Tayland'ın din ve yemek kültürü GALERİ
Tapınakları, coğrafyası, yeşili, rengarenk sokakları, ilginç insanı, bir o kadar ilginç yemekleri, kokusu, kültürel dokusuyla mutlaka görülmeli.. Nuray Kahraman'ın Tayland gezi notlarının son bölümü..

Nuray Kahraman'ın gezi yazısı 3
Resmi din Budizm... Halkın %92’si Budist, %5’i Müslüman, geri kalanı Hristiyan.
Ayın belli günlerinde ölüler tapınaklarda yakılıyor ve sıcağa rağmen aydınlık olmayan hava, daha bir gri, daha bir hüzünlü oluyor.
Etrafa yayılan küllerden şikâyetçi Müslümanlar: “Yemek yediğimiz masalar, astığımız kıyafetler bile kül oluyor. Bu yakma günleri bize bildirilmiyor,” diyerek şehirdeki o kokuyu da ona bağlıyor birçoğu.
Tapınaklar çok ama çok gösterişli: Altın, güzel çiçekler, çeşitli meyveler, hoş kokulu tütsüler ve yüksek inşanın heybeti kullanılmış bol kepçe. Tapınağa girerken hayatımın en keyifli anını yaşıyorum. Örtülü arkadaşımla ben transit geçerken, diğer turist kadınlara eşarp, etek ve gömlek veriyorlar. Bir kez bile olsa, örtümüzün ayrıcalığını yaşamak çok keyifli. Amerikalı turist arkadaşlarımıza havamızı basarak ilerliyoruz. İlk olarak üç maymun heykeli çıkıyor karşımıza. Demek bu, ‘görmedim, duymadım, bilmiyorum’ muhabbeti Budizmden geçme.
Çeşitli ebatlarda, büyüklükte ve cinsiyette heykeller var. Onlara çiçek ve meyveler sunulmuş. Puta yemek sunma ritüeli, Mekkeli müşriklerinkinin kopyası sanki. Müşrik müşrike benzermiş demek ki!
Bir tapınağa tırmanıyoruz ki aman Allah’ım! Çıkmakla bitmeyen, dar ve yüksek basamakları diyelim ki çıktınız, zirveye vardığınızda, “Hadi bir nane yedim çıktım buraya, peki geri nasıl ineceğim?” demeniz kaçınılmaz.
Orada tapınan Budisleri görüyorsunuz. Tabi hepsi genç; yaşlı olanlar nasıl tırmansın? Onlar nasıl ibadet ediyor acaba? Dua ederek sürekli tavaf yapıyorlar. Yahu, bu da bizim dine benziyor, şaşıyorum.
Mum, tütsü yakıp dua ettikleri mabede ayakkabılarını çıkarıp giriyorlar. Her yer turuncu kıyafetli rahiplerle dolu. Dikişsiz kıyafetleri sarmaları hacılarımızınkiyle aynı… Bir rahiple sohbet ediyoruz. Neden bu kadar mutlusunuz, çok güler yüzlüsünüz deyince, klasik turist manik fazındayız diyemeyip, “Huzur İslam’dadır” diyebiliyoruz. Resim çekilme teklifimizi reddediyor rahip: “Bana dokunmayın,” diyor.
Anlayamadığım biz mi onlara, onlar mı bize benziyor ve de Buda gerçekten de Hak dini getiren peygamberlerden biri mi? Kafam bir dünya... Uzatmayalım, sonuç olarak bizimde meraklı olmadığımızı, İslam’da da temasın yasak olduğunu anlatıp, şu resmi çekiyoruz ve başımız göğe eriyor.
Hoparlörden mevlit tarzı bir ses geliyor sürekli. İçeriye giriyorum ki o da ne! Birkaç rahip oturmuş müşteri bekler gibi Budistleri bekliyor. Ellerinde kovalarla yiyecek ve giyecek getirenler, bunları rahiplere sunduğunda dua hakkı kazanıyor. Elindeki Buda resmini önünde saygıyla eğilen müridine göstererek başlıyor duasına. Parayı veren düdüğü çalıyor anlaşılan.
Yemek, yemek, yemek...
Akşam yemeğinde turistlerin sıklıkla tercih ettiği bir balık restorana gidiyoruz. Çok geniş bir mekan... Masa sayısı kadar garson var, iş gücünün ne denli ucuz olduğu buradan çıkarsanabilir. Burada yemek istediğiniz balıkları, hatta salatanıza konacak malzemeleri tek tek sizi takip eden görevli bayanın elindeki sepete koyuyor, kasada ödemenizi yapıyor ve masanıza oturup siparişinizi bekliyorsunuz. Porselen bir kâsede çorbanız geliyor, bu çorbayı yine porselen bir kaşıkla içiyorsunuz ve çorba bittiğinde başınızda bekleyen garson tekrar doldurmak için hamle yapıyor. Bu çorbadan sınırsız içme hakkınız var; ‘Hayır!’ deseniz de emin olun müthiş bir çorba. İçinde hayatınızda görebileceğiniz en iri mantar, sarımsak, balık ve çeşitli baharatlar var.
Masanın ortasında dönen bir mekanizma var. Almak istediğiniz malzemeyi denk getirip almanız refleks kabiliyetinize bağlı. Yahut kaderinize razı olup çatalınızı kaldırdığınızda önünüze gelen tabağa daldırmanız sizi en profesyonelce gösterecek tutum olur. Lezzet tercihinizse eğer, acemi görünmeyi kabul ettiniz demektir. Yemek sonrası, nilüfer yaprakları ve limon dilimleriyle süslenmiş su dolu bir fanusda, ısıtılmış havlular eşliğinde ellerinizi temizliyorsunuz. Eve dönerken mutlaka gece pazarına uğramanız, envayi çeşit tropikal meyvelerden birer adet almanız, ilginç şekilleri ve muhteşem tatları aracılığıyla Rabbimin nimetlerine şükretmeniz önerilir.
Gezip gördüğümüz sizin olsun demeyip, yiyip içtiğimizi de aktardıktan sonra özet tadında son sözlerimizle bitirelim yazıyı...
Tayland Uzak Doğu’yu görmek isteyenler için inanılmaz bir prototip. Şu soru ve yanıtı çok anlamlı sanırım. Uzak Doğu gerçekten uzak mı? İklimi, coğrafyası, mutfağı, kültürüyle insana biz aynı dünyada mı yaşıyoruz gerçekten dedirten, kendi küçük dünyasından sıyrılıp dünya insanını tanıma, kendini tanıtma zorunluluğunu damarlarında inceden bir sızı şeklinde hissettiren, en ırağı en yakın yapma gayreti ve hedefi kazandıran bir diyar Tayland. Bu meyanda mümin olma gayretinde olan bir faniye kazandırdıkları pahabiçilemez. Tapınakları, doğası, yeşili, rengarenk sokakları, ilginç insanı, bir o kadar ilginç yemekleri, kokusu, kültürel dokusuyla mutlaka görülmeli ve tefekkür ehli için materyali bol, kıtlama şekeri tadında bir ülke...
BİRİNCİ BÖLÜM: Budizme adanan ülke: Tayland
İKİNCİ BÖLÜM: Özgürlükler ülkesi Tayland'ın kötü yüzü
-BİTTİ-
-
rmn 14 yıl önce Şikayet Etbaşlığa dair. arkadaşlarıma hani biz putperestliği ta peygamber ( s.a.v) zamanın kalmış biliyoruz ya putperestliği fazlasıyla hisediyorsun ve şükür ediyorsun rabine bize müslüman yaratığından dolayıBeğen
-
YaziYORUM 14 yıl önce Şikayet Etpataninin hatiri. veysel karani, efendimizin evine kadar geldi de ana hatirini kiramayip hirkasini birakip geri dondu memleketine. sende bir ana hatiri da mi yoktu, bir patanili muslumana hic degil bir selam birakaydin adimiza... abdulhamid han onlara zamaninda asker yolladi ama yetersiz kaldi, devlet-i aliyyenin icteki dusmanlari daha fazla yardima imkan vermedi ama abdulhamid yine de unutmamisti. bugun patanide erkek cocuklara buyuk oranda abdulhamid ismi konulur, gun gelecek abdulhamidin torunlari bizi kurtaracak umidiyleBeğen
-
muh polat 14 yıl önce Şikayet EtMüslümanlar, Patani Unutulmuş. Rabbim Nasib Eder Taylanda yolum düşerse "Sizi hatırlayan, dualarında size de yer veren Müslümanlar var Türkiyede" diyerek Patanili Müslüman kardeşlerimi ziyaret etmek isterim.Beğen
-
samesti 14 yıl önce Şikayet Etİbadet ve davranış şekillerinin benzemesi doğal.. Bütün büyük dinler ve uygulamaları neredeyse birbirine benziyorlar. Bu aslında bu dinlerin başlangıçta ilahi ve bozulmamış olduğunu ve tek kaynaktan geldiğini çağrışım yapıyor. Nasıl Hz. Musa ( a.s ) Rabbimizin emrilerini almaya Tur-i Sina dağına gittiğinde geride bıraktığı ve tembih ettiği kavmi, döndüğünde buzağıya tapmaya başlamışlardı. İşte aynı durum İslamdan önce peygamberler aracılığıyla gelmiş olan ilahi dinlerin -ki hepsi İslamdır- başına gelmiştir diye düşünüyorum. En iyisini Allah (c.c ) bilir.Beğen
-
hüseyin kolcu 14 yıl önce Şikayet Etçok güzel ve akıcı bir yazı. çok hoş bir yazı bir solukta okudum...nuray hanım gerçekten çok güzel anlatmış yaşadıklarını..hep alışmışız beyaz türklerin gezip ondan sonra gördüklerini anlatmasına..mümine kardeşimizin gözüyle bakmak elbetteki daha güzel oldu..bu gezilerin devamınıda bekleriz...Beğen