Bir insanın en büyük eseri yaşamıdır
Mehmet Altıparmak'ın kaleme aldığı "Bir Filozofun Romanı - Nurettin Topçu", Nar Genç Yayınları'ndan okuyucuyla buluştu.

Yazar Mehmet Altıparmak'ın kaleme aldığı "Bir Filozofun Romanı - Nurettin Topçu", Nar Genç Yayınları'ndan okuyucuyla buluştu. Abdülkerim Lale'nin sorularını cevaplayan Altıparmak, kitabını yazma sürecini anlattı ve Topçu'yla ilgili dikkati çeken bilgiler verdi.
Nurettin Topçu’ya olan ilginiz nereden geliyor?
Nurettin Topçu, eserleriyle ilk tanıştığım andan itibaren ünsiyet kurduğum bir isim oldu benim için. Onun üslubu ve meseleleri ele alışı metafizik bir cazibeye dönüştü zamanla. Her neyi konu edinirse edinsin ahlaki olanın derdini taşıması onun manevi iklimine girmeye çekiyordu beni. Yazıları akıl dünyamıza hitap eden filozofik metinler olduğu kadar ruh dünyamıza hitap eden manevi metinlerdir çoğu zaman. Onu okuduğumda rasyonaliteyle iyi harmanlanmış bir metafizik aleme girdiğimi söyleyebilirim. Kimi metinleri kimi okurlar için kapalı gelebilir, itiraf edeyim ben de bu zorlukları yaşadım. Ama bir “ruh amelesi” olmanın bedeli de olmalı değil mi? “Ruh amelesi” Topçu merhumun kullandığı bir tabir, çok hoşuma gider. Bir ruh amelesi olma istikametinde yürümek istiyorsak bu emeği vermeli. Metinler mi kapalı, biz mi o metinleri açık halde anlayacak zaviyede değiliz? Bir okur olarak bunun da muhasebesini yapmalı.
Sadece yazıları, kitapları üzerinden gelişen bir hayranlık mı bu?
Tabii ki bununla sınırlı değil. Beni merhum Topçu’ya hayran kılan şey eserleri olduğu kadar belki de daha fazlası yaşamı. Bir insanın en büyük eseri yaşamı değil midir zaten? Onun her yazısının esas konusu değilse bile mutlaka fonda yer alan ahlak mevzuunun bizzat yaşamının her anında olduğunu gördüm. Çocukluğunda, talebeliğinde, hocalığında, talebeleriyle olan ilişkilerinde, siyasetle olan ilişkisinde her anına sinmiş yüksek bir ahlaki seciye sahibi olması Topçu’ya hayran olmamın esas sebebi. Yaşamı yazdıklarına şahit bir isimdir Topçu! Doktora sonrası Fransa’da hoca olarak kalma teklifini kabul etmeyip Anadolu çocuğuna hizmet için dönme davranışı, siyasette istese önemli mevkilere gelebilecekken muallim olarak hizmet etmeyi tercih etmesi ve daha nice davranışı merhum Topçu’nun hayatının her anında herhangi bir şahsi çıkar gayesiyle davranmadığını gösterir. Her eyleminde büyük adamlara has diğerkamlık vardır. Onun yaşamı isyan ahlakının pratiğidir.
Nurettin Topçu kimdir? Fikir adamı, yazar ve akademisyen Nurettin Topçu'nun biyografisi...
Merhum Nurettin Topçu’yu yazma gerekçeniz onun bu ahlaki seciyesi diyebilir miyiz o zaman?
Elbette denebilir. Bunun yanına başka nedenleri de sayabiliriz. Onun hareket felsefesi, isyan ahlakı, ekonomiye ve siyasete ilişkin vicdan ekseninde bakışı da önemli olmuştur. Tabii bir de mümin bir filozof olması. Maalesef bizde, mütedeyyin milliyetçi camiada, felsefeye hep mesafeli yaklaşılmıştır. Çoğu zaman bir öcü gibi de görülmüştür. Bu yaklaşımın oluşmasında mutlaka pozitivist eğitim politikalarının etkisi olmuştur, inkâr edilemez. Nurettin Topçu bu çelişkiyi çözen bir isim olmuştur kanaatimce. Akıl ve kalp ikiliğini ortadan kaldırmış bir isim. Onun yaklaşımıyla şekillenmiş bir toplumun pratiktekinden çok iyi olacağı kesindir. Mesuliyete, vicdana ve kalbe dayanan bir toplum.
Eseriniz biyografik roman türünde bir eser. Neden bu türü tercih ettiniz peki?
Merhum Topçu’yla ilgili yazılmış biyografi kitapları var. Bunun dışında anı türü kitaplarda kimi anılar nakledilmiş. Akademik çalışmalar da var. Hepsinden istifade ettim. Bu eserleri ortaya koyarak Nurettin Topçu’yu tanıtma katkısında bulunan herkese teşekkür ediyorum. Biyografik roman olarak bir eserin daha ilgiyle okunabileceğini düşündüm. Bu romanda Topçu’nun yaşamını bir talebesinin gözünden anlatırken, yaşamına paralel olarak düşüncelerini de anlatmaya gayret ettim. Diğer taraftan da Topçu metinleriyle bir tanışıklık kurma imkânı ortaya koymaya çalıştım. Gençlerin bu tür ile Nurettin Topçu’yu tanımalarının daha mümkün olduğunu düşündüm.
Kitabın ismi “Bir Bilim Adamının Romanı” kitabını fazlasıyla çağrıştırmıyor mu hocam?
Evet, haklısınız. Tam da bunun için konulmuş bir isim! Bu çağrışım için yapılmış bir isimlendirme. Şöyle ki; bu eser biyografik roman türünde bir eser ve bu eserin isminde konu edinilen kişinin adı mutlaka geçmeli diye düşündüm. “Bir Bilim Adamının Romanı-Mustafa İnan” benim çok beğendiğim bir eser, bu nedenle isim konusunda ilk olarak çağrışım yapması benim için de doğal idi fakat bu kalıbı kullanmanın öykünme olacağını düşündüğüm için ilkin vazgeçtim. Zihnimde birçok isim gezindi ama Nurettin Topçu’nun filozof olduğunu dile getirmek için bu ismi özellikle seçtim. Malum; akademilerde kimin felsefeci olduğu, kimin filozof olduğu tartışmalı bir mevzudur. Ben özellikle bunu da dile getirmek istedim. Nurettin Topçu bir filozoftur. Hayatın her alanına dair bütünsel, tutarlı ve orijinal fikirler ortaya koymuş bir filozof. Diğer taraftan “Bir … nın Romanı” kalıbının bir gelenek gibi kullanıldığını fark edince bu isimlendirmenin uygunluğu zihnimde tam olarak oturdu diyebilirim. Mesela “Goethe: Bir Dehanın Romanı” Hasan Ali Yücel’in 1932 tarihli kitabı, “Ziya Gökalp - Bir Fikir Adamının Romanı” Mehmet Emin Erişirgil’e ait 1951 tarihli kitap, aynı yazara ait 1956 tarihli “Mehmet Akif - İslâmcı Bir Şairin Romanı” kitabı ve “Bir Hülya Adamının Romanı Ahmet Hamdi Tanpınar” ise Orhan Okay’ın eseri.
Nurettin Topçu’nun anlaşılmasına sunduğunuz alanında ilk böylesi kıymetli bir çalışma için teşekkür ederiz Mehmet Hocam. Okuru çok olsun.
Hocamıza rahmet olsun. Bu fırsatı verdiğiniz ben de size teşekkür ederim.