28 Şubat belgeleri bir kitapta toplandı!

28 Şubat döneminde Konya'da avukatlık yapan yazar Mustafa Atılgan, o dönem verilen hukuki ve manevi mücadeleyi, kayıt ve belgeler ile birlikte kaleme aldı.

28 Şubat belgeleri bir kitapta toplandı!
28 Şubat belgeleri bir kitapta toplandı!
GİRİŞ 20.02.2024 19:56 GÜNCELLEME 20.02.2024 20:27
Bu Habere 5 Yorum Yapılmış

Bürokraside, emniyette, yargıda, sosyal hayatta yaşananları, başörtüsü sebebiyle zulme uğrayan insanları, gerçek örnekler vererek 'Şubat Hikayeleri' kitabında anlatan Yazar Mustafa Atılgan, okuyuculara adeta ‘nereden nereye’ dedirtiyor.

MÜCADELENİN TANIĞI YAZARIN BİZZAT KENDİSİ

Mücadelenin içinde olanların kendi hikâyelerini anlattıkları eserlerden farklı olarak, mücadelenin bizzat tanığı olan yazar, başkalarının hikâyelerini anlatmış. Kitap, bu yönüyle ilk olma özelliği de taşıyor. 

'Şubat Hikayeleri' kitabının hemen başında, kronolojik olarak kısaca 28 Şubat sürecine değinilmiş. O dönemi yaşamamış olanlar için bilgilendirme, yaşamış olanlar için hatırlatmalar yapılmış.

28 Şubat sürecinde mağdur olanlar için, ‘Şubat Hikayeleri’ kitabında, kendi hikayelerinizden de esintiler bulma ihtimaliniz oldukça yüksek.

EŞLERİ BAŞÖRTÜLÜ ASKERLERİMİZİ PSİKİYATRİ HASTASI YAPTILAR

'Şubat Hikayeleri' kitabında anlatılan her olay, birbirinden yaşaması zor ve aynı zamanda bugün baktığımız zaman ders almamız gereken hikayeler. Kitapta geçen bir hikayede eşi başörtülü diye çekmediği kalmayan bir astsubayın yaşadıkları da şöyle anlatılıyor:

Eşleri başörtülü, kendileri namaz kılan, kendi hallerinde, işlerini iyi yapmaya çalışan, görüştüğümüz, kendilerine hukuki destek sağlamaya çalıştığımız birkaç astsubaydı. Ama şubat rüzgârlarının çok soğuk estiği döneme yakalanmışlardı.

Yüksek Askerî Şura kararlarıyla durumları kendileri gibi olan yüzlerce askerî personeli “disiplinsizlik” gerekçeleriyle ihraç ediliyorlardı. İhraçlarından hemen önceki dönemler kendilerine verilen başarı belgeleri bir önem taşımıyor, beraber ne badireler atlattıkları amirleri “Üstler böyle istiyor.” diyerek birer birer ilişik kesme belgelerini tebliğ ediyorlardı. Bu birkaç astsubay gidişata göre kendilerinin aynı akıbete ne zaman uğrayacaklarının, sabah itibarlı bir meslek sahibi olarak çıktıkları evlerine akşam işsiz olarak dönme ihtimalinin tedirginliğini yaşıyorlardı. Kadere imanları vardı, teslimiyetleri vardı ama insandılar, endişe taşımaları da insan olmalarının gereğiydi.

Nihayet bir gün ihraç yazıları geldi. Ama bir farklılık vardı; Yüksek Askerî Şura kararıyla değil, Milli Savunma Bakanlığı Personel Müdürlüğü kararıyla ihraç edilmişlerdi. Bu durum şöyle bir avantaj sağlıyordu, o zamanlar YAŞ Kararlarına karşı yargı yolu kapalıydı ama MSB İşlemlerine karşı yargı yolu açıktı. Nitekim öyle yaptık, ihraç işlemlerinin iptali için dava açtık. Davalar lehe sonuçlandı ve işlerine geri döndüler. Ama ne dönüş. Konya Hava Hastanesi’nde çalıştığını söyleyen birisi aradı, ismini vermeden psikiyatri servisinde bir astsubayın benimle mutlaka görüşmek istediğini söyledi. İlginçti, psikiyatri servisi, ne alaka diye düşündüm. Ama kesinlikle böyle bir şey olmaz diyebilme şansımızda yoktu.

Hastaneye gittim, Temel Astsubay gerçekten psikiyatri servisindeydi. Doktoru ile görüştüm, neden burada olduğunu sordum. Birliğinden getirildiğini, daha fazla bilgi veremeyeceğini söyledi. Kurum, askeriye; hastane askerî hastane olunca bilgi alabilmek için dahi hayli aşılması gereken engel çıkıyordu karşımıza. Gayri resmi edindiğimiz bilgilere göre, dava açarak geri dönme cüreti göstermesinin bedeli ödetiliyordu. Bu sefer psikiyatri raporu ile atılmasının gerekçeleri oluşturulmaya çalışılıyordu. Kurumu korumaya çalışan bazıları da, Temel Astsubayın kendisinin malulen emekli olabilmek ve yeniden atılmaktan kurtulmak amacıyla bu yola başvurmuş olabileceğini söylüyorlardı. Her iki ihtimal de dehşet vericiydi. Bu araştırmalarımız sürerken yine isimsiz bir telefon geldi. Temel Astsubayın çok kötü olduğunu ve hemen hastaneye gitmemin iyi olacağını söyleyip kapattı. Hemen hastaneye gittim.

Temel Astsubay kan ter içindeydi. “Mustafa Bey! Beni öldürecekler, üzerime salmak için servise köpek getirdiler. Zeynep Gazali’ye yaptıklarını yapacaklar, beni köpeklere parçalatacaklar…” diye konuşuyor, yerinde duramıyordu.

Servis sorumlusu doktorla konuşmak için koridora çıktığımda, kocaman bir köpekle karşılaştım. Servis içerisinde başıboş bir şekilde dolaşıyordu. Hemşireye, “Bu köpek ne arıyor burada?” diye sert bir üslupla sordum. “Komutanın avukat bey” dedi. Direkt komutanın (servis sorumlusu askerî doktor, binbaşı) odasına girdim. Tartışmaya başladık. “Köpek benim, uysaldır, kimseye zarar vermez.” gibi cümleler kurdu. “Burası köpekler için değil, insanlar için! Kimseye bir şey yapmaz dediğiniz köpeğiniz yüzünden müvekkilimin gözüne uyku girmiyor.” dedim. “Sizin müvekkiliniz hasta” dedi. “Tam da bu sebeple bu köpeği burada tutamazsınız. Sağlam insanı korkutan köpeği, hasta insanı iyice delirtsin diye mi getirip serviste bulunmasına izin veriyorsunuz?” diyerek zor bela köpeği servisten çıkarmayı sağlayabildik.

Sonra hastaneden çıktı Temel Astsubay. Ve bir gün kızı aradı, babasından şikâyetlerde bulundu. Biraz konuşup konuşamayacağımı sordu. Tamam konuşurum, dedim. Konuştuk Temel Astsubay ile. Neden öyle davrandığını, ailesini, yakınlarını neden üzdüğünü sordum. Gözleri yaşardı, “Haklılar abi.” dedi. “Ama ben normal değilim, zalimler hayatıma öyle bir girdiler ki, ben gerçekten hasta oldum. Tedavi olmaya çalışıyorum, olmuyor, geçmiyor; geçmesi için daha uzun süre lazım ama tedaviye devam edeceğim ve yapabildiğim kadar daha dikkatli olacağım.” dedi.

Hangi tazminat, hangi emekli maaşı, hangi iade edilecek itibar Temel Astsubayın psikolojisini düzeltir, akıl sağlığını geri getirir dersiniz? Kim ne yaparsa kendisi için yapar ve yaptığının karşılığını mutlaka görür.

 

KAYNAK: HABER7
Emir Yücel Haber7.com - Özel Haber Editörü
Haber 7 - Emir Yücel

Editör Hakkında

1999 yılında İstanbul'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul'da, üniversiteyi ise Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nde tamamladı. 2021 yılında Sabah Gazetesi'nde Gazetecilik mesleğine başladı. Pek çok habere ve röportaja imza attı. Meslek hayatına Haber7.com'da "Özel Haberler Editörü" olarak devam etmektedir.
YORUMLAR 5
  • Adem Akın 2 ay önce Şikayet Et
    Çok güzel bir çalışma olmuş. Hem geçmiş unutulmayacak hem gençlere ve geleceğe Umut olur.
    Cevapla
  • heryer 1461 2 ay önce Şikayet Et
    O zamanda mücadele edenler ile şimdiki leri kıyaslasak birbirinden ne kadar uzak kalınmış uğruna herşeyi silen kahramanlar şimdi o silinenler baş tacı olmuş
    Cevapla
  • ben 2 ay önce Şikayet Et
    yanlız şöyle bir durum var 28 şubatta savunduğumuz ve onlar için hayatımızdaki ekonaomik ve akademik tüm işlevsellikten vazgeçtiğimiz kişilerin evlatlarından çok büyük kazık yedik ama bunu hesabını mevla soracak. o dönemde herhangi bir üniversiteye giremezken ve fabrika lara başvuru yaparken başvuru yaptığımız kurumların kapılarında bekleyen bekçilerden bile dışlanmışken....
    Cevapla
  • Adem Akın 2 ay önce Şikayet Et
    Bu kitap o günün acılarını anlatıyor kardeşim, aş iş vermiyor. Siyasi polemik yapma. O günlerde yaşadığın olayı anlat.
    Cevapla
  • Mümtaz 2 ay önce Şikayet Et
    Güzel bir çalışma olmuş. Zulümlerin kayıtlara geçmesi önemli.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Türkiye'nin en iyi işverenleri belli oldu! 600’den fazla şirket analiz edildi...
Kuduz riskli temas sayısında korkunç rakamlar: Son 15 yılda 4 milyon kişiye yaklaştı!