Osman Boyraz: 28 Şubat'ta milleti hedefe koydular

28 Şubat'ın yıl dönümü nedeniyle bir açıklama yayımlayan AK Parti İstanbul Milletvekili Osman Boyraz, bu süreçte milletin hedef tahtasına oturtulduğunu söyledi.

Osman Boyraz: 28 Şubat'ta milleti hedefe koydular
Osman Boyraz: 28 Şubat'ta milleti hedefe koydular
GİRİŞ 28.02.2017 18:39 GÜNCELLEME 28.02.2017 18:40

AK Parti İstanbul Milletvekili Osman Boyraz, Türkiye'nin demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat'ın yıl dönümü dolayısıyla yaptığı değerlendirmede, o dönem milletin açıkça hedef tahtasına oturtulduğunu, kendisini milletin üzerinde gören "hakim" gücün, bütün çıplaklığıyla, bütün yönleriyle, bütün vahşetiyle ve pervasızca kendini gösterdiğini ifade etti.

Boyraz şunları söyledi:

28 Şubat, cumhuriyet tarihi boyunca siyasetin ve dolayısıyla milletin üzerinde bulunan vesayetin; bir başka ifadeyle, kendisini milletin üzerinde gören hâkim gücün, bütün çıplaklığıyla, bütün yönleriyle, bütün vahşetiyle ve pervasızca kendini göstermesidir. Bu yönüyle de 28 Şubat darbeler tarihimizde bir ilk olma özelliği taşır. Sürecin mimarları ve uygulayıcıları süreci vasi olmanın tabii bir uzantısı olarak yürütmüşler, bunu da açıkça söylemişlerdir. “Durumdan vazife çıkartma” deyiminin hakikati de budur. “Durumu” tanımlama hakkının kime ait olduğu, olması gerektiği hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak şekilde açıkça ifade edilmiştir. 28 Şubat hukuk dışı uygulamaların duruma göre meşru sayılabileceğinin yüksek sesle ilan edilmesidir. Yani 28 Şubat duruma göre, iki kere ikinin 12, 22, 32 edebileceği kabilinden akla, izana vicdana muhalif, insanın varlık hikmetine kasteden istibdat ötesi bir istibdat sürecidir.

28 Şubat’a kadar gizli/açık gerçekleştirilen bütün darbeler doğrudan, görevde bulunan hükümeti hedef almıştır. 28 Şubat süreci ise doğrudan milleti hedef almıştır. Darbe yalnızca hükümete karşı değil, millete karşı yapılmıştır. Doğrudan hedef tahtasına oturtulan millettir, karartılan ve kanatılan millet vicdanıdır. 

Milletin; inançları hedef alınmış, alay konusu yapılmış, aşağılanmıştır.
Millete; “Anadolu İslami” terkibi ile başka bir din, bir paganizm dayatılmıştır. Bu coğrafyada önüne geçemedikleri şeyin zorla mecrasını değiştirmeye çalışmışlardır. Hangi inancın “doğru/muteber/saygıdeğer” olduğu ideolojik bir üslupla dikte edilirken merkez medya celp edilmiş bir cehaletle sürece çanak tutmuştur.
Milletin; tarihi değerleri hedef alınmış, her fırsatta tahkir edilmiştir.
Özetle, manevi kültür dinamiklerine karşı açıkça savaş açılmış ve milletin bu coğrafyada bin yılda biriktirdiğini bu süreçte yakıp kül etmeye hamle edilmiştir. Onun içindir ki 28 Şubatla ortaya konulanın bin yıl süreceği iddia edilmiştir. İrtica ile mücadele adı altında, kafalarındaki “din tasavvurunu” zorla kabul ettirmeye çalışmışlar ve bütün bunları da kamu gücüyle, kamu imkânlarıyla icra etmişlerdir.

Daha önceki darbelerde, meşru siyasi iktidara yöneltilen namlu 28 Şubat’ta doğrudan millete yöneltilmiştir. Post modern olması bu sebepledir. Diğer darbelere nispetle farklı bir yöntemin tercih edilmesi topyekûn toplumun dönüştürülmesine yönelik bir hamle olmasındandır. Post modern olması konjoktürel bir zaruretten değil, nihai amacın niteliğinden kaynaklanmıştır. Nihai amaç ise cehalet üzerinden kurgulanmış bir toplum manzarasıdır. Yani, gök gürleyince yere kapanan vahşiler gibi, efendilerine kayıtsız şartsız itaat eden mankurtlardan mürekkep bir toplum inşası. Vesayetçi kurumlar aracılığı ile millet vicdanına kasteden oligarşik yapı bu süreçte sadece milletle ordunun değil; milletle devletin de arasına da çok büyük uçurumlar koymuştur. 

15 Temmuz bu anlamda 28 Şubat’ın rahminde döllenmiştir. Milli vicdanı inşa eden inanç dinamikleri baskıyla örselenirken; muharref dinlerle diyalog kuran, Cebrail (A.S)’a parti kurdurtan, akla esasa izana sığmayacak uydurma rüyalar üzerinden İslam inşa eden merdiven altı din imalatçısı FETÖ yapılanmasını hem zihniyet hem de kadro noktasında 28 Şubat süreci tahkim etmiştir. 

‘Silahı olan raconu koyar’ anlayışı ile milletin silahını millete doğrultup kural koymaya çalışan 28 Şubat zihniyeti ve bu zihniyetin rahminde büyüyen 15 Temmuz’un maskeli haydutları, şiarı hürriyet, ideali şehadet olan bir milletin racon yemeyeceğini bilmiyorlardı. Yanıldılar!  Çünkü silahı olan değil; hainin silahı karşısında ölümüne durabilenler kuralı koyar! 15 Temmuz’da bütün çıplaklığı ile sinesine çevrilmiş tank namlularının karşısında ölümüne duran bu millet, egemenlik imtiyazını ve kanun koyma iradesini kanıyla hak etmiştir ve tarihe şu notu düşmüştür; “kuralı, elinde silahı olan haydutlar değil; o silahın karşısında ölümüne duran yiğitler koyar.” 16 Nisan bu anlamda bir hak edişin sandık marifetiyle icra edileceği gündür. 16 Nisan’da bu millet silah zoruyla yapılmış anayasanın vesayete dair koyduğu raconu kesip atacak ve iradesinin pürüzsüz bir şekilde temsil edileceği sistemin kanununu koyacaktır. Bu yönüyle 16 Nisan 28 Şubat ve öncesinde silahla kesilmiş raconun, vesayetçi sınıfın yaptığı kolpa kanunlarının millet eliyle kaldırılacağı ve meydanlarda yiğitçe durmanın kanununun konulacağı gündür.  O kanun, kendinin efendisi bir milleti milletin ta kendisi haline getirecek olan “Cumhurbaşkanlığı sistemidir.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Türk Hava Kuvvetleri'nin geleceği: KAAN, HÜRJET, GÖKBEY ve HÜRKÜŞ
İsrailli Maliye Bakanı Smotrich: Müzakerelerde Türkiye de var