşturma mücadelesindeyiz."
-
Tarık 8 dakika önce Şikayet Et30, 40 gibi rakamlardan dolayı ehliyetin alınması tam bir saçmalık..50 nin üzerinde değerlendirme yapılabilir ancak tek seferde sürücünün hız sebebiyle ehliyetine el konulması doğru değil. Alkol'e , arabadan inip kavgaya gidene ,ayna kırana acıma hem para cezası hem ehliyeti al .Tek sefer hız aşımında ehliyeti almak garip.. Mesela 30 gün içinde ikincide alınabilir. Bu da caydırıcıBeğen
-
misafir 12 dakika önce Şikayet EtCeza ceza ceza insanlari cezalandirmaktan baska bir aktivite yapamiyormusunuz? mesala once egitimden basliyalim, egitim seviyemizi duzeltelim bence bu hepsinin onune gececektir, cetelenmenin hiz canavarlarinin, oldurme katliam hepsinin onune gececektir, ama yok biz ceza verip kasaya para koyalim derdindesiniz,Beğen
-
misafir 12 dakika önce Şikayet Ethız tek başına kaza sevebi değilsir. heke ki günümüz modern otomobillerinde hiç değildir. siz önce öyv yi kaldırın ki millet adam gibi oyomobile binsix. jazalar da azalır, ölümlerde azalır. yollar hurda araç dolu. önce buraya bir çare bulunBeğen
-
Yusufizm 29 dakika önce Şikayet EtTrafik kurallarına herkes uymalı ama maalesef korunan araç, geçiş üstünlüğüne sahip araç, yargı mensubu aracı vs gibi şuan da ceza uygulanamayan bir sürü araç var , acilen bu ayrıcalıklar ve imtiyazlar İPTAL EDİLMELİDİR sn bakanım lütfen yasada bunlarda dikkate alınsın.Beğen Toplam 1 beğeni
-
Kenan38 36 dakika önce Şikayet EtMobilet ve kuryelere bir çare bulun yoksa katil olacazBeğen Toplam 1 beğeni