Balıkçı aynı öyküyü 3-4 kez yazardı

Manevi oğlu Şadan Gökovalı, ölümünün 33. yıldönümünde "Halikarnas Balıkçısı"nı anlattı ve ölümünün 33'üncü yılında Kabaağaçlı'nın sözlerinin bugün tüm insanlığın ortak dileği haline geldiğini söyledi.

Balıkçı aynı öyküyü 3-4 kez yazardı
Balıkçı aynı öyküyü 3-4 kez yazardı
GİRİŞ 17.10.2006 09:43 GÜNCELLEME 17.10.2006 09:43

Hicran Özdamar'ın haberi


"...Dünyada bir rahatsızlık var. Yirminci yüzyıl yaşanılan yüzyılların en ilgincidir. Bu yüzyılın sonlarına doğru, günlerin bir günü, dünyanın içinde bulunduğu rahatsızlıktan kurtulacağını bekler gibiyim. Dilerim ki bu yeni yılın günlerinden bir günü, o mutlu gün olsun" diyor "Halikarnas Balıkçısı" Cevat Şakir Kabaağaçlı , insanlığa mesajında...


Ölümünün 33'üncü yılında Kabaağaçlı'nın sözleri bugün tüm insanlığın ortak dileği haline geldi. Kabaağaçlı'yı "Kendisinden başlayarak çevresini değiştirebilen bir insan" olarak tanımlayan manevi oğlu Şadan Gökovalı ile "Balıkçı" yı konuştuk...


'Yıkıldım'


Gökovalı, 1958 yılının kasım ayında Balıkçı'yla tanışmasının ardından yaşama bakışının da değiştiğini belirtiyor. Balıkçı'nın "gel" çağrısıyla başlayan süreci, "Geliş o geliş. Ölümüne bir buçuk ay kalana dek, onun rahle-i tedrisinde bulundum. Yalnız bulunmakla kalmadım, o süre içinde yazdığı hemen tüm kitapları daktiloya çektim. Böylece, birçok yapıtının özgünü de bende kalmış oldu" sözleriyle anlatıyor.


TRT yapımcısı olarak 1973 yılında Amerika'ya giden Gökovalı, 21 Ekim tarihinde, Balıkçının 13 Ekim'de öldüğünü öğrendiğinde yaşadıklarını tek kelimeyle anlatıyor: "Yıkıldım."


Bir süre verilen aranın ardından Kabaağaçlı'nın eserleriyle ilgilenmeye devam eden Gökovalı, Kabaağaçlı öldükten sonra yayımlanan kitaplarının sayısının 33 olduğunu, bunlardan bazı kitapların ise on birinci, on üçüncü baskılarını yaptığını ifade ediyor. Gökovalı, "İnsan ne zaman ölür, onun hakkında son konuşma yapıldığı zaman. Balıkçı belki de artan bir ilgiyle konuşmayı sürdürüyordur. Balıkçı'nın izine katılanlar artıyor" diye konuşuyor.


Gökovalı, Balıkçı'nın üretmekten bıkmayan bir insan olduğunu vurgulayarak onun aynı öyküyü bazen 3-4 kez yeniden yazdığını söylüyor.


Onun öykülerindeki iyi karakterlerin "balıkçılar" olduğuna da dikkat çeken Gökovalı, "Onlara iyi isimler takar. İyi tipler kendisidir. Zeytin Musa örneğin, zaten Musa onun ilk adıdır. Ama kötü tiplere Haşmet Kocagöbek gibi isimler verirdi" diyor.


Gökovalı, "anam" olarak nitelendirdiği Azra Erhat 'la Balıkçı'nın "zihinsel bir şehvetle" yazıştıklarını vurguluyor. Birbirlerine yazdıkları çok sayıda mektubun, Balıkçı'nın istemiyle çuval içinde denize atıldığını belirten Gökovalı, "Mektuplar bulunamadı. Eğer Azra anam sağlığında bunu duysaydı üzüntüden ölürdü" diyor.


Doğa sevdası...


Balıkçı'nın aynı yere aynı çiçeği 7 kez diktiğinden bahsediyor Gökovalı ve ekliyor: "Tohumlar getirtirdi. Hem de kendi parasıyla. Birçok meyveyi Türkiye'ye sokmuştur. Okaliptüs ağacını ülkeye sokmuştur..." Balıkçı'nın özelliklerinden söz eden Gökovalı, "Denizli horozları öte öte, Balıkçı konuşa konuşa bayılırdı" diyor.


Balıkçı'nın ölümden korkmadığını vurgulayan Gökovalı son sözü, Bülent Ecevit 'e yazdığı bir mektubundaki sözleriyle Balıkçı'ya bırakıyor:


"Yaşam ölümden üstündür. Çünkü ölüme yaşam sığmaz ama, yaşamaya ölüm sığar..."


(Cumhuriyet)

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Süper Lig'in eski 'kralı' takımdan ayrıldı! Çareyi F.Bahçe'de buldular: Dev gelir yolda
Çiftçiye saldıran ‘Zeus’ isimli aslanın sahibi konuştu: ‘İnsanlara saldırmazdı’