Başbuğ'un Balbay'a sorduğu manşet

İkinci iddianamede yer alan Balbay'ın günlüklerinde dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Org. İlker Başbuğ, Mustafa Balbay'a Cumhuriyet'in manşetinde yer alan bir haberin kaynağını soruyor.

Başbuğ'un Balbay'a sorduğu manşet
Başbuğ'un Balbay'a sorduğu manşet
GİRİŞ 27.03.2009 10:27 GÜNCELLEME 27.03.2009 10:27

Ergenekon'un ikinci iddianamesinde yer alan Mustafa Balbay'ın günlüklerinde; Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, Genelkurmay İkinci Başkanı olarak görev yaptığı 2004 yılında Cumhuriyet gazetesinin manşetten verdiği bir haber nedeniyle kendisini makamına çağırdığı da yer alıyor.

Balbay'ın günlüklerinde "9 Ocak Cuma günü Genelkurmay İkinci Başkanı Org. İlker B.'la görüşme" başlığı altındaki metinde sabah saat 09.55'te karargahta yapılan görüşmede Başbuğ'un kendisine "Biz öne çıkmak istemiyoruz. Sen bizi tuttun manşetlere çıkardın. Bu haberi size kim verdi. Bu bizim için çok önemli. Bir kaçak var. Bunu bulmamız lazım. Bize yardımcı olun. Size bu belgeleri kim verdi" gibi ricalarda bulunduğu yazıyor.

Başbuğ'un daha sonra ise bir tehlikenin varlığından bahsederek "Mustafa size bunu veren, bakarsınız casusluk yapar, başkalarıyla da temas kurar... Bizim bunu mutlaka bulmamız lazım. Lütfen bize yardımcı ol. Bak, lütfen diyorum sana.." dediğine yer veriliyor. Balbay'ın ise sorgulama benzeri sohbette espri yaptığı, konuyu saptırdığı ve devlet sırrı bilgileri nereden aldığını söylemediği kaydedildi. Balbay'ın "Ankara'yı karıştıran" 6 Ocak 2004 tarihli Kıbrıs haberinde Genelkurmay'ın, hükümete ilettiği, Annan Planı'na yönelik itirazlarını ele geçirildiği haberi veriliyordu. Haberde "Asker Annan Planı'na çekinceler koydu, hükümetin Kıbrıs'taki tutumunu sert biçimde eleştirdi" deniyordu. Haber üzerine gerek Genelkurmay gerek Dışişleri haberi yalanladı.

BALBAY: 10-15 YIL GİTMEMELİYİZ

İkinci iddianameden: Mustafa Balbay'ın günlüklerinde eski darbelerin başarısız olduğu belirtiliyor. Fatih ve Şenel'le sohbet bölümünde şöyle deniliyor: Bugüne kadar 2-3 yıl kalındı. Artık gelip 10-15 yıl kalıp her şeyi halletmek gerekiyor..

Ergenekon soruşturması kapsamındaki ikinci iddianameye yansıyan, tutuklu sanık gazeteci Mustafa Balbay'a ait olduğu öne sürülen günlük notlarında, önceki darbelerin başarısız olduğuna atıfta bulunularak, 'Böyle gidemez. Bugüne kadar 2-3 yıl kalındı, yetmedi. Artık gelip 10-15 yıl kalıp her şeyi halletmek gerekiyor" deniliyor. CHP'siz adım atılacağının belirtildiği notlarda, bir numara olarak kodlanan dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün, teslim olduğu Başbakan Erdoğan'la arasında hat olduğu vurgulanıyor. Notlarda ismi açık olmayan kişi, 28 Şubat sürecinde bitireceklerini, planlamasını yaptıklarını, ancak o dönemin Genelkurmay Başkanı Karadayı'nın kendilerini oyaladığı için başarılı olamadıklarını söylüyor.

28 ŞUBAT'TA BİTECEKTİ

Balbay'ın tarih düşülmeyen notlarından birinde, "Fatih ve Şenel'le Sheraton'da yaptığı sohbette"ki diyaloglar şöyle: "Yav biz bu işi 28 Şubat'ta bitirecektik. Bunu o gün üç kişi planladık, Bir, Fevzi, ben. Her şeyi hazırladık. Bakanlar Kurulu'nu dahi. Müsteşarları bulmak zordu, onları da tamamladık. Karadayı bizi uyuttu. Az sonra dedi, hemen dedi. Hükümet devrilsin ondan sonra dedi.. Artık gelip 10-15 yıl gitmeden işleri hallettmek gerekiyor. Üstelik o ara AB de yoktu. Kopenhag olmamıştı. Şimdi her şey çok daha zor. Bugün durum çok kötü. Çok. Bir numara teslim olmuş durumda. Bunun lami cimi yok. Onunla Recep arasında hat var. Hat var. Bunlar AB yasalarını tümüyle kendi çıkarları için uygulayacak. İşte imar yasası. Apartmanların altına mescit yapmanın yolunu açacak değişiklik planlıyorlar. Bir'in altı sağlam. Blok. Ama orası çok önemli."

'BÖYLE GİDEMEZ'

Balbay'ın 'Mayıs 2003' tarihli notlarında da şunlar kaydediliyor: "16 Mayıs'ta ve 19 Mayıs'ta Tarhan Erdem geldi. 45'er dakika konuştuk. Ona ulaşanlar, 'Böyle gidemez' diyorlar. Bu kez daha farklı diyorlar. Mesela, 'kesin çözüm için kaç yıl kalmak gerekir' sorusuna yanıt arıyorlar. Bugüne kadar 2- 3 yıl kalındı yetmedi, acaba daha uzun mu kalmak gerekiyor' diye düşünüyorlar. Demek ki bu durum tartışılıyor. Öncekiler olmadı, ne olur? Geçmişte denenip başarılı olunmayanı başarmak diyorlar. Aydınlanma. Güvenlik kavramının içine her şeyi koymak? Enflasyon da güvenlik kavramının içindedir, ekonomi ülke güvenliğini ilgilendirir. Aydınlanma hareketini başarıya ulaştıracak, bugünkü olumsuzlukları kökünden silip süpürecek bir durum."

KAYNAK: SABAH
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Sergen Yalçın'dan Beşiktaş yönetimine mesaj! Geri dönecek mi?
Türkiye nasıl diplomasinin merkez ülkesi oldu?