Mumcu'ya asker Ağar'a Demirel baskısı

Eski Genelkurmay Başkanı Karadayı'nın Erkan Mumcu'ya yaptığı 367 baskısı gündemi sarstı. O günler de daha neler yaşandı?

Mumcu'ya asker Ağar'a Demirel baskısı
Mumcu'ya asker Ağar'a Demirel baskısı
GİRİŞ 30.01.2009 03:10 GÜNCELLEME 30.01.2009 17:30
Bu Habere 73 Yorum Yapılmış

Ersin Çelik'in röportajı
ersin.celik@haber7.com


Türk demokrasisine ‘hukuk darbesi’ vurarak halkın iradesini askıya alan 367 krizi ve kahramanları yeniden gündemde. 27 Nisan 2007’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini geçersiz kılan 367 kararı çerçevesinde gelişen karanlık olaylar gün yüzüne çıkmaya başladı.











"Mumcu’nun seçim günü yaptığı basın toplantısı bile planlıydı."

"Kopma noktası 25 Nisan oldu! "

"Bir takım insanlar Meclis’e kadar girerek bizleri yönlendirneye çalışıyordu. "

"Ağar’a en etkili baskı Süleyman Demirel’den geldi."

"Ama bu Encümen-i Daniş’di diyemem."

"İki partiyi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortak hareket ettirerek Meclis’e sokmamaktı."
Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın o dönemin kilit ismi Erkan Mumcu’ya nasıl baskı kurduğu ve yaptırım dolu telkinleri, esrarengiz bir şekilde piyasaya sürülen ses kaydı ile ortaya çıktı. Kapalı kapılar olaylar ses kayıtları ile birlikte ortaya çıkarken bir de o döneme damgasını vuran canlı tanık var. Bu isim, DYP ve Anavatan Partisi’nin ortak kararına uymayarak genel başkanı Mehmet Ağar’ın yanından kalkıp Meclis salonuna giren Ümmet Kandoğan…

O gün lider sultasını delerek Meclis’e giren isim olan Ümmet Kandoğan, bugün çok çarpıcı açıklamalar yapıyor. Mehmet Ağar’ın çok yakınında olan kişi olarak döneme dair kirli siyaseti tüm detayları ile Haber7.com’a anlatan Kandoğan, Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar’a hangi çevre ve kimlerce baskı yapıldığını açıkladı.

Ersin Çelik’in sorularını yanıtlayan eski milletvekili Ümmet Kandoğan, Karadayı’ya ait olduğu öne sürülen ses kaydının kendisini doğruladığını ve bu olayı her fırsatta inkar eden Erkan Mumcu’yu da yalanladığını söylüyor.

İşte Kandoğan’ın gündeme yön verecek sözleri….


"MUMCU TUTARSIZ TAVIRLAR SERGİLİYORDU"

Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’ya ait olduğu öne sürülen bir ses kaydı ortaya çıktı. Ne düşünüyorsunuz?
Benim ne kadar haklı olduğum ortaya çıktı. O günlerde DYP Genel başkanı Mehmet Ağar ve Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu üzerinde çok yoğun baskı, tehdit ve korkutmaların oluştuğunu ve bu iki liderin de bütün tehdit ve korkutmalardan sonra Meclis’e girilmemesi konusunda karar verdiğini söylemiştim. Şimdi bu kayıt demokrasimizin nasıl abluka altına alındığı gösteriyor.

Erkan Mumcu kabul etmese de kendisi ve siyaset üzerinde böyle bir yaptırım var mıydı?
Vardı. Bakın Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu, Cumhurbaşkanlığı seçimi 184’in yeterli olduğunu söylüyorlardı. “Bu Cumhurbaşkanlığı seçimi Meclis’te başlayıp, Meclis’te bitmelidir.” denildi. Mehmet Ağar, “Şimdiye kadar Türkiye’de hep askeri darbeler yapılırdı ama bundan sonra hukuk darbesi yapacaklar. Ve bu hukuk darbesi de 367 şartının aranması ile ilgili olacaktır” diyordu.

Sonra ne oldu da fikirler değişti?
25 Nisan günü eski dönemin YÖK Başkanına bir saldırı ‘provokasyonu’ oldu. Ağar ve Mumcu’nun 367 kararının kopma noktası o gündür. O noktadan itibaren, Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu üzerindeki baskılar daha da yoğunlaştı. “İşte görüyorsunuz Türkiye’de YÖK Başkanına kadar bir suikast teşebbüsü oluştu.” Erkan Mumcu o saatlerde partisinin MKYK toplantısındayken gelen birkaç telefon görüşmesinin ardından ani bir fikir değişikliğine gidiyor. Sayın Mumcu sonra da Ağar’ı arayarak kararını açıklıyor.

Erkan Mumcu çok tutarsız tavırlar sergiledi. Git gelleri çok oldu. Sonunda da girmeme kararı aldı ve Ağar’ı da sürükledi.
Kırılma noktası bumuydu?
Bir de CHP’nin o günlerde bir açıklaması vardı. 367 ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nden bir karar çıkmadığı halde Türkiye’de çok büyük olayların olacağı ifadesi vardı. CHP kanadından çok açık ve net bir şekilde tehditler geldi. CHP, bütün STK’ları belirli köşe başlarındaki şahısları harekete geçiren siyasi partiydi. Anayasa Mahkemesi’nde 367 gereklidir kararı çıktığı zaman CHP’liler bunu alkışla karşıladı biliyorsunuz. Bu ne kadar ibret verici bir hadisedir.

Emekli askerler ve bazı bir takım çevrelerden Erkan Mumcu’ya baskı yapıldığına şahit oldunuz mu ya da herhangi bir duyum..
Bakın o dönemde çok karışık şeyler oluyordu. Erkan Mumcu çok tutarsız tavırlar sergiledi. Git gelleri çok oldu. Sonunda da girmeme kararı aldı ve Ağar’ı da sürükledi. Mumcu’nun seçim günü yaptığı basın toplantısı bile planlıydı. Normalde Meclis’te yapması gereken basın açıklamasını Anavatan Partisi Genel Merkezi’ne aldırdı. Orada yaptı.

Neden böyle bir karar alınmış olabilir? “Meclis’te kontrol edilemez oylamaya katılma kararı alır” düşüncesinden dolayı mı toplantı da kaydırılmış olabilir mi?
Her ihtimale karşı böyle düşünmüş olabilir ama Mumcu zaten kontrol altına alınmıştı. Burada asıl amaç Anavatan Partisi milletvekillerini Meclis’ten uzaklaştırmaktı. Mumcu toplantıyı partide yaparak milletvekillerini baskı altına aldı. Çünkü Meclis’te olsalar fire vererek oylamaya katılacak milletvekilleri vardı.

HİÇ TANIMADIĞIMIZ İSİMLER MECLİS'TE BASKI KURDU

Siz o dönemde yaptığınız çıkışlarla çok gündeme geldiniz. Genel başkanınızın yanından kalkarak oylamaya katıldınız ve bir de Meclis’te söz alarak konuşma yaptınız. Şahısınıza herhangi bir tehdit ve baskı oldu mu?
Ben dahil birçok milletvekili arkadaşa tehdit mesajları geldi o günlerde. Meclis çatısı altında hiç tanımadığımız kişiler dolaşıyordu.

Nasıl hiç tanımadığınız kişiler?
Meclis’te milletvekilleri ve kadrolu personelin dışında ziyaretçiler olur. Ama bunların dışında bir takım insanlar Meclis’e kadar girerek bizleri yönlendirneye çalışıyordu.

Neler diyorlardı size?
“Oylamaya katılmayım” falan diyorlardı. Bunlara o dönem bir çok vekil arkadaş şahittir.

Emekli askerlerden baskı gördünüz mü hiç?
Yok. Askeri çevreden beni arayıp da böyle bir teklif telkin ve baskıda bulunan insanlar olmadı. Sadece telefonlar tehdit mesajları ve işte Meclis’te karşımıza çıkan kişilerden geliyordu. Ben özellikle birinci oylamaya katıldıktan sonra ikinci oylamaya katılmamam doğrultusunda baskı gördüm. Ama Allah’a şükür demokrasiden geri adım atmadık hiçbir kuvvetten de korkamadan halkın bize verdiği görevi yerine getirdim.

Demokrasiyi ve halkın iradesini hep savunan Mehmet Ağar’ın fikirleri son günlerde bir anda değişti.
Mehmet Ağar’ın en yakınındaki kişiydiniz. 367 kararı için Ağar’a da baskı yapıldığını söylediniz. Nasıl bir baskıydı ve kimler yaptı?
Sayın Ağar oylamaya katılmayı isteyenlerin başında geliyordu ve bu yönde beyanları da oldu. Fakat bu birleşme olayı gündeme geldiğinde onun da git gelleri olmaya başlamıştı. Ağar’a en etkili baskı Süleyman Demirel’den geldi.

Demirel’in baskısına siz şahit oldunuz mu?
 Evet oldum. Hem de bir değil birkaç kere. Bir seferinde Ağar’ı benim yanımdayken aradı. Demirel. Meclis’e girmemesi için telkinlerde bulundu. Bayağı uzun konuştular. Zaten o dönem Demirel’in Güniz sokaktaki bürosu karargah gibiydi. Ağar da gitti görüşmeye. Kanadoğlu’nun 367 tezi zihinlere yerleşmişti. Belki karar da verilmişti: Ama öncelikli şart 367 rakamına ulaşmamaktı.

AĞAR İLK DEFA ELİNDEKİ METNİ OKUDU

Ağar, Mumcu’nun aksine açıklamayı Meclis’te yaptı. O daha mı kararlıydı sizce?
En başından beri demokrasiyi ve halkın iradesini savunan Mehmet Ağar’ın fikirleri son günlerde bir anda değişti. Bir takım baskılar olduğu belli oluyordu. Hele son günler bu daha da arttı. Fakat son gün ilginç bir ayrıntıya dikkat ettim. Sayın Ağar ömründe ilk defa bir metin okuyarak basın açıklaması yaptı.

Daha önce şahit olmamış mıydınız!
Hayır yok. Benim bildiğim yüze yakın basın toplantısını konuşarak yapan Mehmet Ağar o basın toplantısına 3 dakika kala yanımızdan ayrıldı ve eline verilen bir metinden açıklama yaptı. Bence bu önemli bir ayrıntıdır.

Mumcu’yu 367 baskısını yapan sesin, eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’ya ait olduğu öne sürülüyor. Karadayı aynı zamanda Ergenekon Örgütü’nün beyin takımı olduğu iddia edilen Encümen-i Daniş’in de üyesi. Böyle bir bağlantı kurulabilir mi sizce?
Bu bağlantıyı ben kuramam ama bugün ortaya çıkan bir takım belge ve bilgiler var. O dönem emekli askerler etkindi. Organize bir şekilde siyasete baskı ve müdahalede bulunuldu. Ama bu Encümen-i Daniş’di diyemem.

BİRLEŞME DE AYRIŞMA DA PLANDI

DYP ve Anavatan Partisi’nin birleşme teşebbüsü ve sonrada birleşememeleri de planın bir parçası mıydı?
Bu iki partinin birleşme meselesi ile konunun gündeme getirilmesinin altında yatan sebep, bu iki partiyi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortak hareket ettirerek Meclis’e sokmamaktı. Bütün hesaplar onun üzerine kuruldu. Böyle bir evlilik düşüncesi yokken bir anda ortaya atıldı ve hızla görüşmeler başlatıldı. Bu esnada da 367 krizi vardı zaten.

O zaman başarılı olunmuş demek lazım. Ya sonrası…
367’ye destek verme planı gerçekleştikten sonra artık bu iki partinin birleşmesine gerek kalmamıştı. Zaten birleşme tehlikeli olabilirdi. Planın ikinci ayağında birleşmeyi engellemek vardı.

Neden engellediler?
Birleşme ile oluşacak sinerji DP’yi Meclis’e taşıyabilirdi. Biliyorsunuz o günlerde AK Parti’ye karşı CHP-MHP ittifakından bahsedildi. Seçimlerden sonra böyle bir koalisyonun olabileceği Cumhuriyet gazetesinde bile yazıldı. Birleşme olsaydı ve DP barajı açsaydı AK Parti’yle koalisyon kurabilme ihtimali vardı. Bu ihtimali ortadan kaldırmak için birleşmeyi engellediler. Bu da planın ikici aşamasıydı.

Bunları 5 yıl önce falan söylemiş olsaydınız, ‘komploculukla’ suçlanırdınız. Gülünür geçilirdi.  Ama gelinen noktada görüyoruz ki en uçuk teoriler bile gerçek çıkıyor. Peki, her iki lider nasıl bir demokrasi anlayışına sahipti ki böyle bir plana alet oldular?
Ben o günlerde bu birleşmenin olmayacağını söylemiştim. Hem de birleşmenin en tepe noktasında olunan günlerde bu açıklamayı yapmıştım. İş dünyası ve medyadan ciddi yönlendirmeler vardı. Olması imkansız görünen CHP-MHP koalisyonuna bile kesin gözüyle bakıldı. Bugün Ergenekon’dan tutuklu olan Tuncay Özkan “solcular CHP’ye sağcılar MHP’ye oy versin” demişti. Tüm bunları birleştirirsek Ağar ve Mumcu’nun nasıl bir markaja alındığı şimdi net bir şekilde ortaya çıkıyor.

Bu saatten sonra Türkiye’de demokrasi adına neler olur?
Bundan sonra demokrasinin Türkiye’de daha da gelişeceğini düşünüyorum. Bu tarz karanlık bilgiler ortaya çıktıkça Türkiye’nin üzerinde nasıl oyunlar oynandığını millet gördükçe demokrasiye daha da fazla sahip çıkılacak. 22 Temmuz seçimleri de bunun bir neticesidir. 22 seçimlerinden önce AK Parti’nin bu kadar oy alacağını Tayyip Bey bile düşünemiyordu. Millet, Meclis ve siyasi parti liderlerinin iradelerine ipotek konulmasından sonra sandıkta hem cevap hem de ders verdi. Kapalı kapılar ardında planlanan tezgah ve oynanan oyunların ortaya çıkmasından sonra Türkiye daha rahat nefes alacak.
 

KAYNAK: HABER 7
YORUMLAR 73
  • Abdussemet ÇADIRCI 15 yıl önce Şikayet Et
    VAAAY BEEE. Birileri bana bir tokat atsın.Rüyada olup olmadığımı anlayayım. Vaaay beee.
    Cevapla
  • Ayhan ürer 15 yıl önce Şikayet Et
    namusum ve serefim üzere.. vay be biz bilirizki bizi temsil edenler namus ve seref üzere and icerler ama gördümki mecliste birileri and icmeyi oyun zannetmis pasa bildigimiz zaatta pasanin yanindan bile gecmemis vay be canim TÜRKIYE,m seni bu hale nasil getirdiler bunuda temizlemek biz millete düser yani bizim gönderdigimiz ASLANLARA korkmayin biz halk sizin arkanizdayiz bazi ciliz sinek sesleri olabilir onlar sadece ses yaparlar zararlari kendinedir yani keskin sirke gibi temiz eller temiz toplum vede temiz ORDU istiyoruz cokmu yane
    Cevapla
  • davut oncel 15 yıl önce Şikayet Et
    ahlaksizlar. bu insanlar kim kimin icin calisirlar kimlerdir hepsi biliniyor ama malasef acik acik kimse soyleyemiyor bu konuda da baska tayyip erdoganlari sabirsizlikla bekliyoruz komple yurek olan insanlari bekliyoruz yurekli insanlar yurekli insanlar nerelerdesiniz
    Cevapla
  • ahmet kilicoglu 15 yıl önce Şikayet Et
    Kel Alinin,ruyasi. Yavas yavas gerceklesecek dogrudur,Sayin diye bahsedilen kisiler ve yaziyi yazan ruh gibi yobazlarda ya USA ya yada Israile yolanacak lari zaman yaklasmisdir. Aralarinda Solak olanlar varsa Dunyada gidecek yerleride kalmamis gibi gozukuyor,belki yerin dibine inerler.
    Cevapla
  • kamil KAMİLOĞLU 15 yıl önce Şikayet Et
    boş geçen 40 yıl. rahmetli mnderes ten devraldığı koltuğu hiç bir zaman layikıyla dolduramadı.asla türk gibi davranmadı ,arkasındakı karanlık güçlerin desteğiyle geldi gitti ,türk halkı ergenekon olayları çözülmöeye başlamsından sonra demirel nasıl seçildi ,bu halk nasıl kandırıldı,kimlerin desteğiyle ön plana çıkartıldı anlamaya başladı. demilerden bu memlekete fayda değil 40 yıl zara geldi .
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Din adamlarının toplumdaki algısı belli oldu! Diyanet'in o faaliyetine büyük destek
Silivri'de doğalgaz çıkarma çalışmaları: İlk ateş yandı, dağıtıma hazır