Mayınlı arazilerin temizlenmesi mahkemelik
CHP, Mayınlı Arazilerin Temizlenmesi ile ilgili kanunun Anayasa Mahkemesine taşıdı. MHP, DTP, DSP ve TP ile bazı bağımsız milletvekillerinin de imzasının bulunduğu dilekçe mahkemeye sunuldu.

5903 sayılı Türkiye ile Suriye Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun'un bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesinde dava açıldı.
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, MHP, DTP, DSP ve Türkiye Partisi ile bazı bağımsız milletvekillerinin de imzasının bulunduğu dava dilekçesini, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na sundu.
Başvuru dilekçesinde, yasanın kanunun amacını içeren 1. maddesindeki ''Bu suretle elde edilecek arazilerin tarımsal amaçlı kullanılması'' ibaresinin, 2. maddenin tamamının ve ''Mayın temizleme ve arazi kullanım süreleri'' başlıklı 3. maddedeki ''taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyette kullandırılması süresi'' ibarelerinin Anayasaya aykırı olduğu iddia ediliyor.
Kanunun iptali istenen ''ihale işlemleri'' başlıklı 2. maddesi ise mayın temizleme işinin usul ve esaslarını belirliyor.
TBMM'de temsil edilen tüm muhalefet partilerinin destek verdiği dilekçeye, CHP'den 97, MHP'den 65, DTP'den 20, DSP'den 8, Türkiye Partisi'nden 1 ve 4 bağımsız milletvekili olmak üzere toplam 195 milletvekili imza koydu.
CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ OKAY: İKTİDARIN ASIL AMACI, YAP-İŞLET-DEVRET MODELİNİ DEVREYE SOKMAKTIR
5903 sayılı Türkiye ile Suriye Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun'un bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesinde dava açıldı.
CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır ve CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, CHP, MHP, DTP, DSP ve Türkiye Partisi ile bazı bağımsız milletvekillerinin de imzasının bulunduğu dava dilekçesini, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na sundu.
Çıkışta gazetecilere açıklama yapan Hakkı Suha Okay, TBMM'deki 196 milletvekili adına hazırlanan dilekçeyi Anayasa Mahkemesine verdiklerini söyledi. CHP'nin, anamuhalefet partisi olarak grup adına bu başvuruyu yapma hakkına sahip olduğunu anımsatan Okay, ''Ancak bu yasa özelliği, tartışması, toplumda yarattığı duyarlılık ve ve Türkiye'deki tüm kesimlerden gelen istem doğrultusunda anamuhalefet partisi kıskançlığı içerisinde olmayıp, tüm muhalefetin arzusunu birlikte imza altına alarak Anayasa Mahkemesine müracaatta bulunduk'' dedi.
Başvuruda CHP'den 97, MHP'den 65, DTP'den 20, DSP'den 8, Türkiye Partisinden 1 ve Bağımsız 5 milletvekilinin imzasının bulunduğunu hatırlatan Okay, MHP, DTP ve DSP'den 1-2 milletvekilinin yurt dışında olmaları nedeniyle imzalarının bulunmadığını belirtti.
Başvuruda, ''ülkenin menfaati, değerleri doğrultusunda Suriye Sınırı gibi hassas bir sınırın 'yap-işlet-devret modeli' adı altında yabancı ortaklıklara açılmasını önlemeyi amaçladıklarını'' söyleyen Okay, kanunun, Anayasanın başlangıç hükümlerinin 1. ve 5. paragrafları ile 2, 3, 7,8,9, 44, 87 ve 138. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdü.
Bir ülkede hukuk güvenilirliği ve adaletli bir hukuk sisteminin önemli olduğunu vurgulayan Okay, ''Burada hem hukuk güvenilirliği, ülkenin bölünmezliği, bütünlüğü, hem de adaletli hukuk dağılımı söz konusu olmamıştır'' diye konuştu.
Türkiye'de tüm kesimlerin yasanın Anayasaya aykırı olduğunu ifade ettiklerini söyleyen Okay, ''Bu bir dayatma yasasıdır. Bu yasanın içerisinde yap-işlet-devret modeli olmasaydı, zaten bu yasanın çıkarılmasına da gerek yoktu'' diye konuştu.
Okay, yasanın 2. maddesinde, mayınların temizlenmesi ihalesini Milli Savunma Bakanlığı, Maliye Bakanlığının yapmasının öngörüldüğünü, ancak bu maddelerin işlerliğinin olmadığını savundu. Bu düzenlemelerin kamuoyunu yanıltıcı olduğunu söyleyen Okay, ''İktidarın asıl amacı, yap-işlet-devret modelini devreye sokmaktır. Buna bizlerin, muhalefet partisinin, milletvekili arkadaşlarımızın olur vermesi mümkün değil'' dedi.
-MHP'Lİ ŞANDIR-
MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır da yasayla ilgili ilk günden itibaren, her zeminde muhalefet yaptıklarını belirterek, bu yasanın Anayasaya, ülkenin geleceği ve çıkarlarına aykırı olduğunu savundu.
Şandır, ''Yasa, AKP'nin dayatma yasasıdır, maalesef Cumhurbaşkanlığı makamı da bu dayatmaya iştirak etmiştir. Bunun yargıdan, adaletten geri dönmesini bekliyoruz'' diye konuştu.
Bu arada, basın mensupları Anayasa Mahkemesinin İncek'teki yeni binasına alınmadı. Okay ve Şandır basın açıklamalarını, mahkeme binasının karşısındaki kaldırımda yaptı. Hakkı Suha Okay, basın mensuplarının zor şartlarda çalıştıklarını belirterek, konuyu daha sonra ele alacaklarını söyledi.
MHP'li Şandır da ''MHP olarak Anayasa Mahkemesinin basın mensuplarına uyguladığı bu tavrı kınıyoruz, doğru bulmuyoruz'' dedi.
-''MAYIN TEMİZLEME İŞİNİN 'MAYINDAN TEMİZLENEN TAŞINMAZLARIN TARIMSAL FAALİYETLERDE KULLANDIRILMASI KARŞILIĞINDA YAPTIRILMASINI' ÖNGÖREN BİR DÜZENLEME GETİRİLMESİNDE ISRARLI OLUNMASI 'SAKLI BİR AMAÇ' GÜDÜLDÜĞÜNÜ GÖSTERMEKTEDİR''
5903 sayılı Türkiye ile Suriye Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun'un bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle, Anayasa Mahkemesi'nde dava açıldı.
Dava dilekçesinde, Kanunun, ''Bu Kanunun amacı; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti arasındaki kara sınırında bulunan mayın (antipersonel antitank mayınları) ile patlamamış mühimmatın temizlenmesi, imha edilmesi ve bu suretle elde edilecek arazilerin tarımsal amaçlı kullanılması işlemlerine ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir'' hükmünü içeren 1. maddesindeki ''... ve bu suretle elde edilecek arazilerin tarımsal amaçlı kullanılması'' ibaresinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması isteniyor.
Kanun'un, 2. maddesinin iptali istenen hükümleri şöyle:
''(Mayın temizleme işi, öncelikle 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 'İstisnalar' başlıklı 3. maddesinin (b) fıkrasında belirtilen istisna hükümlerine göre Milli Savunma Bakanlığınca yaptırılır) şeklindeki (1) numaralı fıkrası,
(2) numaralı fıkrasının, 'İhale komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığı tarafından belirlenir', 'Muayene ve kabul komisyonlarının görevleri ile çalışma esas ve usulleri komisyonca belirlenir' cümleleri,
(3) numaralı fıkrasındaki, 'mayın temizleme işinin yaptırılamaması halinde, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734 sayılı Kanun hükümlerine tabi olmaksızın Hazineye ait ya da Maliye Bakanlığınca idare edilen mayından temizlenecek alanlar ile müstakil kullanımı mümkün olmayan ve bu taşınmazlarla bütünlük teşkil eden Hazineye ait diğer taşınmazların, tarımsal faaliyetlerde kullandırılması karşılığında, kullanım süresinden en fazla indirimi teklif edene ihale edilmek suretiyle yaptırılmasını' öngören cümle,
Ayrıca söz konusu alanda bulunan ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait olan taşınmazlar da aynı yöntemle Maliye Bakanlığı tarafından ihale edilmesini öngören hüküm,
Bu fıkranın uygulanması halinde, ihale komisyonlarının oluşumu ve çalışmasına ilişkin esas ve usullerin Maliye Bakanlığı tarafından belirleneceğine ilişkin hüküm ile muayene ve kabul komisyonlarının görevleri ile çalışma esas ve usullerinin komisyonca belirlenmesini öngören cümle.''
Dilekçede ayrıca, Kanunun, ''Mayın temizleme ve arazi kullanım süreleri'' başlıklı ''Maliye Bakanlığınca yapılacak kullanım karşılığı temizleme ihalesinde, mayın temizleme süresi taşınmazların yükleniciye tesliminden itibaren 5 yılı, taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise kabul işlemlerinin yapılmasından itibaren 44 yılı geçemez'' şeklindeki 3. maddesinin ''... taşınmazların temizleme karşılığı tarımsal faaliyetlerde kullandırılması süresi ise'' ibaresinin Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülüyor.
-GEREKÇELER-
Dilekçenin iptal gerekçelerinde, kanunun 2. maddesinin, mayın temizleme işinde ilk aşamada yetkisini Milli Savunma Bakanlığına bıraktığı, Kamu İhale Yasasına tabi olmayan işin ihalesine ilişkin esas ve usullerin ne olacağının gösterilmediği, mayından temizlenecek alanlardaki diğer kamu kurum kuruluşlarına ait olan taşınmazlara tasarruf yetkisinin Milli Savunma Bakanlığına tanınmadığı belirtildi.
Dilekçede, ''Mayın temizleme işinin Milli Savunma Bakanlığınca yaptırılmasına ilişkin esas ve usulleri öngörmediğinden belirlilik ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle yasama yetkisinin amacına uygun biçimde kullanılmasına elverişli olmadığı gibi hukuk devleti ilkesiyle de bağdaşmamaktadır'' denildi.
Mayınlı arazinin gerisinde birinci sınıf askeri yasak bölge ve onun arkasında da birçok yerde ikinci sınıf askeri yasak bölge bulunduğu, bu bölgenin Türkiye'nin güvenlik açasından en riskli, en kritik bölgesi olduğu belirtilen dilekçede, şu görüşlere yer verildi:
''Bu bölgede yerli ve yabancı özel şirketlerin 44 yıl o toprakları işgal etmesi, Türkiye'nin güvenliği açısından son derece ciddi sakıncalar yaratacaktır. Mayın temizleme işinin yabancı şirketlere yaptırılması halinde, kendi topraklarımızın üstünde başka bir ülkenin fiili kontrol ve hakimiyetini 44 yıl süreyle kabul etme durumu ortaya çıkmış olacaktır. İptali istenilen kuralların, ülkenin bölünmez bütünlüğünü zedeleyecek bir biçimde ülke topraklarının 44 yıl süreyle yabancıların eline kolayca geçmesini sağlayacağı da ortadadır. Adı geçen alanlar, İsrail veya perde arkasındaki İsrail firmalarına verilirse İsrail'in hayali ve ideali olan Dicle-Fırat sularına ulaşmış olacağı da gözden kaçmamalıdır.''
-64 ÜLKEDE DÖŞENMİŞ 100 MİLYON MAYIN-
Dünyada 64 ülkede döşenmiş 100 milyon mayın olduğu ve bu mayınların temizlenmesi için Birleşmiş Milletler çerçevesinde çok yoğun faaliyet gösterildiği belirtilen dilekçede, İkmal ve Bakım Ajansının (NAMSA) birçok ülkede NATO akreditasyonuna sahip firmalar aracılığıyla hizmet alımı organizasyonları yaptığı kaydedildi.
BM ile çalışan ve kar gayesi gütmeyen sivil toplum örgütlerinin de bulunduğu, bunlardan biri olan ''HALO''nun bugüne kadar 5 milyon mayını temizlediği, 7 bin mayın temizleme uzmanına sahip olduğunun bilindiği ifade edildi.
Dilekçede, ''Açıklanan bütün bu durum ve nedenler ortada iken, mayın temizleme işinin 'mayından temizlenen taşınmazların tarımsal faaliyetlerde kullandırılması karşılığında yaptırılmasını' öngören bir düzenleme getirilmesinde ısrarlı olunması 'saklı bir amaç' güdüldüğünü göstermektedir'' denildi.
Anayasa Mahkemesi'nin, ''iptali istenen hükümle kapalı olarak bir amaç güdülüp güdülmediğini' araştırabildiğini çeşitli kararlarında ifade ettiği kaydedilen dilekçede, Anayasa Mahkemesi'nin çeşitli kararlarında da yer aldığı gibi, kanun koyucunun, takdirine bırakılmış konularda düzenleme yetkisini kullanırken, Anayasa kuralları, kamu yararı ve kamu düzeninin gereklerine bağlı kalmak durumunda olduğu belirtildi.
-DANIŞTAY'IN İPTAL KARARI-
Dilekçede, ''216 bin dekar arazinin mayından temizlenmesi ve arazinin mayınlarını temizleyenlere tarımsal amaçlı kullandırılması hususunda hazırlanan 2005 yılına ait Bakanlar Kurulu kararı ve kararnamelere dayanılarak Maliye Bakanlığı tarafından tesis olunan ihale işlemlerinin'' CHP'nin Danıştay'da açtığı dava sonucu iptal edildiği de hatırlatılarak, karara yer verildi.
Devlet organlarının, yargı kararlarına uymasının da Anayasa gereği zorunluluk olduğu vurgulanan dilekçede, ''İptali istenen cümleler ile yapılan düzenleme, yargı kararının uygulanmasının engellenmesi amacıyla gerçekleştirilmiş olduğundan, burada bir yetki saptırması vardır ve düzenleme bu amaç bakımından da sakattır. Bu nedenle düzenleme Anayasanın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi yargı bağımsızlığını zedelediği için Anayasanın 138. maddesine de aykırıdır'' görüşü savunuldu.
Dilekçede, bu arazilerin gerçek sahibi olan yöre insanına verilmesi yerine, organik tarıma uygun ve sulak olan arazilerin mayından temizleme işini 44 yıllığına ihaleye çıkarmanın, bölge halkının sömürülmesine zemin hazırladığı da savunuldu.
Dava dilekçesinde, ''ulusal çıkarlara ve kamu yararına aykırı, Türkiye'nin güvenliği açısından da son derece ciddi sakıncalar yaratacak ve Anayasa hükümlerine açıkça aykırı olan iptali istenen kuralların uygulanması halinde sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararlar doğabileceği'' gerekçesiyle iptal davası sonuçlanıncaya kadar düzenlemelerin yürürlüklerinin durdurulması da istendi.
-
serdar taş 16 yıl önce Şikayet Etmuhalefet haklı. muhalefet %62 akp %38 demekki bu ülkede muhalaefet çoğunluk.bide akpnin oyları aşağı inmeye devam ediyor.güzel bir gelişme.bu kanunda dönerse anayasa mahkemesinden iyi bir ders daha alacaklar.Beğen
-
Hidayet Karazor 16 yıl önce Şikayet EtTebrikler. Tüm muhalefeti tebrik ediyorum, bilhassa MHP ve CHP'yi.Beğen