Başbakan, K.Irak için tepki koydu

Temaslarda bulunmak üzere ABD'de bulunan Başbakan Erdoğan, hükümetin izlediği Irak, Ortadoğu, Avrupa Birliği politikalarını ve Papa'nın Türkiye ziyaretini anlattı.

Başbakan, K.Irak için tepki koydu
Başbakan, K.Irak için tepki koydu
GİRİŞ 18.12.2006 21:40 GÜNCELLEME 18.12.2006 21:40

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs'ta adil, kapsamlı bir çözümün BM zemininde olması gerektiğini belirterek, "AB, Kıbrıs'ta çözüme şu ana kadar adil şekilde yaklaşmamıştır. Zira kendi verdiği sözü tutmamıştır" dedi. Başbakan Erdoğan, New York'taki temasları çerçevesinde BM binasında düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Erdoğan, bir gazetecinin, "Annan, Kasım ayında yaptığı ziyarette, İstanbul'da ittifaklar çatışmasının milli bir politika olduğunu söyledi. Bunu paylaşıyor musunuz?" sorusu üzerine, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın tespitinin yerinde olduğunu söyledi. Erdoğan, "Ne Kur'an ne İncil... Onlar böyle bir çatışmayı emretmez. Bunlar politik yaklaşımlardan kaynaklanan neticelerdir" dedi.

"Kıbrıs konusunda, AB Türkiye'ye adil şekilde davranıyor mu? Kıbrıs konusundaki çözüm için Türkiye daha ne yapabilir?" sorusuna karşılık Erdoğan, Türkiye ve KKTC'nin, BM sürecine yönelik önemli bir sınav verdiğini, bu sınavda KKTC'nin Annan Planı'na yüzde 65 oyla "evet" dediğini anımsattı. Bunu Türkiye'nin de desteklediğini belirten Erdoğan, "Fakat Güney Kıbrıs buna 'hayır' dedi. Bu, BM'ye, AB'ye, Ada'da barışa 'hayır' demekti. Ama buna rağmen 1 Mayıs'ta ödüllendirildi. KKTC ise cezalandırılmaya devam ediliyor" diye konuştu.

-"AB VERDİĞİ SÖZÜ TUTMADI"-

Anan'ın raporunun sümen altında bekletildiğini, bunun Türkiye'yi üzdüğünü dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "2.5 sene bir rapor bekliyorsa hepimizde soru işaretleri belirir, güven kaybını getirir. Bu soruya hala cevap bekliyoruz. Ama hala alamadık. Biz diyoruz ki adil, kapsamlı bir çözüm BM zemininde olmalıdır. AB ise Kıbrıs'ta çözüme şu ana kadar adil şekilde yaklaşmamıştır. Zira kendi verdiği sözü tutmamıştır. Bunların en önemlisi 26 Nisan 2004'te verdiği sözdür. Ondan sonraki süreçte bu hala durmaktadır. 26 Nisan 2004'teki açıklamalarını önlerine koyduğumuzda, başları önde eğik duruyorlar. Son zirveden sonra atılan adımlarla adil bir karar temenni ederiz ki çıksın. İzolasyonların serbest ticaret olarak kaldırılması, onun karşılığında bizim de gereğini yapmamız, olay budur."

-PAPA'NIN ZİYARETİ-

Papa 16. Benediktus'un Türkiye ziyaretinin hatırlatılması üzerine de Erdoğan, bunu önemli bir adım, gelişme olarak bulduğunu söyledi. Ziyaretin, bazı yanlış, olumsuz beklentiler içinde olanların planını bozduğunu söyleyen Erdoğan, Papa'yı hava alanında karşıladığını ve burada görüştüğünü anımsattı. Papa'nın, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu ile görüştüğünü hatırlatan Erdoğan, bu görüşmelerde ve İstanbul, İzmir ziyaretlerinde Papa'nın verdiği mesajların gerçekten medeniyetler arası çatışma beklentisi içinde olanların planını bozduğunu ifade etti. Papa'nın, Türkiye'de medeniyetler ittifakına yönelik anlamlı mesajlar verdiğini kaydeden Erdoğan, "Temennim, bu süreç bundan sonra da dalga dalga dünyayı kapsar" dedi.
-IRAK-

Erdoğan, bir başka gazetecinin, "Buradaki ziyaretiniz sırasında Amerikalı yetkililerle Irak konusunu görüşecek misiniz ve burada devam etmekte olan ABD askerlerini çeksin mi çekmesin mi tartışması konusundaki görüşleriniz nelerdir?" soruna şu yanıtı verdi: "Bu konu, ilgili son İran, Suriye seyahatlerimizde de yoğun bir şekilde gündemimizde oldu.

Biz Irak'ta toprak bütünlüğünden kesinlikle yanayız. Bu tezimiz İran ve Suriye tarafından da aynen paylaşılıyor. Yani Irak'ın bölünmesine asla ne Türkiye'nin ne İran'ın ne de Suriye'nin olumlu bakması söz konusu. Kaldı ki Amerika'nın da işin başından itibaren Irak'ın bölünmesine yönelik olumlu bakışı söz konusu olmamıştır. Şu anda ise bizler bazı olumsuz haberler duyuyoruz. Yani Irak'ın bölünmesine yönelik.

Bu, şu andaki sürecin çok daha ötesinde Irak'ta iç savaşı körükler, tahrik eder. Bunun beklentisi içinde olanlar da 'buradan bizler güzel şeyler elde ederiz' diye beklemesinler. Çok daha zor durumun içerisine girerler. Biz bunların da kimler olabileceğini çok iyi biliyoruz. Ama Irak kesinlikle bölünmemelidir, parçalanmamalıdır. Biz sınırımızda komşumuz olan bir ülkenin böyle bir ameliyata, böyle bir operasyona tahammül edemeyeceğinin inancı içerisindeyiz."

Eski ABD Dışişleri Bakanı James Baker başkanlığındaki Irak Çalışma Grubu'nun (IÇG) hazırladığı raporu büyük ölçüde paylaştıklarını söyleyen Erdoğan, "İsabetli bir rapor olmuştur. Bu rapor istikametinde bazı düzenlemeler yapılabilir, adımlar atılırsa çok çok yerinde olur diye düşünüyoruz. Dikkat edilirse, bu rapora olumsuz yaklaşanlar veya katılmayanlar kimlerdir onlar şöyle bir değerlendirmeye alınırsa işin neticesi ortaya çok açık net çıkacaktır" şeklinde konuştu.

-"SIKINTILI YOLCULUK"-

"Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin Batı-İslam yaklaşımına katkısı nedir? Ortaya çıkan yavaşlamaların olumsuz etkileri nedir?" sorusuna karşılık Erdoğan, 17 Aralık ve 3 Ekim süreci içinde AB'den çıkan olumlu kararların, İslam Dünyası'nı umuda sürüklediğini, hepsinin de Türkiye'nin AB içinde yer alması konusundaki memnuniyetlerini ifade ettiklerini söyledi.

Bunun, Türkiye'nin, İslam ve Batı dünyası arasında nasıl bir köprü olacağının en açık ifadesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bunu bozmak isteyenler yok değil, var ama her geçen gün daha olumlu gelişmeler oluyor. Sıkıntılı bir yolculuk bu. Bundan sonra da devam edecek. Şu anda da bunu Türkiye'ye yaşatmak isteyenler var. Biz bu süreci 1963'ten bu yana yaşıyoruz. Şu anda ise tarama süreci içindeyiz. Bu süreç içinde tüm fasıllar gözden geçirildi.

Son 14-15 Aralık Zirvesi'nden çıkan karar, 8 fasıl aç-kapa yapılamayacak, diğer fasılların açma noktasında önü açık. Kapamaya gelince bu konuda tereddüt içindeler. 1 faslın müzakeresi yapılmış. Aç kapa gerçekleşti. Bizler olumlu yaklaşım tarzımızı devam ettiriyoruz, ettireceğiz. AB ile ilişkilerimizi de bu tür engellerle kesmeyiz. Devletin tepesinde kin, nefret, anında sinirlenmeler olmaz. Aklı selimle bunu devam ettireceğiz, prensibimiz bu."

-"KÜRTLER'İN HAK DİYE BİR SORUNU YOK"-

Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, "Kıbrıslı Türklerin haklarının verilmesinden söz ediyorsunuz. Siz Kıbrıslı Türklere istediğiniz hakların aynısını Kürtlere vermeye hazır mısınız?" sorusu üzerine, şunları söyledi: "Kürtler'in Türkiye'de hak diye bir sorunu yok ki. Aynen Türkiye'nin batısındaki veya diğer etnik unsurlar hangi haklara sahipse aynı haklara sahipler ve şu anda Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu'nda 50'yi aşkın Kürt vatandaşımız, Kürt kökenli vatandaşımız milletvekilidir."

Kendisinin Rizeli, Doğu Karadenizli, eşi Emine Erdoğan'ın ise Siirtli olduğunu belirten Erdoğan, "Ben Türküm, eşim Arap, 29 yıldır evliyiz, bir sıkıntı yok. Türkiye'de böyle bir sıkıntı olmaz. Bunu Kıbrıs'ta uygularsanız bütün işler biter. Etnik, dinsel, bölgesel milliyetçiliğe son. Biz Türkiye'de bunu yapıyoruz. Kıbrıs'ta da bu yapıldı mı, zaten her şey biter" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin'de yeni yapılmış bir seçimin hemen arkasından bir seçim karanının alınmasını "demokratik sürece ilişkin olumsuz bir yaklaşım" olarak değerlendirirken, "Eğer demokrasiye inanıyorsak, sandıktan çıkan neticeye saygılı olmak zorundayız. Ama maalesef Filistin'deki seçimlerin başından itibaren bu saygı Filistin'e gösterilmemiştir. Bu en önemli yanlıştır" dedi.

New York'taki temaslarının ilk gününde BM binasında basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan, İspanya ile Türkiye'nin birlikte eşbaşkanlığını yaptığı Medeniyetler İttifakı Projesi'nin BM çatısı altında düzenlenecek etkinliklerine katılmak üzere ABD'ye geldiğini belirtti. Batı ile İslam Dünyası arasındaki kutuplaşmanın gittikçe daha görünür hale geldiğine dikkati çeken Erdoğan, Medeniyetler İttifakı girişimini bu kutuplaşmaya yol açan önyargıları ortadan kaldırmak için başlattıklarını belirtti.

Erdoğan, "Hedefimiz karşılıklı anlayış ve hoşgörüyü gerçekleştirmek, Farklı toplulukları bir araya getirmektir" dedi. 13 Kasım'da İstanbul'da düzenlenen Medeniyetler İttifakı Zirvesinde, Yüksek Düzeyli Kurulun hazırladığı raporun BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a sunulduğunu hatırlatan Erdoğan, bundan sonra yapılması gerekenin, rapordaki önerilerin hayata geçirilmesi olduğunu ifade etti.

Türkiye olarak, Medeniyetler İttifakı girişiminin hedefe ulaşması için ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını bildiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Buraya Konya'dan geldim. Orada Şeb-i Aruz, yani Vuslat Gecesi törenlerine katıldım. 733. Vuslat yıl dönümünde Allah ve insan dostu Mevlana'yı, Amerika'daki adıyla Rumi'yi andık. UNESCO, doğumunun 800. yılı münasebetiyle 2007'yi Mevlana Yılı ilan etmiştir. Bu sayede, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin insanları kucaklayan Mevlana'nın sesi, İslam'ın sevgi ve hoşgörüsünün sesi daha geniş kitlelere ulaşacaktır. İnanıyorum ki bu, Medeniyetler İttifakı çabalarına da güç verecektir. Bunun küresel refah ve mutluluk anlayışına çok faydalı katkısı olacaktır."

-ORTA DOĞU'DAKİ GELİŞMELER-

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Başbakan Erdoğan, Orta Doğu'daki son gelişmelerle ilgili bir soruya şu yanıtı verdi: "Şu andaki mevcut durum çok olumlu değil. İran ziyaretim oldu. Suriye ziyaretim oldu. Lübnan ile sürekli irtibat halindeyiz. Aynı şekilde İsrail ve Filistin ile görüşmelerimiz oluyor. Son alarak da İngiltere Başbakanı Sayın Blair Orta Doğu'ya geçerken uğradı. Birlikte Orta Doğu değerlendirmesi yaptık. Elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Şu anda acil olan durum, Filistin'in kendi içindeki sıkıntısıdır. Bunu gidermek için de bazı adımlar atılması gerekiyor. Bu ziyaretimizde de şüphesiz bu konuları görüşeceğiz."
-FİLİSTİN-

Başbakan Erdoğan, "Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın erken seçim kararı ile ilgili olarak siz ne düşünüyorsunuz?" sorusunu da şöyle yanıtladı: "Öncelikle samimi, açık olarak konuşmak istiyorum. Filistin'de seçim henüz yeni yapıldı. Yeni yapılmış bir seçimin hemen arkasından böyle bir seçim karanının alınması bana göre demokratik sürece ilişkin olumsuz bir yaklaşımdır. Burada Sayın Abbas ve Sayın Haniye süreci olumlu istikamete getirebilecek adımları atmaya başlamışlardı.

Ama son anda bu atılan adım isabetli olmamıştır diye düşünüyorum. Temenni ederdim ki Filistin'e olumlu bakanlar, olumlu yaklaşanlar veya yaklaşmak isteyenler, ekonomik ambargo uygulamak suretiyle veyahutta ekonomik açıdan Filistin'i sıkıştırmak suretiyle orada sandığın neticesini görmemezlikten gelmemelidir.

Eğer demokrasiye inanıyorsak, sandıktan çıkan neticeye saygılı olmak zorundayız. Ama maalesef Filistin'deki seçimlerin başından itibaren bu saygı Filistin'e gösterilmemiştir. Bu en önemli yanlıştır. Bu süreçte Filistin halkının iradesine aslında saygı duyulmamıştır. Filistin halkının iradesine saygı duyulmadıkça bundan sonraki süreç çok daha farklı olacaktır diye düşünülüyorsa Bence bunda da aldanıyorlar."

-LÜBNAN-

Başbakan Erdoğan, İran ve Suriye'yi ziyaretinde Lübnan konusunu da görüştüklerini belirterek şunları söyledi: "Lübnan'daki gelişmelerde biz Türkiye olarak Hizbullah'ın hükümetten çekilmesini tasvip etmediğimizi, doğru bulmadığımızı her iki tarafa da söyledik. Kendilerinin de bu sürece destek olmalarının gereğini ifade ettik. Özellikle Suriye'de de bu konuyla ilgili olarak Sayın Beşar Esad ile uzun uzun görüşmelerimiz oldu. Olay, şu andaki parlamentoda anayasal değişikliklerin olabilmesi için üçte iki oy çokluğun olması gerekiyor.

Bu oy çokluğunu şu anda elinde bulunduran Sinyora'ya da bunu Hizbullah tamamıyla vermek istemiyor. Aksi taktirde Hizbullah'ın Sinyora ile hiçbir sıkıntısının olmadığını söylediler. Hizbullah'ın kendi yanlarına özellikle Hristiyanları temsilen de kabinede 1 kişinin alınması konusu var. Tabii şu anda bu konuda mutabakat sağlanamadı. 20 artı 9 artı 1 şeklindeki bir yapılanma bu işin çözümü olarak sunuluyor.

Eğer bu başarılabilirse süreç zannediyorum başarıyla sonuçlanır. Buna yönelik olarak da Türkiye olarak biz bir güven tesis etmiş bulunmaktayız. Çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz. Öyle zannediyorum ki Kurban Bayramında da bir Lübnan ziyaretim olacak. Hem Lübnan'ı hem de UNIFIL'deki askerlerimizi orada ziyaret etmeyi düşünüyorum. Sayın Sinyora ile de orada bu konuyu görüşeceğiz."

Başbakan Erdoğan, basın toplantısının ardından çıkışta Yunanlı bir gazetecinin "Yunanistan'a resmi bir ziyaret gerçekleştirecek misiniz?" sorusuna, "Ben iki kere resmi ziyaret yaptım. Ama şu anda Kostas bana resmi ziyaretini yapamadı. Ailece dostum, görüşüyoruz. Ama şimdi baharda bekliyorum kendisini. Benim Genelkurmay Başkanım oradaydı" yanıtını verdi.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Katil Netanyahu, UCM'ye meydan okudu
Bakan Şimşek'ten kamuda tasarruf ve enflasyon açıklaması