Bir Köy Var Uzakta - Ulukışla İlçesi Elmalı Köyü Monografisi

Edebiyat öğretmeni Mahmut Dündar'ın, uzun süren gayretleriyle hazırladığı “Bir Köy Var Uzakta” Elmalı Köyü Monografisi kitabı yayınlandı.

Bir Köy Var Uzakta - Ulukışla İlçesi Elmalı Köyü Monografisi
Bir Köy Var Uzakta - Ulukışla İlçesi Elmalı Köyü Monografisi
GİRİŞ 25.12.2020 11:40 GÜNCELLEME 25.12.2020 11:40
Bu Habere 4 Yorum Yapılmış

Mahmut Dündar'ın 27 yıllık gelenek, dil ve kültür araştırmasının ürünü olan ''Bir Köy Var Uzakta'' adlı köy monografisi. Akademisyen Yayınlarından çıktı. Eser üç kitaptan oluşuyor. Birinci kitap Elmalı köyünün ekonomisinden coğrafi özelliklerine kadar kapsamlı bir tanıtım niteliğinde.

 

İkinci kitap ise yaklaşık 700 kelime ve söz varlığının anlamı ve kullanılışı üzerine bir sözlük niteliğinde. Deyimlerinden, söyleyişlerinden doğa olaylarına kadar günlük dilde kullanılan söz varlığının derlemesi. Üçüncü kitap ise ek bilgi ve belgeler barındırıyor. Tarihi belgeler, resimler, köy ve çevresindeki bitki ve hayvan varlığının profesyonel çekilmiş fotoğrafları, köy üzerine yazılmış yazılar, şiirler ve şair kültür malzemelerini içeriyor.

 

ESER HAKKINDA

 Elinizdeki kitabın yirmi yedi yıllık (1993-2020) bir yazılış macerası var.

      Her şey, bir arkadaşa meclisinde başladı: Orta yaşlardaki Elmalılı akranlarımın; konuşmalarındaki bazı sözcük ve kavramlara, (köyde yaşamayan) kendi çocuklarının yabancı kalmalarıydı konuşulan. Sonra ağız-şive muhabbetleri...

     Sohbet derinleştikçe, bu sözcükler sıralanmaya başlandı, sonra deyimler, tekerlemeler: “Vilii:”, “yosmıyayıñ “, “çişteñ”, “yaatı”, “cotturmak”, “cice”, “gamha”,”geñaz”,”küküm”, sıklat”,”mülemmeç”,“Haççiççe”,”zıypak”, “gaçıl”,”teççel”,”Er avrat ter avrat”, “Güle güle Omarım”, “Adam bildim eşşee.(eşeği), altına serdim döşşee.(döşeği),” Öñü gavırha gavuruyor, ardı harman savuruyor.”, “Aman ciceler dimeden(ablalar, teyzeler demeden), aman geceler, de:   .“

      O söyledi, öteki söyledi…  Derken; ortaya, 45-50 sözcük,  deyim, tekerleme, atasözü çıkıverdi.

      Bu buluşmanın ardından,  konuya daha çok ilgi duymaya başladım:  Duyduğum, hatırladığım kelimeleri iştiyakla not etmek artık alışkanlık halini aldı.

     Elmalı bulaşığı olan her kimle konuşsam, satır aralarında, mutlaka notlara yeni ilaveler çıkıyordu. Bazı arkadaşlarımın da işi sahiplenerek adıma not tutup, notlarını bana ulaştırmaları; telefonla; “Şu kelime var mı?”, “şu şiiri yazdın mı?”  gibi, deyim yerindeyse, işin ucundan tutmaları şevkimi artırdı. Bu iş beni; emeklerin, bir mecraya akıtılıp bir havuzda toplanması, kalıcı hale getirilmesi gerektiği düşüncesine sevk etti.

     Beş altı yılı geride bırakmıştık… Derlenen söz varlığı(kelime) ve deyim sayısı yedi yüzleri bulduğunda, Adana’da oturan farklı yaşlardaki Elmalılı (Emin ARIKAN -1926-2015-, Ahmet ÖZER -1926-2007-, Nuri KIZILKAYA D. 1937, Mehmet AVCIOĞLU D. 1949, Hacı Ali ÜNAL D. 1959, Kamil ÜNLÜ D. 1959.) ile evimde bir araya gelip biriken sözcüklerin anlamlarının ve telaffuzlarının doğruluklarını-deyim yerindeyse- test ettik.

     İhtiyaç duydukça, TDK’nin Derleme ve Tarama sözlüklerinden, farklı etimolojik sözlüklerden, yayınlanmış bazı ağız çalışmalarından faydalanarak çalışmayı bilimsel bir zeminde yürütmeye gayret ettim.

     Devam eden derleme çalışmalarını sağlıklı bir zemine oturtmak maksadıyla toplanan sözcükleri bir CD’ye kopyalayıp üniversiteden hocam;  Prof. Dr. Recep TOPARLI’ YA (Dönemin Türk Dil Kurumu Başkan Yardımcısı) gönderdim. Hocam da beni ÇÜ Eğitim Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Faruk YILDIRIM’A yönlendirdi; Faruk hocamın tavsiyelerinden yararlandım. 

“Ağız Derlemesi”nden “ Köy Monografisi”ne

     Bu derleme gayreti devam ediyorken, bazı sözcük, deyim ve atasözlerinin, köy kültürüyle iç içe, daha bir anlam zenginliği sergilemesi bana;  sanki ” çalışma alanını genişletmelisin!” ihtarında bulundu.

     1960-70’lerden sonra şehir ve köylerimizde yaşanan sosyokültürel ve sosyoekonomik değişimden Elmalı da uzak kal(a)mazdı. Böylelikle, köyü daha etraflı anlatmanın, yani bir KÖY MONOGRAFİSİ oluşturmanın yararlı olacağı fikri ağır basmaya başladı.

     Biraz daha açarsak: 1960’larda yaklaşık 250 haneli Elmalı;  diğer köylerimiz gibi bu yıllardan sonra yavaş yavaş şehre sökün ediyordu. Köyde kalanları da şehir yaşantısı,  derece derece etkiliyor ve köy kültürü,  bu sürecin çarkları arasında yavaş yavaş kaybolup gidiyordu. Yufka ekmeğini yapan köylü, şehirden günlük somun getiren araçların yolunu gözler olmuştu; manav bekliyordu, yumurtacı bekliyordu köye. Oraklar, ellikler, karasabanlar, dövenler, kalburlar, heybeler, hararlar ya ahırın bir köşesine atılıyor ya da şark köşesi yaparım diyen kıza oğula veriliyordu..

     Bu ifadelerden; “yoklukla, ilkellikle gurur duyulması” veya “yeniliğe kapalılık”  anlaşılmamalı. Gayretimin amacı: Elmalı üzerinden yapılan çalışmayla, değişimin; insanımızdan, kültürümüzden bir şeyleri alıp götürdüğü, birtakım değerlerin yitip gittiği gerçeğinin dile getirilmesi…

     Bu düşünceden hareketle;  

     -Doğduğum köyün, o yıllara ait kültürel bir röntgenini çekeyim istedim. 

      -Maddi manevi ögeleri kayıt altına alıp, aldığım kayıtlar gelecekte; gerek karşılaştırmalı derleme çalışmalarına, gerekse diğer çalışmalara kaynaklık etsin istedim.  

       -Doğal bir Anadolu köyü (tam olmamakla birlikte)olma özelliğine sahip Elmalı’yı bu amaçla laboratuar olarak seçmiş oldum.

       -Laboratuardaki kaynak kişilerin hemen hepsi Elmalı doğumlu.

       -Köylülerin ağzından duyup not aldığım hemen her sözü, karşılıklı saygı sevgi ölçeğinde aktarmaya çalıştım. Değişik vesilelerle andığım, örnek verdiğim kişilerin genelde adlarını yazdım:   Kitaplaştırılan bu çalışmanın; geçmişin bir hafızası, bir tanığı olarak okunmasını amaçladım.

      - Köyde yaşanmış; acı tatlı hatıraların bazılarını aslına sadık kalarak öyküleştirdim, bazılarını fıkra kalıbında aktarmaya çalıştım.

      -Kişileri, aile veya sülaleleri küçük düşürecek ifadelerden uzak durdum.

       -Derlenenlerden bazılarını şöylece sıralayabilirim:

        Köyde yaygın sözcükler ve telaffuzları, atasözleri, deyimler, tekerlemeler, ikilemeler; çocuk oyunları,  çocuk manileri, alkışlar, kargışlar,  düğün gelenekleri, düğün manileri, düğün türküleri, düğünde oynanan oyunlar, yakılar- destanlar, ağıtlar,  şehitler, gaziler, bazı şehit veya gazilerin ait harp hatıraları, köye ait acı-tatlı hatıralar...  

        Uzun soluklu denilebilecek bu yolculukta her şeyin dört dörtlük olduğu söylenemez: Çalışmamada; bahse konu, bir köy gibi gözükse de üzerine gidildikçe, varılacak nice menziller olduğunu gördüm. Bu yüzden; eksiklerim, yanlışlarım, açıklarım mutlak vardır, olacaktır. İzninizle şunu söylemeliyim: Bu yük hepimizin; kusurları birlikte görelim, güzelliklere birlikte sahiplenelim.

     Kültürümüze ve dilimize bir hizmet telakki ettiğim bu çalışmamda, yardımlarını esirgemeyen köylülerimin bu süreçte, gayretlerimi samimiyetle sahiplenmeleri azmimi artırdı ve dağarcık doldukça doldu. 

     Hacim artınca, kitabı bölümlere ayırmanın isabetli olacağını düşündüm.

     İlk bölümde; köyün, sosyal, ekonomik, kültürel yapısının incelenmesi var. 

     İkinci bölüm; ağız derleme çalışması.

     Üçüncü bölüm ise; “Ekler” başlığı altında çeşitli etkinliklerin, fotoğrafların,  şiirlerin, köyle ilgili farklı değerlendirmeler ve sair dokümanların yer aldığı bölüm.

      Yirmi altı yıldır devam eden çalışmalarda amacım; Elmalı köyünün - kabaca -1970 öncesi maşeri(toplumsal) hafızasını günümüze taşımak;  aynı süreçleri yaşayan Anadolu köylerindeki değişimlere dikkat çekmek. Böylelikle kültürel değerlerimize karşı vefa borcumuzu ödemek.

         Bu çabanın temelinde; bilimsel bir eser ortaya koymaktan çok, yozlaşan kültürel değerlerimize karşı vicdani borcun ödenmesi gayreti var/yatmakta.

       Kitaptaki bilgilerde eksiklikler, yöntemde uygunsuzluklar, ifadelerde yetersizlikler vardır, olacaktır.

      “Kültürümüze hizmet” telakki ettiğim bu çalışmama, başından beri samimi ve halis niyetle sarıldığımı ve de çalışma heyecanımdaki temponun hiç düşmediğini de söylemem gerekir. 

KAYNAK: HABER7
YORUMLAR 4
  • Mahmut Naci 2 yıl önce Şikayet Et
    Hâli-hazırda bile, 'Hayatı Örnek İnsan' Hocam-Büyüğümün , 'Gülü tarife ne hacet, göz önünde duruyor' tabiri, Emeğini tam ifade eder, her halde?!... Hitap ettiği Çevrede karşılığını bulur diye, umuyorum... Hayırlı olsun!
    Cevapla
  • Nuri Dündar 3 yıl önce Şikayet Et
    Emeği geçen herkeşe çok çok selam saygı. Amcam ağabeyim kıymetli Mahmut emmim emeğine sağlık.
    Cevapla
  • Sabri Dündar 3 yıl önce Şikayet Et
    Şehirleşmenin belki de en olumsuz yönü olan köklerinden ve kültüründen uzaklaşmaya sebep olmasıdır. Bir nesil öncesine kadar üst soyumuzun yaşadığı, ürettiği, hayat bulduğu ve şimdi ise mezarlarının olduğu yer ile bir bağımızın kalmadığı düşünülünce böylesi bir kültür hizmeti, daha anlamlı hale geliyor. Babam Mahmut Dündar’ın emeğinin ürünü olan bu kitabın köyümüze, köylülerimize hayırlı olmasını dilerim.
    Cevapla
  • Abdülkerim Arıkan 3 yıl önce Şikayet Et
    Bu köyün 47 yıl önce Adanaya göçmüş bir ferdi olarak heyecanla çıkmasını beklediğim,çıkınca da temin edip keyifle okuduğum ve her evladıma da birer tane hediye ettiğim bu kaynak eseri büyük emeklerle ortaya çıkaran Mahmut Dündar hocama Şükranlarımı arzediyorum.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
İsrail ordusu Gazze’deki BM binasını bombaladı
Nükleer silahtan daha tehlikeli... Türkiye'de acilen uygulanması gerekiyor!