Zeki Müren ve Bülent Ersoy'u birbirine düşüren şarkı
15. albümü için kolları sıvayan Türk müziğinin ünlü sesi Zekai Tunca, piyasanın çok değiştiğini söylüyor. 'Bugün olsa Zekai Tunca olamazdım' diyen sanatçı, sanat dünyasına bakışını anlattı.

GİRİŞ 31.10.2006 05:55
GÜNCELLEME 31.10.2006 05:55
Onun ismini ne gazetelerde, ne televizyon kanallarında ne de büyük paraların konuşulduğu sahnelerde görürsünüz. Ama şarkıları dilden dile dolaşan sanatçı, tam 40 yıldır müzik camiasının bizzat içinde. Kimseyle polemiğe girmek istemiyor, bunun için isim vermekten özellikle kaçınıyor. 'Ben müzik adamıyım, benim kavgam müzikle.' diyor. Zeki Müren'in 'çağın Dede Efendisi' diye hitap ettiği, 'İmkânsız' şarkısı için Sanat Güneşi ile Bülent Ersoy'un birbirine girdiği isim, besteci Zekai Tunca'dan başkası değil. Türk müziğinde erkek solist dendiğinde akla ilk gelen isimlerden biri olan Zekai Tunca, müzikte 40'ıncı yılını devirdi; ama ilk günkü heyecanından bir şey kaybetmemiş görünüyor.
Tunca'nın 1989'da çıkardığı İmkânsız albümü onu en çok telif alan sanatçı listesinde birinci sıraya yerleştirir. Hatta şarkı o kadar beğenilir ki birçok sanatçı, bu parçayı kendi albümüne almak için adeta yarışa girer. Zeki Müren, Bülent Ersoy, Kibariye, Atilla Atasoy gibi ünlülerin de içinde bulunduğu tam 35 kişi bu şarkıyı seslendirir. 'Şimdi olsaydı o şarkıyla ömür boyu hiçbir şey yapmadan geçinirdim.' diyen Tunca, o zaman aldığı telifle bugünkünü karşılaştırdığında arada çok büyük fark olduğunu belirtiyor: 'İmkânsız, benim hem en büyük kaybım hem de en büyük kazancım.'
ZEKİ MÜREN BESTELEMEM İÇİN ŞİİR GÖNDERDİ
Zekai Tunca'nın şimdiye kadar TRT bazlı 66 bestesi var. Ancak TRT repertuarına girmeyen 10 bestesi daha bulunuyor. Yıllarca kendisinden beste almak için yarışa giren sanatçılar arasında Zeki Müren de var. Hatta Sanat Güneşi, Tunca'dan, gönderdiği şiirlerini bestelemesini bile istemiş. Fakat aradan yıllar geçmiş ama Zekai Tunca hâlâ o sözlere beste yapamamış. Ünlü sanatçı, bunu 'Belki isminin büyüklüğünden belki de sipariş beste yapamamamdandır.' diye açıklıyor. Ancak yıllar sonra onun için bestelediği 'Tanrım' şarkısını Müren'in ömrü vefa etmemesinden dolayı okuyamadığını açıklıyor.
Zekai Tunca kendi kuşağındaki birçok sanatçı arkadaşının aksine Ankara'da yaşamayı tercih edenlerden. Bunu, 'İnsanın ömrünün yarısı nerede geçerse oraya bağlı kalıyor.' diyerek özetliyor. Fakat İstanbul'a yerleşmek onun da aklından geçmemiş değil: 'O zamanlar 'TRT'yi bırak, İstanbul'a gel. Bir yılda kazandığını sana bir ayda verelim' dediler. Bu, bana hep kumar gibi geldi. Nitekim Türk Sanat Müziği'ne özel televizyonlarda TRT'deki gibi önem verilmeyişi, sanatçıların özel hayatlarıyla gündeme gelmesi bana haklı olduğumu gösterdi.'
Ünlü sanatçıya göre artık ayıplar mubah sayılıyor ve kişinin değerini artırıyor: 'Bazı insanların özel hayatıyla ilgili kasetleri ortaya çıktığında artık intihar eder, kimsenin yüzüne bakamaz diye düşünüyordum. Ama o insan gündeme geliyor ve daha fazla para kazanıyor.' Tunca, 'Böyle bir ortamda yeni çıkan bir sanatçı olsaydınız şimdiki konumunuzda olur muydunuz?' sorusuna içtenlikle cevap veriyor: 'Bugün çıkmış olsam ne İmkânsız şarkısı patlardı ne de Zekai Tunca diye biri tanınırdı.' Çünkü ona göre artık 'inşaat işçisiyken Allah vergisi sesiyle İbrahim Tatlıses olma dönemi' geçmiş durumda. Gittiği konserlerde gördüğü manzaralar, ona artık şöhret olmanın başka yollardan geçtiğini hatırlatıyor; 'Ben konsere bir çantayla giderken yeni çıkanlar ordu şeklinde geliyor. Menajeri, koruması, kıyafet taşıyıcısı… Artık her şey çok değişmiş.'
ŞİMDİKİ ŞARKILAR, UNUTULSUN DİYE YAZILIYOR
Ünlü besteci, günümüzdeki şarkı sözlerinin basit ifadeler içerdiğini ve çabuk unutulduğunu dile getirerek 'Şarkılar zaten unutulsun diye yazılıyor.' diyor. Tunca'ya göre müzik piyasasındaki sistem 'üret-çürüt-tüket' şeklinde işliyor. Eski şarkıların hâlâ dilden dile dolaşmasını ise şuna bağlıyor: 'O şarkıların son tüketim tarihi yok!'
40 yıllık müzik hayatına 14 albüm sığdıran, 15. albümü için kolları sıvayan ve birçok besteye de imza atan Zekai Tunca, müziği çok ciddiye aldığını söylüyor. Bir saatlik programdan sonra üstünü bile çıkaracak halinin kalmadığını belirtiyor: 'Sahneye her çıkışım, kendimle savaşımdır.'
STAR YARIŞMALARINI DOĞRU BULMUYORUM
-Sanatçı kavramının günden güne içi boşaltılıyor. Size göre sanatçının tarifi nedir?
Müzisyenlerden biri bir eser yazıyor ve soruyorlar: 'Üstadım çok güzel bir eser; ama çok zor, kim çalacak bunu?' Müzisyen ise 'Bana ne.' diyor. Yani kimin dinleyeceğini, kimin söyleyeceğini, kimin çalacağını düşünmeden üretmektir. Fakat herkes beğenilmek ister. Herkes sahneye çıktığında hangi şarkısının daha fazla alkış aldığının hesabını yapar. Sanatçı, iki tarifin ortası bence.
-Televizyonların yeni yayın dönemine girmesiyle pop star yarışmaları yine gündeme geldi. Bunların içinde alaturka star yarışmaları da var. Siz bu yarışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
'Halk bilir' diye bir kanı var. Bence halkın seçtiğine biraz temkinli yaklaşmak lazım. Ben doğru bulmuyorum. Her şey SMS ile (kısa mesajla) belirleniyor. O zaman doktoru da öğretmeni de SMS ile seçelim!
-Siz kimleri dinliyorsunuz?
Benim yaptığımın iyisini yapanları ve beni aşmış olanları. Ama isim vermem!
-Yılmaz Morgül, Türk Sanat Müziği'nde yaşayan erkek solistler içinde en güzel sesin kendisinde olduğunu iddia ediyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Bu, kendisinin medyatik bir davranışı, ticari endişesi ve talihsiz açıklamasından başka bir şey değil.
-Ankaralı bir sanatçı olarak 'Ankaralı Namık, Ankaralı Turgut' gibi isimler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Onların söylediği Ankara'nın folklorunda ve sanatında yoktur. Kabahat bu arkadaşlarda değil, onlara kucak açan medya ve reyting veren seyircidedir.
İMKÂNSIZ, MÜREN VE ERSOY'U NASIL BİRBİRİNE DÜŞÜRDÜ?
Meşhur İmkânsız şarkısının Zeki Müren ve Bülent Ersoy'u nasıl birbirine düşürdüğünü Zekai Tunca şöyle anlatıyor: '1989'u 1990'a bağlayan geceydi. TRT'nin yılbaşı çekimleri için stüdyoya çağrıldık. Zeki Müren, Bülent Ersoy gibi ünlüler de kadrodaydı. Hepimizin repertuarında da 'İmkânsız' şarkısı vardı. Zeki Müren de Bülent Ersoy da şarkıyı ben okuyacağım diyordu. Kimse şarkının sahibi Zekai Tunca okusun demiyor! Sonunda iş inada bindi. İkisi de ben okuyacağım deyince Zeki Müren 'O okursa ben gelmem' diyerek çekimlere katılmadı. Sonra yönetmen sinirlendi ve bana döndü; 'Nasıl bir şarkı yaptıysan, başımıza yıldız savaşı açtın' dedi. Sonunda şarkıyı Bülent Ersoy okudu.'
TEKNİK ÖĞRETMENLİKTEN DEVLET SANATÇILIĞINA 40 YIL
Zekai Tunca 1944 Ankara doğumlu. Sanat Enstitüsü'nü bitirdikten sonra Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu'nu (Gazi Teknik Eğitim Fakültesi) kazanır. Ortaokulda okul aile birliği gecesinde elektrik hocasının çaldığı keman eşliğinde söylediği parça, ona ilk müzik heyecanını yaşatır. O gün şarkının sözlerini unutması ise kâbusu olur. 'Ya sözü unutursam' hissini sahneye her çıkışında yaşar. 1966'da Ankara Radyosu'nda stajyer sanatçı sınavını kazanır. Okulu bitirdiğinde 'öğretmenlik mi müzik mi' ikilemini yaşar. Ordu Endüstri Meslek Lisesi'nde dört sene öğretmenlik yapar. Müzik sevdasından vazgeçmez ve TRT'nin çoksesli koro sınavına katılıp kazanır. Dört yıl çoksesli koroda çalıştıktan sonra kendini Türk Sanat Müziği'nde daha iyi ifade edeceğini düşünür. Ankara Radyosu'nun açtığı Türk Sanat Müziği sanatçı sınavını kazanması, ideallerine giden yolu iyice açar. 1975'te TRT'de solist olarak çalışmaya başlar. Besteleri duyulmaya başlayınca TRT'nin repertuar komisyonunda yer alır. İlk bestesi 'Alın Yazımsın' 1981'de 'yılın en sevilen üçüncü şarkısı' ödülünü alır. 1996'ya kadar 'TRT sanatçısı' olan Tunca, son on yıldır Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Klasik Türk Müziği sanatçısı olarak görev yapıyor.
Tunca'nın 1989'da çıkardığı İmkânsız albümü onu en çok telif alan sanatçı listesinde birinci sıraya yerleştirir. Hatta şarkı o kadar beğenilir ki birçok sanatçı, bu parçayı kendi albümüne almak için adeta yarışa girer. Zeki Müren, Bülent Ersoy, Kibariye, Atilla Atasoy gibi ünlülerin de içinde bulunduğu tam 35 kişi bu şarkıyı seslendirir. 'Şimdi olsaydı o şarkıyla ömür boyu hiçbir şey yapmadan geçinirdim.' diyen Tunca, o zaman aldığı telifle bugünkünü karşılaştırdığında arada çok büyük fark olduğunu belirtiyor: 'İmkânsız, benim hem en büyük kaybım hem de en büyük kazancım.'
ZEKİ MÜREN BESTELEMEM İÇİN ŞİİR GÖNDERDİ
Zekai Tunca'nın şimdiye kadar TRT bazlı 66 bestesi var. Ancak TRT repertuarına girmeyen 10 bestesi daha bulunuyor. Yıllarca kendisinden beste almak için yarışa giren sanatçılar arasında Zeki Müren de var. Hatta Sanat Güneşi, Tunca'dan, gönderdiği şiirlerini bestelemesini bile istemiş. Fakat aradan yıllar geçmiş ama Zekai Tunca hâlâ o sözlere beste yapamamış. Ünlü sanatçı, bunu 'Belki isminin büyüklüğünden belki de sipariş beste yapamamamdandır.' diye açıklıyor. Ancak yıllar sonra onun için bestelediği 'Tanrım' şarkısını Müren'in ömrü vefa etmemesinden dolayı okuyamadığını açıklıyor.
Zekai Tunca kendi kuşağındaki birçok sanatçı arkadaşının aksine Ankara'da yaşamayı tercih edenlerden. Bunu, 'İnsanın ömrünün yarısı nerede geçerse oraya bağlı kalıyor.' diyerek özetliyor. Fakat İstanbul'a yerleşmek onun da aklından geçmemiş değil: 'O zamanlar 'TRT'yi bırak, İstanbul'a gel. Bir yılda kazandığını sana bir ayda verelim' dediler. Bu, bana hep kumar gibi geldi. Nitekim Türk Sanat Müziği'ne özel televizyonlarda TRT'deki gibi önem verilmeyişi, sanatçıların özel hayatlarıyla gündeme gelmesi bana haklı olduğumu gösterdi.'
Ünlü sanatçıya göre artık ayıplar mubah sayılıyor ve kişinin değerini artırıyor: 'Bazı insanların özel hayatıyla ilgili kasetleri ortaya çıktığında artık intihar eder, kimsenin yüzüne bakamaz diye düşünüyordum. Ama o insan gündeme geliyor ve daha fazla para kazanıyor.' Tunca, 'Böyle bir ortamda yeni çıkan bir sanatçı olsaydınız şimdiki konumunuzda olur muydunuz?' sorusuna içtenlikle cevap veriyor: 'Bugün çıkmış olsam ne İmkânsız şarkısı patlardı ne de Zekai Tunca diye biri tanınırdı.' Çünkü ona göre artık 'inşaat işçisiyken Allah vergisi sesiyle İbrahim Tatlıses olma dönemi' geçmiş durumda. Gittiği konserlerde gördüğü manzaralar, ona artık şöhret olmanın başka yollardan geçtiğini hatırlatıyor; 'Ben konsere bir çantayla giderken yeni çıkanlar ordu şeklinde geliyor. Menajeri, koruması, kıyafet taşıyıcısı… Artık her şey çok değişmiş.'
ŞİMDİKİ ŞARKILAR, UNUTULSUN DİYE YAZILIYOR
Ünlü besteci, günümüzdeki şarkı sözlerinin basit ifadeler içerdiğini ve çabuk unutulduğunu dile getirerek 'Şarkılar zaten unutulsun diye yazılıyor.' diyor. Tunca'ya göre müzik piyasasındaki sistem 'üret-çürüt-tüket' şeklinde işliyor. Eski şarkıların hâlâ dilden dile dolaşmasını ise şuna bağlıyor: 'O şarkıların son tüketim tarihi yok!'
40 yıllık müzik hayatına 14 albüm sığdıran, 15. albümü için kolları sıvayan ve birçok besteye de imza atan Zekai Tunca, müziği çok ciddiye aldığını söylüyor. Bir saatlik programdan sonra üstünü bile çıkaracak halinin kalmadığını belirtiyor: 'Sahneye her çıkışım, kendimle savaşımdır.'
STAR YARIŞMALARINI DOĞRU BULMUYORUM
-Sanatçı kavramının günden güne içi boşaltılıyor. Size göre sanatçının tarifi nedir?
Müzisyenlerden biri bir eser yazıyor ve soruyorlar: 'Üstadım çok güzel bir eser; ama çok zor, kim çalacak bunu?' Müzisyen ise 'Bana ne.' diyor. Yani kimin dinleyeceğini, kimin söyleyeceğini, kimin çalacağını düşünmeden üretmektir. Fakat herkes beğenilmek ister. Herkes sahneye çıktığında hangi şarkısının daha fazla alkış aldığının hesabını yapar. Sanatçı, iki tarifin ortası bence.
-Televizyonların yeni yayın dönemine girmesiyle pop star yarışmaları yine gündeme geldi. Bunların içinde alaturka star yarışmaları da var. Siz bu yarışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
'Halk bilir' diye bir kanı var. Bence halkın seçtiğine biraz temkinli yaklaşmak lazım. Ben doğru bulmuyorum. Her şey SMS ile (kısa mesajla) belirleniyor. O zaman doktoru da öğretmeni de SMS ile seçelim!
-Siz kimleri dinliyorsunuz?
Benim yaptığımın iyisini yapanları ve beni aşmış olanları. Ama isim vermem!
-Yılmaz Morgül, Türk Sanat Müziği'nde yaşayan erkek solistler içinde en güzel sesin kendisinde olduğunu iddia ediyor. Siz ne düşünüyorsunuz? Bu, kendisinin medyatik bir davranışı, ticari endişesi ve talihsiz açıklamasından başka bir şey değil.
-Ankaralı bir sanatçı olarak 'Ankaralı Namık, Ankaralı Turgut' gibi isimler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Onların söylediği Ankara'nın folklorunda ve sanatında yoktur. Kabahat bu arkadaşlarda değil, onlara kucak açan medya ve reyting veren seyircidedir.
İMKÂNSIZ, MÜREN VE ERSOY'U NASIL BİRBİRİNE DÜŞÜRDÜ?
Meşhur İmkânsız şarkısının Zeki Müren ve Bülent Ersoy'u nasıl birbirine düşürdüğünü Zekai Tunca şöyle anlatıyor: '1989'u 1990'a bağlayan geceydi. TRT'nin yılbaşı çekimleri için stüdyoya çağrıldık. Zeki Müren, Bülent Ersoy gibi ünlüler de kadrodaydı. Hepimizin repertuarında da 'İmkânsız' şarkısı vardı. Zeki Müren de Bülent Ersoy da şarkıyı ben okuyacağım diyordu. Kimse şarkının sahibi Zekai Tunca okusun demiyor! Sonunda iş inada bindi. İkisi de ben okuyacağım deyince Zeki Müren 'O okursa ben gelmem' diyerek çekimlere katılmadı. Sonra yönetmen sinirlendi ve bana döndü; 'Nasıl bir şarkı yaptıysan, başımıza yıldız savaşı açtın' dedi. Sonunda şarkıyı Bülent Ersoy okudu.'
TEKNİK ÖĞRETMENLİKTEN DEVLET SANATÇILIĞINA 40 YIL
Zekai Tunca 1944 Ankara doğumlu. Sanat Enstitüsü'nü bitirdikten sonra Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu'nu (Gazi Teknik Eğitim Fakültesi) kazanır. Ortaokulda okul aile birliği gecesinde elektrik hocasının çaldığı keman eşliğinde söylediği parça, ona ilk müzik heyecanını yaşatır. O gün şarkının sözlerini unutması ise kâbusu olur. 'Ya sözü unutursam' hissini sahneye her çıkışında yaşar. 1966'da Ankara Radyosu'nda stajyer sanatçı sınavını kazanır. Okulu bitirdiğinde 'öğretmenlik mi müzik mi' ikilemini yaşar. Ordu Endüstri Meslek Lisesi'nde dört sene öğretmenlik yapar. Müzik sevdasından vazgeçmez ve TRT'nin çoksesli koro sınavına katılıp kazanır. Dört yıl çoksesli koroda çalıştıktan sonra kendini Türk Sanat Müziği'nde daha iyi ifade edeceğini düşünür. Ankara Radyosu'nun açtığı Türk Sanat Müziği sanatçı sınavını kazanması, ideallerine giden yolu iyice açar. 1975'te TRT'de solist olarak çalışmaya başlar. Besteleri duyulmaya başlayınca TRT'nin repertuar komisyonunda yer alır. İlk bestesi 'Alın Yazımsın' 1981'de 'yılın en sevilen üçüncü şarkısı' ödülünü alır. 1996'ya kadar 'TRT sanatçısı' olan Tunca, son on yıldır Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Klasik Türk Müziği sanatçısı olarak görev yapıyor.