DTP'nin sorunu siyaset yapması mı

DTP'nin sorunu siyaset yapması mı yoksa yapmaması mı? “Kürt sorunu” ve “çözüm” söylemine doğru atılan her adımda terörün tırmanması tesadüf mü?

DTP'nin sorunu siyaset yapması mı
DTP'nin sorunu siyaset yapması mı
GİRİŞ 01.11.2008 06:54 GÜNCELLEME 01.11.2008 06:54
Bu Habere 16 Yorum Yapılmış

Yasin Aktay'ın köşe yazısı

Siyaset bir bakıma, sorunların çözümü için tarafların birbirlerini tanıyarak ve kendi talepleri doğrultusunda bir sonuç almak üzere yaptıkları girişim veya manevraların toplamıdır. Bu basit tanımda bile ilk dikkat çekmesi gereken bir boyut, siyasetin temelde kendilerini taraf olarak tanımlayan insanların varlığını gerektirdiğidir.

Taraf olma hali belli durumlara göre sürekli değişen dinamik bir şey de olabilir ancak taraf olmak siyasal eylemin en temel halidir ve bu hal aynı zamanda “kimlik” kavramının da temel bir düzeyini oluşturur. Dolayısıyla siyaset insanların kendilerini “biz” olarak tanımladığı insanlarla, “onlar” diye kodlananlara karşı yapılan bir işlemin adıdır. Taraf olmadan, yani bazı insanlardan “yana”, bazılarına da “karşı” olmadan siyaset yapılmaz. Kendini başkalarıyla ayrıştırıp, farklılaştırmadan siyaset yapılamadığına göre siyasetin kendisi kimliklerin varlığına fena halde bağımlıdır.

Bu açıdan bakıldığında Başbakan Erdoğan'ın DTP'yi “kimlik siyaseti yapmakla” suçlaması hem siyaset algısı açısından bir hayli sorunludur hem de kanımca DTP'ye yöneltilecek en son eleştiri bu olabilir.

Sorunlu siyaset algısının bütün partilere siyasette neredeyse aynı rolü yazan sözümona neo-liberal (ama Türkiye'de aynı zamanda Kemalist) siyaset tarzının söylemsel baskısından kaynaklandığını görebiliriz. Bu tarz-ı siyaset, partilerin herhangi bir fark koymaksızın her konuda aynı ekonomik, sosyal ve ideolojik programlara bağlı olmasını gerektirirken ortaya sadece performans farkı koymalarına izin veriyor. Kimliksiz-şahsiyetsiz siyaset tarzı bir süre sonra bütün partilerin örgüt ve programlarını birbirine benzetiyor. Tabi bu yapısal farklılıklara rağmen ısrarla telaffuz edilmekten kaçınıldığı halde “var olmaya devam eden kimlikler” yine de partilerin farkını oluşturmaya devam ediyor.

Partilerin farklı olduğunu herkes biliyor da herkes diğerine olduğundan farklı görünme ve sonuçta resmi bir söylem çizgisinde hizada durma baskısı yapmaya devam ediyor. Açıkçası, bugün AK Parti'yi AK Parti yapan sadece yürüttüğü teknik performans değil, kendisi aynı söylemsel baskılar altında inkâr etse de, seçmeninin ayırt etmekten hiç de geri durmadığı kimliğidir. AK Parti'nin birçok olaydaki söylem ve duruşuyla seçmeni arasında oluşan iletişim dili bu kimliği, bu farklılığı, sürekli desteklemeye devam etmektedir.

Başbakan Erdoğan bütün partileri birer Türkiye partisi olmaya davet ederken, sadece kendisini belki de başarıya götürmüş olan bir “”kimliği”, aslında propaganda modunda, herkese tavsiye etmiş oluyor. Bu açıdan anlaşılabilir. Gerçekten de kendi parti vizyonunun, kendi kimlik algısının, bütün Türkiye'yi kucaklayan bir genişliğe sahip olma farkı vardır ve bu da onu bir kitle partisi olarak yeterince ödüllendirmiş görünüyor. Ancak bilinmeli ki, bütün partilerin kitle partisi olma şansı olmadığı gibi böyle bir mecburiyetleri de yoktur. Bazı insanlar yaşadıkları veya hissettikleri bazı özel sorunlar dolayısıyla bir kimlik sahibi olurlar.

İşçi hakları, kadın hakları, çevre sorunları ve sair konulara özel duyarlılıklar bir kimliğin çerçevesini çizer ve bunlar sadece bu sorunlara odaklı bir siyaset güdebilirler. Özellikle bir konuda ortada büyük bir mağduriyet oluşmuşsa bu mağduriyetin giderilmesini önceleyerek bunun üzerinden bir kimlik kazanmış bir siyaseti suçlamak hakkaniyetli olmaz. Bugün Kürt kimliği sadece fantezi bir kimlik peşinde koşanların ürettiği bir sorun değil, şoven ve inkârcı bir ulusalcılık siyasetinin kaçınılmaz olarak ürettiği bir kimliktir. İnkârcı söylem ve politikalara karşı bir tür “tanınma” siyaseti gütmek siyasal alanda var olmak için yeter de artar bir sebeptir. Bu sorunu öncelikli olarak hissedenlerin ayrıca bütün Türkiye'nin bütün sorunlarına sahip çıkmaları, tabii ki arzulansa da, şart koşulamaz. Siyaset tam da böyle özel sorunların da ifade edildiği, bu özel sorunlar etrafında oluşan kimliklerin hak mücadelesinin alanıdır.

Bununla birlikte DTP'nin sorunu başbakanın dediği gibi “kimlik siyaseti” yapıyor olması değil, aslında tam aksine hiç siyaset yapmıyor olmasıdır. Siyaseti devre dışı bırakan, en hafifinden, bir tür savaş diplomasisine bel bağlamış olmasıdır.

DTP Kürt sorununun çözümü konusunda gelinen noktada yakalanmış olan siyasal zemini PKK ve onun hizmet ettiği mihraklara peşkeş çekerek tahrip etmeyi seçmiş görünüyor. Bu yaptığının bırakınız kimlik siyaseti ile siyasetin hiçbir türüyle ilgisi yoktur.

Sonuçta, DTP'nin siyasal alandaki mevcudiyeti PKK'nın bütün haklılık zeminini büyük ölçüde yok ettiğinden PKK DTP'nın kapatılmasını ve böylece silahlı mücadelenin ve radikalleşmenin kendisi açısından konforlu mazeretini yeniden üretmek istiyor.

Diğer yandan PKK'nın bu arzusunu bile bir intihar eylemcisi gibi yerine getirmek için çırpınan bir DTP var.

Bu tablodan, bu PKK-DTP koalisyonunun istemediği tek şeyin Kürt sorununun çözülmesi olduğu sonucu çıkıyor.

AK Parti'nin “Kürt sorunu” ve “çözüm” söylemine doğru attığı her adımın terörün tırmanması şeklinde bir karşılık bulması tesadüf değil.

 

yaktay@yenisafak.com.tr

(Yeni Şafak)

YORUMLAR 16
  • emre genc 15 yıl önce Şikayet Et
    nedim abicim etnik siyaset yapmak üniter bir devlet sisteminde olacak birşey değildir.. MHP'nin yaptığı siyaset elbette kabul edilemez; lakin bu siyaset anlayışı birleştirici ve bütünleştirici olursa bir anlamı vardır. MHP'nin siyaset anlayışı devlet bahçeliyle birlikte bir nebze olsun düzeldi ama çok şeyleride olumsuz manada değiştirdi. bakış açısı değişti bir kere; türk-islam sentezi vardı bir zamanlar. Ama unutmaki Atatürk, cumhuriyeti, türk milliyetçiliği mefküresi ile kurdu; istiklal mücadelesi türk-islam senteziyle kazanıldı. türk denildiğinde müslüman anlaşılıyordu gönüllerde!
    Cevapla
  • MUSA KAYA 15 yıl önce Şikayet Et
    dtp. birileri ne derse desin kürt sorununu dtp yi görmeden gelerekçözemezsiniz çünkü bunu daha kabul etmeyenleriniz bile var adam kürt türk değil buda çok doğal bu yüzden akp bölgede yok oluyor olacak alma mazlumun ahınuı çıkar aheste aheste
    Cevapla
  • Gülşen Diyarbakır 15 yıl önce Şikayet Et
    anlamakmı istemiyorsunuz?. biz sadece türk vatandaşıyız onun haricinde bir şey yok bu ülkeye sadece vatandaşlık bağımız var biz türk falan değiliz oyumuzu elbette DTP ye vereceğiz bizi en iyi anlayan en çok savunan parti siz etnik siyaset diyin adına isterseniz öyle bile olsa onurlu her kürt oyunu DTP ye verir
    Cevapla
  • Nedim Karagülle (bitlis) 15 yıl önce Şikayet Et
    etnik siyasetmi?. şimdi olaya bakın işlerine geldiği zaman kürtler bu ülkede etnik değil asli unsurdur derler işlerine gelmeyince kürtleri lazlar.gürcüler çerkezler givi devşirme etnik grupların içine sokarlar metin yazar gibileri gözünü aç artık bu ülkede 20 milyonun üstünde kürt var sen kürtleri diğer devşirilmiş milletlertle bir kefeye koyamassın onu yapmaya çalıştığınız için bu savaş sürüyor ve sürecektirte bol keseden sallama metin yazar dürüst ol kürtler hiç bir zaman devşirme olmadı olmayacakta!!!
    Cevapla
  • islamises 15 yıl önce Şikayet Et
    heval aynı ideolojiye sahip değiliz ama sana katılıyorum. heval amedi babalarımız anlatır dı türkçe bilmediğimiz için alışveriş yapmayı yasaklaştırmışlardı bu ayrıca milli görüş abilerin gazetesine ve yanlış olmasam vatan gazetesinde de ayrıntılı olarak türkiye siyasetinin kürt halkı görmezden gelmesi adlı makale köşesinde geçiyordu
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Galatasaray, Sivasspor'u gole boğdu!
Seçimi ve koltuğu kaybetti, köşe yazarı oldu! Kılıçdaroğlu’nun ilk yazısı yayınlandı