Öldürülen misyonerler jandarma takibindeymiş

Zirve Yayınevi cinayeti ile ilgili davanın görüldüğü Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen bir ihbar mektubunda ilginç bilgilere yer verildi.

Öldürülen misyonerler jandarma takibindeymiş
Öldürülen misyonerler jandarma takibindeymiş
GİRİŞ 22.07.2009 09:08 GÜNCELLEME 22.07.2009 09:08
Bu Habere 4 Yorum Yapılmış

Erkan Acar'ın haberi

İddiaya göre dönemin İl Jandarma Alay Komutanı Albay Mehmet Ülger, olaydan bir buçuk ay önce öldürülen üç kişi hakkındaüstlerine ayrıntılı rapor sunmuş. Mektuba göre Ülger, misyonerlerin takibi için de o dönem 40 bin TL'lik istihbarat ödeneği kullandı.

Malatya'da işlenen misyoner cinayeti ile ilgili savcılara gelen bir ihbar mektubunda, dönemin İl Jandarma Alay Komutanı Albay Mehmet Ülger'e ağır suçlamalarda bulunuldu. Zirve Yayınevi davası dosyasına giren mektupta yer alan iddialara göre, Albay Ülger olaydan bir buçuk ay önce öldürülen üç kişinin ildeki faaliyetleri ile ilgili üstlerine ayrıntılı bir rapor sundu. Cinayete kurban giden misyonerin takibi için de 40 bin TL'lik bir istihbarat ödeneği kullandı.

Söz konusu ihbar mektubunun bir kopyasının İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'e de gönderildiği bildirildi. Böylece mektup Ergenekon soruşturması dosyasına girmiş oldu. Zirve Yayınevi cinayetinden sonraki süreçte emekli olan Albay Ülger, geçtiğimiz mart ayında Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınmıştı.

Malatya İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şubesi'nde çalışan bir personel olduğunu belirten ihbar sahibi, mektubunda şu ifadelere yer verdi: "Malatya İl Jandarma Komutanı Jandarma Kurmay Albay Mehmet Ülger tarafından Kayseri Jandarma Bölge Komutanı ve Jandarma Genel Komutanlığı Denetleme Başkanı'na 2007 yılı Mart ayında brifing verildi. Bu brifingden yaklaşık bir buçuk ay sonra misyoner cinayeti işlenmiştir. Bu brifingde, öldürülen kişiler ve yaptıkları faaliyetleri ile ilgili olarak ayrıntılı raporlar bizzat Mehmet Ülger tarafından üstlerine sunulmuştur."

Mektupta, olayın gerçekleşeceğinin Ülger ve bazı üst komutanları tarafından bilindiği de ileri sürülüyor. İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi personeli Ruhi Abat'ın da jandarma ile birlikte çalıştığı iddiasının bulunduğu mektupta şu satırlar yer aldı: "Ruhi Abat'ın İl Jandarma Komutanlığı'na gelişi hiçbir zaman kayıt altına alınmamıştır. Normalde İl Jandarma Komutanlığı'na gelen tüm sivil şahıslar nizamiyede nöbet tutan personel tarafından İl J.K.lığı ziyaret defterine kayıt edilir, kimlikleri alınır ve kendilerine ziyaretçi giriş kartı verildikten sonra içeri alınmalarına karşılık Ruhi Abat hiçbir zaman bu işleme tabi tutulmamıştır."

Yine iddiaya göre olaydan sonra tutuklanan sanıklardan birine ait cep telefonu SIM kartı cezaevinde bizzat Ülger tarafından üzerinden alındı ve ertesi gün aynı numaraya yeni bir SIM kartı çıkartılarak geri verildi. Böylece sanığın ilişkileri konusunda en önemli ipucu yok edilmiş oldu.

Mektupta Malatya İl Jandarma Komutanlığı tarafından 2007 yılında Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat ödeneğinden 40 bin TL'nin üzerinde ödenek kullanıldığına dikkat çekilerek, "Ancak bunun sonucunda ne bir suç örgütü çökertilmiş ne de çok miktarda uyuşturucu madde ele geçirilmiştir. Ödeneğin tamamına yakını misyonerlik faaliyetlerine yönelik kullanılmıştır. Hatta bu ödenekten bizzat Mehmet Ülger tarafından Ruhi Abat'a özellikle cinayetten önce defalarca ödeme yapılmıştır." denildi. Emekli olan Albay Ülger'in tayin olup giderken taşınabilir bir hard disk getirerek yaptığı tüm yazışmaları buraya kopyaladığı ve bilgisayardaki tüm dosyaları sildiği de ileri sürüldü. Mektubu yazan şahıs, Ülger'in o dönemde kullandığı bilgisayarına el konulması halinde Ergenekon soruşturmasında tutuklanan gazeteci Mustafa Balbay'ın bilgisayarında olduğu gibi önemli dokümanlara ulaşılabileceğine dikkat çekti.

18 Nisan 2007 tarihinde yaşanan olayda Malatya Zirve Yayınevi'nde Tilman Geske, Necati Aydın ve Yusuf Yüksel isimli şahıslar bıçaklanarak öldürülmüştü. Olayın failleri Emre Günaydın ve dört arkadaşı suç mahallinde yakalanmıştı.

KAYNAK: ZAMAN
YORUMLAR 4
  • mustafa kara 14 yıl önce Şikayet Et
    uyarı. şeyh said vatan hainidir..musul ve kerkük ü kaybetme sebebimizdir..onu en çok pkk lılar sever.
    Cevapla
  • Seyfeddin Ahmed 14 yıl önce Şikayet Et
    bilme ozurluye nasil had bildirilir bilen varmi?. ben ne desen sen anlamazsin zaten adin ustunde ulusalcisin.. ulusalci demek kana susamis kan politikasi guden ve kan bagina sadik vampir demek.. sana ne desem anlamazsin.. isin gucun kan emmek.. beyin denen organi kullanmayi bilmiyorsunki anlayasin.. ne desem bos sana.. iflah olmazsin.. bu ummet senin gibi ulusalcilara meydani bos birakmayacaktir bir tek bunu anlasan yeter ve o kirli agzina Seyh Said gibi mubarek bir ismi almaki birgun pisman olmayasin
    Cevapla
  • bozkurt turk 14 yıl önce Şikayet Et
    BU ÜKEYİ YÖNETENLERE. şimdi sormak lazım pkk yı ve pkk ya yardım yataklık edeni bu ülkede misyonerlik ve misyonerlik altında casusluk yapanları öldürmek suçmu eyer buna vijdanın sesini dinleyerek suçtur diyecek BİR TÜRKÜN kanından şüphe ederim malum silivrideki dava eğer bu olayların davası olarak görülüyorsa ben bu ülkenin ne yargısına ne hükümetine nede polisine güvenmiyorum.
    Cevapla
  • ulusal 14 yıl önce Şikayet Et
    diyalog. demek ki jandarma bunların diyalog için bu ülkede bulunduğuna inanmıyor hani bunları diyalog için bu ülkede bulunduğunu söyleye tarikatlar kadar olamıyorlar misyonerlik altında casusluk yapılıyor halk devşirilmeye çalışılıyor bunların üzerine giden jandarma gibi kurumlar yıpratılmaya çalışılıyor bunlarıda yıpratanlar tarikat etkisindeki medya ne diyelim arabistanlı lavrencelerden şeyh saidlerden bir türlü kurtulamıyoruz
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Ali Koç'tan flaş açıklamalar! "Futbolcularımıza ceza vereceklermiş..."
Yıkılan köprünün ABD'ye maliyeti belli oldu! Her gün bir servet kaybedecek...