Can Yücel kimdir? Hayatı, eserleri ve en güzel dizeleri...

Cumhuriyet sonrası Türk Edebiyatının temel taşlarından olan Can Yücel, kendine has üslubu ve icrasını ile hafızalarda derin izler bırakmıştır. Halen dilden dile yayılan dizelerin sahibi Can Yücel kimdir? İşte, büyük şair Can Yücel'in hayatı ve eserlerine dair her şey...

Can Yücel kimdir? Hayatı, eserleri ve en güzel dizeleri...
Can Yücel kimdir? Hayatı, eserleri ve en güzel dizeleri...
GİRİŞ 13.08.2018 11:23 GÜNCELLEME 13.08.2018 11:23

Türk şair, çevirmen Can Yücel aramızdan ayrılalı tam 19 sene oldu. Kaba saba sayılabilecek kendine has üslubu ve gönle dokunan dizeleri ile hala dillerden düşmeyen Can Yücel, 72 senelik yaşam serüvenine birçok güzellik sığdırmıştır. Türk şiirinin ağır toplarından olan Can Yücel'in çok az bilinen bir özelliği de "Ben hayatta en çok babamı sevdim" diyerek anlattığı bir zamanların reformist Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in oğlu oluşudur. Peki, halen sözleri, dizeleri hafızalardaki yerini taptaze tutan Can Yücel kimdir? İşte, Türk şiirine kendi tarzı ve tavrı ile iz bırakan Can Yücel'in en güzel şiirleri...

CAN YÜCEL KİMDİR?

 

1926 Ağustos'unun 21'inde İstanbul'da dünyaya gelen Can Yücel, Tek partili dönemin Milli Eğitim Bakanı Can Yücel'in oğludur. Yazma ve okuma merakı çok öncelere dayanan Yücel, ilk ve orta öğrenimin ardından liseyi Ankara Atatürk Lisesi'nde okumuştur. Lise hayatı ona çok değerli bir dostunu Gazi Yaşargil'i kazandıracaktı. 

"Bakan, kendi oğluna torpil yaptı derler" 

1943 yılında yakın arkadaşı  Gazi Yaşargil ile birlikte yurt dışı eğitim bursu kazandığı halde, babası, dönemin Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel " Bakan, kendi oğluna torpil yaptı derler" diyerek karşı çıktı. Kendi imkanları ile gidecekleri yönünde ikna ettikten sonra Ankara ve Cambridge Üniversitelerinde Latince ve Yunanca eğitimi aldı. Şairlik yönünün yanında diğer meziyeti çevirmenlik oldu. Çeşitli elçiliklerde çevirmenlik yapan Yücel, BBC'nin Türkçe bölümünde spikerlik yaptı. 

Türkiye'ye döndükten sonra...

Bodrum ve Marmaris'te turist rehberi olarak çalıştı. Ardından bağımsız çevirmen ve şair olarak yaşamını İstanbul’da sürdürdü. 1956 yılında Güler Yücel ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı (Güzel ve Su) ve bir oğlu (Hasan) oldu.

Son yıllarında Eski Datça’ya yerleşti ve her hafta Leman, her ay Öküz dergilerinde yazıları ve şiirleri yayımlandı. 1996 yılında kurulan Emek Partisi'nin kurucu üyeleri arasında yer aldı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel`e hakaretten de yargılanan Yücel, 18 Nisan 1999 seçimlerinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi`nin İzmir 1. sıra milletvekili adayı oldu. 

Şiirleri ve yayınlarına dair...

Can Yücel, 1945-1965 yılları arasında Yenilikler, Beraber, Seçilmiş Hikayeler, Dost, Sosyal Adalet`, Şiir Sanatı, Dönem, Ant, İmece ve Papirüs adlı dergilerde yazdı. Daha sonraları Yeni Dergi, Birikim, Sanat Emeği`, Yazko Edebiyat ve Yeni Düşün dergilerinde yayımladığı şiir, yazı ve çeviri şiirleri ile tanınan Yücel, 1965`ten sonra siyasal konularda da ürün verdi. 12 Mart 1971 döneminde Che Guevara ve Mao'dan çeviriler yaptığı gerekçesiyle 15 yıl hapse mahkûm oldu. 1974’de çıkarılan genel afla dışarı çıktı. Dışarı çıkışının ardından hapiste yazdığı Bir Siyasinin Şiirleri adlı kitabını yayımladı. 

Gönle dokunan yalın şiirleri...

Can Yücel, taşlama ve toplumsal duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde, yalın dili ve buluşları ile dikkati çekti. Can Yücel'in ilham kaynakları ve şiirlerinin konuları; doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygulardır. Şiirlerinin çoğunda sevdiği insanlar vardır. 'Maaile' şairin kitaplarından birine koyduğu bir ad. Can Yücel için ailesi çok önemlidir: eşi, çocukları torunları, babası.. Bu insanlarla olan sevgi dolu yaşamı şiirlerine yansımıştır. 'Küçük Kızım Su'ya', 'Güzel'e', 'Yeni Hasan'a Yolluk', 'Hayatta Ben En çok Babamı Sevdim' bu sevgi şiirlerinden bazılarıdır.

Çevirmen yönü ile Can Yücel...

Can Yücel ayrıca Lorca, Shakespeare, Brecht gibi önemli yazarların oyunlarından çeviriler yaptı. Shakespeare çevirileri (Hamlet, Fırtına ve Bir Yaz Gecesi Rüyası) aslına bağlı kalmayan, eserleri topluma aktarma amacıyla yaptığı çevirilerdir. Shakespeare'in ünlü 'to be or not to be' sözünü 'bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin' şeklinde Türkçeleştirmiştir. 1959'da ilk baskısı yayımlanan 'Her Boydan' adlı kitabında dünya şairlerinin şiirlerini serbest ama çok başarılı bir biçimde Türkçeye çevirmiştir.

Vefatı...

12 Ağustos 1999 gecesi ölen şair, çok sevdiği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak Datça'ya defnedildi. Yücel'in cenazesi dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'nın katkıları ile Datça'ya getirildi ve 17 Ağustos 1999 tarihinde 1999 Gölcük depreminin meydana geldiği tarihte defnedildi.

CAN YÜCEL'İN ESERLERİ:

Yazma (1950)
Her Boydan (1959-Çeviri Şiirler)
Sevgi Duvarı (1973)
Bir Siyasinin Şiirleri (1974)
Ölüm ve Oğlum (1975)
Şiir Alayı (1981, ilk dört şiir kitabı)
Rengâhenk (1982)
Gökyokuş (1984)
Beşibiyerde (1985, ilk beş şiir kitabı)
Canfeda (1985)
Çok Bi Çocuk (1988)
Kısa Devre (1990)
Kuzgunun Yavrusu (1990)
Gece Vardiyası Albümü (1991)
Güle Güle-Seslerin Sessizliği (1993)
Gezintiler (1994)
Maaile (1995)
Seke Seke (1997)
Alavara (1999)
Mekânım Datça Olsun (1999)
En Uzak Mesafe
Benim Adım Firuzansa Ne Olayım.
Cazcı firuzan (1997)
Hotuhların dramı
Biraz alıştım
Bördübet'ten Sedir Adası'na
Yüz Kitabı Şiirlerimden Seçmeler (2010)
Yaprak Dökümü

Çevirileri:

Hamlet (Shakespeare)1992. İstanbul: Papirüs Yayınları, 1996.
Bahar Noktası (Bir Yaz Gecesi Rüyası'nın çevirisi) (Shakespeare) 1981. İstanbul: Papirüs Yayınları, 1996.
Muhteşem Gatsby (The Great Gatsby, F. Scott Fitzgerald), Ağaoğlu Yayınevi, İstanbul, 1964.
Yeni Başlayanlar İçin Marx (Marx Para Principantes) 1977.

Salozun Mavalı (Peter Weiss)Bilgi Yayınları.

CAN YÜCEL'İN KALEMİNDEN...

Herşey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin 
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin…

Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim

 

Ben hayatta en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yerden bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü ha düşecek
Nasıl koşarsa ardından bir devin

O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturduğumuz semti
Geldi mi de gidici - hep, hep acele işi
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi
Atlastan bakardım nereye gitti
Öyle öyle ezber ettim gurbeti

Sevinçten uçardım hasta oldum mu,
Kırkı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul\'a
Bi helallaşmak ister elbet , diğ\'mi oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oy\'nunu,
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu,

En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin,
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim.

Değişik

Baska türlü birsey benim istedigim 
Ne agaca benzer ne de buluta 
Burasi gibi degil gidecegim memleket 
Denizi ayri deniz, havasi ayri hava 
Nerde gördüklerim,nerde o bekledigim 
Rengi baska, tadi baska 
Bir baska yolculuk dalindan düsmek yere 
Yasadigindan uzun 
Bir tatli yolculuk dalindan inmek yere 
Agacin yüksekligince 
Dalin yüksekligince rüzgârda 
Vardığım çimen yeşilliğince...

Buluşman Üzere

Diyelim yağmura tutuldun bir gün  
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek  
Öbür yanda güneş kendi keyfinde  
Ne de olsa yaz yağmuru  
Pırıl pırıl düşüyor damlalar  
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın  
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına  
İşte o evin kapısında bulacaksın beni  
Diyelim için çekti bir sabah vakti  
Erkenceden denize gireyim dedin  
Kulaç attıkça sen  
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan  
Ege denizi bu efendi deniz  
Seslenmiyor  
Derken bi de dibe dalayım diyorsun  
İçine doğdu belki de  
İşte çil çil koşuşan balıklar  
Lapinalar gümüşler var ya  
Eylim eylim salınan yosunlar  
Onların arasında bulacaksın beni  
Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya  
Çakmak çakmak gözleri  
Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı  
Herkes orda sen de ordasın  
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından  
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim  
Özgürlüğe mutluluğa doğru  
Her işin başında sevgi diyor  
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili  
Bi de başını çeviriyorsun ki  
Yanında ben varım  

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
FETÖ karargahını görüntüleyen CNN TÜRK'e saldırı! Dışişleri'nden açıklama
İsrail ateşkes şartını açıkladı: Savaş bundan sonra bitecek