Danıştay'a saldırıya gerekçeli karar

Danıştay üyelerine yönelik saldırı davasıyla ilgili gerekçeli karar açıklandı. Kararda sanıkların türbanla ilgili karara yönelik eyleme geçtiklerine dikkat çekildi.

Danıştay'a saldırıya gerekçeli karar
Danıştay'a saldırıya gerekçeli karar
GİRİŞ 28.04.2008 19:15 GÜNCELLEME 28.04.2008 19:15
Bu Habere 32 Yorum Yapılmış

Danıştay üyelerine saldırı davasının gerekçeli kararında, "sanıkların amacının, türban örtüsünü kendi bildikleri ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara bağlamayan kurum ve kişilere yönelik cebir ve şiddet yöntemlerine başvurarak cezalandırma amacı taşıdığı ve bu amaç doğrultusunda Danıştaya saldırı eyleminin ise mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı" belirtildi.

Danıştay üyelerine yönelik saldırı davasının gerekçeli kararı açıklandı.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin gerekçeli kararda, davanın sanıkları arasında dayanışma ve suç işleme hususunda birliktelik ve devamlılık olduğu ve hiyerarşik bir yapılanma bulunduğu ifade edildi.

Gerekçeli kararın değerlendirme kısmında da şu ifadelere yer verildi:

"Sanıkların amacının, türban örtüsünü kendi bildikleri ve istedikleri şekilde yorumlamayan ve karara bağlamayan kurum ve kişilere yönelik cebir ve şiddet yöntemlerine başvurarak cezalandırma amacı taşıdığı, bu amaç doğrultusunda Danıştaya saldırı eyleminin ise mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda yazılı ve bu Anayasa'nın öngördüğü düzeni cebir ve şiddet kullanarak kaldırmaya ve yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek şeklinde bulunduğu görülmektedir."


Danıştay üyelerine yönelik saldırı davasının gerekçeli kararında, Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır bakımından eylemin Türk Ceza Kanununun (TCK) 309. maddesinde düzenlenen "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs suçunun" oluştuğu belirtildi.


Gerekçeli kararda, eylemlerin, Cumhuriyet Gazetesinde "domuza başörtüsü giydirilmesi" şeklindeki karikatür ile Danıştay 2. Dairesinin, türbanlı öğretmenin anaokulunda görev yapmasının yasal olmadığına dair kararına "tepki göstermek" amacıyla yapıldığı kaydedildi.


Gerekçeli kararda, Danıştaya saldırıda bulunan sanıklardan Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır bakımından TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs suçunun" oluştuğu belirtildi.


Sanıklardan Süleyman Esen ve Tekin İrşi'nin, Danıştay üyelerine yönelik saldırıya herhangi bir katkılarının belirlenemediği ifade edilen kararda, Esen ve İrşi'nin eylemlerinin, Cumhuriyet Gazetesinin bombalanmasıyla sınırlı kalması da dikkate alınarak, "silahlı terör örgütü üyesi olmak" şeklinde değerlendirildiği bildirildi.


Danıştay 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in öldürülmesinin, "yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle ve tasarlanarak" gerçekleştirildiği kaydedilen kararda, Arslan'ın eylemi bizzat yaptığı, Yıldırım, Timuroğlu ve Sağır'ın ise saldırıyı önceden bilerek ve birlikte gerçekleştirmek amacıyla Ankara'ya geldikleri anlatıldı.


 


Gerekçeli kararda, Yıldırım, Timuroğlu ve Sağır'ın eyleminin; Özbilgin'in öldürülmesine yardım şeklinde olduğu ifade edildi.


Müştekiler Mustafa Birden, Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve Ahmet Çobanoğlu'na yönelik, Arslan tarafından düzenlenen silahlı saldırının, "yerine getirdikleri kamu görevi sebebiyle tasarlayarak, kasten adam öldürmeye teşebbüs" olarak değerlendirildiğine işaret edilen kararda; Yıldırım, Timuroğlu ve Sağır'ın saldırıyı bildikleri, birlikte yapmak için Ankara'ya geldikleri, Arslan'ı suçu işlemeye teşvik ettikleri, saldırının nasıl olacağını tartıştıkları, yol gösterdikleri, Danıştay binası çevresinde plan ve keşif yaptıkları anlatıldı. Gerekçeli kararda, üç sanığın eyleminin, "Arslan'ın, öldürmeye teşebbüs eylemlerine yardım etmek" olarak değerlendirildiğine yer verildi.


 



-CUMHURİYET GAZETESİNE ATILAN BOMBALAR-



Arslan, Esen, Yıldırım, Timuroğlu, Sağır ve İrşi'nin, Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalarıyla ilgili olarak "patlayıcı madde bulundurmak ve taşımak" suçunu işlediğine dikkat çekilen gerekçeli kararda, sanıklardan Süleyman Esen'in üç adet el bombasını Arslan'a verdiği bildirildi.


Bombalardan üçüncüsünü Arslan'ın bizzat Cumhuriyet Gazetesine attığı, Arslan'ın diğer iki el bombasını ise Osman Yıldırım'a verdiği anlatılan kararda, bu bombaların İsmail Sağır ve Tekin İrşi tarafından, Erhan Timuroğlu ve Osman Yıldırım ile olay yerine gidilerek kullanıldığı aktarıldı.


Gazeteye, 11 Mayıs 2006'da atılan bombayla, Arslan, Yıldırım, Timuroğlu, Sağır ve İrşi'nin, "korku, kaygı, panik yaratacak şekilde patlayıcı madde kullanmak" suçunu işlediğine yer verilen gerekçeli kararda, bomba Arslan tarafından atılsa da diğer 4 sanığın, eylemi Arslan ile gerçekleştirdiği ve azmettiren sıfatıyla asli olarak eyleme katıldıkları ifade edildi.


 


Gazeteye, 5-10 Mayıs 2006'da atılan bombalar patlamadığı için ayrıca bu eylemler dolayısıyla bu suçun oluşmadığı ya da teselsül hükümlerinin uygulanamayacağı görüşüne varıldığı bildirilen kararda, gazeteye, 11 Mayıs 2006'da atılan ve patlayan bomba sebebiyle Arslan ve Yıldırım'ın, "mala zarar vermek" suçunu işledikleri kaydedildi.


Gerekçeli kararda, Arslan'ın ayrıca, ruhsatsız silah taşıma suçunu işlediği belirtildi.



-ESEN VE İRŞİ-



Sanık Süleyman Esen'in, Arslan'a bombaları verirken, bunların nerede kullanılacağını bildiğine işaret edilen kararda; Esen'in, Arslan'ın Cumhuriyet Gazetesine yönelik eylem kararına katıldığı bildirildi.


Gerekçeli kararda, "Esen'in, Danıştay saldırısı ile ilgili inkara yönelik savunmasının aksini gösterir delil elde edilememiş, bu haliyle örgütsel eyleminin silahlı terör örgütü üyeliği boyutunda kaldığı değerlendirilmiştir" denildi.


Kararda, 3 el bombasını bulundurup taşıyan ve sonra da Arslan'a veren Esen'in, "Anayasayı ortadan kaldırmaya teşebbüs, adam öldürme ve adam öldürmeye teşebbüs eylemlerini işlediği yolunda, mahkumiyetine yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediği" açıklandı.


 


Sanıklardan Tekin İrşi'nin, Cumhuriyet Gazetesine yönelik 2 eyleme, amacını bilerek katıldığı, ancak bu eylemlerde bombaların patlamadığı ifade edilen kararda, İrşi'nin, Ankara'ya gelen gruba katılmadığı ve Danıştay'a yönelik eyleminin bulunmadığı anlatıldı. İrşi'nin, gazetenin bombalanması eyleminin türbanla ilgili olduğunu bildiği, örgütsel yapıdan haberdar olduğu kaydedilen kararda, İrşi'nin "silahlı terör örgütü üyesi olmak" ve "patlayıcı madde bulundurmak" suçlarını işlediği belirtildi.


 


İrşi'nin, Anayasal düzeni ortadan kaldırmak suçunu işlediğine yönelik her türlü şüpheden uzak delilin bulunmadığı bildirilen gerekçeli kararda, İrşi'nin katıldığı eylemlerdeki bombalar patlamadığından, "korku, kaygı ve panik" yaratacak şekilde patlayıcı madde atmak suçunun da oluşmadığı ifade edildi.



-ŞÜKRE, PARLAK VE KURTER-



Gerekçeli kararda, sanık Aykut Metin Şükre'nin, Arslan'a biri Danıştayda kullandığı olmak üzere 2 adet Glock marka tabancayı sattığı ya da satışına aracılık ettiği noktasında tereddüt olmadığı belirtildi. Bununla birlikte Şükre'nin, Arslan'ın örgütsel ilişkisini ve silahların nerede kullanılacağını bilmediği kaydedilen kararda, İstanbul'da, hakkında silah ticareti suçundan soruşturma ve yargılama yapılan Şükre'ye atılı "örgüte yardım" suçlamasıyla ilgili kesin delil elde edilemediği bildirildi.


 


Sanık Ayhan Parlak'ın, Arslan'ı avukatlık yapması nedeniyle tanıdığı, ancak örgütsel faaliyetlerini, eylemlerini bilmediği ifade edilen gerekçeli kararda, Parlak'ın, "örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiğine" yönelik yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı açıklandı.


Olay tarihinde 82 yaşında olan sanık Salih Kurter'in sağlık sorunlarının bulunduğu, avukat Arslan ve Esen'i olaydan birkaç yıl önce tanıdığı belirtilen kararda, emekli olduktan sonra fahri vaizlik yapan Kurter'in evinde dini sohbetler gerçekleştirildiği ve Arslan ile Esen'in, bu sohbetlere katıldığı anlatıldı.


 


Kurter'in, Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştaya yönelik saldırıyla ilgili Arslan ile Esen'e telkin ve tavsiyede bulunduğu, saldırılardan haberdar olduğu ve silahlı örgüte üyelikle suçlandığı ifade edilen kararda, Kurter'in, Özbilgin'in ölümü ve müştekilerin öldürülmeye teşebbüs eylemlerinden cezalandırılmasının istendiğine işaret edildi.


Gerekçeli kararda, Alparslan Arslan'ın, 26 Haziran 2006'da, savcıya verdiği ifadenin bir bölümünde sonradan reddettiği, "...Salih Kurter'in Cumhuriyet Gazetesine yaptığı ve Danıştaya yaptığım silahlı saldırı olaylarıyla ilgisi ve Süleyman Esen açıklayacaktır..." biçiminde, "üstü kapalı, doğrudan bilgi içermeyen ve başka delille desteklenmeyen" bir ifadesinin bulunduğuna işaret edildi.


 


Gerekçeli kararda, buna karşın, Kurter'in, suçlamaları inkar eder nitelikte, "Saldırılardan haberim yoktur", "Telkin ve tavsiyede bulunmadım" şeklindeki savunmasının aksini gösterecek, "mahkumiyetine yeterli ve inandırıcı derecede her türlü şüpheden uzak delil elde edilemediği sonuç ve vicdani kanısına varıldığı" kaydedildi.

YORUMLAR 32
  • enginazaklı 15 yıl önce Şikayet Et
    bunlar şeriatçide...ulusalcılarla ne işi vardı o zaman. delil bulunamamış o zaman şeriatçıdırlar.aslında bütün hepsine mahkeme kıyak yapmış.örgüt üyeliği 15 seneydi heralde.silahı veren hem kaçakçılıktan yırtıyor 3 tane olsa 15 ile 30 sene arası.cumhuriyete atılan bombalar cana değil malaymış.adama sormazlarmı. silahla danıştayda vuran adam cumhuriyeti bombalarken gizlenme imkanı belli olmama imkanı varken niye cana kastetmez.ortada bayağı bir komplolar var.adamın susması menfaatine.yalan söylemesi menfaatine.baskıda yok.kanadoğlu demişti zaten.ergnkn susturuyr
    Cevapla
  • buket akalın 15 yıl önce Şikayet Et
    Yoksa Bizim Savcılara bir şey mi Oldu.... Hala türbanla kafayı bozan sözde laikçiler.Şu ergenekon olayıyla bağlantılı ve gencecik avukatımızn hayatını söndürecek olay acaba sadece Türban mı?ASLA VE KATA DEĞİL.BUNU MİLLET BAL GİBİ BİLİYOR VEE GÖRÜYORDA;Ya SAVCILARIMIZA bir hal mi oldu da görmüyor.Danıştayın içerisine ve toplantı salonuna kadar güvenlik birimlerini NASIL ATLATIP ORAYA KADAR GİDEBİLİYOR.Birileri yani ERGENEKONCULAR yardım etmeseydi Genç avukatımız bunu yapabilirmiydi?Sayın cumhuriyetimizin güzide savcıları.Ne oldu size...
    Cevapla
  • İbrahim Ethem Hanoğlu 15 yıl önce Şikayet Et
    El insaf!. Hukuksuz hukuk kararı mı olur? Arslan itiraf ediyor ulusalcı denen hainlerin adamı olduğunu, ama bu kanun adamları(!) nasıl bir karar açıklıyor? Adalet erkini kimler kullanıyor; aziz milletimiz görsün?
    Cevapla
  • halil yarbaşı 15 yıl önce Şikayet Et
    ZAVALLI BUDALALAR İSLAM GÜNEŞİNİ ÜFLEMEYLE SÖNDÜREMEZSİNİZ KAÇIŞ YOK ALLAHTAN KİM KAÇMIŞKİ SİZ KAÇACAKSINIZ ALLAHI KİM YENMİŞKİ SİZ YENECEKSİNİZ . O kadar rezil islam karşıtı bir ülke oldukki bunu artık mahkeme kararlarıyla tescilledik müslümanız diyen bu kararı veren hakimler ALLAHIN apaçıkkkkkkk emri başörtüsünü inkar ederek ALLAHIN düşmanı olmuşlardır bunu daha önce deniyen zavallı budalaların şimdi hiçççççççççç birisi dünyada yokkkk hepsi öldü ayetlerini inkar ettikleri ALLAHIN huzuruna gittiler ne büyük divanelik delilik ALLAHA inanıyorum deyipte ALLAHIN ayetlerini inkar etmek kısacık dünyayı cehenneme tercih etmek acınacak haldesiniz zavalılar
    Cevapla
  • erdogan gül 15 yıl önce Şikayet Et
    Kaayladim kazani. Derenin kenarinda Kalayadim kazani Oglan senin yüzünden yedim iramazani SAHI EDITÖR KARDAS SEN BENIMYAZILARI KALAYCI OLDUGUM ICINMI YAYINLAMIYORSUNß ama kalayimadiyecek yok.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
ABD'de neler oluyor? Columbia Üniversitesinde Arap rektör detayı!
Arabalarda dijital devrim! Tek tuşla motor gücü değişecek